Uygulamayı Yanlış Yaptık!
Hatay ve diğer kentlerde son 10 yılı aşkın bir süredir yerleşik bir hayat süren Suriyeli sığınmacıların ‘geri dönüş’ tartışması artık farklı bir boyut kazanmışken, bir açıklama da Suriye Dışişleri Bakanlığı üzerinden geldi. Şam, Türkiye’nin, 1 milyon Suriyeli sığınmacıyı Suriye sınırındaki “güvenli bölgelere” geri gönderme projesini kabul etmeyeceğini bildirdi. Araştırmacı Murat Erdoğan’ın tespiti ise izlenen politikaya dair… “Açık kapı politikası doğruydu, ama uygulamayı yanlış yaptık! İşte bugün, bunun getirdiği sorunlarla uğraşıyoruz.”
Hatay’dan Bolu’ya, yerel idareciler eliyle yükseltilen ‘Suriyeli sığınmacılar karşıtı söylemler’ ve artan ‘geri dönsünler’ söylemleri, bugüne kadar farklı bir politik duruş sergileyen Ankara içinde de ciddi bir dönüşüm yarattı.
Cumhurbaşkanı / AKP Genel Başkanı Erdoğan, Mayıs ayı başlarında, “Ülkemizde misafir ettiğimiz 1 milyon Suriyeli kardeşimizin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni bir projenin hazırlıkları içindeyiz” açıklaması yapmıştı. Erdoğan, Suriye’deki güvenli bölgelere “konut, okul, hastane ve ekonomik altyapı” kurularak, 1 milyon Suriyeli sığınmacının bu bölgelere dönüşünün sağlanacağını söylemişti.
Ancak bu söylemlere Suriye’den tepki geldi. Suriye Dışişleri Bakanlığı, Suriye devlet haber ajansı SANA’ya Cuma günü yaptığı açıklamada, “Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti, bu tür oyunları kesinlikle reddediyor” ifadelerini kullanarak, diğer ülkelere, Türkiye’yi finanse etmeme çağrısı yaptı. Suriye Dışişleri Bakanlığı, açıklamasını, “Asıl amaç, sömürgecilik. Güvenli bölge dedikleri, aslında etnik temizlik” şeklinde paylaştı.
-ELDEKİ!-
Şam’ın devam eden tepkisine rağmen, AFAD ve Hatay Valiliği koordinesinde, Türkiye merkezli sivil toplum kuruluşları ile uluslararası yardım derneklerinin desteğiyle İdlib kırsalına yapılan briket evlere yerleşen aileler ise özellikle kış aylarında su baskını yaşadıkları ve çamur içinde kaldıkları çadırlardan kurtulmanın keyfini paylaşıyor.
İçerisinde, okul ve ibadethane de bulunan yerleşkede, tamamlanan 57 bin evden 52 bini Suriyeli ailelere teslim edildi. Toplam 77 bin ev projesinin yapıldığı bölgede yaklaşık 9 bin briket evin inşası sürüyor. Yapımı devam eden evler de peyderpey tamamlanarak, ihtiyaç sahibi ailelerin kullanımına sunulacak.
-RAYINDAN ÇIKTI!-
Hatay ve diğer kentlerde son 10 yılı aşkın bir süredir yerleşik bir hayat süren Suriyeli sığınmacıların ‘geri dönüş’ tartışması, bu konuda, resmi kurumsal boyutta yükseltilen ‘öfke ve nefret dili’ nedeniyle artık farklı bir boyut kazanırken, Ankara Üniversitesi Mülkiye Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan, durumu, “Rayından çıktı ve artık başka bir zemine doğru gitmeye başladı” ifadesiyle değerlendirdi.
“Daha en başından yaptığımız şey, devleti uyarmaktı. Bu uyarı içinde de ben şu bir cümleyi hep kuruyordum ve diyordum ki; Gözümüz sürekli Şam’da! ‘Esat, yarın mı gidecek, öbür gün mü gidecek’ diye ama… Türkiye’ye giren mültecinin farkında değiliz. Bunun, ileride yaratabilecek handikapların çok farkında değiliz ve kendimce de hükümeti, devleti, bu konudaki karar vericileri uyarmaya çalışıyordum. Aradan 11 seneyi aşkın bir süre geçti. Şimdi ben bir tespit yapmaya çalışıyorum ve bir fotoğraf çekiyorum. Dediğim şey ise, ‘Bu işi çok hafife alıyorsunuz, bu insanlar kalırlar!’ Benim ilk yazdığım kitap bile, -Türkiye’deki Suriyeliler, Toplumsal Kabul ve Uyum- başlığını taşıyor. Şu an yaşadığımız nefret ortamını, ben o zamanlar görüyordum.”
-AÇIK KAPI!-
Ankara tarafından hep savunagelen ‘açık kapı’ politikasının prensip olarak doğru bulduğunu dile getiren Murat Erdoğan, izlenen yol haritasının yanlışlığını ise şöyle ifade etti:
“Açık kapı politikası doğruydu, ama uygulamayı yanlış yaptık! İşte bugün, bunun getirdiği sorunlarla uğraşıyoruz. O dönem ne yaptık? Önce sınır bölgesinde kamplar yapmaya, gelenleri de o kamplara yerleştirmeye başladık. Ancak gelenlerin sayısının bu kadar çok olacağını hiç kimse beklemiyordu. Var olan kamplar da dolunca, bizimkiler, Suriyelilerin kentlere doğru yayılmasına izin verdiler. Buna engel olmadılar. Şimdi aradan 10 sene geçti ve bambaşka bir sosyoloji oluştu.”
Erdoğan, kentlere yönelik yayılmanın serbestliğine rağmen, ‘uyum politikalarının’ bir türlü istendiği ve beklendiği gibi ‘ortak yaşamlara’ eklenemediğinin de altını çizdi.
Bilindiği gibi Hatay özelinde de en fazla tartışılan konulardan biri, kent genelindeki yüzbinlerce Suriyeli için toplumsal uyum projelerinin ya da çalışmalarının, ne belediyeler ve ne de kentin üst idaresi tarafından yeterince ciddiye alınmadığı, hatta bu alanın sahipsiz bırakıldığı yönünde!
Tamer Yazar