Abdullah Cömert’in Ağabeyi Zafer Cömert: “Ülkedeki adaletsizliği ve bu adaletsizliği yaşayan herkesin yanında olduğumuzu göstermek için bu ‘sembolik’ açlık grevine gittik. Buradan Nuriye ve Semih’e selam gönderiyoruz.”
Yönetmenliğini Sırrı Süreyya Önder’in yaptığı “Yaşıyor” adlı bir kısa film ile yaşamları beyaz perdeye yansıtılan Akademisyen Nuriye Gülmen ve Öğretmen Semih Özakça için Abdullah Cömert’in öldürüldüğü yerde bir araya gelen Anne Hatice Cömert ve Ağabey Zafer Cömert, yaşanan eylem sürecine destek olmak üzere dün bir gün boyunca açlık grevine gittiler.
Sincan 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan ve Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde davaları devam eden Gülmen ve Özakça için dün gün boyunca sürdürdükleri ‘1 günlük’ açlık grevi için konuşan Zafer Cömert, şunları söyledi:
“Biliyorsunuz, büyük bir acı yaşadık. Dört yıldır adalet yok. Kardeşimin katili ceza almış olsa da, hala serbest. Tüm bu nedenlerden dolayı, ülkedeki adaletsizliği ve bu adaletsizliği yaşayan herkesin yanında olduğumuzu göstermek için bu ‘sembolik’ açlık grevine gittik. Buradan Nuriye ve Semih’e selam gönderiyoruz. Onların yanı sıra, Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarına ve tutuklu tüm meslektaşlarınıza da selam gönderiyoruz. Aslında adaletsizliği yaşayan herkese, adaletsizliğin kurbanı olan herkese buradan selam gönderiyoruz.”
-DAHA KÖTÜYE GİDİYOR-
Gezi sürecinin Türkiye’sinde yaşanan acıların ardından gelişen süreci de değerlendiren Zafer Cömert, gelinen noktada daha iyi bir Türkiye tablosu olduğu söylemenin imkânsızlığına işaret ederken şöyle konuştu:
“Gezi sürecinden bugüne, Türkiye’de iyiye giden hiçbir şey olduğunu düşünmüyorum. Bunu herkes hissediyor, herkes görüyor. Zaten iyiye gidiyor olsaydı bugün yaşananlar yaşanmazdı. Yaşanır mıydı? Darbe girişimi sonrası gelişmeler ortada… Olağanüstü hal uygulaması, kurunun yanında yaşın da yanması ve daha birçok şey… İnanılmaz bir adaletsizlik var. O yüzden de sorunuz ‘daha mı iyiye gidiyoruz’ ise, cevabım, ‘Hayır, daha iyiye gitmiyoruz. Aksine her gün daha kötüye gidiyoruz’…”
-SUSMAYIN-
Adaletin, herkes için gereken yaşamsal bir şey olduğunun altını çizen Cömert, ikinci Dünya Savaşı sırasında bir kilisede rahip olarak görev yapan Pastör Nie Moeller’i hatırlatırcasına şunları ifade etti:
“4 yıl önce Galatasaray Lisesi önünde otururken bir şey haykırmıştım… ‘Bugün bana kimse dokunmaz, bana bir şey olmaz’ diye düşünmeyin. Bu, faşizm ve bir gün size de dokunmadan, çıkın ve adalet talebinizi dile getirin. Bugün başkasının yaşadığı acı ya da adaletsizlik yarın sizi de bulabilir. O anlamda, Türkiye’de yaşadığımız gerçeğe uyanmamız ve buna göre mücadele etmemiz gerekiyor. O yüzden, susmayın, adalet talebini her yerde dile getirin.”
Zafer Cömert’in, anlattıklarıyla adeta işaret ettiği Pastör Nie Moeller’in söyledikleri mi?
“Naziler önce komünistler için geldiler, bir şey demedim çünkü komünist değildim. Sonra Yahudiler için geldiler ve bir şey demedim çünkü Yahudi değildim. Sonra sendikacılar için geldiler ve bir şey demedim çünkü sendikacı değildim. Sonra Katolikler için geldiler ve bir şey demedim çünkü Katolik değildim. Ve sonra benim için geldiklerinde ise çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı.”
-SESLERİNE SES OLMALIYIZ-
Bir günlük açlık grevinde Cömert Ailesi’nin yanında olan ve eyleme destek veren SYKP Hatay İl Örgütü’nden Hülya Kadi ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Adalet, son dönem Türkiye’sinde yaşayan herkesin temel taleplerinden biri haline dönüştü. Akademisyenlerden memurlara, Gezi ailelerinden Kürt halkına ve ezilen bütün emekçilere, adalet, bütün halkların ortak talebi halini aldı. Çünkü ülkede yok olan şeylerden bir tanesi de bu… Adalet! Durum öyle bir hal aldı ki… Antalya’da, 2009 yılında, 16 yaşındaki bir kız çocuğunun götürüldüğü bir evde uyuşturucu verilip tecavüz edildikten sonra yaşamını yitirmesiyle ile ilgili olarak hapse mahkûm edilen sanıklar için davanın Savcısı, inanılmaz ama beraat istemiş. Toplum, ne yazık ki bu tür örnekleri göre göre körelmeye başladı ve o nedenle, adalet talebini haykırmak hepimizin istisnasız birinci görevi halini aldı. Çünkü çocuklarımızın geleceğine dair ciddi kaygılar taşımaya başladık.
Şu an buradayız.
Çünkü Nuriye ve Semih, işleri için direniyorlar. Yüzbinlerce kamu emekçisi gibi onlar da haksız yere işten atıldılar. Keşke bu yüzbinlerin tamamı, Semih ve Nuriye gibi mücadelenin içine girebilseydi ve bizler de daha çabuk hakkı, hukuku ve adaleti sağlayabilseydik. Ama onlar, onurlu bir iş yaptılar ve bedenlerini ölüme yatırdılar. Bundan sonra hepimizin görevi, bu iki insanın ölmemesi için elimizden geleni yapmak. Onların sesine ses olmak. Seslerini, o dört duvarın arasından çıkarmak ve bütün topluma o sesi duyurabilmek. Bu nedenle, Zafer ve Annemizi tebrik ediyorum. Yaptıkları şey çok anlamlı ve çok önemli.”
-ACIM ÇOK BÜYÜK-
Oğlu Abdullah Cömert’in gezi sürecinde öldürülmesinin ardından yaşadığı acının hiçbir şekilde azalmadığını, aksine katlanarak büyüdüğünü söyleyen Anne Hatice Cömert ise, oğlu için aradığı adaleti bugün Nuriye ve Semih için de istediğini söylerken gözyaşlarını tutamadı. “Geride kalan 4 yılda adaleti çok aradım, ama bulamadım. Bu acıya artık dayanamıyorum” diye konuşan Anne Cömert, gözyaşları içinde tek bir şey söyleyebildi… “Onu çok özledim. Onun özlemi de acısı da kalbimde. Ölene kadar da kalbimde kalacak.”
Abdullah Cömert’in Annesi Hatice Cömert ve Ağabeyi Zafer Cömert’in Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için gerçekleştirdikleri bir günlük açlık grevine destek verenler arasında CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, HDP Hatay İl Yöneticilerinden Kerem Nalbantoğlu ve Seher Cevheroğlu da yer aldı. -Tamer Yazar –