“-Benim bildiğim uygarlık
Silah taşımaz cebinde
İnsan öldürüp kan dökmez
Kan döken uygarlığa
Uygarlık denmez”
Ali Yüce
Bugün 1 Eylül. Dünya Barış Günü.
1 Eylül 1939, Faşist Alman ordularının Polonya’ya saldırdığı gün.
Faşist Hitler ordusunun yenilgiye uğratıldığı savaştan sonra 1 Eylül, “Dünya Barış Günü” olarak ilan edildi. 2. Dünya Savaşı’nın başlangıç tarihi olan 1 Eylül, savaşın başta insan olmak üzere, doğa ve canlılar üzerinde yarattığı tahribat hatırlansın, acılar, yıkımlar bir daha yaşanmasın diye tüm dünyada “Barış Günü” olarak kutlanıyor.
İkinci Dünya Savaşı insanlık tarihinin en vahşi savaşıydı.
Savaşta ölenlerin sayısının50-60 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Çoğu silahsız ve sivil 60 milyon erkek, kadın ve çocuk. Ama esas olarak savaş, Sovyet halk ordularıyla, faşist Hitler ordusu arasında geçti. Sonuçta en büyük yıkımı gören SSCB oldu. SSCB’nin uğradığı kayıp 12 milyon asker ve 10 milyon sivil olmak üzere toplam 22 milyon insan. .
Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde patlatılan atom bombaları yüz binlerce insanı bir anda yok edip, milyonlarca yetim, dul ve sakat bıraktı.
Savaşın en büyük kurbanları arasında yer alan Polonya’da Nazilerin soykırımına hedef olan 3,2 milyon Yahudi’yi de kapsayan 6 milyon kişi yaşamını yitirdi.
Maddi zararın ise 1 katrilyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
Aradan 73 yıl geçti. Geçen sürede savaşlar bitmedi. Dünyanın çeşitli yerlerinde, Libya’da, Afganistan’da, Yemen’de, Suriye’de, Irak’ta yaşanan çatışmalarda milyonlarca insan yaşamını yitirdi.
Siyonist İsrail’in işgali altındaki Filistin’den her gün yeni ölüm haberleri geliyor.
Şiddet, baskı, açlık ve yoksulluğun hüküm sürdüğü coğrafyamızda, barış hâlâ insanlığın en büyük umudu ve özlemi.
Tüm dünyada kutlanan, 1 Eylül Dünya Barış Günü bu yıl da savaşa, yıkımlara ve açlığa karışı mesajlar içerecek.
Ozanlar, ressamlar savaşın acılarını, barış özlemini dile getiren şiirler yazdılar, resimler yaptılar. Şiirleriyle, tablolarıyla insanlığın kapkaranlık yazgısına tanıklık ettiler.
Evet, biz biliyoruz: Başka bir yaşam mümkün! Başka bir dünya mümkün!
İnsanlık düşmanlarının ağzında kirlenen “barış” kavramının ne anlama geldiğini en etkili biçimde ifade edenYannis Ritsos’un “Barış” adlı şiirinden birkaç dize ile yazımı bitiriyorum.
BARIŞ
“Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir barış.
Gözlerinin içinde uçsuz bucaksız bir gülümseme
elinde yemiş dolu bir zembil
ve alnında ter tomurcukları
-pencerede suyu soğutan testideki damlalar gibi-
akşamüstü eve dönen babadır barış.
Dünyanın yüzünde yara izleri kapanırken
ağaçlar diktiğimizde havan mermilerinin kazdığı çukurlara
yangının kavurduğu yüreklerde ilk tomurcuklarını açarken umut
ve ölüler kanlarının boşa gitmediğini bilerek
yana dönüp içerlemeksizin uyuyabildiklerindedir barış.
Barış yemek kokusudur tüten akşamleyin
arabanın yolda durmasının korkutmadığı
kapı çalınmasının dost demek olduğu
ve pencereyi saat başı açmanın,
renklerinin uzaktaki çanlarıyla
gözlerimizin bayram etmesini sağlayan
gökyüzü demek olduğu zamandır barış.
Barış bir bardak sıcak süt ve bir kitaptır uyanan çocuk önünde.
Başaklar birbirlerine eğilip “İşte, ışık, ışık, ışık!” dedikleri
ve ufuk çemberi ışıkla dolup taştığı zamandır barış.
YORUMLAR