KESK Dönem Sözcüsü Meryem Avcı, 2018 bütçesinin cinsiyet körü bir siyasal metinden oluştuğunu savundu …
Hatay KESK Dönem Sözcüsü ve SES Hatay Şube Kadın Sekreteri Meryem Avcı, dün düzenlediği basın toplantısında, 2018 bütçesinin cinsiyet körü bir siyasal metinden oluştuğunu savundu ve kadın düşmanı olduğuna vurgu yaptı.
Türkiye, sistematik ayrımcılığın artarak devam ettiği bir ülke …
Bütçelerin; ülke yönetiminde söz sahibi siyasal iktidarın, gelirleri kimden toplayacağına ve bu gelirlerin kimlere veya hangi toplumsal kesimlere nasıl pay edileceğine dair yaklaşımını ortaya koyan politik belgeler olduğunu söyleyen Avcı, siyasal iktidarların belirledikleri bütçe politikası ile var olan eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için mi yoksa yeniden üretmek için mi kullanacaklarını açık ettiğini ifade etti.
Türkiye’nin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en derin yaşandığı; eğitim, sağlık, istihdam, siyasal katılma ve şiddet gibi temel başlıklarda kadınlara yönelik sistematik ayrımcılığın artarak devam ettiği bir ülke olduğunu belirten Avcı, konuşmasında şunlara yer verdi: “2017 yılı Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu ‘na göre Türkiye cinsiyet eşitliğinde 144 ülkenin içerisinde 131. sırada, ekonomide cinsiyet eşitliğinde 128’inci, eğitimde 101’inci, sağlıkta 59’uncu, siyasette cinsiyet eşitliğinde ise 118’inci sırada yer almaktadır.
Kamu hizmetlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları uygulanacaksa bütçe tasarımı ile başlanmalıdır. Eşitleyici kamu hizmetlerinin tasarımı ve uygulanması için, ihtiyaçları farklılaşan ve özel politika uygulaması gerektiren nüfus kesimlerinin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için, demokratik, kapsayıcı ve adil bir kalkınma için, sadece kadınlarla erkekler arasında değil, grupların kendi içlerindeki eşitsizlikleri gidermek için, kadın emeği sömürüsünün önlenmesi ve ev içi emeğin hakkının verilebilmesi için, bütçe uygulama süreçlerinde eşitsizliğin yeniden üretilmesini engellemek için, bütçe gelirlerinin toplanması ve harcama süreçlerinde eşitsizliğin yeniden nasıl üretildiğini ortaya çıkarmak için, Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme (TCDB) yapılmalıdır.”
Kadına yönelik ayrımcı zihniyet bütçelere de yansıdı …
İşçilerin ve kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını korumakla görevli sendika ve konfederasyonlar, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, toplumsal kesimlerin temsilcilerinin tamamen sürecin dışında tutularak hazırlandığını belirttiği 2018 bütçesinin her aşamasında söz söyleme, yetki kullanma ve karar alma hakkının siyasal iktidarın tekelinde toplandığını söyleyen Avcı, yaratılan eşitsizliklerden en fazla etkilenen kesim olan kadınların da sürecin dışında tutulduğunu, bütçenin gerek hazırlanma, gerekse uygulama süreçlerine ‘kadın bakış açısı’nın dahil edilmediğini bildirdi ve şunlara değindi: “Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak bir yana, mevcut eşitsizliği daha da derinleştirmeye dönük yeni adımlar atılmıştır.
AKP iktidarı döneminde kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin önlenmemesi, artması; kadın emeği ve bedeni üzerinde tahakkümün kurumsallaştırılması, kadına yönelik ayrımcılık ve suçların yaptırımsız bırakılması bir politik tercihin sonucudur. AKP, bu politik yaklaşıma paralel olarak; 4+4+4 sistemi ile kadını örgün eğitimin dışına çekme, ‘en az üç çocuk’ politikası ile evde tutma, emek alanını güvencesizleştirerek ve esnekleştirerek de kadın emeği sömürüsünü derinleştirmeyi hedeflemektedir. Kadına yönelik ayrımcı zihniyet, eşitlik karşıtlığı bütçelere de yansımıştır.
2018 bütçesi de, yıllardır yapılan diğer bütçeler gibi toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak bir yana eşitsizliği derinleştiren bütçe olmuştur. Bilindiği üzere AKP kadını bir birey olarak değil, ailenin bir unsuru olarak konumlandırmaktadır. Kadına yönelik bu yaklaşımını 2011 yılında ‘kadın’ adını bakanlıktan çıkararak bir kez daha göstermiştir. 2018 yılı bütçesinden ‘Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ (ASPB) olarak yeniden yapılandırılan bakanlığa ayrılan kaynaklar kadının güçlenmesine yönelik politikaları hayata geçirmek yerine aileyi güçlendiren politikaların temel alındığını göstermektedir.”
2018 bütçesinin kadın istihdamı önündeki en büyük engel olarak görülen çocuk bakım hizmetlerine bir çözüm üretmediğini söyleyen Avcı, yasalarca güvence altına alınmış olmasına rağmen kreş ve çocuk bakımevlerinin sayısının arttırılmasına dair somut adımlar atmak bir yana, bu alanı sermeyeye teşvik alanı olarak kullanma yaklaşımının devam ettiğini gösterdiğini dile getirdi.
-Mehmet ÖZGÜN-