KESK, TMMOB ve TTB, Suriye’de özellikle Alevi topluluklarına yönelik artan saldırılara dikkat çekerek Türkiye’ye HTŞ üzerinde uluslararası hukuk doğrultusunda baskı kurma çağrısı yaptı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), Suriye’de son dönemde tırmanan şiddet dalgasına ilişkin kapsamlı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, özellikle kıyı bölgelerinde yaşayan Alevi toplulukların hedef alınan saldırılardan en fazla etkilenen gruplar olduğu belirtilerek sorumluluğun Hey’et-i Tahrîrü’ş-Şâm (HTŞ) yapılanmasına ait olduğu ifade edildi.
Saldırıların Boyutu: Sistematik Şiddet ve Zorla Göç
Meslek örgütleri, 2025’in başından bu yana Lazkiye ve Tartus çevresinde yoğunlaşan saldırıların yalnızca can kayıplarına yol açmadığını, aynı zamanda zorla yerinden etme, toplu katliam ve asimilasyon çabalarının sistematik hâle geldiğini vurguladı. Bağımsız insan hakları kuruluşlarının bölgedeki şiddeti etnik-mezhepsel temelli sistematik saldırılar ve soykırım riski olarak nitelendirdiği ifade edildi.
Açıklamada şu değerlendirmeye yer verildi:
“Bu saldırılar yalnızca Alevilere değil; Dürzilere, Hristiyanlara, Kürtlere, Türkmene topluluklara ve diğer tüm azınlıklara yönelik imha ve asimilasyon politikalarının bir parçasıdır.”
Uluslararası Toplumun Sessizliği Eleştiriliyor
KESK, TMMOB ve TTB’nin ortak metni, uluslararası aktörlerin yaşanan vahşet karşısındaki pasif tutumunu sert sözlerle eleştirdi.
Uluslararası toplumun sessizliği, örgütlere göre, bölgede soykırım eğilimlerini cesaretlendiriyor ve failleri daha pervasız hâle getiriyor. Açıklamada, insanlığa karşı işlenen suçların görmezden gelinmesinin suça ortak olmak anlamına geldiği vurgulandı.
Türkiye’nin Suriye Politikası Tartışma Konusu
Ortak açıklamanın en dikkat çeken kısmı, Türkiye’nin bölgeye yönelik politikalarıyla ilgiliydi. Meslek örgütleri, Türkiye’nin bazı uygulamalarının dolaylı biçimde HTŞ’ye meşruiyet kazandırdığını savunarak şu uyarıyı yaptı:
“Türkiye siyasi iktidarının Suriye’deki rejime verdiği açık veya örtülü destek, cihatçı kökenden gelen HTŞ’nin meşrulaşmasına ve bölge barışının zedelenmesine yol açmaktadır.”
Bu nedenle Türkiye’nin daha tutarlı, aktif ve uluslararası hukukla uyumlu bir dış politika benimsemesi gerektiği; HTŞ’nin hukuka uymasının sağlanması için baskı oluşturulması gerektiği ifade edildi. Gerekirse diplomatik ilişkileri sonlandırmaya varan yaptırımların gündeme alınabileceği belirtildi.
Demokratik Kamuoyuna Çağrı: Soykırım Riskine Sessiz Kalmayın
KESK, TMMOB ve TTB; parlamentoyu, sendikaları, sivil toplum örgütlerini ve siyasi partileri Suriye’deki soykırım tehlikesini görünür kılmaya davet etti.
Açıklamada, Türkiye’deki barış ortamının Ortadoğu’daki gelişmelerden bağımsız düşünülemeyeceği vurgulandı ve şu ifadeler kullanıldı:
“Suriye’de yaşanan vahşet karşısında tarafsız kalmak, insan hakları değerlerine ve bölge barışına bir ihanettir.”
Örgütler, halkların kardeşliği ve eşitliğini savunma çağrılarını yinelerken, bölgede işlenen suçların sorumlularından hesap sorulması gerektiğinin altını çizdi.

