Gezi Parkı eylemlerinde vurularak hayatını kaybeden Abdullah Cömert’in faillerinin bulunması için Antakya’da düzenlenen gösteri sırasında, 10 Eylül 2013 tarihinde yaşamını yitiren 22 yaşındaki Ahmet Atakan için başlatılan ‘adalet’ ve ‘hukuk’ sürecinde iç hukuk yolları tükendi. Bu konuda önceki gün bir basın toplantısı düzenleyen Atakan Ailesi ve Avukatları Hatice Can, sürecin Anayasa Mahkemesi’ne taşındığına işaret ederken, son gelişmeleri paylaştı.
-NE OLDU?-
Ahmet Atakan’ın ölümü ile ilgili başlatılan soruşturmada, sorumluluğu olduğu tespit edilen polisler hakkında Hatay Valiliği İl İdare Kurulu soruşturma izni vermemiş, bu karara, Ahmet Atakan’ın Ailesi adına itiraz edilmişti. Konuya ilişkin başvuruyu inceleyen Adana Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi ise itirazın reddine karar vermişti.
-SÜREÇ!-
Antakya Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen konuya ilişkin basın açıklamasına; Ali İsmail Korkmaz’ın Annesi Emel Korkmaz, Ağabeyi Av. Gürkan Korkmaz, CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, STK temsilcileri ve demokrasi örgütleri de katılarak destek verdi. Ahmet Atakan’ın Annesi Emsal Atakan, kardeşi Zafer Atakan ve babası Ali Atakan’ın da hazır bulunduğu açıklamada konuşan, Ailenin Avukatı Hatice Can, “Suçluları aklayamazsınız” dedi ve süreci de ara başlıklar halinde şöyle özetledi:
-HUKUKİ DEĞİL!-
Bilindiği üzere, 10 Eylül 2013 tarihinde polisin attığı gaz fişeği ile yaralanıp hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın ölümü ile ilgili başlatılan soruşturmada, sorumluluğu olduğu tespit edilen polisler hakkında Hatay Valiliği İl İdare Kurulu soruşturma izni vermemiş, bu karara, Ahmet Atakan’ın Ailesi adına itiraz etmiştik. İtirazımızı inceleyen Adana Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi, itirazımızın reddine karar verdi. Ahmet’in, polisin attığı gaz fişeği ile yaralandığı ve ardından hayatını kaybettiği dosya kapsamındaki raporlarla sabitken, verilen
Bugün, adalet mücadelemizin devam ettiğini, bu kararın hukuka aykırı olduğunu, faillerin aklanmasına izin vermeyeceğimizi bir kez daha ifade etmek üzere bir araya geldik. Kararı değerlendirmeden önce, soruşturma sürecini ve yargının failleri aklama çabalarını kısaca hatırlatmak isteriz…
-NE OLDU?-
Bilindiği üzere Ahmet, 9 Eylül 2013’te, Gezi eylemlerinin devamında meydana gelen ODTÜ ağaç kıyımına karşı Anayasal haklar çerçevesinde yapılan bir eylem için toplanan halka polisin yoğun gaz bombası ve tazyikli kimyasal su ile saatlerce süren müdahalesi sırasında, 10 Eylül’ün ilk saatlerinde atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi ile ağır yaralanmış ve kaldırıldığı Antakya Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirmişti. Hatay Valiliği, aynı gün 09.45’te yaptığı açıklamada, Ahmet’in “yüksek bir yerden düşerek öldüğü”nü açıklamış, pek çok benzer soruşturmada olduğu gibi, soruşturmayı yönlendirmeye ve üzerinden sorumluluk atmaya çalışmıştı.
-TESPİTLERE RAĞMEN-
Ahmet’in ölümüyle ilgili başlatılan, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın devam eden soruşturması kapsamında toplanan delillerle, Ahmet’in bulunduğu yere gazlı müdahaleyi yapan şortland aracı, bu araçtan atış yapıldığı ve bu araçtaki görevliler tespit edilmişti. Ahmet Atakan’ın lümüne ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunda ise, ‘Bedendeki kırıkların düşmeyle uyumlu olduğu, ama düşme öncesi bir travmaya maruz kalıp kalmadığının da adli tahkikatla anlaşılacağı’ değerlendirmesine yer verilmişti. Bu tespitlere rağmen Hatay Valiliği, 29.04.2014 tarih ve 31 sayılı kararıyla, şüpheli polislerin soruşturulmasına izin vermemiş ve dosyayı kapatmak istemişti. Karara yaptığımız itiraz da reddedilmişti .
-BİLİRKİŞİ RAPORU-
Bu kararın ardından, dosyasına gelen bilirkişi raporunda, olay yerinden elde edilen 4 adet gaz bombası dış kabındaki kan numunelerinden
-İTİRAZ ETTİK!-
Soruşturma izni verilmemesi kararının Ahmet’in Ailesine tebliğ edilmesiyle birlikte, bu karara da itiraz ettik. İtirazımızda; Adli Tıp Kurumu ile 2013 yılındaki ölü muayene raporunun birlikte değerlendirilmesi sonucunda, alınan yaranın gaz kapsülü ile uyumlu olduğunu, gaz kapsülündeki kanın Ahmet’e ait olduğunun da tespit edildiğini, bu durumda şüpheliler hakkında kamu davası açılmasının gerekli olduğunu belirttik. Ancak Adana Bölge İdare Mahkemesi kararı, ‘…dosyadaki tüm bilgilere rağmen; isnat edilen eylemlerin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma yapılmasını gerekli kılacak nitelik ve yeterlilikte olmadığı, itiraza konu kararda yöntem ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, yapılan itirazın kesin olmak üzere reddine’ şeklinde oldu.
Başta Ahmet’in Ailesi olmak üzere, herkesin adalet beklediği dosyada, adaletin gerçekleşmesi bir kere daha engellenmiş oldu. Dava açılması engellenmiş oldu.
-SORUYORUZ!-
Buradan, kararı veren Valilik makamına ve Mahkeme üyelerine soruyoruz… Bir kişinin öldürülmüş olması, Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma yapılmasını gerekli kılacak nitelik ve yeterlilikte bir isnat değil midir? Ahmet Atakan’ın başındaki yaralanmanın gaz fişeği ile uyumlu bir yaralanma olduğu raporlarla sabit değil midir? Gaz fişeğindeki kanın Ahmet’e ait olduğu DNA analizi ile sabit değil midir? Bu durumda, Ahmet’in gaz fişeği ile vurulduktan sonra düştüğü ve hayatını kaybettiği sabit değil midir? Bu iddialarla ilgili soruşturma izni verilmeyecek de, neyi soruşturacaksınız?
-YANILIYORLAR!-
Bu kararla, Ahmet’ten ve Ahmet için adalet talebimizden vazgeçmemizi bekliyorlarsa, yanılıyorlar. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz…
Savcılığın tespit ettiği şüpheliler hakkında Hatay Valiliği’nce soruşturma izni verilmemesi ve bu karara yapılan itirazın kesin olarak reddine dair mahkeme kararları, gerçekliğin yok sayılması, suçun ve suçlunun korunmasıdır. Kesin olan bu karara karşı, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapacağız.
-Tamer Yazar-