Dün, 30 Ağustos Zafer bayramının 99. yılını idrak ettik.
Bundan 99 yıl önce, 30 Ağustosta, düşman güçleri büyük bir bozguna uğratılmış ve her şeyini bırakmak suretiyle kaçmaya başlamışlardı.
Bu nedenle 30 Ağustos, kurtuluş mücadelemizin başarıya ulaşmasını sağlayan en önemli kilometre taşlarından birini oluşturur.
Düşmanın bozguna uğratılması ve canını kurtarmak için ege sahillerine doğru kaçmaya başlamasıyla, kurtuluş mücadelesi önemli bir başarıyı sağlamış ve böylece Türkiye Cumhuriyeti, ulus devlet olarak önemli bir yol kat etmiş idi.
Kurtuluş mücadelesini irdelerken sadece dış düşmanla mücadele edilmediğini, içimizde bulunan kurtuluş mücadelesi karşıtları ile de uğraş verilmekte onları etkisiz hale getirilebilmek içinde çaba sarf edilmekte idi.
Bundan 99 yıl önce, ülkemizin düşman işgalinden kurtarılması için son adım atılırken, ülkeyi şeriatla yönetmek isteyen, çağın gerisine götürmek isteyen zihniyetle de mücadele başlatılmış idi.
O tarihlerdeki yaşanılanların, yapılan mücadelenin önem ve değerini iyice anlamak, bugün geldiğimiz ortamın değerini bilebilmek ve anlayabilmek gerekliliğini de hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Çünkü bugün çevremize şöyle bir baktığımızda, kurtuluş mücadelesini başlatan Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının ne denli önemli kararlar aldığını, ne denli önemli adımlar atılmasını sağladıklarını görmek, bilmek ve anlamak suretiyle, onlara olan minnet duygularımız bir kat daha artıyor ve dünya durdukça onların değerinin giderek artacağını anlıyor ve öğreniyoruz.
Bu bağlamda Afganistan’daki gelişmeleri örnek olarak gösterebiliriz.
Kendine göre kurallar koyan, şeriat düzenini egemen kılacaklarını açıklamak suretiyle uygulamalara geçen, kadını eve hapseden, çağdaşlığı reddeden ve bulunduğu yerdeki insanları bu zihniyet ile cahil bir toplum olarak bırakmak isteyen Afganistan’ın yeni yönetimi, ülkesini çağ dışı bir anlayışa teslim etmek isteğinde bulunduğunu da bu vesile sergilemiş bulunuyor.
İşte bugünleri gören gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları, ulus devlet ilkesinden hareketle, demokratik laik sosyal hukuk devletinin temellerinin atılması için kurtuluş mücadelesini başlatmışlar ve bugünlere gelmemizi sağlamışlardır. Böylece her konuda tam bağımsız bir devlet olabilmek için gerekenler yapılmıştır.
Çağdaş bir dünya içerisinde, çağdaş ülkeler arasında yerimizi alabilmemiz için ulus devlet ilkesinden en ufak bir sapma göstermeksizin laik bir devlet olarak gerekenlerin yapılmasının zorunluluğunu görmek, bilmek ve anlamak gerekir.
Bugünkü dünya düzeni içerisinde yönetilenler, yasaların aynen uygulanması, kuvvetler ayrılığı ilkesinin gereklerinin yerine getirilmesini, yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden tamamen bağımsız olmasını istemekte ve bu doğrultuda görüş bildirmektedirler.
Bütün bu beklentilerin gerçekleşebilmesi için gereken adımlar kurtuluş mücadelesi ile atılmış ve 30 Ağustos zafer bayramı ile de taçlandırılmıştır.
Bu nedenle 30 Ağustos Cumhuriyet Türkiyesi için çok önemli bir gün ve demokrasiye geçişimizin de önemli bir kilometre taşını oluşturur.
Dün kutladığımız 30 Ağustos zafer bayramını, bu anlayış içerisinde görmek ve her yıl daha büyük bir coşku ile kutlamak gerekir.
Eğer bu bayramın önemini ve büyüklüğünü unutmaz ve dünya durdukça aynı anlayışla bu büyük günü kutlama kararlılığında olursak, dünyanın çağdaş ülkeleri arasındaki etkin ve saygın yerimiz sonsuza dek devam edecektir.
O halde hep beraber bir kez daha yüksek sesle İzmir Marşını söyleyelim ve yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa, adın yazılacak mücevher taşa diyelim.
Bu gerçeği hatırdan uzak tutmayarak nice 30 Ağustoslara diyoruz….
nabiinal@hotmail.com