Bilecik, TÜSİAD’ın İstişare Konseyi toplantısında önemli mesajlar verdi …
TÜSİAD Başkanı hemşerimiz Erol Bilecik, kurumlarının Yüksek İstişare Konseyi toplantısında önemli mesajlar iletti. Bilecik, Başbakan Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in de yer aldığı toplantıda, adaletin herkes için sağlandığı güçlü bir hukuk devleti istediklerini vurguladı ve “Adalet kuvvetli, kuvvetliler de adaletli olmalı” dedi.
Ülke olarak zorluklara antremanlıyız …
Dünyanın, son derece şaşırtıcı gelişmelerin yaşandığı, ilginç bir süreçten geçtiğini ve bu günlerde 1 yılı daha geride bırakmaya hazırlandığımızı söyleyen Bilecik, 2017 yılının, teknolojik gelişmelerin tüm dünyayı hızla değiştirmeye devam ettiği, robotların hakimiyetinin tartışılmaya başlandığı, yapay zekanın giderek daha fazla gündeme geldiği ve tüm bu değişikliklerin toplumsal hayatı artık kökten değiştireceğinin anlaşıldığı bir sene olduğunu belirtti ve “Çünkü ‘Her değişim daima başka değişimlere ihtiyaç gösterir.’ Yarını planlarken, zaman zaman geçmişten bugüne taşınan sorunlar da tüm şiddet, belirsizlik ve bazen de tatsızlıklarıyla hayatımızı etkilemeye devam ediyor. Çok iyi biliyoruz ki, Türkiye, zor dönemlere alışık bir ülke! Zorluklara antremanlıyız! Böyle dönemlerde, özellikle iş insanları olarak bizim, umutlu olmak için şartların iyileşmesini beklemek gibi bir lüksümüz yok. Bu toprakların insanının her türlü zorluğun üstesinden gelecek gücü vardır. Çünkü bu ülke, sadece üç tarafı denizlerle çevrili bir kara parçası değil, dört bir köşesinde güzel yürekli ve cesur insanların yaşadığı bir vatandır!”
Tartışmamız gereken faizin seviyesi, doların ateşi değil, geleceğimizdir …
Yaşanan küresel krizin geçici olduğunu, dünya ekonomisinin bu krizi de aşarak tekrar büyümeye geri döneceğini hepimizin bildiğini belirten Bilecik, nitekim; bu yıl ilk defa, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde ekonominin çok daha iyiye gittiğine dikkat çekti ve şunlara değindi: “Peki biz geleceğe ne kadar hazırız? Bu yeni küresel büyüme dönemine Türkiye nasıl girecek? Müttefikleri ve ticaret ortakları ile gerilimli, dostları azalmış bir ülke olarak mı? Biz, geleceğe böyle girmek istemiyoruz. Bizim hayalini kurduğumuz çok güçlü bir Türkiye var. Biz kutuplaşmak-ayrışmak değil, birlikte çalışmak, birlikte yaşamak istiyoruz. Yenilenerek, güçlenerek, rekabet gücümüzü arttırarak büyümek istiyoruz. Küresel dönüşüme ayak uyduracak, yaratıcı, yeniliklere açık, özgür, girişimci nesiller istiyoruz.
Kadınlarımızın erkeklerle eşit şartlarda işgücüne katıldıkları, eğitimleri konusunda önlerine engel çıkarılmayan, şiddete maruz kalmadıkları ve tüm potansiyelleriyle ülkemizin geleceğini kurmaya ortak oldukları bir ülkede yaşamak istiyoruz. Toplumlar, kadına verdiği değer ölçüsünde gelişir. Çünkü; ‘Toplumun yarısını oluşturan kadınların gücünü her alana dahil etmeden ekonomik, insani ve sosyal kalkınmada sıçrama yapmak mümkün değildir.’
Adaletin herkes için sağlandığı güçlü bir hukuk devleti istiyoruz. Herkesin kendini korkusuzca ifade edebildiği bir özgürlük ortamı istiyoruz. Yapılan en küçük haksızlık, toplumun tümüne yapılmış sayılır. Bu nedenle, ‘Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir.’ Bu hedeflerde birleştiğimizde hiçbir gücün bizi durdurabileceğine inanmıyorum. Bugün tartışmamız gereken ‘faizin seviyesi, doların ateşi’ değildir. Bugün tartışmamız gereken, geleceğimizdir. Ve söz konusu bu ülkenin geleceği olduğunda, kaybedecek bir saniyemiz bile yoktur.
Tüm okullarda kalite arttırılmalı
TÜSİAD olarak birçok konuda olduğu gibi, Dijital Dönüşüm, 4.Sanayi Devrimi, İnovasyon, Sürdürülebilirlik gibi konularda da çalışmalarını kamuoyuyla paylaştıklarını ve yaygınlaştırmaya çalıştıklarını söyleyen Bilecik, dijital dönüşümün her şeyi kökten değiştirdiği bir çağda, gelecek nesilleri bu yüzyılın gereklerine uygun şekilde yetiştirmek zorunda olduğumuza vurgu yaptı ve şunları dile getirdi: “Bu zorunluluk, doğal olarak eğitim sistemimizle ilgili beklentilerimizi de yukarıya çekiyor. Zira, bizden sonraki nesillerin, dünyadaki çağdaşlarından geride kalmalarına tahammül edemeyiz. Bu aynı zamanda, Türkiye sanayisinin, ekonomisinin ve geleceğinin körelmesi anlamına da gelecektir. Şüphesiz, böyle bir seçenek asla söz konusu olamaz!
Gençlerimize olan borcumuz; onları geleceğe en iyi şekilde hazırlamaktır. Gençlerimizin üreten ve girişimci bireyler olmaları, dünyadaki yaşıtlarıyla rekabet etmeleri için onlara gerekli beceri ve donanımı kazandırmaktır. Eğitimde fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak üzere tüm okullarımızda kaliteyi topyekûn arttırmaya yönelik somut adımların ortaya konarak, şeffaf ve hesap verebilir şekilde takip edilmesi kritik önemdedir. Çünkü; eğitim bir ülkenin geleceğinin güvencesidir.”
Yeni bir ekonomik kalkınma öyküsüne ihtiyacımız var ….
Bilecik, konuşmasının sonunda şunlara yer verdi: “Bütün bu değerlendirmeler ışığında geldiğimiz nokta şudur: Bizim kesinlikle yeni bir ekonomik kalkınma öyküsüne ihtiyacımız var! Türkiye, özellikle de Türk özel sektörü, ülkemize bu ivmeyi kazandıracak kabiliyet, enerji, hırs ve beceriye sahiptir. İhtiyaç duyduğumuz şey; Tutarlı ve verimli üretimi destekleyen, rekabet gücümüzü ve refahı arttıracak reformist ekonomi politikaları, çağdaş bir eğitim anlayışı, dünyayla bütünleşmemizin önemini kavrayan bir dış politika, evrensel kurallara bağlı işleyen bir yargı sistemi ve yolsuzlukla mücadele endeksinde yükselen bir ülke olmaktır. Bunları gerçekleştiren ve başarılarını etkili bir iletişim metoduyla dünyaya anlatabilen bir Türkiye, kısa sürede, yeniden olumlu ve gıpta edilecek bir örnek ülke haline gelecektir.
Yaşadığımız günlerin yarattığı karamsarlıkları aşacağız; umudumuzu asla yitirmeden yolumuza devam edeceğiz. Zaman zaman, geleceğe dair umudunuzu korumakta zorlanırsanız, Sevr Antlaşması’nın imzalandığı tarihle Cumhuriyet’in ilan edildiği gün arasında sadece üç yıl olduğunu hatırlayın.
Mustafa Kemal Atatürk bunu nasıl mı başardı? Bu büyük mucizenin sırrı, son yüzyılın en büyük dâhilerinden ve en zeki liderlerinden biri olan Atatürk’ün, ‘Ben hayatımın hiçbir anında karamsarlık nedir tanımadım’ sözlerinde yatıyor. Bir yerde yaşam varsa, orada umut da vardır. Ve umut varsa, her şey kolaydır. 2018 yılında umudunuz daim olsun.” -Mehmet ÖZGÜN-