Adnan Yücel, 70’li yılların başında Adımlar dergisinde yayımlanan ilk şiirleriyle dikkat çekmiş, ardından yayımladığı kitaplarıyla tanınmış, okunmuş ve sevilmişti. O, acının, sevginin ve direnmenin şairiydi. Kavgayı, sevdayı, umudu yazdı, aşkın egemenliğini savundu. 12 Eylül darbesine ve o yıllardaki faşizmin saldırılarına şiirleriyle karşı koydu. Yenilgiyi kabul etmeyen, bastırılamayan devrimci mücadelenin sesi oldu. 1980’lerin ortalarında yayımlanan bir kitabı Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek adını taşıyordu.
Aşksız ve paramparça yaşam
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
Bir kavganın güzelliğinde sevdim
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
…
Bir deprem çağının birdenbiresinde
Önce görevler silahlandı önümüzde
Sonra kurallar ve kapkara baskılar
Kesildi sanki sözlerin soluğu
Türküler yetişmez oldu ahlara
İşte içlenmenin o en içli anında
Yalnızca sen kaldın kollarımda
Yalnızca sen
Dağlı çiçeklere döndü gözlerin
Hep mutluluk açtı kırlarımda
…
Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
Aşk ile sevmek bir güzelliği
Ve dövüşebilmek o güzellik uğruna
İşte yüzünde badem çiçekleri
Saçlarında gülen toprak ve ilkbahar
Sen misin seni sevdiğim o kavga
Sen o kavganın güzelliği misin yoksa
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
Bir kavganın güzelliğinde sevdim
Bin kez budadılar körpe dallarımızı
Bin kez kırdılar
Yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
Bin kez korkuya boğdular zamanı
Bin kez ölümlediler
Yine doğumdayız işte yine sevinçteyiz
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
…
Adnan Yücel, insanlığın mutluluğu yolunda savaşım vermiş, duyarlı insanlardandı. Geçmişin değil, geleceğin şiirini yazıyordu. 49 yıllık kısacık ömrünü, sömürünün olmadığı, insanca yaşanacak bir dünyanın kurulmasına adadı. Adaletsizliklerin, yoksullukların bir gün biteceğine inandı. Şiirleri genç kuşakların elinde bir meşaleye dönüştü…

YORUMLAR