Bugün, sadece Türk ulusu için değil, dünya ulusları içinde büyük bir kaybın yaşanışının 79. yılı.
Bundan 79 yıl önce bugün, saat 9.05 geçe, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrılarak ebediyete intikal etmiş idi.
Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türk ulusu için değil, kurtuluş mücadelesi veren, bağımsızlıklarını elde etmeye çalışan, kulluktan vatandaşlığa, ümmetlikten ulus olma bilincine erişebilmek için uğraş veren diğer uluslara da yol gösterici olmuştur.
Atatürk’ün attığı adımlar, çizdiği yol, gösterdiği hedef, aradan geçen uzunca süreye rağmen, bugün dahi aynı geçerliliğini muhafaza etmektedir. Bu nedenledir ki; Gazi Mustafa Kemal Atatürk geçtiğimiz asrında, içinde bulunduğumuz asrın ve bundan sonra gelecek asırlarında yetiştirdiği ve yetiştireceği en büyük deha olarak tarih sayfalarının müstesna bir köşesinde hak ettiği yeri almıştır.
Bugün dahi onun sözlerine, yaptığı devrimlere, çizdiği yola, attığı adımlara her zamankinden daha fazla muhtaç olduğumuzu, gelişmelerden görmekte ve anlamaktayız.
Ne yazık ki bugün; Varlıklarını, edindikleri yeri ve konumu Atatürk’e borçlu olan bazı zavallılar, zaman içerisinde bu gerçeği unutmakta ve o büyük insana karşı içlerinde sakladıkları kin ve nefreti kusmaya çalışmaktadırlar.
Bunu zaman zaman yapmak suretiyle kendilerini çağın gerisine götürecek bir yolda ilerlemekte olduklarını sananlar, günü geldiğinde girdikleri yolun kendilerini de içinden çıkılması zor bir bataklığa sürüklemekte olduğunun farkına varmak suretiyle yine O’na, O’nun ilke ve devrimlerine, attığı adımlara, gösterdiği yola ve çizdiği hedefe sımsıkı sarılmak suretiyle, o çıkılmaz bataklıktan kendilerini kurtarmak için O’na sımsıkı sarılmak zorunluluğunu hissetmektedirler.
Görünen o ki; Atatürk karşıtları dahi, sıkıştıklarında O’nu bir kurtarıcı olarak görmekte ve O’na sığınmak zorunda kalmaktadırlar.
İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yaşama geçirdiği ilke ve devrimleri ile kendisini sevenlerinde, sevmeyenlerinde sığınacakları bir liman olarak, dünya var oldukça varlığını, etkisini ve gücünü gösterecek, göstermeye de devam edecektir.
Bugün 10 Kasım. Ulusça O’nu şükran ve minnet duygularıyla dolu olarak anıyor ve her zamankinden daha büyük bir özlemle arıyoruz.
O’nu anıyoruz. Zira çizdiği yol, gösterdiği hedef, attığı adımlar, yaptığı devrimler, bizim ulus devlet olarak, çağdaş bir dünya içerisinde etkin ve saygın bir yer edinmemizi sağlamıştır. Bunun için O’nu artan bir özlemle anıyoruz.
O’nu arıyoruz. Zira O’nun büyüklüğünü, O’nun dehasını, O’nun yaptıklarını hazmedemeyenler, çağdaş bir dünya içerisinde yaşamak yerine, çağın gerisindeki bir dünya anlayışı içerisinde yaşam sürdürmek isteyenler, O’nun yokluğunda, amaçlarına ulaşabilmek için her türlü çabayı sarf etmeye ve böyle yaptıkça da içinden çıkılmaz bir bataklığa doğru hızla saplanmaya başlamaktadırlar. Bu nedenle de, bir kurtarıcı olarak O’nu her zamankinden daha çok arama zorunluluğunda kalıyoruz.
Ne gariptir ki sadece O’nu sevenler değil, O’na kin ve nefret kusanlar da zaman içinde O’na sığınmak zorunda kalıyorlar.
İşte bugünlerde dahi, Atatürk’e el ve dil uzatmaya kalkışanlar, başları sıkıştığı zaman O’nun ilke ve devrimlerine sığınmak, O’nun çizdiği yolda gitmek suretiyle, kendilerine çıkış yolu bulmaya çalışmaktadırlar.
Atatürk’ün Bursa Nutku, Gençliğe seslenişi, O’na inananlar için olduğu kadar, O’nu sevmeyenler içinde bir rehber ve bir çıkış yoludur. Aramızdan ayrılışının 79. yılında, O’nun çizdiği yolda gidebilmek, çağdaş dünya içerisinde etkin ve saygın bir yer alabilmek için, gerekeni yapabilmemiz, ancak O’nun ilke ve devrimlerine yürekten inanmak ve en ufak bir ödün vermeden bunların gerçekleşmesini sağlamakla mümkün olabilecektir. Laik bir Türkiye Cumhuriyetini, ilke ve devrimleri ile bize kazandıran ve bizim bu günlere erişmemizi sağlayan Ulu Öndere, aramızdan ayrılışının 79. yılında, minnet ve şükran duygularımızı bir kez daha yüksek sesle duyurmak suretiyle, nur içinde yat, seni her zamankinden daha çok anıyor ve arıyoruz aziz Atam diyoruz….
YORUMLAR