Acaba Ne Yapmak İstiyor?…

İnsanların fani olup yarın ne olacaklarının belli olmaması gerçeğine rağmen, koltuk sevdasına kapılanların oturdukları koltuğu ve makamı bırakmamak için, her türlü yola başvurarak, her türlü kılığa girerek hem kendilerine hem mensup oldukları kuruluşa ve hem de ülkelerine ne denli büyük zararlar oluşmasına sebebiyet verdikleri, zaman içinde anlaşıldığı ve ayrıca tarih sayfalarında da bunun birçok emsalinin […]

İnsanların fani olup yarın ne olacaklarının belli olmaması gerçeğine rağmen, koltuk sevdasına kapılanların oturdukları koltuğu ve makamı bırakmamak için, her türlü yola başvurarak, her türlü kılığa girerek hem kendilerine hem mensup oldukları kuruluşa ve hem de ülkelerine ne denli büyük zararlar oluşmasına sebebiyet verdikleri, zaman içinde anlaşıldığı ve ayrıca tarih sayfalarında da bunun birçok emsalinin var olduğu bilindiği halde, bu yanlışta ısrar edilmenin var olduğunu görmekten, üzüntü ve hatta endişe duymaktayız.

Pazartesi günü yaptığı basın toplantısında aldığı bazı kararları, atacağı bazı adımları açıklayan MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı konuşma, bize yukarıdaki tarihi gerçekleri anımsattı.

Devlet Bahçeli 2019 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, AKP adayı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceklerini ve parti olarak kendilerinin bir aday göstermeyeceğini kamuoyu önünde net bir şekilde deklere etmiştir.

Öncelikle bu konudaki taahhüdün üzerinde durmak istiyoruz.

Seçimlere henüz yaklaşık 2 yıl var. Yani 2019 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanı seçiminde, kimlerin aday olacağı şuanda kesin olarak belli değildir. Esasen belli olması da mümkün olamaz. İki yıl uzunca bir süredir. Bu süre içerisinde köprülerin altından çok sular akıp geçecektir. 2019 yılına kadar adaylık başvurusu yapabilecek olanların isimleri şimdiden belli olamayacağı gibi, her an değişmesi de mümkündür.

Ayrıca bir siyasi partinin genel başkanı olan kişinin, 2019 yılına kadar o makamda kalmaya devam edip etmeyeceği de meçhuldür.

Yani her konuda her an değişim söz konusu olabilir.

Buna rağmen bir muhalefet partisi genel başkanının, 2 yıl sonra yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir adayı destekleyeceklerini ve kendilerinin aday göstermeyeceklerini de açıklaması yolundaki beyan ve taahhüt, siyaset sahnesinde görülmemiş, duyulmamış, işitilmemiş, yazılmamış, söylenmemiş bir şeydir.

Bu durum karşısında Bahçeli’nin girmiş olduğu ağır bir taahhüdün ileriki zaman dilimi içinde sadece kendisine değil, partisine de büyük zararlar vermesi kuvvetle muhtemeldir.

Devlet Bahçeli bu ağır taahhüdü yapmakla yetinmemiş, hızını alamamış, ertesi günü yaptığı konuşmada bu kez AKP adayına yapacakları desteğin sadece 2019 yılı ile sınırlı kalmayacağını, onu izleyen 5 yıl içinde devam edeceğini net bir şekilde söylemek ve bununda taahhüdünde bulunmak suretiyle, daha da ağır bir yükün ve bize göre de bir vebalin altına girmiştir.

Öncelikle bir hususu hatırlatmakta yarar görüyoruz: Seçimlere iki yıl kaldığına ve ondan sonraki 5 yıl içinde taahhütte bulunulduğuna göre, bugünden itibaren ileriki 7 yıl için, Bahçeli AKP’yi, yani AKP’nin göstereceği Cumhurbaşkanı adayını destekleyeceklerini net bir şekilde ifade etmekle büyük bir maceraya girmiştir.

Şimdi sormak gerekir Sayın Bahçeli’ye: Kendisinin bu 7 yıl süre içerisinde MHP’nin genel başkanı olarak kalacağını kim kesin olarak söyleyebilir? 7 yıl uzunca bir zaman dilimdir. Bu süreç için de bir kişinin bulunduğu partinin genel başkanlığını sürdüreceğini iddia etmesi veyahut bu konuda bir beklentiye girebilmesi hayalden öteye bir yere varamaz.

Yine bu yedi yıllık süreç içerisinde MHP’nin, yapılan tüm yanlışlar ve uygulanan hatalı politika nedeniyle, kurumsal varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği de belli değildir.

Yine bu 7 yıllık süreç içerisinde kimin Cumhurbaşkanı olacağı, kimin iktidar koltuğuna oturacağı meçhuldür.

Yarının nelere gebe olduğu ve neler getireceği meçhuldür. Böylesi meçhullere rağmen, Devlet Bahçeli’nin kendisini ve partisini 7 yıllık süreç için bağlayıcı nitelikte konuşmalar yapması, taahhütlerde bulunması, siyasi mantığa sığacak bir davranış olmasa gerek.
Hemen herkesin merak ettiği bir husus var: Yıllardır siyaset sahnesinde olan Devlet Bahçeli nasıl oluyor da 7 yıl için böylesi bir taahhüde girişebiliyor? Nasıl oluyor da böylesi bir maceraya kendisini ve partisini sokabiliyor?…
Acaba kısa bir süre sonra MHP’nin kurumsal kimliğini tamamlayarak AKP ile birleştirilmesi gibi bir düşüncesi ve beklentisi mi var?

Bu olasılıkları sadece MHP’liler değil, ülke siyasetinde kafa yoran herkes kendine sormakta ve cevabını merak etmektedir.

Partisine 7 yıllık ipotek koyan Bahçeli acaba ne yapmak istiyor?…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version