İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasaydı, bugün yaşadıklarımızın birçoğunu görmemiş olurduk. Bu
kararla birlikte toplumda ciddi sonuçlar ortaya çıktı.
Kadın cinayetleri azaldı demekle sorun çözülmüyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Nazlıaka’nın da
ifade ettiği gibi, ülkede adeta bir cins kırım yaşanmaktadır. “Şüpheli ölüm” denilerek kadınlar
hayatını kaybediyor, yaşamlarına son veriliyor.
İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönmek için gerekli adımlar atılmalı, bunun için kararlı bir süreç
başlatılmalıdır.
Bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıveren, medeni kanunu budayan, 6284 sayılı yasayı
işlevsiz hale getiren anlayışın ileride neler yapacağını öngörmek zor değil.
Bugün bunları yapan, yarın başka şeyler yapmaz mı?
Elbette yapar ve öteye bile geçer.
Failler delil saklamayı öğrendi. Bu da işlerin daha da karmaşık hale gelmesine neden oluyor.
Aldatıldığını söyleyip indirim alanlardan tutun da çeşitli bahanelerle ceza almaktan kaçanlara kadar
pek çok örnekle karşılaşıyoruz. Bu durum, bir zihniyet sorunu olduğunu açıkça gösteriyor.
Yaklaşık olarak bir yılda 248 kadın öldürüldü. 271 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.
Artık şüpheli kadın ölümlerinin sayısı, kadın cinayetlerini geçmiş durumda.
Böyle bir ortamda yaşıyoruz.
Böyle bir ortamda günümüz geçiyoruz.
Tüm bunlar yaşanırken, şüpheli kadın ölümlerinin neden arttığını anlayıp bunlarla mücadele
edecek güç ve iradeyi kendimizde bulsak olmaz mı diyoruz.

YORUMLAR