PKK’nın kolu PYD/YPG, Fırat’ın doğusunda fiili bir koridor oluşturarak kendi yönetimini kurdu. Hem Fırat’ın doğusundaki PKK bölgesi, hem de Hatay sınırındaki PYD/PKK kontrolündeki Afrin için kritik önemde olan Menbiç’te YPG/PKK kontrolü sürdürüyor. ABD, YPG/PKK’nın Fırat’ın batısında Menbiç’ten çekileceği konusunda Türkiye’ye söz verdi, ancak her zaman olduğu gibi bu sözü yerine getirmedi. Türkiye de, Menbiç’in boşaltılacağını düşünerek, ABD’nin tuzağına düştü ve Fırat’ın doğusundaki PKK koridorunu istemeden tanımış oldu. Ayrıca, batıda Hatay sınırındaki Afrin’i YPG/PKK yönetmeye devam ediyor.
Türkiye’nin, 2011’den beri uyguladığı Suriye politikasında; dün çözüm olarak görülen adımlar, bugün ana sorunlar yumağı olarak ortaya çıkmaya devam ediyor. 2012’de, batıda Afrin, doğuda Cezire PYD/PKK tarafından ele geçirildiğinde, Türkiye müdahaleyi düşünmeliydi. Sınırın 37 kilometre güneyinde yer alan Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi, Şubat 2015’te tahliye edilmeyebilirdi. Tahliye yerine, Birleşmiş Milletler (BM) 51. maddesi gereği meşru müdafaa hakkı kullanılarak, Türk toprağını savunmak gerekçesiyle bir Güvenli Bölge kurulabilirdi. Böylece, Fırat’ın doğusu ve batısında PKK koridorunun önüne engel çekilebilirdi.
Menbiç’te artık sadece PKK yok. Rusya, Suriye rejimi ordusu ve ABD var. Türkiye’nin Menbiç’e girmesini önlemek için ABD, Rusya ile anlaştı. Menbiç’in kuzeyine ABD özel kuvvetleri, batısına Suriye rejimi ordusu ve Rus askerleri tampon oluşturdular. Bunun anlamı, Menbiç’te sadece YPG değil; Suriye, Rusya ve ABD askerleri de var demek. El Bab’ın güneyiyle Menbiç’in batısının Suriye rejimi tarafından kontrol edilmesi sonucunda Afrin ile Menbiç arasında El Bab’ın güneyinden bir geçiş şeridi oluştu. Bu durum, gelecekte El Bab operasyonunun siyasi hedefi gerçekleştirmediği sonucunu doğurabilir. Rakka operasyonunda da, ABD Türkiye yerine YPG’nin etkili olduğu Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) tercih etmiş durumda. ABD, 400 askerini Rakka için getirdi. Komando ve
Deniz Piyadeleri de yolda. Peşmergeleri eğitti, donattı ve bir ordu ortaya çıkardı. Şimdi de YPG/PKK’yı eğitip, silahlandırmakta ve PKK ordusunu oluşturma sürecini uygulamaktadır.
Türkiye, 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı’nı; NATO’ya, ABD’ye, Batı ülkelerine ve ambargoya rağmen zor koşullarda başarıyla gerçekleştirdi ve toprak kazandı. Aynı Türkiye, 1998 yılında PKK terör örgütü başını Suriye’den çıkarmayı başarmıştı. Suriye’nin, PKK başını ülke dışına göndermemesi halinde, bir askeri harekât göze alınmıştı. Gücü sınırlı bir Türkiye, uluslararası çıkarlar doğrultusunda, uyguladığı dış politika ve diplomasiyle böyle stratejik sonuçlar elde edebilmeyi başarmıştı. Çünkü, Türkiye’yi yönetenler, dış politikada ¨caydırıcılık¨ ve ¨inandırıcılık¨ faktörlerini etkili olarak kullanabilmişlerdi.
Gelinen aşamada, ABD, PYD/YPG’yi terörist olarak görmezken; Rusya, hem PYD/YPG hem de PKK’yı terörist olarak kabul etmediğini belirtti. Güneyde Türkiye’nin tek komşusu Suriye idi. Şimdi ise ABD, Rusya ve PYD/PKK Türkiye’nin komşuları oldular.
Türkiye gerçekten bir BEKA sorunu yaşıyor. Bu sorunu bertaraf etmek için, Suriye rejimi, Rusya, İran’la işbirliği yapılmalı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünde ısrarcı olunmalıdır.
Ayrıca, PKK koridorunu önlemek için de, gecikmeden Süleyman Şah Türbesi yerine taşınmalı ve BM 51. madde gereği Türk toprağını savunma hakkı kullanılmalıdır. Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi’ni korumak için de, bir Güvelik Koridoru oluşturularak hem Menbiç’teki PKK oluşumu hem de Fırat’ın doğusundaki PKK koridorunun engellenmesi için adımlar atılmalıdır. 10 Mart 2017’de Rus Devlet Başkanı Putin ile Moskova’da yapılan görüşmede, Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yapılması bu anlamda yaşamsal önemdedir.
Türkiye, yarının sorunları olacak çözümler yerine; geç kalınmadan Suriye rejimi, Rusya ve İran’la işbirliği adımlarını hızla atmalıdır. BEKA sorununun bertaraf edilmesinin öncelikli yolu bu stratejide gizli.
[email protected]
YORUMLAR