Hatay İle Aynı!
Sınırın Suriye noktasında biriken ve Hatay’ın sınır komşusu İdlib’de yaşananlar nedeniyle sayıları her geçen gün artan sivil göçün hikâyesinden damlayanlar, sınırda ‘insan ticareti’ yapan kaçakçıların malzemesi olmayı sürdürüyor.
Hatay’ın Suriye sınırı noktasından gelmeye devam eden, kaçak göçmenleri taşıyan ‘insan kaçakçılarına’ dair haberler, bitmiyor. Buna dair son haber Altınözü ilçesinden geldi. Yasa dışı yollarla Türkiye’ye giren 41 Suriye uyruklu göçmen yakalandı. Eldeki sürecin son cümlesi ise yine aynı… ‘Sınır dışı edilecekler!’
Buna dair Ankara gündemi de değişmiyor. Önceki gün, İstanbul’daki Haliç Kongre Merkezi konferans salonunda düzenlenen bir programda konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldığımız aşikar. Size bir rakam vermek istiyorum. Sadece 2016 yılında Türkiye sınırına gelip de geçmek isteyen kaçak göçmenlerin engellenme sayısı 729 bin 370. Yani Doğu ve Güney sınırımızda, Türkiye’ye girmek isteyip de bizim engellediğimiz insan sayısı, 729 bin 370. 2018’de bu rakam, 547 bin 857. Yine 2019’da, şu ana kadar bu rakam 167 bin 874. Bu rakamın bu kadar düşmesinde, bir taraftan bu sınırlarda almış olduğumuz, almaya çalıştığımız ve alacağımız tedbirlerde var. Yine size bir rakam vereyim. 2017 yılında 175 bin kaçak göçmen yakalamışız Türkiye’de, sınırlarımız içinde. 2018 yılında 268 bin kaçak göçmen yakalamışız. Bu yıl da yaklaşık 160 bin kaçak göçmen yakaladık. Yılsonunu, 300 bini aşarak bitireceğimizi tahmin ediyoruz” dedi.
-BİR ELEŞTİRİ-
Hatay ve sınır kentlerinde yaşayan “Suriyeli Sığınmacılar” başlığında bugüne kadar yaptığı araştırmalar ve hazırladığı raporlarla bilinen Prof. Dr. Murat Erdoğan, Ankara’nın bu son yaklaşımına, sosyal paylaşım ağı üzerindeki hesabı kanalıyla bir eleştiri ekledi. “Göç yönetimi kayıt ile başlar” diyen Erdoğan, “Kayıt, hem sığınmacıyı hem de yaşadığı toplumu korur. Kayıtlamanın BMMYK’dan GİGM’ye geçmesi ile beraber, Suriyeli olmayan sığınmacılarda kayıt dışılık daha da arttı. Kayıtlama sağlanmalıdır. Ama insan onuru ve temel haklara aykırı sınır dışılar kabul edilemez” tespitinde durdu.
Göç Araştırmaları Derneği (GAR) de benzer bir açıklama yaptı ve şu mesajı verdi:
“Sığınmacıların, yasal olmayan nedenler ve usullerle sınır dışı edilerek, Suriye gibi savaşın ve çatışmaların hüküm sürdüğü istikrarsız bölgelere geri gönderilmeleri Türkiye’nin tâbi olduğu ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı olduğu gibi, bu uygulamayı hayata geçirenlerin amaçladığı çözüme de hizmet etmemektedir. Birçok örnekte görüldüğü üzere sığınmacılar yeniden o bölgeden kurtulmanın yollarını arayacak ve bulacaktır.
Bu çerçevede, Suriyelilerin sadece kayıtlı oldukları ilin dışında bulunmaları sebebiyle sınır dışı edilmelerinin, kanuni bir dayanaktan yoksun olduğu ve hukuka aykırılık teşkil edeceği bir gerçektir. Türkiye’ye sığınmış bu kişilerin yaşam hakları bu tür uygulamalarla risk altına atılmamalıdır.”
-GÖÇ VE SINIR!-
Ankara ve Hatay’ın gündeminde ‘kaçak göçmenler’ olsa da, asıl göç hikâyesi, sınırın hemen yanı başında! “İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi” sınırları içindeki çatışmaların sürmesi, bölgedeki zorunlu göçe ekli insan kalabalığını 600 bin sınırına ulaştırırken, yerlerinden edilen sivillerin kaçış rotası ise Türkiye’nin Hatay –Suriye sınır hattı olmaya devam ediyor! Hatay’ın Reyhanlı ilçesinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alan Atme, Deyr Hassan Kah ve Kefer Lusin’deki kamplar, bugün itibariyle yüz binleri ağırlıyor.
-ŞİMDİ YAZ!-
Bölgedeki kalabalığa yönelik devam eden yardım çalışmalarını sürdüren uluslararası bir yardım kuruluşunda çalışan, ancak güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen Suriyeli bir çalışanın tespitleri, mevsimsel şartları ve kış olasılığını işaret ediyor.
“Buradaki insanlar oldukça zorda. Zira güvenlikleri yok. Yardımlar, hem Türkiye hem de BM üzerinden devam ediyor. Hepsinden Allah razı olsun. Ama şu an yaz mevsimindeyiz. Sonra ne olacak, bunu iyi düşünmeliyiz. Eğer bu karmaşa kış şartlarında da sürerse, bu insanları sınırın bu yakasında tutmak zorlaşır. Zaten sorsanız, ‘Bugün izin verseler, sınırı geçerim’ diyen binlercesi var. Bugün çadırları var. Kaynayan bir tencereleri. Ama ihtiyaç bitmiyor. Sizin bir lafınız var… ‘Taşıma su ile değirmen dönmez’ diyen! Eğer çatışmalar kesilmez ve bombalamalar artarsa, ne olacak? Kamplarda kalanlara hep yenileri ekleniyor. Yenileri ne demek? Daha çok aç insan, daha çok ihtiyaç. Burada bazı gönüllüler, çocukların eğitimini karşılıyor. Gönüllü öğretmenlik yapanlar var. Düşünün, zeytin ağaçlarının alındaki gölgelik alanlar, çocukların sınıfı olmuş durumda. Onları bu halde görmek kalbimi acıtıyor.
Onlar daha çocuk. Böyle bir hayatı hak etmiyorlar. Ediyorlar mı? Onlarla konuşsa fırsatınız olsa keşke. Hepsinin hayalleri var. Kimi doktor olmak istiyor. Kimi öğretmen, kimi de pilot. Ama hepsinin ortak noktası, silahlar sussun noktasında. Patlama sesleri ile büyüyen çocuklar onlar. Ölüm görmüşler. Yaralı insanlar. Yıkık evler. Yok olan şehirler. Hatta birçoğu anne ve babasını kaybetmiş. Onlara umut vermek gerekiyor. Ama şartlar buna çok izin vermiyor.
Sınırda çalışmak, insana çok şey öğretiyor. Hayatı, birbirimiz için nasıl olup da yok edebildiğimizi gösteriyor mesela. Daha çok güç, daha çok iktidar adına yapılabileceklerin sınırı yokmuş, bunu fark ediyorsunuz. Sizi en çok korkutan da bu oluyor.”
-GÖNÜLLÜ!-
İfade edilen tarzda bir eğitim veren ve bu konuda gönüllü olan isimlerden biri, çatışmalardan kaçan Muhammed Süveydan. Hama kırsalına yönelik saldırılardan kaçan, ancak İdlib’in Türkiye (Hatay) sınırındaki Atme kampında yer kalmadığı için bölgedeki açık araziye yerleşen Öğretmen Süveydan, kendisiyle aynı kaderi paylaşan çocukların eğitimlerine devam etmesi için elinden geleni yapıyor.
Süveydan, yaklaşık 3 aydır, yaşları 6-12 arasında değişen 125’e yakın çocuğu her sabah bölgedeki zeytin ağacı altında toplayarak, okuma yazma ve matematik gibi temel dersler veriyor. İmkânsızlıklar nedeniyle kalemi ya da defteri bulunmayan çocuklar, okul hayatlarına devam edebilmek için öğretmenlerini can kulağıyla dinliyor. Süveydan, ağaç altında ders verme fikrinin “imkânsızlıklar” nedeniyle ortaya çıktığını belirtirken de, şöyle konuşuyor:
“Bu zeytin ağacı, aslında çocukların hem okulu hem evi. Çünkü kamplarda yer kalmadığı içi,n Hama’nın her yerinden yaklaşık 200 aile, zeytin ağacının etrafındaki derme çatma çadırlarda kalıyor. Okullar bombalandığı için bu çocukların eğitim alma şansı yok. Ben, savaştan önce de öğretmenlik yaptığımdan, çocukların okuldan bu kadar uzak kalmalarına içim el vermedi. Etrafta sınıf olarak kullanacağımız hiçbir yapı da olmayınca, ben de açık havada, bu zeytin ağacının altında ders vermeye karar verdim. Elimizdekileri görüyorsunuz. Bir tahta ve bir kalem. Onun dışında hiçbir şeyimiz yok. Yine de yılmıyorum. Bir kelime bile öğrenseler kardır, bu bana yeter diyorum.”
-ELDEKİ!-
Hatay, sınırının hemen yanı başında biriktirdiği insan hikâyelerinin finalini merak ederken, il sınırları içindeki 400 bini aşkın Suriyeli sığınmacı için proje uygulamalarını ise sürdürüyor. Bu projelerden biri de, «Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi» Projesi.
PICTES olarak adlandırılan ve Hatay’ın da içinde olduğu 26 İl’de hayata geçirilen proje kapsamında, yaz dönemi eğitim faaliyetleri 1 Temmuz itibariyle başladı. 29 Ağustos 2019 tarihine kadar sürecek olan eğitim faaliyetleri kapsamında, ‘Erken Çocukluk Eğitimi’, ‘Telafi Eğitimi’ ve ‘Dil Kursları’ yer alıyor. Bu kapsamda, daha önce okul öncesi eğitimi almamış 5-6 yaşlarındaki Türk ve Suriyeli çocuklar için projenin yürütüldüğü 26 ilde Yaz Dönemi Erken Çocukluk Eğitimi düzenleniyor. Bugün itibariyle eğitimlere yaklaşık 40.000 öğrenci katılıyor. Eğitimlere katılan öğrencilere günlük bir öğün beslenme ve kırtasiye malzemeleri (boya, boyama kalemleri, el işi kâğıtları, oyun hamuru vb.) ücretsiz olarak sunuluyor. Ayrıca daha önce eğitime hiç başlamamış ya da uzun süre ara vermiş 9-18 yaş arasındaki Suriyeli çocuklar için de Yaz Dönemi Telafi Eğitimleri düzenleniyor.
Yaz dönemi eğitim faaliyetleri kapsamındaki bir diğer faaliyet ise Yaz Dönemi Dil Kursları. Suriyeli çocukların Türkçe ve Arapça dil becerilerini geliştirmek için sunulan bu kurslardan da öğrencilerimiz 29 Ağustos 2019 tarihine kadar projenin yürütüldüğü illerde yararlanmaya devam edecek. -Tamer Yazar-