Hazırlayan: Mehmet Karasu
Antakya Kitaplığı
Kıldan İnce Kılıçtan Keskince
Gülriz Sururi /DOĞAN KİTAP
Kıldan İnce Kılıçtan Keskince geçtiğimiz hafta aramızdan ayrılan Gülriz Sururi’nin anılarından oluşuyor.
“On beş yılda ‘Karaca’dan, ‘Dormen’e, ‘Dormen’den ‘Cezzar’a, ‘Bulvar’dan ‘Sanat Tiyatrosu’na, Gülriz’in aldığı yola bakın. Ne istediğini çok iyi bilerek. Üsluplark, iklimler atlayarak, dünya görüşleri değiştirerek. Kaderin, tesadüfün payı çok az bunda. Kaderini kendi çizdi bu kız. Kararını verdi. Gerçekleştirdi. Sırf iradesi ile. Tükenmez hırsı ile. Doğuştan yeteneklerine her gün yeni bir şeyler katarak, ta arkalardan geldi. Türk tiyatrosunun en önde kadın sanatçıları arasında yerini alıverdi. Ona saygım buradan gelir. Daha ileri giderek diyeceğim ki, bana ‘Gelmiş geçmiş tanıdığım en iyi beş kadın sanatçıyı say’ deseler, ilk beşin arasına tereddütsüz Gülriz’i sokarım. Neyyire Neyir, Bedia Muvahhit, Heyecan Başaran, Yıldız Kenter’in yanı sıra. Onlarla birlikte. Talihli olduğunu kabul etmek lazım.” (Tanıtım yazısı)
Konuk Yazar
Sabahattin Ali ve Yazma Cesareti/ C. Hakkı ZARİÇ
Bir grup öğrenci , öğretmenlerinin “Düzeni bozmak ve kötülemek” üzere propaganda yaptığını iddia ederek savcılığa ihbarda bulundu. 1931 yılının sonlarına doğru, Aydın Erkek Lisesinde öğretmenlik yapmakta olan Sabahattin Ali bu ihbardan dolayı, bir vesileyle geldiği İstanbul’da, gözaltına alındı. Derdest edilip Aydın’a götürüldü. Tutuklandı…
Yargılama süreci ne kadar sürdü, bilmiyorum ama delil yetersizliğinden beraat ettiği doğru. Tutuklu bulunduğu süre devletin dar koridorlarında ve güneşsiz avlularında görmezden gelindi.
Artık mimlenmiş olduğu için rahat yüzü görmesi mümkün mü? Taş duvarlarla imtihanı başlamıştı bir kere, ranzaya sırtı değmişti madem birikmiş volta borcunu ödemesi gerekiyordu.
Bir kesim Sabahattin Ali’nin beraat etmesini içine sindiremedi haliyle. Hakkında karşı dava açıldı, tekrar yargılandı ve bu defa 26 Aralık 1932’den 29 Ekim 1933 tarihine kadar Konya ve Sinop’ta cezaevinde kaldı. Ne olmuştu bir anımsayalım.
Almanya’daki öğreniminden sonra Türkiye’ye dönen Sabahattin Ali, Konya’da bir ortaokulda Almanca öğretmenliğine başladı. Haliyle okuldan ve eşraftan arkadaş edindi. Bir akşam meclisinde şiir yazdığı herkesçe muhakkak Sabahattin Ali’den şiir okuması istendi, evet. Hah! Ortamda bir şair varsa, ondan şiir okuması istenir elbet, ne olacaktı ki?
Cümlesi belî der enelhak dese
Hâlâ taparlar mı koca terese
Dizelerinin devam ettiği şiiri okuduğunda başına geleceklerden habersizdi kuşkusuz. Bir zaman yarenlik ettiği, sonra bir vesileyle aralarının bozulduğu bir arkadaşı, söz konusu şiirin okunması üzerinden altı ay geçtikten sonra adliyenin kapısına gidip, elinde bir şikayet dilekçesiyle ihbarda bulundu. Bu şiirinde Sabahattin Ali’nin, Cumhurbaşkanı Atatürk’e, ima yoluyla hakaret ettiği yazıyordu ihbar dilekçesinde.
İma ile bir hürmetsizliği yazmak, bunu da meclislerde okuma cesareti göstermek olacak iş değil, tahkikat başladı elbet. Muhtelif meclislerde okunduğu iddia edilen bu şiir, sadece ve sadece bir mecliste okunmuş gibi kabul edilerek şaire, yukarıda değindiğimiz, bir yıl hapis cezası verilmişti. Önce Konya, oradan tak kelepçeyi haydi Sinop.
Aslında bir Bektaşi deyişinin o günkü koşullara göre bir naziresiydi yazdıkları ya, devlet nazireden anlamak zorunda değil elbette.
Bir zaman cezaevinde geçirdin, uslan bari. Ne gezer. Memleketin tek parti iktidarıyla inim inim inletilmesini yazılarında, şiir ve öykülerinde gözler önüne sermeye devam etti Sabahattin Ali hapisten çıktıktan sonra da. Sırça Köşk, 1945’te yayınlandığında Bakanlar Kurulu kararıyla toplatıldığı halde hakkında dava açılmadı. Sırça köşke girenler orayı öyle benimsediler, öylesine orada doğmuş ve ölümsüzlüğü elde etmiş gibi yaşadılar ki dışarı çıkmak istemediler. Dışarıda kalanlar ise sırça köşke girmek için ellerinden ne geliyorsa yaptılar, bir yol aradılar sürekli kapıdan içeri alınmak için. Sonunu unutmayalım…
1947’de Marko Paşa’da çıkan bir yazısından dolayı yargılanıp aldığı ceza 1948’de kesinleşince Paşakapısı Cezaevine serdi yatağı bu defa. Çıktı, gene yazdı ama yaşayacak alan bırakmadı iktidar kendisine. Bulgaristan’a geçmek için yola koyuldu, 12 Ocak 1949 tarihli gazeteler öldürüldüğünü yazıyordu Sabahattin Ali’nin.
Abidin Nesimi, katil Ali Ertekin hakkında şunları yazmıştır, 28 Ocak 1949, Başdan, sayı 25: “…Eroin kaçakçısı şebekesiyle, askeri silahları çaldığı için ordudan tart edilen, Bulgaristan’a kaçıp Almanlar hesabına çalışan, bir yabancı orduda erbaş olarak hizmet eden, sonra Türkiye’ye ne maksatla geldiği bilinmeyen…” Ali Ertekin “vatandaşlık duyguları kabardığı için” öldürdüğünü iddia edecekti Sabahattin Ali’yi. İdamla yargılandığı mahkeme 20 yıl ağır hapis cezası istemiyle devam edecek, katile 14 Ekim 1950 günü bildirilen kararla 4 (yazıyla da dört) yıl ağır hapis cezası verilecek, duruşma sonunda heyete elbette teşekkür edecekti Ali Ertekin. Cinayeti hepimiz gördük.
***
Bir cinayete kurban edildiği zannedilen Sabahattin Ali’nin yazdıkları 1 Ocak 2019 itibariyle teliften düştü. Birçok yayınevi Sabahattin Ali’nin eserlerini yayımlamaya başladı.
Toplumcu edebiyatın “karanlıktan aydınlığa” bir devamı olan Kor Kitap da ustanın eserlerini yayımladı; Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan romanlarının yanı sıra Seçme Öyküleri de kısa sürede okuyucuyla buluşacak.
1950 kuşağının usta yazarlarından Adnan Özyalçıner’in ön söz, son söz ve dipnotlarıyla yayımlanan kitaplar, bir yazarın ölümsüzlüğü olarak da okunabilir.(Kay. Evrensel Gazetesi)
Haftanın Şiiri
Beni Öp Sonra Doğur Beni/Cemal Süreya
Şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.
Ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.
Taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor.
Sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı.
Ve kuşlara doğru
fildişi: rüzgarın tavrı.
Dağ: güneş iskeleti.
Tahta heykeller arasında
denizin yavrusu kocaman.
Kan görüyorum taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
– uykusuzluğun sütlü inciri –
kovanlara sızmıyor.
Annem çok küçükken öldü
Haftanın Sanat Gündemi
Şairler, Şükran Kurdakul anısına yarışacak
Karşıyaka Belediyesi, bu yıl ikinci kez düzenlediği ‘Karşıyaka Edebiyat Ödülleri’ yarışmasını, bu kez unutulmaz Şair Şükran Kurdakul’a ithaf etti.
Karşıyaka Belediyesi, bu yıl ikinci kez ‘Karşıyaka Edebiyat Ödülleri’ düzenleyecek. Her yıl farklı bir sanatçı adına açılan yarışma, bu kez ‘şiir’ dalında yapılacak ve Karşıyaka’da yaşamış olan unutulmaz Şair ve Yazar Şükran Kurdakul’un ismini taşıyacak. Kalemine güvenen her katılımcı, yarışma için 30 Nisan’a kadar başvuruda bulunabilecek. Yarışmanın seçici kurulunda ise Ahmet Özer, Arzu K. Ayçiçek, Efdal Sevinçli, Eray Canberk, Halim Yazıcı ve Hidayet Karakuş yer alacak. Birinci seçilecek eserin sahibine, 5 bin lira ödül verilecek. Kazanan dosya belediyece kitap olarak yayımlanacak. Ödül töreni 6 Eylül’de gerçekleştirilecek.
‘DEĞERLERİMİZE VEFA GÖSTERİYORUZ’
Yarışma hakkında açıklama yapan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Edebiyat Ödüllerimizle hem değerlerimize vefa gösteriyor, hem de yeni kalemlerin yetişmesine katkı sağlamayı hedefliyoruz” dedi. İlk yarışmayı geçen yıl düzenlediklerini hatırlatan Akpınar, “Geçtiğimiz yıl Samim Kocagöz anısına roman dalında yaptığımız ve Gönül Çatalcalı’nın layık görüldüğü ‘Karşıyaka Edebiyat Ödülleri’ni, bu kez de Şükran Kurdakul’a ithaf ettik. Sanatına ve kalemine güvenen herkesi yarışmaya bekliyoruz” ifadelerini kullandı. (EVRENSEL KÜLTÜR SERVİSİ)
Çukurova Kitap Fuarında gündem yüksek kağıt fiyatları
12. Çukurova Kitap Fuarı Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde başladı. Fuarın açılışında gündem yüksek kağıt fiyatları oldu.
TÜYAP Adana Fuarcılık A.Ş. ve Türkiye Yayıncılar Birliği İşbirliği tarafından düzenlenen 12’nci Çukurova Kitap Fuarı, TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını kitapseverlere açtı. Fuar, TÜYAP Adana Fuarcılık A.Ş. ve Türkiye Yayıncılar Birliği İşbirliği tarafından düzenlenen basın toplantısıyla başladı. 5-13 Ocak tarihleri arasında açık olacak olan fuarda, imza günlerinin yanı sıra panel, söyleşi, sergi ve dinletilerden oluşan 70 etkinlik gerçekleştirilecek. Açılışta konuşan TÜYAP Anadolu Fuarları A.Ş. Genel Müdürü Cihat Alagöz, geçen sene 340 bin kişinin fuarı ziyaret ettiğini belirterek bu yıl bu rakamın da üstüne çıkılmasının beklendiğini söyledi. Adana Valisi Mahmut Demirtaş ve Büyükşehir Başkanı Hüseyin Sözlü de yaptıkları konuşmalarda Adana’nın kurtuluşunu kutlayarak fuarları destekleyeceklerini ifade etti.
Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Kocatürk, kağıt fiyatlarındaki artıştan kaynaklı yayıncıların kağıt bulmakta zorlandıklarına dikkat çekerek “Kendi kağıdınızı üretemezseniz bir gün kültür çeşitliliğinizi fikirlerinizi yayacak kağıt bulamazsınız” dedi.
‘FUARLAR KİTAP OKURUNU GELİŞTİRİYOR’
Türkiye’de yayıncıların bağımsız olarak 2017’de 60 bin yeni başlık ürettiğini ifade eden Kocatürk, bir önceki yılda 11 olan sırasını bu alanda 6’ıncı sıraya yükselttiğini belirterek bu rakamın 2018’de 67 bin olduğunu dile getirdi. Bu artışta kitap fuarlarının etkisinin büyük olduğunu ifade eden Kocatürk, “İlk defa gittiğimiz şehirlerde çocukların ilk sene kitaplara uzaktan baktıkları, ikinci sene kitapları karıştırdıkları üçüncü sene ellerinde listelerle kitap aldıklarını gözlemliyoruz” dedi. (Evrensel)
Cemal Süreya anılacak
İkinci Yeni şiirinin öncü isimlerinden şair, yazar ve çevirmen Cemal Süreya ölümünün 29. yılında anılacak
Anma programı 9 Ocak Çarşamba günü saat 20.00’de Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenecek. Maltepe Belediyesi ve Artshop Yayıncılık tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilecek olan, “Uluslararası Cemal Süreya Buluşması”na yurtiçi ve yurtdışından isimler katılacak.
Şiirler ve şarkılarla
Moderatörlüğünü Vedat Akdamar ve Emel Koşar’ın yapacağı etkinlik ücretsiz gerçekleşecek. Özgür Özgülgün’ün Cemal Süreya’dan şiirler okuyacağı gecede, Serdar Taştanoğlu yönetimindeki Dragos Musiki Derneği Dünya&Etnik Müzikler Korosu da şarkılarıyla yer alacak.
Etkinlikte Aba Müslim Çelik, Ali Ekber Ataş, Emel Koşar, Hilal Karahan, Pınar Doğu, Ceyda Demircioğlu ve Dündar Başol Cemal Süreya üzerine konuşacaklar. Ali Günvar, Cem Gözel, Ceyda Demircioğlu, Emel Koşar, Hilal Karahan, Merve Başcumalı, Neslihan Su Aydın, Nur Doğan, Okan Yılmaz, Pınar Doğu, Uğur Kaya, Volkan Hacıoğlu ve W. Bahadır Bayrıl ise şiirler okuyacak. Elvira Kujovic (Almanya), Ion Cristofor (Romanya) ve Maria Pal (Romanya) buluşmaya yurtdışından katılacak.
Fotoğraf sergisi
3. Uluslararası Cemal Süreya Buluşması’nda, Osman Kartaler’in kaligrafik yazı ile yazdığı Cemal Süreya şiirleri ve Mehmet Ali Işık’ın arvişivinden Cemal Süreya fotoğraflarından oluşan bir sergi de açılacak. (Cumhuriyet)
Gülriz Sururi vefat etti
Ünlü tiyatro oyuncusu Gülriz Sururi’nin 90 yaşında hayatını kaybetti. Sayısız tiyatro oyununda oynayan ve yöneten aynı zaman da 6 kitap yazan usta oyuncu Gülriz Sururi, 90 yaşında tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
1962’de Engin Cezzar’la birlikte Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu’nu kuran sanatçı; Kaldırım Serçesi, Keşanlı Ali Destanı oyunlarındaki rolleriyle tanınmıştı.
4 Temmuz 1929 doğumlu olan Gülriz Sururi, 1988 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanına layık görülmüştü.
Gülriz Sururi, 24 Temmuz 1929 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Babası ilk operet kurucularından Lûtfullah Sururi Bey, annesi de opera sanatçısı Suzan Lütfullah’tır.
İlk kez 1942’de İstanbul Şehir Tiyatrosu Çocuk Bölümü’nde sahneye çıktı. İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro ve Şan Bölümleri’nde eğitim gördü. Konservatuvarı bitiremeden bazı özel topluluklarda çalışmaya başladı. 1955’te Muammer Karaca Topluluğu’nda profesyonel sanat yaşamına başladı. 1960’ta Dormen Tiyatrosu’na geçti. 1961’de, bu toplulukta sahnelenen Sokak Kızı İrma’daki rolüyle en iyi kadın oyuncu olarak İlhan İskender Armağanı’nı kazandı.
1962’de tiyatrocu Engin Cezzar’la evlendi. Aynı yıl eşi ile bilrikte Küçük Sahne’de Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu’nu kurdu. Sokak Kızı Irma, Ferhat ile Şirin, Teneke, gibi pek çok oyunda rol aldı. 1966’da “Teneke” oyunundaki rolüyle İlhan İskender En İyi Kadın Oyuncu Armağanı’nı bir kez daha kazandı. Aynı yıl Türk Kadınlar Birliği’nce “Yılın Kadını” seçildi. Haldun Taner’in yazdığı, Genco Erkal’ın yönettiği ve ilk olarak 31 Mart 1964’te sahnelenip uzun süre kapalı gişe oynayan “Keşanlı Ali Destanı”‘nda “Zilha” rolündeki başarısıyla ünü arttı.
1971’deHint Kumaşı adlı oyundaki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü üçüncü kez kazandı. 1979-1980 mevsiminde Mehmet Akan’la birlikte, topluluğun o güne dek sahnelediği oyunlardan Uzun İnce Bir Yol adlı bir derleme yaptı ve gösteriminde oynadı. (CNN Türk)
Necatigil Şiir Ödülü’nün adı değişti
Şair Behçet Necatigil’in anısına ailesi tarafından 1980’den bu yana düzenlenen şiir ödülü, 2019’da ‘40. Yıl Onur Ödülü’ adıyla verilecek.
Ödül, Egemen Berköz, Eray Canberk, Cevat Çapan, Turgay Fişekçi ve Doğan Hızlan’dan oluşan Seçiciler Kurulu’nun önerileriyle belirlenecek.
Ödül töreni 13 Aralık 1979’da kaybettiğimiz Necatigil’in 40’ıncı ölüm yıldönümü için düzenlenecek bir etkinlik kapsamında gerçekleştirilecek. (Birgün)
Yayıncılarda Sabahattin Ali heyecanı…
Türk edebiyatının en çok okunan yazarlarından Sabahattin Ali’nin vefatının üzerinden 70 yıl geçti. Telif kanunu gereği artık Sabahattin Ali’nin kitapları farklı yayınevleri tarafından basılabilecek. Üç yayınevi, şimdiden hazırlıklarını tamamladı… Kitapeki.com’dan Çağla Üren’in haberine göre, bugüne kadar Yapı Kredi Yayınları etiketiyle okurlarla buluşan Sabahattin Ali’nin eserleri, farklı yayınevleri tarafından basılabilecek. Zira, bu yıl usta yazarın vefatının 70’inci yılı ve eser sahiplerinin ölümünün ardından 70 yıllık bir sürenin geçmesiyle birlikte eserleri üzerindeki telif hakları kalkıyor. Birçok yayınevi, bir süredir Sabahattin Ali’nin kitapları için hazırlık yapıyordu. Doğan Kitap, Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan, Sırça Köşk ve Kuyucaklı Yusuf isimli eserlerini hazırladı ve internet sitesinden sipariş almaya başladı.
Epsilon Yayınevi tarafından da usta yazarın eserleri basılacak. Eserlerle ilgili çalışma yapan bir diğer yayıncı ise Kor Kitap… Kor Kitap, Twitter üzerinden “Ölümsüz eserlerin ölümsüz yaratıcısı Sabahattin Ali tüm romanları ve seçme öyküleriyle Kor Kitap’ta, çok yakında da kitapçılarda” açıklamasını yaptı.
“BU MERAK ESERLERİNİN ÇOK SATMASIYLA İLGİLİ”
Yapı Kredi Yayınları etiketiyle yayımlanan A’dan Z’ye Sabahattin Ali kitabını hazırlayan Sevengül Sönmez ise sosyal medya hesabından şunları söyledi: “Yıllarca eserlerinin yayımlanmadığı ülkemizin bugün Sabahattin Ali’ye gösterdiği bu merak eserlerinin çok satmasıyla ilgili. Bu merakın bir kısmını ölümünün araştırılmasına ya da mezarının bulunmasına gösterebilseydik burası daha güzel bir ülke olurdu. Sabahattin Ali’nin eserlerini yayımlamaya başlayan ya da niyetlenen yayınevlerine küçük bir not: Mektuplar, notlar, tutanaklar vb. metinlerin daha önce başkaları tarafından yayına hazırlandığını ve bu kişilerin bu eserler üzerinde işleme hakkı olduğunu unutmayın. Unutmadan ekleyeyim Sabahattin Ali’nin eserlerinin bu kadar çok satmasında, yaygınlaşmasında ama en önemlisi sevilmesinde emeği olan pek çok insan ve kurum var. Onlara da teşekkür etmeyi ihmal etmeyin.” Sönmez, son olarak Yapı Kredi Yayınları, Filiz Ali ve Onk Ajans’a teşekkür etti.(Sözcü)
Bir Portre/Gülriz Sururi
Ünlü tiyatro oyuncusu ve yazar Gülriz Sururi 90 yaşında hayatını kaybetti. Gülriz Sururi’nin vefat haberi, usta sanatçının vasiyeti nedeniyle toprağa gömüldükten sonra açıklandı. 1988 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanına layık görülen Gülriz Sururi, Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu’nun kurucusuydu. İşte Gülriz Sururi’nin hayatına ilişkin bilgiler.
Kaldırım Serçesi, Keşanlı Ali Destanı oyunlarındaki rolleriyle tanınan Gülriz Sururi, sosyal medyadan paylaştığı fit görüntüsüyle ‘maşallah’ dedirtiyordu. İşte, Gülriz Sururi’nin hayatına ilişkin bilgiler
Ünlü sanatçı Gülriz Sururi, 1929 yılında İstanbul’da doğdu. Babası ilk operet kurucularından Lûtfullah Sururi Bey, annesi de opera sanatçısı Suzan Lütfullah’tır. 1962’de Engin Cezzar’la birlikte Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu’nu kuran sanatçı; Kaldırım Serçesi, Keşanlı Ali Destanı oyunlarındaki rolleriyle tanınmaktadır 1998 yılında Kültür Bakanlığı’nca verilen devlet sanatçısı unvanına layık görülmüştür. Anı, roman, öykü türlerinde yayımlanmış kitapları vardır.
İlk kez 1942’de İstanbul Şehir Tiyatrosu Çocuk Bölümü’nde sahneye çıktı. İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro ve Şan Bölümleri’nde eğitim gördü. Konservatuvarı bitiremeden bazı özel topluluklarda çalışmaya başladı. 1955’te Muammer Karaca Topluluğu’nda profesyonel sanat yaşamına başladı. 1960’ta Dormen Tiyatrosu’na geçti. 1961’de, bu toplulukta sahnelenen Sokak Kızı İrma’daki rolüyle en iyi kadın oyuncu olarak İlhan İskender Armağanı’nı kazandı.
1962’de tiyatrocu Engin Cezzar’la evlendi. Aynı yıl eşi ile bilrikte Küçük Sahne’de Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu’nu kurdu. Sokak Kızı Irma, Ferhat ile Şirin, Teneke, gibi pek çok oyunda rol aldı. 1966’da “Teneke” oyunundaki rolüyle İlhan İskender En İyi Kadın Oyuncu Armağanı’nı bir kez daha kazandı. Aynı yıl Türk Kadınlar Birliği’nce “Yılın Kadını” seçildi. Haldun Taner’in yazdığı, Genco Erkal’ın yönettiği ve ilk olarak 31 Mart 1964’te sahnelenip uzun süre kapalı gişe oynayan “Keşanlı Ali Destanı”‘nda “Zilha” rolündeki başarısıyla ünü arttı.
1971’de Hint Kumaşı adlı oyundaki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü üçüncü kez kazandı. 1979-1980 mevsiminde Mehmet Akan’la birlikte, topluluğun o güne dek sahnelediği oyunlardan Uzun İnce Bir Yol adlı bir derleme yaptı ve gösteriminde oynadı.