Bizdeki Meydan Hangisi?
Macaristan’dan Fransa’ya, İngiltere’den İtalya’ya, kent meydanları ve o meydanların mimarisi çok şey anlatır. O kentin tarihini, kültürünü, anlatmak istediklerini, ama en çok da, anlatacak daha çok şeyi olduğunu… Peki, Antakya Cumhuriyet Anıtı’nın düzenlemesi ve mimarisi bize ne anlatır? İçine düştüğü mimari karmaşada neyin hikâyesini paylaşır?
Marka şehir nedir? Marka Şehir denince akla ne gelir, hangi şehirler gelir? Londra, Roma, Paris, New York, Madrid, Atina… Liste çok uzun! Peki, bu şehirleri marka yapan şey nedir? Hangi ayrıntılar onları diğerleri noktasında birkaç adım öne çıkartır? Asıl olarak da, bu şehirleri, mimarisi bağlamında ‘marka’ yapan şey nedir? Bu konudaki liste de çok uzun! Mesela tarihleri, barındırdıkları kültürleri, yemekleri, mimari geçmişlerini koruyan bugünleri ve o mimarinin şehre yansıyan görselleri…
İşte tüm bu birikenler şehirlerin meydanlarını besler. En çok da tarihi çeşmeleriyle, kentin belli başlı alanlarında yükselen heykelleriyle, özenle korunan kent siluetiyle, korunan ve korunduğu kadar yatırımlarla güçlendirilen dünüyle… Yarını omuzlayan bugünüyle…
-BİNLERCE YILLIK-
Londra, Roma, Paris, New York, Madrid ve Atina’dan Antakya’ya dönersek eğer… Günümüz kentleri, uzun yıllar süren gelişim, değişim ve dönüşümün eserleri olarak kabul edilir. Yaşanan her süreç, kente kalıcı izler ve miraslar bırakır. Üzerinden zaman geçtikçe tarihin bir parçası haline dönüşen bu miras, kültürel birikim ve tarihsel yaşanmışlıkların izleridir. İşte o izler, meydanların dili olur!
Peki, binlerce yıllık geçmişiyle övünüp durduğumuz Antakya, kendi ‘marka’ değerinde nerede? Kent mimarisiyle nerede? Müzesinde sergilediği görkemli taş işçiliğinin gölgesinde beklettiği heykelleriyle nerede? Eski Roma’nın mozaikleriyle ünlü bu eski şehrinde, bahse konu olan o ‘dün’ nerede?
Bu soruların biriktiği yer ise, Antakya’nın kalbinde yükselen Cumhuriyet Anıtı! Ancak burası için söylenebilecek çok şey var ve çok fazla eleştiri!
-ÖRNEKLER ÇOK!-
Yolu İtalya’ya düşenler için, Floransa’nın en ünlü meydanlarından biri olan Piazza della Signoria Meydanı, anlatılanların merkezinde duran adreslerden sadece biri. Meydanda, Davut Heykeli’nin bir replikası bulunur. Ama sadece o da değil! Persia Heykeli, Pam Heykeli ve Lanzi Locası gibi daha niceleri, İtalya’nın ‘dün’ hikayesini gelenlerle paylaşır. Roma şehrinin Navona Meydanı da bunlardan biridir. Roma’nın en canlı noktalarından biri olma özelliğine sahip bu meydan, barok stilindeki mimarisi ile insanı büyüleyen bir güzelliğe sahiptir, ama onu anlatan asıl kısmı meydanıdır… Meydanın ünlü olmasındaki asıl etken ise “Dört Mevsim” adındaki bir çeşmedir ve o çeşmeye ekli heykellerdir.
-ELDEKİ Mİ?-
Antakya’nın Cumhuriyet Anıtı olarak isimlendirilen noktasında durup ne gördüğümüze bakalım mı? Oldukça geniş bir yuvarlak alanda yer alan Anıt alanının merkezinde Bir Atatürk heykeli dikkat çeker. Uzun bir süre bozuk lambalarıyla idare eden ve en sonunda değiştirilen bir tepe lambası da! Palmiyeler, saksı içinde çiçekler ve küçük bir parkı andıran düzenlemesi de… Ancak, “Cumhuriyet Meydanı” olarak bilinse de, Anıt alanının bir kısmı yerel bir belediye tarafından ‘kurumsal logo’ için ayrılmış durumdadır. Bir zamanlar tek bir işlevi olan bu alanın bu kısmı bütünden bağımsız olarak düzenlenmiş ve ışıklandırılmıştır. Oldukça karışık ve karmaşık bir düzen içinde dağılan bu detaylar arasında bu şehrin hikayesini arayanlar mı? Bahse konu ‘meydanların dili’ başlığında kaybolurlar!
Beklenen ve uzun zamandır talep edilen şey ise oldukça net… Antakya’nın, Hatay bağlamındaki “Cumhuriyet Şehri” kimliği ile binlerce yıllık geçmişinin birikimini karşılayacak ‘gerçek’ bir meydan çalışması ve bunun da, bu kentin ‘uluslararası’ bilinirliğine yakışır bir yarışma ile gerçekleşmesi! Peki, bunu yapmak zor mu? Olmamalı! -Tamer Yazar-