ALLAH’I HER AN ANMAK İSTENMEKTE-5

Konuya kaldığım yerden devam ediyorum. Bedduada da düşünsel enerji, beddua edenin beyninde oluşan enerjinin gücüne göre olduğu gibi, beddua edilen kişinin puan durumunun uygun olup olmayışına, diğer bir ifade ile hak edip etmeyişine göre de kişiye ulaşmakta veya ulaşmamaktadır. Burada bedduanın ulaşıp ulaşmamasında ilahî değerlendirme mekanizmasının süzgeci ile, koruyucu Meleklerin de mutlaka etkinlikleri söz konusu […]

Konuya kaldığım yerden devam ediyorum.

Bedduada da düşünsel enerji, beddua edenin beyninde oluşan enerjinin gücüne göre olduğu gibi, beddua edilen kişinin puan durumunun uygun olup olmayışına, diğer bir ifade ile hak edip etmeyişine göre de kişiye ulaşmakta veya ulaşmamaktadır. Burada bedduanın ulaşıp ulaşmamasında ilahî değerlendirme mekanizmasının süzgeci ile, koruyucu Meleklerin de mutlaka etkinlikleri söz konusu olacaktır. Diğer bir ifade ile beddua edenin haklılığı yanında, beddua edilenin hak edip etmemesi de rol oynayacaktır.  Sonuçta haklı bir beddua,  beddua edilenin enerji kitlesine olumsuz bir enerji olarak eklenmekte, haksız bir beddua ise, beddua edilene zaten ulaşmamakta ve dolayısıyla enerji kitlesinde olumsuz bir enerji-puan değişimine, karmaşaya yol açmamaktadır. Beddua ile oluşan enerjinin, beddua ile hedeflenen kişiye ulaşması için, hedef olan kişinin hak etmiş konumda olması ve ciddi bir kötülük yapmış olması gereklidir. Yoksa yapılan beddua boşa yapılır. Ancak etki-tepki prensibine dayanarak diyebiliriz ki, beddua sırasında oluşan enerji, bedduayı haksız olarak yapan kişiye geri döner ve onun enerji kitlesine olumsuz bir enerji olarak eklenir ve dengelilik halini bozar.

Nazar da bir nevi beddua gibi olumsuz bir beyin enerjisidir ve böylesi olumsuz bir enerjinin kişinin gözlerinden yayıldığı Kalem-51. ayette belirtilmiş ve Peygamber’in böylesi bir olaya maruz kalıp korunduğu açıklanmıştır.

Kalem-51: Ya Muhammed! Şuna da dikkat et ki, küfre sapmış olanlar, Zikri /Kur’an’ı dinlediklerinde kıskanacak ve gözleriyle /nazarlarıyla Seni durdurmak isteyecekler. Ve “Muhammed akıl hastası olmuştur” diyerek Kur’an’ın etkisini azaltmaya çalışacaklar.

Hz.İsa, insanların bilgisizlikleri ve Dünya düzeninin amaçlarını kavrayamamaları nedeniyle hata yaptıklarını bildiği için kendisini çarmıha gerenler için beddua değil şu duada bulunmuştur:

Ya Rabbi, sen onları affet, onlar bilmiyorlar.” .

Allah, tövbenin ve tövbe edilen hatanın bir daha tekrarlanmaması şeklindeki sözünde durmanın, bu silme işlemini hızlandıracağını vurgulamış, ancak sadece şirk koşma fiilini samimi ve içten bir tövbe şartına bağlamıştır.

Nisa-116: Şunu da iyi bilin ki, Allah kendisi yerine başka bir ilah kabul ederek şirk koşulmasını /Kendisi yerine başkasına dua ederek ilahî yardımın ondan istenmesini doğrudan affetmez. Bunun dışındaki günahlardan ise, uygun bulduklarını affeder. Çünkü Allah’a şirk koşan, artık geri dönüş ihtimali çok zayıf aşamaya gelmiş gibi dalalete /yanlış yola sapmış /doğru yoldan uzaklaşmış demektir

Ve şirkin birçok olumlu puanı sileceğine de Kur’an’da değinilmiştir.

Zumer-64: Ya Muhammed! Seni ret edenlerin ileri gelenlerine, “Ey cehaletin ve şirk koşup küfre sapmışların önderleri! Siz Beni, size uymaya ve Allah’tan başkasına ibad ve ibadet etmeye mi çağırıyorsunuz?”.

Yine tövbe yolu ile kişi, yaptığı bir olumsuzluğun kendisinde bıraktığı sıkıntı ve vicdan azabı gibi izleri silme ve huzura kavuşma imkânını sağlayabilir.

Tövbe ve dua ederek Allah’tan af dilemek, kişiye bir sınav şansı daha vermek demektir. Ancak bu sınav hakkı, tabii ki amelleri ile olumlu puanlar almaya başlamışsa söz konusu olacaktır.

Furkan-71: Çünkü her kim içtenlikle iman ve tövbe edip, olumlu ameller de gerçekleştirirse, şüpheniz olmasın ki, artık onun tövbesi kabul edilmiş ve Allah’a yönelmiş demektir.

Müminun-96. Ancak Sen yine de onların kötülüklerine uymayıp iyilikle karşılık ver. Çünkü Biz, onların Bize yönelik iftira ve yakıştırmalarını çok iyi bilenleriz.

Dolayısıyla tövbe edenin, tövbe ettiğini bir daha tekrarlamaması ve karşılık olarak da bir olumluluk yapması gerekmektedir.

Kur’an, tövbe etmemekte direneni, tövbesinden döneni ve bilerek şirk koşanı ve akabinde tövbe etmeyeni küfre düşen olarak vasıflandırmakta ve artık af edilmez, iflah olmaz kabul edip kalbini mühürleyerek imana kapattığını da açıklamaktadır.

Nisa-155: Fakat verdikleri sözlerinde durmamaları, Allah’ın ayet­lerindeki gerçekleri inkâr etmeleri /küfre sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmele­ri ve “bu söylediklerine bizim karnımız tok, ihtiyacımız yok, zaten bunlarla kalbimiz de dolu” diyerek yine kibirlenmeleri nedeniyle, evet böyle bir küfre sapmış olmalarından dolayı Allah, onların doğru yolu bulma anlayışlarını kilitledi ve bu nedenle de ancak içlerinden pek azı inanıp doğru yolu bulabilecekler.

Burada söylenmek istenen, enerji kitlelerindeki olumsuz puanları aşırı olanların artık iflah olmaz oldukları ve bu nedenle artık ilahî yardım enerjilerine kanallarının kapalı hale gelmiş olduğudur.

Mantıklı düşündüğümüzde diyebiliriz ki tövbe edilen bir yanlışlığın tekrar edilmesi, daha yüksek bir negatif puanın enerji kitlesine eklenmesine neden olacaktır. Dolayısıyla bu negatifliğin düzeltilmesi için de daha yüksek puanlı olumlu amel veya ameller gerekecektir.

Tekrar hatırlatmamız gereken diğer bir konu, hangi olumsuzlukların af kapsamına girdiğini, hangisinin girmediğini bilemediğimiz gibi (her gerçeğin bilgisi sadece Allah’ta olduğundan), hangi olumluluk veya olumsuzluğun kaç puanla puanlandırıldığını ve son olarak da kaç olumsuz puanın, kaç olumlu puan ile silindiğini de bilmiyoruz. Ayrıca Allah’ın merhametinin ve af etmesinin kime, neye karşılık ve ne zaman gerçekleşmekte olacağını da bilmemiz mümkün değildir.

NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız inşallah artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ”, “HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ” ve “KUR’AN-İNCİL-TEVRAT ORTAK OLAN VE OLMAYANA MUHKEM KURALLAR”

 

Exit mobile version