Tüm dünyada hayatı alt üst eden koronavirüse karşı aşıların geliştirilmesi büyük bir müjde olarak karşılanırken, aşı kampanyaları; politik, lojistik ve aşıya karşı olan komplo teorilerinin de katkısıyla, psikolojik güçlüklerle başladı. Hatay’daki vatandaş ise Ankara’nın aşı hazırlığının bekleyişinde, ama sorularıyla…
Koronavirüs pandemisiyle savaşmak için tüm dünyada diplomatik, bilimsel ve endüstriyel bir yarışın ardından, nihayet aşı geliştirildi. Ancak aşıların ülkelere ulaşmasına rağmen, hükümetlerin uygulamada başarısız olması, Avrupa’da pek çok ülkede tartışma konusu oldu. Tüm dünyada hayatı alt üst eden koronavirüse karşı aşıların geliştirilmesi büyük bir müjde olarak karşılanırken, aşı kampanyaları; politik, lojistik ve aşıya karşı olan komplo teorielerinin de katkısıyla, psikolojik güçlüklerle başladı.
Amerika ve Çin’de aşılananların sayısı 4 milyonu, Avrupa Birliği’nden ayrılan İngiltere’de ise 1 milyonu aşarken, aşıyı ilk bulan ülke Almanya, 238 bin kişiyi aşılayarak önemli bir fark attı. Fransa’da ise bir haftada sadece 516 kişinin aşı olması sert polemiklere yol açtı. İsrail ise nüfusuna oranla aşılama oranında en yüksek yüzdeyi tutturan ülkeler arasında.
Ankara’nın bu tablodaki yeri ise bekleyişini sürdürüyor. Çin’den gelen ilk parti aşıların kontrolü sürerken, uygulamanın, Ocak ayı ikinci çeyreği içinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bilindiği gibi uygulama, 4 aşamadan oluşuyor.
– İlk aşamada; sağlık çalışanları, 65 yaş üstü ile yaşlı, engelli, koruma evlerinde kalanlar ile kalabalık yerlerde yaşayanlar aşılanacak.
– İkinci aşamada; toplum işleyişi için gerekli sektörlerde, kritik işlerde çalışanlar, 50 yaş ve üzeri en az 1 kronik hastalığı olanlara aşı yapılacak.
– Üçüncü aşama; 50 yaş altı en az 1 kronik hastalığı olanları, genç yetişkinleri, ilk iki grupta yer almayan sektör ve meslek çalışanlarını kapsayacak.
– Dördüncü ve son aşamada ise ilk üç grubun dışında kalan tüm bireyler aşılanacak.
-ANTAKYA’DA!-
Aşılama için Çin (Sinovac) ve Almanya (BioNTech) merkezli firmalarla anlaşmasını yapan, teslim edilen ilk parti aşısının kontrollerine geçen Ankara’yı yakından izleyen kentler arasında Hatay da var. Bu konuda denilen de, sorulan da çok değişmiyor…
J.M. >> Bilmiyorum. Alıştık gibi! Aslında alışmadık, sadece korktuğumuzu belli etmemeye çalışıyoruz galiba. Ben de onlardan biriyim. Maskemi özenle düzeltip, her gün ayna karşısına geçiyorum ve kendi kendime, ‘ne oluyoruz’ diyorum! Cevabım yok! Bu şekilde daha nereye kadar devam edebileceğimizi hiç bilmiyorum. Sadece korunmaya çalışıyorum. Bu dönemde yeni korkularımız da oluştu ister istemez. Mesela normal şartlarda öksüren biri çok dikkatinizi çekmez, ama şu ara bu bile birkaç adım uzaklaşmanıza neden olabiliyor.
İ.N. >> Hayat, daha neler gösterecek bizlere, kim bilir! “Bu daha ne ki”, demeyiz inşallah! Bazen uzmanları dinlemeyi bile istemiyorum. Hatta televizyonu bile açmak istemiyorum. Bizler, bir kazada 5 kişi öldüğünde ‘katliam’ diyen insanlardık. Şimdi her gün neredeyse 200 insan ölüyor ve biz, sadece dinleyip geçiyoruz. Bu bile normalleşti! Bu bile! Salgından daha korkutucu olan da bu mu?
H.M. >> Aşı konusunda birçok ülke birçok farklı yol izliyor. Bildiğim tek bir şey var ki, o da, kim hızlı aşılama yaparsa, ölümleri de vakaları da önce o durduracak. Geçen yaz boyunca, tüm Avrupa’da, hatta dünyada vaka ve ölüm sayısı en düşük ülke sanıyorduk ya kendimizi… Ardından İtalya ile birinciliği paylaşmaya başladık hatta! İşte bundan sonra, vazgeçtim! Dinlemiyorum hiçbirini! Sadece, aşı bana gelinceye kadar, bekliyorum sessizce. Yalana da, dolana da karnım tok!
U.Ç. >> Hatay, bu süreçte çok insanını kaybetti. Acısı, yarası olan insanımız çok. Garip bir fırtına gibi aslında, bu yaşadıklarımız. Hepimiz, birbirimize sokulmuşuz, kopmamaya, kaybolmamaya çalışıyoruz. Ama kolay değil. Aşı, bu anlamda can simidi! Hatta el feneri! Başlamak kadar, organizasyon da önemli, hız da. Tek bir şey biliyorum… Bir şeye sahip olmanız önemli olmuyor, onu etkili kullanamıyorsanız!
G.Ö. >> Birçok doktoru okuyorum. “Çin aşısından korkmayın” diyorlar. Açıkçası, Çin’de bugün vakalar bittiyse, hani neredeyse… Bunun nedeni de buldukları aşılar. Zaten tüm süreçleri de kendilerinde denemediler mi? O zaman neyi tartışıyoruz? Zaten başka da çaremiz varmış gibi tartışıyoruz. Aslında bu güvensizliği yaratanlar, Ankara’da. Bugüne kadar o kadar kavga ettiler ki, insanlar artık her şey için ‘acaba’ demeye başladı.
-KORKMAYIN!-
Bahse konu doktorlardan biri, Ege Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Kurugöl. Hürriyet’ten Meltem Özgenç’e konuşan Prof. Dr. Zafer Kurugöl, Çin’den getirilen ve Hatay kamuoyunda da tartışılan koronavirüs aşısıyla ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Kurugöl, “Çin, kendi ülkesine bu aşıyı uyguladı mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Tabii ki uyguladı. Faz-2 çalışması zaten Çin’de yapıldı. Çin’de hastalık neden bir anda kontrol altına alındı? Sebeplerinden biri de aşı uygulamasıdır. Çin’de, şu an itibari ile üç koranavirüs aşısı onay aldı. Üçü de inaktif aşı. Bunlardan biri, Sinopharm aşısı. O da Çin’de onay almıştır. Sinovac aşısı da kısıtlı kullanım onayı almıştır. Çin’de askeri birliklere ve bazı bölgelerde yaşayanlara Sinovac ile aşılama yapılmıştır.”
-BIONTECH!-
Bu ay içinde Türkiye’de olması planlanan, Hataylı Bilim İnsanı, Prof. Dr. Uğur Şahin’in kurucusu ve CEO’su olduğu BioNTech firmasının keşfi olan aşıya da işaret eden Kurugöl, bu aşının, özellikle yaşlı ve kronik hastalığı olanlar için kullanılmasının önemli olacağının altını çizerken de şunları söyledi:
“Çin aşısının (Sinovac), henüz 60 yaş üzeri kişilerde ve kronik hastalığı olanlarda faz-3 çalışması sonuçları açıklanmadı ama… Türkiye’ye Ocak ayı içinde geleceği söylenen Alman (Pfizer-BioNTech) aşısının 60 yaş üzeri kişiler ve kronik hastalığı olanlarda faz-3 çalışması sonuçları var ve bu gruplarda etkili olduğu açıklandı. Bu nedenle, 60 yaş üzerindekilere ve kronik hastalığı olanlara, şu andaki bilgilere göre, bu gruplarda faz-3 sonucu olmayan Sinovac aşısının değil, çalışması olan Pfizer-BioNTech aşısının yapılmasının daha doğru olacağı kanısındayım.”
-SÜREÇ!-
Bu arada, Sağlık Bakanlığı’ndan, Sinovac firmasının geliştirdiği Kovid-19 aşısının Türkiye’ye getirilmesinin ardından yaşanan sürece ilişkin yazılı bir açıklama yapıldı.
CoronaVac aşılarının Türkiye’ye getirildiği gün analiz çalışmalarına başlandığı vurgulanan açıklamaya göre, 30 Aralık sabahı Ankara’ya getirilen aşıların ilk partisi, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı İlaç ve Aşı Depoları’na yerleştirildi. Aşılardan alınan numuneler, analizlerinin yapılması için soğuk zincirle Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) laboratuvarlarına gönderildi.
Numunelerin analizleri, tüm dünyada uygulanan rutin kalite kontrol süreçlerine uygun olarak gerçekleştiriliyor. Analizlerle aşının raf ömrü boyunca, firma tarafından tanımlanan koşullarda saklanması ve uygulanması halinde sahip olması beklenen kalite, etkililik ve güvenilirliğinin kontrolü yapılıyor.
Analiz sürecinde, aşının formülasyon yapısının değişip değişmediği kontrol ediliyor. Aşının, üretimden gelen özelliklerinin korunduğu, beklenilen etkiye sahip olacağı ve güvenli olduğu bu süreç sonunda tespit ediliyor. En az 14 gün sürecek testlerin ardından uygun bulunması halinde, aşıya TİTCK tarafından “Acil Kullanım Onayı” verilerek kullanıma sunulacak. -Tamer Yazar-