Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Ağızdan çıkacak söz…

Ağızdan çıkacak olan sözü önce kulağın duyması gerekir diye bir öğüt vardır.

Bu öğüdü hatırdan çıkarmayanlar, buna uygun tutum ve davranış içerisinde bulunanlar, söylediklerini, yazdıklarını bu kural doğrultusunda ince eleyip sık dokuduktan sonra açıklayanlar hayatta daima özlenen, aranan ve başarılı olan kişiler olarak görülmüşlerdir.

Bunun aksine bir tutum izleyenler ise, toplum içindeki değerlerini, ağırlıklarını, varlıklarını kaybetmek suretiyle kısa sürede manen yok olup gitmişlerdi.

Bu kuralı ve bu kural doğrultusundaki gelişmeleri hatırlatmakta oldukça büyük yararlar vardır.

Özelikle siyasetçiler arasında bu kurala uymayan ve dün ak dediğine bugün kara diyen, dün yerlere batırdığı kişileri bugün göklere çıkartan, dün eleştirdiği uygulamaları bugünde yapmaya devam edenleri bu kez tasvip eden anlayışa ve söylemlere sık sık tanık olmaktayız.

Bu durumu gördükçe de bizim bile onlar adına yüzümüzün kızarmakta olduğunu söylememiz fazlaca bir abartı olmasa gerek.

Onlar adına yüzümüz kızardığı halde, dün ak dediklerine kara diyenlerin yüzlerinin kızarmadığını, aksine içinde bulundukları durumu savunmak suretiyle kendilerini daha çok çamura batırdıklarını görüyor ve izliyoruz.

Ağızdan çıkacak sözü önce kulağın duyması ve beyin süzgecinden geçirdikten sonra duyulur hale getirmesi sadece siyaset sahnesinde görev üstlenmiş kişiler için değil, yaşamın tüm alanında hangi konum ve hangi konu olursa olsun ,o dalda görev üstelenmiş bütün kişiler içinde geçerli olması gerekir.

Özelikle son yıllarda karşılaştığımız manzara bu tür yanlışların yapılmasının giderek artmakta olduğunu ve görüşleri ile söylemlerinde yüz seksen derecelik bir dönüş olan kişilerin sayılarının giderek çoğaltmakta olduğunu izlemekteyiz.

Bu gibilerin yıllar önce söyledikleri sözlerin, yaptıkları konuşmaların bir kez daha dinletilmesi olanağı çıktığında, yada yazdıkları bir kez daha okunduğunda hayretler içerisinde kalınmaması mümkün olamıyor.

Öyle ki; bu sözleri söyleyenin, bu yazıları yazanların, bu tutum ve davranış içinde bulunanların bugün tamamen tersine bir yol izlemekte olduğunu gördükçe insanın aklının durması, yüzünün kızarmaması için güçsüz ve duygusuz bir durumda olması gerekir.

Oysa ki tüm canlılarda olduğu gibi insanlarda utanma, arlanma, söylediklerinin ve yaptıklarının hesabını verebilecek bir savunma refleksinin var olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.

Böylesi bir utanılacak tutum içinde olanlar belki içinde bulunulan dönemin koşulları nedeniyle belli bir süre etkinliklerini sürdürebilirler.

Ama tarih yapılanları teker teker not ettiği için, gün gelir söylenenler kamuoyunun önüne çıkartıldığında saklanacak delik arama yoluna giderler.

İşte tarih sayfalarına iyi bir isimle geçebilmek için, gelecek kuşaklar tarafından hayırla anılabilen, geride bıraktıkları yakınlarının yüzlerini kızartacak bir tutum ve davranış içinde bulunmamak için, insanların sözlerine, yazdıklarına, tutum ve davranışlarına büyük bir özen göstermeleri gerekir.

Eğer bunlar yapılır ve bu doğrultuda bir yol izlenirse, gelecek kuşaklar önünde hiçbir zaman başlar öne eğik kalmayacak, yüzler kızarır durumda olunmayacaktır.

Bunun böylece bilinmesi ve hatırdan uzak tutulmaması için, her canlının, gerekeni yapmak suretiyle tarih sayfalarında kötü bir simle anılmak yerine, hayırla anılmak için kendine bir yol çizmesi gerekir diyoruz.

Hatırlatması bizden…

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER