“Şimdi Hatay Zamanı” başlığında 13-14 Nisan tarihlerinde Antakya’da düzenlenen Hatay Kültür ve Turizm Sempozyumu’na katılan Hürriyet Gazetesi Yazarı Deniz Zeyrek, geride kalan 2 günü köşesine taşıdı…
Kimine göre sorunlar çok daha uzun bir süredir devam ediyor, kimine göre de her şey 2011’deki Suriye krizi ile başladı ve derinleşerek bugünlere kadar geldi. Ancak derinleşen sorunlara şu ana kadar ‘pansuman’ yapılamaması belki de asıl tartışılması gereken! Peki, “Şimdi Hatay Zamanı” başlığında 13-14 Nisan tarihlerinde Antakya’da düzenlenen Hatay Kültür ve Turizm Sempozyumu, beklenen o ‘pansuman’ yerine geçti mi? Sorunlar masaya yatırıldı mı? Süregelen yanlışlara işaret edildi mi? Kurumlar arası koordinasyon sorununa dikkat çekildi mi? Olması gerekenlerin altı çizildi mi? Şu ana kadar yapılması gerekip de yapılmayanlar için bir yol haritası belirlendi mi? Tekrar edile gelen ‘tanıtım zafiyeti’ için çözüm belirlendi mi?
-NELER YAŞANDI?-
Beklenen sorular soruldu mu ya da beklenen cevaplar verildi mi bilinmez, ama geride kalan 2 günün analizinde duran biri isim var… Hatay’ın biriken ‘turizm’ sorunları ve beklentileri adına düzenlenen bu önemli Sempozyum’a katılanlardan biri olan Hürriyet Gazetesi Yazarı Deniz Zeyrek, İstanbul’a dönüşünde geride kalan ‘Hatay’ı kaleme aldı. Yazısında, “Hataylıların yaşadıkları bu kentte sahip oldukları değerleri tanıtma çabası beni çok mutlu etti” diyen Zeyrek, köşesine ekledikleri ile de umut verdi.
İşte Zeyrek’in kendi kelimelerinden, geride kalan o 2 gün ve Hatay:
“Perşembe gecesi Hatay’a geldim. Öncesinde bir arkadaşıma ‘Hatay’a gidiyorum’ dediğimde ilk tepkisi ‘Kılıçdaroğlu’nu mu takip edeceksin’ oldu. Ankara’da Hatay uçağına bindiğimde karşılaştığım CHP Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı da Kılıçdaroğlu’nu takip edeceğimi düşündü. Ona da ‘Hayır’ dedim. Çünkü ben Hatay’a, ‘Şimdi Hatay Zamanı’ başlıklı Kültür-Turizm sempozyumu için gidiyordum.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman’ın ev sahipliğinde yapılan sempozyum, son zamanlarda katıldığım en verimli etkinliklerden biri oldu. Meslektaşlarım Ahmet Yeşiltepe ve Serkan Ocak’ın yanı sıra meslek büyüğümüz Yavuz Donat da konuşmacılar arasındaydı. Milli Savunma Üniversitesi Rektörü olduktan sonra ekranlarda pek göremediğimiz Prof. Dr. Erhan Afyoncu’yu da tarih anlatırken dinlemek iyi geldi. Gün boyu, konuşmacılar Hatay’ın tarihi, kültür mirası, yemekleri, doğal güzellikleri, müzelerini konuştu.
‘Uzak ve yalnız kentim’ dediğim Kars’ın tanınması için karınca kararınca çaba gösteren biri olarak, Hataylıların yaşadıkları bu kentte sahip oldukları değerleri tanıtma çabası beni çok mutlu etti. Onlarla Doğu Ekspresi sayesinde altın çağını yaşayan Kars konusundaki deneyimlerimi paylaşmaya çalıştım. Kendilerine, bıkmadan usanmadan, kaç kişiye ulaşabildiklerine bakmadan her mecrada bu değerleri başkalarına da göstermelerini, anlatmalarını önerdim.”
-SURİYE FAKTÖRÜ-
Son 7 senedir Suriye’de süren iç çatışmaların Hatay’ı ve sahip olduklarını ciddi anlamda gölgelediğini söyleyen Deniz Zeyrek, köşe yazısında buna değinirken şu tespitleri paylaştı:
“Ne yazık ki Suriye’deki savaş ortamı, 7 yıldır Hatay’ın kendisini ve güzelliklerini göstermesine engel oluyordu.
Zeytin Dalı Harekâtı başarıyla tamamlandı. Şimdi Mehmetçik’in azmi ve kararlılığı sayesinde Hatay’ın sınırları daha da güvenli. ‘Hatay’a gidiyorum’ dediğimde ‘Kılıçdaroğlu’nu takip etmek için mi gidiyorsun’ diyen arkadaşıma ‘Hayır, Hatay için gidiyorum’ yanıtını vermiştim. Artık, siyasetçiler için de ‘Şimdi Hatay zamanı,
Hatay için gidiyorum’ deme zamanı…
Daha önce yazdığım Hatay yazısını ‘Hatay bir an önce normalleşmeli’ diye bitirmiştim. Çünkü hâlâ, ‘Hatay normalleştiğinde Türkiye de normalleşir’ görüşündeyim.” -Tamer Yazar-