Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Her iş yerine kreş

Ses Hatay Şube Eş

Ses Hatay Şube Eş Başkanı Meryem Avcı, çalışanların taleplerini iletti …

SES Hatay Şube Başkanı Meryem Avcı, düzenlediği basın toplantısıyla çalışanların taleplerini dile getirdi ve “Her iş yerine bir kreş” mesajını iletti.
Türkiye’de Kreş ve Diğer Çocuk bakım olanaklarının son derece sınırlı olduğunu, ücretlerin yükseldiğini, niteliğin düştüğünü, dinselleştirmenin yaygınlaştığını söyleyen Avcı, şunlara değindi: “Türkiye’de 0-6 yaş döneminde bulunan çocukların % 86,7’sine anneleri bakmaktadır. İş gücü piyasasına hiç girememiş ya da çocuk olduktan sonra ayrılmış kadınlar sosyal hizmetlerin ucuz ikamesi olarak değerlendirilmektedir.
Milli Eğitin Bakanlığı’na (MEB) bağlı gündüz bakım evleri ve anaokulları sayısı 28.891 (MEB 2017) buradan yararlanan çocuk sayısı 1.315.854’tür. 3-5 yaş arasında MEB’e bağlı kurumlarda okul öncesi eğitim alan çocukların toplam içerisinde oranı %35 olduğu düşünüldüğünde; 3-6 yaş aralığında yaklaşık 4 milyon çocuk okul öncesi eğitim almamaktadır.
Ortalama kreş ücretleri 1000 lira
ASPB’na bağlı kreşlerde ise durum daha vahimdir. Her bin çocuktan sadece ikisi 0-3 yaş arasında kreşe gitmektedir. Var olan kreşlerin %47’si İstanbul, İzmir ve Ankara’da bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Yasası kadın işçilerin çocukları için kreş açılmasını öngören cinsiyetçi ve gerçeklikten uzak bir düzenlemedir. Türkiye’de 150 ve üzeri kadın çalışan sayısına sahip işyerlerinin son derece sınırlı olduğu düşünülürse bu yasanın bir ihtiyaca yanıt olmaktan çok göstermelik olduğu anlaşılmaktadır. Hükümetin izlediği neo-liberal iktisadi politikalar nedeniyle, kamu kurumları ve yerel yönetimlere ait kreşler kapatılmakta ya da hızla özel sektöre devredilmekte ve ücretleri sürekli arttırılmaktadır. Özel sektöre ait kreşler ise piyasa koşullarına terk edilmiş bir işletme gibi ele alınmaktadır. Çocuk bakım hizmetlerinin niteliği düşük ama ücretler son derece yüksektir. Ortalama kreş ücretleri 1.000 TL civarındayken MEB’e bağlı anaokullarında beslenme, etkinlik ve servis giderleri yoksullaştırılan milyonların bütçesini zorlamaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanun’un 191. Maddesinde ‘Devlet Memurları için lüzum ve ihtiyaç görülen yerlerde çocuk bakımevi ve sosyal tesisler kurulabilir’ denilmektedir. Buna rağmen, maliyet politikasıyla kreşler sosyal tesis kapsamına alınıp ödenek ayrılması yasaklanmıştır. 2004 yılında 419 olan kamu kreşi sayısı 2016 yılı itibariyle 56 ya gerilemiştir. Konfederasyonumuz KESK’ in bilgi edinme hakkı çerçevesinde yaptığı başvurulara rağmen kamu kreşleri sayısının güncel bilgisi açıklanmamaktadır. 2017 yılından başlatılan ve özel kreşlere 5 yıl boyunca vergi muafiyeti sağlayan düzenleme ile kamusal bir hak olan kreş hizmeti tümüyle özel sektöre devredilmek istenmektedir. Kreşlerde verilen eğitime olan güven dinselleştirme politikalarının erken çocukluk çağına indirgenmesi sonucunda gittikçe azalmaktadır. Soyutla somutun farkını anlamayan çocuklara din eğitimi verilmektedir. MEB tarafından imzalanan protokollerle kreş çağındaki çocukların dini eğitim alması sağlanmaktadır. Ayrıca Diyanetin başlattığı dini eğitim projesi kapsamında 4-6 yaş çocuklara yönelik başlatılan Kuran kurslarında yüz bine yakın çocuk eğitim almaktadır. Bu durumun ileride yaratacağı travmalar çok büyük olacaktır.”
Kreş talebimizin takipçisiyiz …
KESK olarak; geçmişten bugüne kamusal bir hak olan, aynı zamanda yıllardır temel toplu sözleşme başlıklarından olan kreş taleplerinin takipçisi olduklarını söyleyen Avcı, açıklamasının sonunda şunlara yer verdi: “Çocuk bakımının hem erkeklerin hem de kadınların eşit olarak sorumluluk almasıyla çözüleceğini bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bu süreçte başlattığımız ve 12 Haziran’ a kadar sürdüreceğimiz ‘kreş ebeveyn ve çocuk hakkıdır. her iş yerine kreş’ kampanyası açlıkla terbiye edilmek istenen milyonların temel taleplerinden biridir. Sosyal devletin bir yükümlülüğü olarak iş yerlerimizde kreşlerin açılması, demokratik, nitelikli ve ücretsiz hizmetin verilmesi çocuk bakım sorununa kamusal bir çözüm bulunması anlamına gelmektedir. Bu yolla ebeveynler ortak sorumluluk alacak; çocuklar özgür ve demokratik bir toplumda büyüyecektir.”
Avcı, kampanyalarının doğum izni yerine dönüşümsüz ebeveyn izni, ücretsiz, anadilinde, nitelikli, 7/24 açık, ulaşılabilir kreşler ve tam zamanlı, güvenceli ve sürekli işlerde kadınların istihdam edilmesini savunduğunu dile getirdi. -Mehmet ÖZGÜN-