Adresler farklı, ama halimiz aynı…

Kiri ve çöpüyle anılan bir kent miyiz? Eldeki iki fotoğraf karesinden biri, eski Roma’dan kalma bir altyapı mimarisi. İsimsiz, bakımsız, kir içinde! Diğeri ise Asi Nehri’ni kent içinden geçen hali! Duvarları kirli, otlarla kaplı ve çöple dolu! Sorun  şu ki, ikisi de Antakya merkezinde… Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın sürdürdüğü temaslarla bugüne kadar […]

Kiri ve çöpüyle anılan bir kent miyiz?

Eldeki iki fotoğraf karesinden biri, eski Roma’dan kalma bir altyapı mimarisi. İsimsiz, bakımsız, kir içinde! Diğeri ise Asi Nehri’ni kent içinden geçen hali! Duvarları kirli, otlarla kaplı ve çöple dolu! Sorun  şu ki, ikisi de Antakya merkezinde…

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın sürdürdüğü temaslarla bugüne kadar Türkiye’ye iadesi sağlanan çok sayıda tarihi eser, asıl adresine, Anadolu’ya döndü. Binlerce yıllık bir tarihe ev sahipliği yapan Hatay coğrafyası ise Antakya adresinde yaşadığı sıkıntılı halleriyle, bu ‘iade’ sürecine çok farklı, tartışmalı bir hikaye ekliyor!

Evet, bu adreslerden biri, Antakya kent merkezinde, eski Roma’dan kalma bir altyapı mimarisi! Bulunduğu dönemden bugüne ne beklendiği gibi korunabildi ne gelen misafirlerine kendisini anlatabildi ne de kirden ve çöpten arınabildi. Hatay’ın merkezinde yaşanan bu ciddi sorun, kent yöneticilerinin gözleri önünde, hak ettiği çözümü bekliyor.

“Kiri ve çöpüyle anılan bir kent miyiz” bilinmez, ama benzer bir adres, Asi Nehri! Duvarları kirli, otlarla kaplı ve çöple dolu haliyle, belediyelerin ve bu kenti yönetenlerin onu fark etmesini bekliyor. Bu bekleyiş sürerken, vatandaş da bu şehre gelen misafirler de her iki noktada durup soruyor! “Bu kente sahip çıkmak için daha ne bekliyorsunuz?”

Tamer Yazar

Exit mobile version