Günümüzden iki bin beş yüz yıl önce, Çin’de, Konfüçyüs ile aynı zamanlarda yaşamış olabilecek, Laozi adlı bir ermiş, “Tao Te Ching” adını verdiği bir metin kaleme alırken, bu metnin bir gün dünyanın en ünlü metinlerinden biri olacağından, çağları aşıp günümüze ulaşacağından habersizdi.
Metin yüzyıllar boyunca imparatorlar tarafından anıtlar üzerine yazdırılmış, sergilenmişti. Birçok sanatçıya, düşünüre siyasetçiye esin kaynağı olmuş, çeşitli entelektüel tartışmalara yol açmıştı.
Metnin yazılışına dair anlatılagelmiş hikayelerden en yaygınına göre Laozi yaşadığı toplumdaki yozlaşmadan sıkılıp Batı’ya gitmek üzere yola koyulur. Yolda onu bir bekçi durdurur ve memleketin hayrı için tüm bilgi ve irfanını yazıya dökmesini buyurur, aksi durumda sınır kapısından geçemeyeceğini söyler, Laozi bir oturuşta “Tao Te Ching”i kaleme alır.
Döneminin diğer metinleriyle kıyaslandığında metnin en ayırt edici özelliği insanı merkeze koymamasıydı, doğayı, insan ahlâkına duyarlı ve insana hizmet eden bir güçler bütünü olarak değil, insan dâhil her şeye eşit davranan, tarafsız bir güç kaynağı olarak karakterize ediyor, yerin ve göğün arasındaki her şey aynı kanunlara tabi olduğunu söylüyordu.
Taoculuğun en önemli metni sayılan “Tao Te Ching”in hedef kitlesi aristokrat kesim ve devrin siyasi figürleriydi. Siyasi boyutu daha ağırlıklı olsa da, yaşama dair daha genel ve temel konulara da değinilmekteydi. Bu kitap, Sonya Özbey’in çevirisiyle İş Bankası Yayınları’nda çıktı. İşte, kitaptan bir bölüm:
XXII
Önce eksik, sonra bütün.
Önce eğri, sonra düz.
Önce boş, sonra dolu.
Önce eski, sonra yeni.
Önce az, sonra çok.
Nihayetinde karmakarışık.
İşte bu yüzden ermiş kişi,
Birliği benimser
Ve dünyaya çobanlık yapar.
Kendini göstermez,
İşte bu yüzden aşikârdır.
Göz önünde bulunmaz,
İşte bu yüzden ışık saçar.
Kendini övmez,
İşte bu yüzden başarıyı yakalar.
Kibirlilik yapmaz,
İşte bu yüzden kalıcıdır.
Kimseyle dalaşmaz,
İşte bu yüzden kimse de onunla dalaşmaz.
Eskilerin “Yalnız eğilerek bütün olabilirsin,” sözü ne doğru,
Gerçekten de seni bütüne götüren budur.
Bu yılın Ocak ayında yaşama veda eden ünlü romancı Ursula K. Le Guin de “Tao Te Ching”e henüz çok gençken merak sarmıştı. İleriki yıllarda çalışmalarını derinleştirmiş, yorumlarını katarak kendince çeviriler yapmış ve bu çalışmasını kitaplaştırmıştı. Kitap, dilimize Metis yayınları tarafından kazandırıldı. Le Guin, “Okurun iki bin beş yüz yıldır bu kitabın neden sevildiğini görmesini istedim” dediği kitabında, yukarıda alıntıladığım metni şöyle yorumlamış:
Aşağıya Doğru Büyümek
Kırıl ki bütün olasın.
Bükül ki düzel.
Boşal ki dolu olasın.
Tüken ki yenilen.
Azın olsun ki çok kazan.
Çoğun olsun ki kafan karışsın.
O yüzden bilge ruhlar bir olana sarılır
her şeyi onunla sınar.
Kendilerini göstermedikçe
parlarlar.
Kendilerini savunmaya çalışmadıkça
hakları teslim edilir.
Kendilerini övmedikçe
başarırlar.
Rekabet etmezlerse,
dünyada rakipsiz olurlar.
Eskiler
“kırıl ki bütün olasın,” dediklerinde
yanılıyorlar mıydı?
İşin aslı, bütün olmak
geri dönmektir.
Değişik dönemlerde siyasi iklimlere göre değişik şekillerde yorumlanan “Tao Te Ching”in yüzyıllar sonra bile okunmasının nedeni değindiği konuların her zaman geçerliliğini koruyacak nitelikte olması. “Tao Te Ching”i daha iyi anlayabilmek için her iki kitabın da okunması yararlı olacaktır.
Orhan Tüleylioğlu
YORUMLAR