Konuşamıyoruz…
İstenenin, “bilimsel, laik, çağdaş, özgür düşünceye dayalı, üretici, eleştirel, çoğulcu, karma ve kamusal bir eğitim” olduğunu söyleyen Hataylı Akademisyen-Hukuçu Neval Oğan Balkız, konuş-a-mayan Türkiye’ye işaret etti.
‘Büyüklere karne ödevi’ başlığında bir değerlendirme yapan Hataylı Akademisyen-Hukuçu Neval Oğan Balkız,
“Diyanet İşleri Başkanlığı belirleyiciliğinde; TÜRGEV, ENSAR, İLİM YAYMA gibi vakıflara ve vaizlere devredilmiş, çocukların beden ve psikolojik varlıklarının istismara açık olduğu, içerik olarak çağdaş, evrensel bilginin norm ve ilkelerine aykırı, tutucu ve dogmalara dayalı bir eğitim öğretim sistemi değil; bilimsel, laik, çağdaş, özgür düşünceye dayalı, üretici, eleştirel, çoğulcu, karma ve kamusal bir eğitim istiyoruz” dedi.
“Neden konuşmuyoruz” noktasında duran Balkız, açıklamasında şunları söyledi:
“OHAL’i ve yarattığı travmaları konuşmuyoruz… Benzinin litre fiyatının altı lirayı aşmasını da, açlık sınırının 1640 TL’yi bulmasını da, yoksulluk sınırında yaşayan kırk milyon insanı da konuşmuyoruz… Türkiye’de geniş tanımlı işsiz sayısının 5,8 milyon, geniş tanımlı işsizlik oranın ise yüzde 17,1’i bulmasını da, ne istihdam ne de eğitimde olan gençlerin oranının yüzde 24,1 olduğu koşulları ve çözümün ne olduğunu da konuşmuyoruz… Ya, işsiz kaldıkları için kendini devlet kapısında yakanları, onları da konuşmuyoruz… İstanbul’u batıracak akla ziyan Kanal Projesi’ni ve iptal edilen mega projelerin topluma yüklenen maliyetlerini de konuşmuyoruz… Kullandığımız elektrikte kayıp kaçak bedellerinin faturasını niye bizlerin ödediğini de konuşmuyoruz… 130 bin Metal işçisinin haklarını talep etmek için 2 Şubat’ta yapacağı grevin altı ay ertelendiği de (yasaklandığını) konuşmuyoruz… Yaşamın can damarı tarım arazilerinin, neden tarım alanı dışına çıkarılarak enerji, beton ve benzeri amaçlar için şirketlere sunulacağını da konuşmuyoruz…”
Eğitimin içler acısı halde olduğunu da söyleyen Balkız, sözlerini “OHAL’siz bir Türkiye İstiyoruz!” ifadesiyle noktaladı. -Tamer Yazar-