Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Edip Kadıoğlu
Edip Kadıoğlu

ANKARA’DA BİR HAFTA VE ATAMIZDAN KALANLAR

 

Ankara’da bir hafta kalacaktım ve buna göre bir program hazırlamıştım ;
Yazar, Şair, Yayınevi ve Matbaa ziyaret ve görüşmelerimi gerçekleştirdikten sonra bir kaç dostumu da görecektim.
Bu seferki Ankara programım bana yeni bir sevinç ve heyecan katmıştı. Çünkü, yıllardır yazdığım ve özellikle son iki-üç yıldır üzerinde yoğun çalıştığım şiirlerimi kitaplaştırmak için yapacağım ikili görüşmelerden ibaretti.

Ankara sadece bir başkent değildir. Ankara demek ATATÜRK, Anadolu’nun kurtuluşu ve Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti demektir.
27 Aralık 1919 tarihinde Mustafa Kemal’i ve arkadaşlarını Dikmen sırtlarında Kızılyokuşta 3000 atlı ve 30-40bin Ankaralı Seymen, esnaf ve öğrenci karşıladı. O gün Seymenler-efeler Kızılyokuş’a sabahtan sancağı dikmiş, alkışlarla, zeybekli oyunlarıyla ve yaşa, varol sloganlarıyla Mustafa Kemal’i karşılamışlar.
O gün Ankaralılar ayrıca ;
“Ölürüz de dönmeyiz senin yolundan, Mustafa Kemal Paşa” diyerek bağırlarına bastıklarını belirtmişlerdir.

Ulus’ta tarihe meydan okuyan ilk kurucu Meclis taş binası, hemen karşısında siyasi buluşmalara ev sahipliği yapan Ankara Palas var.
Çağdaş Cumhuriyet ile bütünleşen, Sıhhiye’nin ortasında hala aydınlık saçan ve Ankara’nın tarihini yansıtan Hitit Güneşi amblemi…
Hitit Güneşi amblemi Ankara’nın simgesi ve Belediye logosu olarak 1995’e kadar kullanıldı.
1924 kurulup yapılan “Ankara Numune Hastanesi”, Başkentte “Numune” şeklinde kuruldu ve her il’in merkezine bir Numune Hastanesi yapıldı.
Ankara Üniversitesi 1925’te, Gazi Üniversitesi 1926’da, Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi 1935’te, Kız Enstitüsü 1928, Ankara Radyosu 1927’de, 1927’de TCDD ve Ankara Demiryolları Garı 1935’te, Yaşayan halkın sağlığının korunması amacıyla ve Tıbbi referans tetkik kurumu olan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi 1928’de, Kızılay Meydanı 1929’da kuruldu.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni orkestrası 1924’te, Opera binası 1933’te kuruldu.
Genel Kurmay Başkanlığı Karargah binası 1929’da, Kara Harp Okulu ve yerleşkesi 1936’da, Sıhhiye orduevi 1931’de yapılmış ve kurulmuştur.
Bakanlıklar ve diğer resmi dairelerin kurulması o zamanda bu şekilde birbirini izledi…
Bu saydığım ana binaların hepsi dimdik ayakta ve faaliyettedir.
Ama, Atatürk orman çiftliği(AOÇ) ve Atamızın da yemek yediği Çiftlik Merkez Lokantası…
Ankara’ya 1980’li yılların birinci yarısında öğrenci olarak geldiğimde ilk gezdiğim Atatürk Orman Çiftliğidir. Hayvanat bahçesinde birçok hayvan türü vardı. Temiz ve ziyaretçilerin rahatça dolaşabilecekleri bir ortamdı. Hayvanlar hakkında kısa bilgi notları, danışılacak görevliler bulunuyordu. AOÇ binlerce dönümden oluşan ayrı bir Müdürlük idaresi tarafından yönetiliyordu. Aileler için ayrı piknik alanları, mangal kuracak yerler vardı. Köfteciler ve dönerciler için de ayrı bir alan ayrılmış, isteyen oradan da yiyecek içecek alıp, piknik alanlarında gönlünce ailesiyle vakit geçirebiliyordu. Hafta sonları Ankara’lıların dinlenerek doğal ortamda zaman geçirebilecekleri müstesna bir yerdi.
AOÇ ve Hayvanat bahçesi Atamızı gerek yurt içi ve yurtdışından ziyarete gelenlerin uğrak yeriydi. Özellikle ilkokul, ortaöğretim hatta Üniversite gençlerinin okulca toplu gezilerinin ziyaret yerleriydi.
AOÇ aynı zamanda Anadolu’ya örnek tarım ve hayvancılık müessesiydi.
AOÇ Dondurma fabrikası da oradaydı ve tadı vazgeçilmezlerdendi.
AOÇ Merkez Lokantası o dönemin yapısında korunmuş, kırsal klasik bir lokanta ve yine Ankaralıların ve özellikle siyasilerin simge uğrak yerlerdendi.
Merkez Lokantasının içine girildiğinde Atamızın fotoğraflarıyla donatılmış ve sanki, Atamızla birlikte aynı ortamda yemek yeniliyor havası hissedilirdi. Maalesef o eski halinden eser kalmamış, yıkılıp yerine yeni konsept yapı yapılmıştır.
AOÇ’de gereksiz ve usulüne uygun olmayan bir yapılaşma yapıldı.
Atatürk Kültür Merkezi alanı var. Bu alanda Milli Bayramlarımız kalabalık halkla birlikte coşkuyla kutlanırdı. SoloTürk hava gösterisiyle sona ererdi. Bir anlamı daha, dosta düşmana karşı Türkiye Cumhuriyetinin gücünü gösteren bir gövde gösterisi şeklinde yapılırdı.
Aynı zamanda “Hipodrom” olarak bilinen Atatürk Kültür Merkezi çevresi Millet bahçesi haline getirildi.

Çankaya Köşkü tepe’de yoğun Ankara trafiğinde Çam ağaçları içinde en sakin dönemini yaşamaktadır.
İsmet İnönü’nün pembe Köşkü de buradadır.
Türkiye Cumhuriyetini temsil eden en yüksek makam yeri Çankaya Köşkünün stratejik ve şehirleşmeye uygun bir konumda kurulduğu anlaşılmaktadır.
Ankara ziyaretim Atamızın huzurunda Anıtkabir’de sona erdi.

1980’li yıllarda Ankara daha modern, çağdaş ve doğallığıyla örnek yaşanabilir bir kentti.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER