Ne Kadar Güvendeyiz?
Antakya TOKİ konutları hemen yanı başında devam eden, Sosyal Güvenlik Kurumu İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığı’na bağlı Hatay Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Hizmet Binası İnşaat çalışmasını izleyenler, ‘baretsiz’ ve ’emniyet kemersiz’ inşaat iskeleleri arasında gidip gelen işçilerin güvenliğini sorguluyor. Kurumsal denetimin, ‘iş güvenliği’ başlığının tam olarak neresinde olduğunu da!
Hatay’dan Diyarbakır ve İstanbul’a, Türkiye’deki ‘iş sağlığı ve güvenliği’ başlığını sık sık raporlarla ortaya koyan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), paylaştığı son bilgilerle oluşan rakamları kamuoyuna sundu. İSİG Raporu’na göre, OHAL’li geçen iki yılda en az 3960 işçi yaşamını yitirdi.
-YAKLAŞIK 2 SENE-
21 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde yaşanan tabloyu ‘işçiler bağlamında’ netleştiren İSİG Meclisi, “Eğer işyerlerinde işçi katılımını engelliyorsanız, İSİG temsilcilerini görevlerini yaptıkları için işten atıyorsanız, yani ‘biz ne dersek o’ diyen keyfi bir yönetiminiz varsa, o işyerinde (baret, kemer vs. de taktırsanız!) işçi sağlığı ve iş güvenliği yok demektir. İşte OHAL, bu olumsuz uygulamaların hayata geçmesi için uygun bir zemin sağladı. İş cinayetlerinin artmasının temel nedeni işte bu anlayıştır” mesajı verirken, OHAL’de iş cinayetlerinin yüzde 14 artış gösterdiğinin altını çizdi.
-HATAY DAHİL-
Hatay’ın da içinde olduğu 81 ilde gerçekleştirdiği taramada ulaştığı sonuçları değerlendiren İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), “İş cinayetleri, bir ülkede işçi sağlığı alanını yansıtan en somut göstergedir. Zaten iş cinayetlerinde oldukça kötü olan tablo son iki yılda daha da kötüleşti” derken, “Peki, OHAL’de iş cinayetlerindeki artış nereden kaynaklanıyor?” sorusunu sordu, eldeki tabloyu da şu şekilde sıraladı:
1- İş cinayetleri, işkolları açısından, özellikle sanayide artış gösterdi. İşçi ölümleri metalde yüzde 100; enerjide yüzde 20; madencilik, tekstil, kimya, ağaç/kâğıt, çimento/toprak ve taşımacılıkta yüzde 10 arttı. Diğer yandan, hizmet sektöründe ise konaklamada iş cinayetleri yüzde 50 arttı.
2- İş cinayetleri nedenlerinde de dikkat çekici artışlar söz konusu. Yüksekten düşme, kalp krizi, şiddet nedenli işçi ölümleri yüzde 20; ezilme/göçük ve elektrik çarpması nedenli işçi ölümleri ise yüzde 15 arttı.
3- İş cinayetlerinde, yaş grubu/cinsiyet olarak artışın tamamını 28-50 yaş arası/erkek işçiler oluşturdu.
4- İş cinayetlerinde göçmen/mülteci işçilerin ölümünde yüzde 40’lık bir artış yaşandı.
5- İş cinayetlerinin yaşandığı şehirlerden; İstanbul, Tekirdağ, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, Kastamonu, Çorum, Eskişehir, Ankara, Manisa, Denizli, Aydın, Gaziantep, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Ela-zığ’da önemli oranda artış söz konusu.
-SONUÇ-
Değerlendirme sonucu ise oldukça net bir çağrı yapıldı:
“Bu bilgiler ışığında, OHAL döneminde iş cinayetlerinin temelini, sanayi işlerine yönelik baskı politikaları oluşturuyor. İşçi sınıfının görece örgütlü olan merkezini tamamen etkisizleştirmeye dönük politikalar, sermayenin, sınıfın bütünü teslim almasını sağlayacak zemini hazırlamaktadır…”
-BİZDEKİ ÖRNEK!-
Paylaşılan rakamlar oldukça dikkat çekici. Özellikle de, benzer ‘iş güvenliği’ sorunlarının ‘kazaya davetiye çı-kar-tan’ fotoğraflara ev sahipliği yapan Antakya’da. Bunun en net adreslerinden bir tanesi, Antakya TOKİ konutları hemen yanı başında devam eden, Sosyal Güvenlik Kurumu İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığı’na bağlı Hatay Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Hizmet Binası İnşaat çalışması. Buradaki çalışmayı ve inşaattaki hareketliliği izleyenler, ‘baretsiz’ ve ’emniyet kemersiz’ olarak inşaat iskeleleri arasında gidip gelen işçilerin güvenliğini sorguluyor. Kurumsal denetimin, ‘iş güvenliği’ başlığının tam olarak neresinde olduğunu da!
Duruma ilişkin konuşan ve kendisinin de bu konuda çalıştığını söyleyen bir vatandaşın söyledikleri ise ‘denetim’ ve ‘kontrole’ dair:
“Yapı denetim firmalarının görevlerinden bir tanesi; İşyerindeki çalışmaların, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre düzenlenmesi gereken sağlık güvenlik planına uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol etmek ve uyarmaktır. Ara ara biz de buradan geçerken görüyoruz. Bir kere ‘baret’ kısmı hemen hiçbir çalışmada karşınıza çıkmaz. Eğer çok uluslararası ya da marka bir firma adına değilse bu işler, çok üzerinde durulmaz. Zaten buradaki manzara da buna dair. Çok kurulan bir inşaat iskelesi de yok, ama olanlar üzerinden gidip gelenlerin de emniyet kemeri takması gerekiyor aslında. Bu da yok. ‘Ne var’ diye sorarsanız eğer! Eldekiler! Onlar da ‘burası Türkiye’ dedirten şeyler zaten!” -Tamer Yazar-