Binlerce yıllık kentin hikayesi
1993 yılında yapılan bir temel kazısı sırasında tesadüfen bulunan, milattan sonra 3. yüzyıla tarihlendirilen Antakya Lahdi’nin de içinde olduğu Lahitler Odası, Hatay Arkeoloji Müzesi’nin merakla beklenen hazırlıkları içerisinde kapısı aralanan ilk ziyaret alanı oldu.
28 Aralık 2014 tarihinden bugüne geçen 3 yıl 4 ay 4 gün içinde ‘açılacağı’ söylenen çok sayıda ziyaret alanının meraklı bekleyişinde olanlar, geçtiğimiz günlerde Hatay Arkeoloji Müzesi’nde kapıları aralanan ‘Lahitler Odası’nı gezme fırsatı buldu. Antakya´nın Kışlasaray Mahallesi’nde bir sit sahası içerisinde bir temelin hafriyatında bulunan Antakya Lahdi’nin de yer aldığı ‘lahitler’, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Ziyarete açılan lahitler odasının arkasında özel bir odada muhafaza edilen Antakya Lahdi, dönemin taş ustalarının yeteneği noktasında oldukça detaylı bir sunum yaparken, mermeri adeta bir dantel gibi işleyen ustaların becerikli ellerinin bu topraklarda bıraktığı emanetler adına da çok şey anlatıyor. Bu arada, Lahdin içinden çıkan insan iskeletleri de aynı oda içinde özel cam bir muhafaza içinde tutuluyor.
-ÖZELLİKLERİ-
Lahit, ters tekne (semerdam) şeklindedir ve burmalı sütunlarla süslenmiştir. Lahdin, içinden çıkan sikkelerden yola çıkarak MS 265–270 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Lahit 2,47 m uzunluğunda, 1,22 m genişliğinde, 1,20 m yüksekliğindedir. Üzerindeki betimlemelerden, aristokrat bir aileye ait olduğu anlaşılmaktadır.
Lahdin içinden 3 kişiye ait kemikler çıkmıştır. Bunlar; yetişkin bir kadına, yetişkin bir erkeğe ve genç bir kıza aittir. Yine başka bir bölümde, lahit içinden çıkarılmış bir bilezik, altın kolye, düğmeler ve üç adet sikke bulunmuştur. Üç sikkenin üzerinde, iki ayrı Roma İmparatoru ve bir Augusta vardır. Roma İmparatoru Gordianus’a (ölüm: 244), Gallineus III’e (ölüm: 268) ve Gallineus III’ün karısı Augusta Cornellia Salonina’ya (ölüm: 268) ait sikkelerden, lahtin Gordianus devrinde, yani 244 yılından önce yapıldığı, daha sonra da sırasıyla diğer gömülerin gerçekleştiği anlaşılmıştır. Antik çağda, ölünün dili altına sikke konulması adetti.
Lahdin kapak bölümünde; yüzleri işlenmemiş uzanan bir erkek, bir kadın, iki çocuk, bir at ve kuş figürü bulunur. Kapağın kenarında çeşitli yaratıklar, köşelerinde ise Pan ve Satyr kabartmaları bulunur. Lahdin üst kenarlarında, aslan boğa mücadelesi ve Eros ile leoparların oyunu işlenmiştir. Lahdin yapıldığı dönemde, eğer kişi vasiyet ettiyse, lahit kapağında bir heykelle tasvir ediliyorlardı. Kapaktaki eroslar, çiftin huzurlu bir evlilik yaşamış olduklarının işareti sayılmaktadır.
-BETİMLEMELER-
Ön dar yüzde Yeraltı Tanrısı Hades’e giden bir kapının önünde bir ateş altarı ve bir kurban yer alır. Kurbanın iki tarafında bir kadın ve bir erkek figürü görülür. Erkek figür, ateşi canlı tutmak için elindeki kaptan şarap yahut yağ dökmektedir.
Birinci geniş yüzde bir av sahnesi bulunur. Şaha kalkmış bir atın üstündeki süvari, aslana saldırmaktadır. Sağ ve solunda yardımcıları, her iki uçta da Tanrı Zeus’un askerleri olarak bilinen Dioskorlar var. Bu sahnede, süvari dışındakilerin bakışları av sahnesine dönüktür. Kısa tünikleri, avlanma esnasında kendilerine daha rahat hareket olanağı sağlamaktadır.
Arka dar yüzde ailenin bilge ve aristokrat olduk-larını işaret eden üç figür bulunur. Figürlerin parmaklarıyla yaptıkları işaretler bilgeligi göstermektedir. Fakat lahit üzerindeki figürlerin parmaklarında kırıklar vardır.
İkinci geniş yüzde ise bir veda tasviri yer alır. Figürler, gençliği, olgunluğu ve yaşlılığı temsil etmektedir.
-GELENLER-
Görkemli bir coğrafyanın eşsiz eserlerine ev sahipliği yapan Hatay Arkeoloji Müzesi, açıldığı günden bugüne geçen 3 yıl 4 ay 4 gün içinde çeşitli sorunlarla gündeme geldi.
Ancak açılan yeni ziyaret alanlarıyla bu sorunlu zamanlarını ve yaşadığı problemleri geride bırakmak isteyen Müze İdaresi, Lahitler Odası noktasındaki özeni ile buna dair güçlü bir mesaj da verdi.
Bu konuda konuşan bir turizmcinin ifade ettiği gibi…
Uzun bir süre; ‘akan çatısı’, tartışma yaratan ‘mozaikleri’, mimari sorunları ve sunumdaki eksiklikleri ile ciddi eleştirilerin hedefinde duran böylesi bir Müze’nin nefes alabileceği bir aralığa ihtiyacı vardı. Lahitler Odası da bu aralık oldu! Devamı gelir mi? Gelsin… -Tamer Yazar-