Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yonca Özgül

Merhaba Sevgili Okuyucu,

 

Yılın son ayının son günündeyiz.

Lapa lapa kar yağdı ve beyaz gelinlik giydi memleketim…2026′ da yepyeni bembeyaz bir sayfa açılacak dercesine.

O karanlık geceyi unutsak, bembeyaz olsa dünya, çocuk kahkahalarıyla dolsa her yer, diye hep geçiririm aklımdan.

Biz bu coğrafyada, tekrar ve tekrar yaşıyoruz o mahşer gününe benzer günü. Dönüp dolaşıp söz oraya geliyor. Evde, dost meclisinde, sokakta, aile sohbetlerinde, okulda…
6 Şubat depremi hiç gündemden düşmüyor. Zaten yaşanan artçı depremler, bizleri hep tetikte tutuyor, özellikle de çocukları vuruyor.
Kimi zaman evlerinde titriyorlar, kimi zaman okullarda.

Bunu bizzat yaşamış, o an kendi duygularını saklamaya çalışırken, dizleri tir tir titreyen bir eğitimci olarak, çocuklarıma şunları yazıverdim:

Hani öylece kalakalırsın
O minik masum bakışlar karşısında…
Kırağı gibi uzak, kar tanesi gibi oyalı
Bazen de gözbebeğin misali yakın o bakışlar…

Minik bir damla durur müjganda
Kararsız durur orada
Atsam mı kendimi, atmasam mı kararsızlığında öylece bekler …

Uçuşur bilinmezlikler
Uçuşur kaygılar
Müjganda duran damla hapseder içine sessizce içinin çığlıklarını

Ve seller akar…

Çocuk mu seçer yaşayacağı coğrafyayı
Coğrafya mı seçer çocuğu
Hangi çocuk hak eder korkuyu
Hangi çocuk hak eder çocuk olamamayı…

Çocuk oyun ister
Egemenler oyunu bozar
Çocuk güven ister, gülmek ister
Büyükler zehirli elmayı çoktan yedirmişlerdir o çocuklara…

Rehabilitasyona, mutlu anlara, biraz olsun unutmaya çok ihtiyacımız var. En çok da anlaşılmaya hasretiz bence. Kimilerine göre, 3 yıl geçti, hayat normale dönmeli artık. Koşullar böyle mi peki, normale dönüyor muyuz?

“Anlamak
Bir gezidir
Bir başkasının
Ülkesinde ”
F. H. D

Ne güzel demiş şair.
Gelin, görün, buralarda gezin, öyle yorum yapın lütfen.

Gelin görün tabi, ama Cumhurbaşkanımız kentimizi ziyaret ettiğinde gelmeyin. O zamanlarda gelirseniz çok farklı bir Antakya görürsünüz.
Cumhurbaşkanı geleceği için, kentte hummalı bir çalışma süregeldi.

Yıllarca çamur ve tozla boğuştuk Hatay halkı olarak. Cumhurbaşkanı gelecek diye, bir gecede asfaltlandı yollar. Kenti gezdim, gördüm. Bitmemiş binalar, bitmiş gibi gösterilip brandalandı.
George Orwell distopya görsün diye geçirdim içimden .
Atatürk Caddesi’ ne bisiklet yolu bile yapılıverdi. Tüm binaların ışıkları ışıl ışıl yanıyordu. Oysa ki Hatay halkı sık sık karanlıkta kalıyordu.

Bu çamurlu, çukurlu, iş makinalarının fütursuzca kol gezdiği bu yollar ne kazalara, ne ölümlere yol açtı. Keşke kurtarıcımız daha önce gelseydi.

Bekler durur Antakya (Hatay) halkı, Godot’ u bekler gibi kurtarılmayı.

Biliyoruz ve anladık ki, bizi bizden başka kimse kurtaramaz.

Haydi bakalım…2026 hoş gel, güzel gel, umutla, neşeyle gel.

Sağlık, sevgi, mutluluk, huzur, başarı ve iyi insanlar dilerim.

*”Sevgili Okuyucu” başlığını bilirsiniz ki duayen gazetecimiz, canımız Sinan Seyfettinoğlu kullanmayı çok severdi. Kendimce bir anma, daha doğrusu onun mini bir imzası olsun istedim, 2025 yılının son yazısında.

Hatay halkına ışık oldun ve olmaya devam ediyorsun. Hatta dünyadaki tüm canlıları, canları öyle bir kucakladın ki…söz yetersiz kalır. Ruhun şad olsun Sinan Seyfettinoğlu.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

SON HABERLER