Uzunca bir süredir zaman zaman gündeme getirilen ,son günlerde ise daha sık duymaya başladığımız adayınız kim veya aday kim sözcüğü, sandığın seçmen önüne konulma tarihi yaklaştıkça daha sık duyulacaktır.
Aday kim ya da adayınız kim sorusuna karşı verilecek yanıttan önce bir hususu belirtmekte yarar görüyoruz. Adayın kim olduğu veya aday olmayı kimlerin istediği sorusuna cevap vermeden önce, ismin şimdiden açıklanmasının sakıncalarının olabileceğini de hatırdan uzak tutmamak gerekir.
Son zamanlarda bazı isimlerin ortaya atıldığı ve bu suretle ortamın karıştırılması yoluna gidildiğine tanık olmaktayız.
Daha seçim tarihi belli olmadan ve sandığın seçmen önüne konmasına uzunca bir süre bulunmakta iken, herhangi bir partinin veya seçim ittifakı yapan partilerin bir aday belirlemesi ve bunu kamuoyuna açıklaması doğru bir hareket olmasa gerek.
Buna ek olarakta, aday isminin açıklanmasını isteyenlerin iktidar kanadına yakın çevreler olduğu görüldüğünde, konu üzerinde bir kez daha durmak, düşünmek ve erken isim açıklamasının sakıncalarını anlamak gerekir.
Kaldı ki adayınız kim veya aday kim sorusunu soranların önce kendilerinin adaylarının kim olduğunu açıklamaları ve bundan sonra karşı taraftan isim açıklamasını istemeleri daha doğru bir hareket olsa gerek.
Bu görülmediği, sakıncaları anlaşılmadığı ve buna göre de hareket edilmediği takdirde, adayını erken açıklayanların düşeceği tuzağın farkına varmaları gerekir. Bu tuzağa düşmemek içinde gereken sabır gösterilmelidir.
Eğer tuzak görülmez ve aday olacak isim şimdiden açıklanırsa, oluşacak zarar oldukça güç onarılabilecektir.
Kamuoyu yoklamaları cumhur ittifakına verilecek oyların azalmaya ve millet ittifakının oylarının ise yukarı doğru çıkmaya başladığı yolundadır.
Bu durumu gören Cumhur ittifakına destek verenlerin, millet ittifakını dağıtmak ve oylarındaki artışın önüne geçmek için çeşitli yollara başvurdukları görülmektedir.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı adaylığı meselesini de ortaya atmak ve çeşitli isimleri öne sürerek bunlar arasında rekabeti kızıştırmak istedikleri net bir şekilde görülüyor.
Bir taraftan aday isimleri siyaset kulislerinde dolaşıyor, öte yandan bu adayların hem birbiri ile yarışması hem de yıpranması için çeşitli söylemlerde bulunuluyor.
Böylece millet ittifakını oluşturan bileşenler ile aynı bileşen içerisindeki siyasi partilerin kendi içlerinde de huzursuzluk yaratılması yoluna gidilmek isteniyor.
Tüm bunlar, millet ittifakını oluşturan siyasi partilerin birbirine girmesi ve bu partilerin birbirlerinden ayrılması suretiyle zayıflamasının sağlanması için yapılıyor.
Bulundukları şehre hizmet etmeye devam edeceklerini ve bu nedenle de Cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi bir taleplerinin olmadığını, doğrudan veya dolaylı yollardan anlatmalarına rağmen, bu belediye başkanlarının, istekliymiş ama zoraki olarak istemiyorum tarzında söylemlerde bulunduklarını yaymak suretiyle, bir bardak suda fırtına çıkartma isteklilerinin de bulunduğunu görüyor ve izliyoruz.
Ama görünen o ki; ne yapılırsa yapılsın, ne edilirse edilsin, ne söylenirse söylensin, hangi tuzak kurulursa kurulsun, cumhur ittifakının oylarındaki azalış ve millet ittifakının oylarındaki çoğalış engellenemiyor.
Durumun böyle olduğu görüldüğünde de, millet ittifakını parçalamak için daha çok çaba sarf ediliyor, daha çok yapay oluşumlar varmış gibi gösterilmek suretiyle hareket ediliyor.
İşte bu durumun görülmesi, kurulmak istenen tuzağın farkına varılması, millet ittifakını oluşturan partilerin buna göre kendilerine bir yol çizmek suretiyle daha çok kenetlenmesi gerekmektedir.
Bu nedenle de seçim tarihi belli olmadan, sandığın ne zaman seçmenin önüne konacağı açıklanmadan, millet ittifakının cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi ve açıklanması yoluna gidilmemelidir.
Aksine bir yol izlendiği takdirde, bundan millet ittifakını oluşturan partiler zarar görecekleri gibi bu ittifaka destek veren seçmenlerde görecektir.
Ama bir hususta göz ardı edilmemelidir: Kamuoyunun beklentilerine cevap vermeyen, sadece masadaki altı partinin tespit edeceği adayın seçilmesini istemek yoluna gidildiği takdirde sonucun hüsran olabileceği unutulmamalıdır.
Bu nedenle de herkesin bu gerçekleri görmek suretiyle kendine bir yol çizmesi, elini taşın altına koymak suretiyle tuzağa düşmemesi gerektiği kanısındayız.
Diliyoruz ki; tuzağa düşülmez ve sandık güvenliği sağlanmak suretiyle tartışmasız bir seçim dönemi geçirilir…
nabiinal@hotmail.com