Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakya’da kültür-sanat

Hazırlayan-Mehmet Karasu Antakya Kitaplığı

Hazırlayan-Mehmet Karasu

Antakya Kitaplığı
Yaşar Kemal – Bir Ömür Edebiyat/Feridun Andaç
“Dünyaya gelmişim ya, şu güzelim gökyüzünü, yıldızları, ayı, dağların yamacına vuran gün ışığını görmüşüm ya, insanoğlunun tadına varmışım ya, seher vakti, traktörümle sürdüğüm topraktan çıkan kokuyu koklamışım ya… İşte insanlığın aradığı ölümsüzlük otu bu değil mi?”
Feridun Andaç, Yaşar Kemal’in anlatı evrenini bir kazıcı gibi ortaya çıkarmaya, görmeye, anlatmaya devam ediyor. Üç kitaplık dizisinin ikinci kitabı yazarımızın Yaşar Kemal’le farklı zamanlarda yaptığı söyleşileri içeriyor. Bir yazarı anlamak, onun anlatı evrenini kavramak için farklı bakışları/yorumları içeren; üstelik kendi sözlerinde yaşamına/yazarlığına dair süreçleri tanımaya dönük bir belgesel kitap elinizdeki Yaşar Kemal: Bir Ömür Edebiyat.
Bir yazarın yaşamı ve yapıtına dönük kapsamlı bir bakış/yorumla birlikte farklı bakış açılarıyla onun yaratıcılığının kaynaklarını irdeleyen; aynı zamanda kendi sözlerinde bu dünyanın dilini nasıl kurduğunu anlatan bir birikimi sunuyor size Yaşar Kemal: Bir Ömür Edebiyat. Edebiyata adanmış bir ömrün bütün dönemeçlerini gözler önüne seren bu kitapla Yaşar Kemal’e daha da yakından bakacaksınız.(Tanıtım Bülteninden)

Konuk Yazar
Karacaoğlan’ın Üç Güzeli!/ Onur Caymaz
Ben meylimi üç güzele düşürdüm, diye başlar şiirine Karacaoğlan: “Biri şemsi, biri kamer, ille elif.” Üç güzeli birden sevmiş. Karacaoğlan, sever. Şairdir, uzaktan, yanarak sever. Bazen kendi bile bilmez severken. Devam: “Onların aşkıyla aklım şaşırdım / Biri şemsi, biri kamer, ille elif.” Şaşırırsın tabii. Şiir var bu pazar ey okur; ne güzel. Hangi gazetede, benden başka kim şiirden bahseder:
“Birinin evleri kaya başında / Birinin evleri alnım duşunda / Biri yeni değmiş on beş yaşında / Biri şemsi, biri kamer, ille elif.” Güzelleri biraz tarif etti, hanımefendilerin adresini de verdi, besbelli gidip saatlerce dolanıyor oralarda. Biraz da tanıtsın: “Birinin parmağı dopdolu yüzük / Birinin kolunda sırça bilezik / Büyüğünü sevsem küçüğe yazık / Biri şemsi, biri kamer, ille elif.” Sınıfsal tespiti de koydu masaya. Bunlar belli ki bey, paşa kızı. Belki de evliler, olur a! Ne demişti Karacaoğlan soyundan Süreya: “Evli bir kadınla rakı içerken / Rozet gibi göğsüne takmış cesaretini.”
Devam ediyor: “Turna gelir, yüce dağı yol eder / Ördek gelir, çayır çimen göl eder / Üç güzel oturmuş bana el eder / Biri şemsi, biri kamer, ille elif” Güzel! Turna, ördek derken suçu da kadınlara attı! Ben masumum, onlar el etti, dedi. Hepsi âlâ. Peki ya bu hanımlardan biri bizimkini beğenmez, kara kuru herif derse. Öyle ya, adında bile kara var şairin. O zaman cevap tarihtir: “Bana kara diyen dilber / Gözlerin kara değil mi? / Yüzünü sevdiren gelin / Kaşların kara değil mi? /… / Göllerde kuğular olur / Göğüs ak kara benlidir / Mısır’da çok zengin vardır / Kölesi kara değil mi? // Pınara konan kuğunun / Kanadı beyaz çoğunun / Çöldeki Arap beyinin / Çadırı kara değil mi?”
Peki, sonuç? Her zaman sonuç gerekmez ama bak ey okur! Elinde sazıyla göçer bir adamın söylediği birkaç dize okudun. Buyur, aynı zamanda ilk edebi eserlerden de olan Tevrat’a gel şimdi. Tevrat’ın Ezgiler Ezgisi kitabı bir konuşmayla açılır. Bu senaryoda bir kız, kızın arkadaşları, bir de erkek var. Kız esmerdir yalnız dikkat. Âşık olduğu erkeğe dönüp diğer kızları göstererek, biraz kıskanç, “ne kadar haklılar seni sevmekte” deyip devam eder; Ezgiler Ezgisi 1.5, aktarıyorum: “Esmerim ben, ama güzelim, Ey Yeruşalayim kızları! / Kedar’ın çadırları gibi, Süleyman’ın çadır bezleri gibi kara. / Bakmayın esmer olduğuma, güneş kararttı beni.” Çok iyi! Kendisine kara diyen hanımlara, Karacaoğlan’ın yukarıda verdiği cevaba tekrar bak şimdi!
İlginç mi? Benim bazı günlerim böyledir. Şiirler arasında. Bir yerlerden Nâzım’a, Külebi’ye akar, oradan kalkar Ülkü Tamer’e, Refik Durbaş’a (iki baba şair de yaşamıyor artık), ömrüne bereket ustam Özdemir İnce’ye, oradan da Ritsos’a, Elitis’e… Sonra yine elinde sazıyla, belki arada çobanlık da eden bizim Karacaoğlan’a.
Daha ilginci gelsin: Tevrat’tan da gerilere gidelim, Olympos Dağı’na. Mevzu var! Tanrıça Thetis, Zeus tarafından ölümlü Peleus ile evlendirilmekte. Nifak tanrıçası Eris, ortalığı karıştırır, milleti birbirine düşürür diye düğüne davet edilmemiş.
Eris, düğün yemeği için tanrılar, tanrıçalar toplandığında, sofraya, üzerinde “en güzele” yazan bir altın elma atıp kaçar. Tanrıçalardan Athena, Hera ve Afrodit, en güzeli benim diyerek atılır ortaya. Bunun üzerine Zeus, habercisi Hermes’i, hanımefendileri İda Dağı’na götürmekle görevlendirir ki ortalık karışmasın. Orada, Paris adlı bir çobanı, olan bitenle hiç ilgisi yokken seçici atar. Zira hanımlardan birini Zeus seçse, ötekine ayıptır, başına da iş açılır! Paris günah keçisi olur. Dünyanın ilk güzellik yarışmasıdır yapılan! Çoban, en güzel tanrıçayı seçip elmayı ona vermelidir. Üç güzel karşısına dizilir. Hera, seçilirse Paris’e Asya İmparatorluğu’nu; Athena, bilgelik ve gireceği tüm savaşlarda zaferi; Afrodit, dünyanın en güzel kadınını vaat eder. Paris tabii ki elmayı Afrodit’e verip en güzeli belirler. Dünyanın en güzel kadınına tav olmuştur, erkek işte! Peki ne oldu şimdi deme. Dikkat: Üç güzel ve bir adam var hikâyede!
Hatırlasana, kaç kadın seviyordu Karacaoğlan: Üç? Kimdi onlar: Şemsi, kamer, elif. Küçük harfle… Şems, güneş: Can veren, güç veren aydınlık, eril özellik. Kamer: Gökteki ay: Doğuran, karanlık, dişil. Athena ile Hera’yı andıran özellikler bunlar. Elif ise ay ve güneşin kapsayıcısı. Tanrı dersin, Kutsal Ruh, Allah, Rab dersin. Ona da Afrodit düşüyor bizim sıralamada; olur mu diyeceksin! Elif’in ebced değeri 1, tanrının birliğini simgeler. Karacaoğlan’ın diğer yazdıklarını okursan bu isimdeki “1 tanesi” hanıma, aşk “tanrıçası” muamelesi yaptığını açıkça göreceksin.
Bu üçlüler meşhur: Alevi kültürünün değişmezi Ali, Muhammed, Allah; Hıristiyanlıkta Baba, Oğul, Kutsal Ruh; cennet, cehennem, araf. Unutulmaz, Ahmet Taner Kışlalı’nın bir yazısında andığı unutulmaz üç güzel de: Ömer Laçiner, Orhan Pamuk ve Murat Belge!
Peki okuma yazma bilmez Karacaoğlan, bunca şeyi nasıl bildi? Şiirin sonsuz bilgisi bu. Şair, bilir. Şair, gerçek olanından söz ediyorum, soytarısından değil, büyücüdür! (Aydınlık)

Haftanın Şiiri
Kitap Uludur/ Ali Yüce
Kitap
Anamca ulu
Ekmekce lokma lokma
Suca yudum yudum
Kenarında yitirdim dünyayı
Ortasında buldum

Odundum eğirdi beni
İnsana çevirdi beni
Geceyi onunla yıktım
Kara girdim koynuna
Ak çıktım

Haftanın Sanat Gündemi
Altın Defne Genç Şiir Ödülü Duyurusu
Hatay Büyükşehir Belediyesi, Defne Belediyesi ve Aalen-Antakya Kültür Derneği, 2015 yılında vermeye başladığı “Altın Defne Edebiyat Ödülü”ne ek olarak 2016 yılından başlayarak, Yasakmeyve şiir dergisi ile her yıl “Altın Defne Genç Şiir Ödülü” vermeyi kararlaştırmıştır.
Ödülün amacı yaratıcı, nitelikli şiir dosyaları destekleyerek, genç yeteneklerin okurla buluşmasını sağlamak ve şiir dünyamızın zenginleşmesine katkıda bulunmaktır.
2019 yılı için 1987 doğumlu veya daha küçük yaşta olanların gerçek isimleriyle katılabileceği ödülde dosyaların daha önce ödül almamış olması gerekmektedir.
Dosyalar 7 nüsha halinde gönderilecektir. Ayrıca dosyanın CD’ye kaydedilmiş bir kopyası da gönderiye eklenecektir. Dosyada şairin kısa yaşam öyküsü ve iletişim adresi, telefonu da bulunması gerekmektedir.
Son katılma tarihi 1 Eylül 2019’dur
Ödül töreni 29 Kasım 2019 tarihinde yapılacaktır.
Ödül alan dosya Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından kitaplaştırılacaktır.
Dosyaların gönderileceği adres: Aalen Antakya Kültür Derneği-Kurtuluş Caddesi No:31 Nur Apt. Kat 3 Antakya/ HATAY
Ayrıntılı bilgi için: Tel: 0505 6474629 (Mehmet Karasu)
[email protected]
GENÇ ŞAİRLERİMİZE ÖNEMLE DUYURULUR

71. ölüm yıl dönümünde Sabahattin Ali yazdıklarıyla yaşıyor
Sabahattin Ali yalnız edebiyat ve sanatçı olarak değil düşünce yazıları ve gazeteciliği ile de ülke tarihimizde iz bırakmıştır.
71. ölüm yıl dönümünde Sabahattin Ali yazdıklarıyla yaşıyor (Tahir ŞİLKAN)
“Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım.”
Menderes Hükümetlerinin Başbakan Yardımcısı ve Ticaret Bakanı Samet Ağaoğlu; ‘Demokrat Parti’nin Kuruluşu’ alt başlıklı ‘Siyasi Günlük’ ismi verilen anı-günlük’te yer alan 13/1/1949 tarihli yazısında Sabahattin Ali’nin Bulgaristan’a kaçarken sınırda başı taşla ezilerek öldürüldüğünü yazdıktan sonra 14/01/1949 tarihinde günlüğüne şu satırları yazar:
“Dün Menderes (Adnan), Sabahattin Ali’nin hükümet tarafından öldürüldüğünü, hadisenin on gün önce olduğunu, hükümetin bu işi nasıl meydana çıkaracağını çok düşündüğünü, eğer geçmişte 33 kişinin öldürülmesi hadisesi olmasaydı, meydana çıkartmamak yolunu tutacaklarını, fakat buna imkan bulamadıklarını, bunun için de hadiseye gazetelerde yazılan şekli verdiklerini anlattı. Açılan yolun fena olduğunu söyledim. ‘Doğru, inşallah bununla ebediyen kapanır’ cevabını verdi…”
Hükümetin Sabahattin Ali’nin katledilmesine verdiği şekil; Ali Ertekin adlı kişinin galeyana gelerek ve milli hislerle” Sabahattin Ali’yi başını ezerek öldürdüğü şekildir. Ancak sonraki yıllarda yapılan araştırmalar, Ali Ertekin’in devlet adına çalıştığı ve Sabahattin Ali’nin yakalanarak sorgulandığını, işkencede öldürüldüğünü, Sabahattin Ali’nin katledilmesinde devletin rolünün gizlenmesi için “bu hikayenin” oluşturulduğunu ortaya çıkarmıştır.
Ali Ertekin tutuklanmış, yargılanmış, 4 yıl hüküm giymiş, 1950 yılında çıkan Af Kanunu ile de serbest kalmıştır.
Ali Ertekin, sonraki yıllarda İstanbul’da Göksu Deresinin yanında çevresi güllerle kaplı, pembe boyalı, iki katlı, şirin bir evde yaşamını sürdürmüştür.. Sabahattin Ali’ nin mezarı bile bilinememiş, bulunamamıştır. Ancak onurlu aydın kişiliği, halktan yana yazarlığı unutulmaz yapıtları ile yaşamıştır.

30’uncu Ankara Uluslararası Film Festivali başlıyor
Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen, Ankara Uluslararası Film Festivali’nin 30’uncusu, 18- 28 Nisan 2019 tarihleri arasında yapılacak. Festival biletleri 6 Nisan’da satışa çıkacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen, 30’uncu Ankara Uluslararası Film Festivali, 18-28 Nisan 2019 tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak. Dünya sinemasından özel bir seçkinin yer aldığı festivalde, kısa film ve belgesel gösterimlerinin yanı sıra bu yıl özel gösterimler de yapılacak. 10 gün sürecek festivalde 14 bölümde 120’ye yakın film, yönetmen ve oyuncuların katılımıyla izleyiciyle buluşacak. Ayrıca festival boyunca söyleşi, atölye çalışmaları ve özel etkinlikler, her yaştan Ankaralı sinemaseverler için ücretsiz olarak yapılacak. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin bu yılki gösterimleri Büyülü Fener Kızılay Sineması’nda, FESTİLAB bölümünde yer alan söyleşi, atölye çalışmaları ve özel etkinlikler ise Karikatür Atölyesi ve Mülkiyeliler Birliği’nde yapılacak.

Aziz Nesin Emek Ödülü Kadir İnanır’a
Ankara Uluslararası Film Festivali, bu yıl ulusal yarışma, kısa film, özel gösterimler, dünya sineması ve FESTİLAB bölümleriyle izleyiciyle buluşuyor. Ünlü oyuncu ve yönetmenlerin yer aldığı filmlerin Türkiye ve Ankara prömiyerlerinin yanı sıra, uluslararası festivallerden ödüller, alan en iyi yapıtlar da dünya sineması bölümü programında yer alacak. Festivalde Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından verilen onur ödülleri bu yılki sahiplerini buldu. ‘Aziz Nesin Emek Ödülü’ Kadir İnanır’a, ‘Sanat Çınarı Ödülü’ Nazlı Eray’a, ‘Kitle İletişim Ödülü’ Gülse Birsel’e 18 Nisan’da MEB Şura Salonu’nda gerçekleştirilecek açılış töreninde takdim edilecek.––(DHA)

24. İzmir Kitap Fuarı
Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından, Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği beraberinde hazırlanan 24. İzmir Kitap Fuarı, 6-14 Nisan 2019 tarihleri arasında her zamanki yerinde Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nda (Kültürpark) düzenlenecektir.
Bu yıl 450 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleşecek İzmir Kitap Fuarı, yaklaşık 120 kültür etkinliğine ev sahipliği yapacaktır. Dokuz gün boyunca düzenlenen etkinlikler ve imza günlerinde yüzlerce yazar okurlarıyla buluşma fırsatı yakalayacaktır.
Onur Konuğu Hidayet Karakuş
24. İzmir Kitap Fuarı Onur Konuğu şair ve yazar Hidayet Karakuş olarak belirlendi. Fuar süresince düzenlenecek panel ve söyleşilerde Hidayet Karakuş’un edebiyatı, eserleri ve yaşamı ele alınacak; aynı zamanda TÜYAP tarafından kendisi için armağan kitap hazırlanacaktır.
Girişin ücretsiz olduğu İzmir Kitap Fuarı, her gün 11.00-20.00, fuarın son günü olan 30 Nisan Pazar ise 11.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Söylencelerimiz
Defne Apollon Söylencesi
“Zeus’un oğlu ışık tanrısı Apollon, Taselya ırmağı kenarında dolaşırken genç ve güzel bir kız görür. Babası ırmak tanrı, annesi orman tanrı olan bu güzel su perisinin adı Daphne’dir. Daphne, Apollon’un içinde arzular uyandırır, Daphne ile konuşmak ister. Daphne, ışık tanrısının içinden geçenleri anlamıştır. Lakin Apollon bir tanrıdır ve tanrıyı seven genç bir kız ya sürgüne gönderilecek ya öldürülecektir. Defne bunu bildiği için kaçmaya başlar. Apollon, Daphne’yi kovalar. Çapkın tanrı bir yandan da “kaçma, seni seviyorum.” diye bağırır. Daphne kaçmaya devam eder. Apollon’a gelince, bu su perisini mutlaka yakalamak istemektedir. Aralarındaki mesafe iyice kısalır ve bir an gelir ki Daphne, Apollon’un sıcak nefesini saçlarının arasında duyar. Artık kurtuluş olanağının kalmadığını anlayan güzel Daphne, birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak şöyle bağırır: “Ey toprak ana!..beni ört, beni sakla beni kurtar.” Bu içten yalvarış üzerine Daphne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Göğsünü gri bir kabuk bağlar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, ayakları kök olup toprağın derinliklerine dalar. Güzel kokulu bir defne ağacı oluverir. Bu manzara karşısında şaşıran Apollon, Daphne’nin ağaç oluşunu üzüntüyle izler, sonra ona sarılır ve sert kabuklar altında hâlâ çarpmakta olan kalbinin sesini duyar. “Daphne!” der. Bundan sonra sen Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler, şarkılarda şiirlerde adımız yan yana geçecek.”
Bunun üzerine Daphne dallarını eğerek Apollon’u saygıyla selamlar.”

Ne Okusak
1.Kendine Tapan Kadın/Suat Derviş/İthaki
2.Umudun Rengi/Suna Dündar/Zeus Kitabevi
3.Dişi Kurdun Rüyaları/ Cengiz Aytmatov/Ötüken
4.Ay Hırsızı7 Sunay Akın/ İş Bankası
5.Kardeşimin Hikayesi/ Zülfü Livaneli/DK