Diğeri dünyaca ünlü bir caddeden!
Bu kent ne kadar ‘dün’ biriktirmiştir sahi? Peki, o ‘dün’ içerisinde biz ne kadarız? Bugün içinde o ‘dün’ denene ne kadar yer ayırıyoruz? Cevap mı? Eldeki iki fotoğraf!
Bir dönem ‘Antakya’ başlıklı ‘marka komisyonları’ kuran ve her komisyonda biriken isimlerle projeler üretenlere soralım mı, ‘ürettikleriniz ve siz’ neredesiniz, diye! Ya da eldeki ‘bayrak yarışında’ bayrağı onlardan teslim alanlara soralım! Bugünün Antakya’sında betona ve asfalta gömülen ‘dün’ için ne zaman bir şeyler yapmaya başlarsınız, diye!
Buna dair iki fotoğrafımız var elimizde. Bir tanesi, ‘dünyanın ilk ışıklandırılmış caddesi’ ünvanlı Kurtuluş Caddesi! Peki, bir dönem eski Roma heybetinde sahip oldukları ile konuşulan bir caddeden geriye kalanlar mı? Beton binalar, estetik yoksunu bir mimari ve ara ara göze çarpan taş ve ahşap evler! Diğeri ise bu caddeye bakan dar bir sokak. Her biri 100 yaşından daha eski evlere sahip tescilli bir kentin dar bir sokağı! Onu yönetenlerce anlaşılamayan… Orta yerine asfalttan yol yapılan… Yıkılması muhtemel evlerini kurtarmak yerine ‘dikkat’ denilerek ‘bulaşıcı birer hastalık’ gibi yalnız bırakılan…
Abarttığımızı düşünen ve bize bu kent adına güzel bir hikâye anlatacak bir kent idarecisi var mı?
-Tamer Yazar-