Antakya’da kültür-sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Antakya Kitaplığı Bozkırdaki Çekirdek /Kemal Tahir) “ Bozkırdaki Çekirdek (1967), 1943 yılında açılan bir köy enstitüsünün zorlu kuruluş öyküsünü anlatır. Kemal Tahir, enstitünün karşısına çıkan “zor”ları, romanın dokusuna yerleştirerek biri bitmeden diğeri başlayan bir silsile halinde sıralamıştır: Bakanlıkta istemeyenler vardır; enstitünün kurulduğu çevreye yakın köyün ağası ve yandaşlarının çıkarlarıyla uyuşmazlık vardır; köy […]

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Antakya Kitaplığı
Bozkırdaki Çekirdek /Kemal Tahir)
“ Bozkırdaki Çekirdek (1967), 1943 yılında açılan bir köy enstitüsünün zorlu kuruluş öyküsünü anlatır. Kemal Tahir, enstitünün karşısına çıkan “zor”ları, romanın dokusuna yerleştirerek biri bitmeden diğeri başlayan bir silsile halinde sıralamıştır: Bakanlıkta istemeyenler vardır; enstitünün kurulduğu çevreye yakın köyün ağası ve yandaşlarının çıkarlarıyla uyuşmazlık vardır; köy enstitülerinin kuruluş felsefesini ve uygulamalarını fazla hamasî ve gerçekten uzak bulan öğretmenler vardır; çocukların yaptığı binlerce kerpici bir gecede çamura döndüren doğanın acımasız yüzü vardır…
bozkırdaki çekirdek’in konusu:
Enstitü ülküsüne her şeye rağmen bağlı tek öğretmen, müdür Halim Akın’dır. Gerçi o da geçmişte yaşadığı bir yılgınlığın öğrencilerine nasıl olumsuz yansıdığını gördükten sonra, asla yılmaması gerektiğini, ola ki yılarsa, bunun domino taşı etkisi yapacağını hesaplamış olabilir. Yanında genç bir öğretmen yardımcısı olarak enstitüde göreve başlayan Emine Güleç’in asıl amacı, enstitüler üzerine sosyolojik bir tez hazırlamaktır. Köylü, 1943’lerde pantolonlu bir hatun görmenin şaşkınlığını yaşar. Enstitü onun için iyi bir veri alanı olacaktır.”

Konuk Yazar: Köy Enstitüleri bir kültürdür/Öner YAĞCI
Köy Enstitüleri, ülkemizin hem eğitim tarihiyle hem de siyasal, ekonomik, kültürel tarihiyle ilgili bir olay olarak doğru anlaşılmalı, yarına doğru aktarılmalıdır.
Köy Enstitüleri, ülkemizde geleceğe yönelik doğru adımlar atılabilmesi için eğitimcilerin, siyasetçilerin, ekonomistlerin, toplumbilimcilerinin, düşünen her insanın sonuçlar çıkaracağı bir toplumsal yaşanmışlıktır.
Bu yaşanmışlık, bağrından çıkanların ve duyarlı aydınların sürdürdüğü savaşımla dünden bugüne taşınmış bir gerçek olarak onur duyulan bir aydınlık anıtı ve bir kültürdür.
Köy Enstitüleri, Manifesto’nun ilk cümlesi “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor” gibi bir ruhtur.
Doğu’nun mazlum uluslarının kurtuluş umudunun, insanlaşma, özgürleşme düşlerinin gerçekleştirilmesi için cesurca atılan adımların kültürüdür, ruhudur.
Bencilliğin olmadığı, özverinin kitabının yazıldığı, hep birlikte büyütülen düşlerin müthiş adımlarının kültürüdür.
Bu kültür, “topraktan öğrenip kitapsız bilenler”in ufuklarına gökkuşağı yaratmasıdır.
Bu kültür, gökyüzünü fethetme ve “gerçekçi olup olanaksızı isteme” yürekliliğini bir imeceye, kültüre dönüştürmesidir.
Bu kültür, Tonguç’un “İnsanoğlunun kazanacağı en büyük zafer, korkuyu yenmesiyle elde edeceği zaferdir” sözünün toprağa basması, efsaneleşmesidir.
Atatürk, İnönü ve Nafi Atuf Kansu gibi devlet adamları, Saffet Arıkan, Hasan Âli Yücel gibi bakanların desteğiyle Tonguç’un hep yanında olan, ona güç veren, ipek gibi dostluklarla gelişen gözü pek, yakın tarihimizin adsız kahramanları olan öncü eğitimcilerin imecesinin yarattığı bir efsanenin kültürüdür Köy Enstitüleri.
Bu kültürün yarattığı köylü çocukları, bu gerçekçi devrimcilerin dirilttikleri insanlarla başlayan aydınlar kuşağı, yaşamımıza can suyu taşıdı. Kardeşçe bir yaşam özlemiyle insanı dirilttiler, özgürleştirdiler. Sonrası damlanın okyanus olması gibiydi…
Günümüz küreselleşme koşullarında Köy Enstitüleri, yakın tarihimizin örnek alınası, olmazsa olmaz bilinçlerindendir. Eğitim, kültür, toplumsal ve siyasal birikimimiz açısından da gözbebeğimiz gibi yarına aktarmamız gereken onurlu tarihimizdir. Bu onurlu tarih, yaşama biçimi algılanışı ve kültürü, ruhu olarak, toprağımıza ve insanımıza yakışan ses bayrağımız dilimiz gibi, Nâzım Hikmet, Aziz Nesin gibi vicdanımız ve aydınlık sevdamızdır.
Notre Dame’dan Köy Enstitülerine
Notre Dame Katedrali bugün görülmek için en çok gidilen bir insanlık değeri olmasını edebiyata borçludur. 20. yüzyılın büyük yazarı (ki en sevdiğim yazardır) Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu romanıyla ölümsüzleştirmesinin bir armağanı olan Notre Dame’daki yangın, bu nedenle insanlığa büyük bir yara açmıştır.
Tıpkı Köy Enstitülerinin kapatılmasının açtığı yara gibi…
Bu yara sarılıyor… Ülkemizin dört bir yanında bu hafta geleneksel etkinlikler yapılıyor. Belediye, kent konseyi, ADD, ÇYDD, Eğitim-Sen, Eğitim-İş, KEÇEV, YKKED, İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı, Halkevleri, CUMOK, Ulusal Eğitim Derneği, Dil Derneği, Eğit-Der ve daha birçok kurum bu hafta boyunca geleneksel etkinlikler düzenliyor. Yücel ve Tonguç’un yaşamları eşliğinde Köy Enstitülerinin anlatıldığı Yücel’in Çiçekleri (Yön. Cengiz Özkarabekir) birçok yerde gösteriliyor.
Cumhuriyet, 17 Nisan günü Ceyhun Atuf’un Tonguç’un Kitapları’nı ek olarak verdi.

Haftanın Şiiri
23 NİSAN/ Hasan Ali YÜCEL
23 Nisan…
Yurdu koruyan,
Yarını kuran,
Sen ol çocuğum.
Eskiyi unut,
Yeni yolu tut,
Türklüğe umut,
Sen ol çocuğum.
Bizi kurtaran,
Öndere inan,
Sözünü tutan,
Sen ol çocuğum.
Küçüksün bugün,
Yarın büyürsün
Her işte üstün
Sen ol çocuğum.
Çalışıp öğren,
Her şeyi bilen
Yurduna güven
Sen ol çocuğum.

Haftanın Sanat Gündemi
24’üncü “Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü” kazananları belli oldu
Bu yıl “Bir Şiiri İnceleme” disiplininde verilen ödüle, Rojhat Turgut’un “Nâzım Hikmet, ‘Saman Sarısı’ ve Modernizm” adlı çalışmaları ve Kaan Tanyeri’nin “Ece Ayhan’ın ‘Melankolya Çiçeği’ Adlı Şiirine Metin Dilbilimsel Yaklaşım” araştırması layık görüldü. Ayrıca Hüseyin Akcan, Cihan Camcı, İlhan Sami Çomak ve Ali Selçuk’un çalışmaları yayımlanacak kitapta yer almasına oy birliğiyle karar verildi.
Ödül töreni 5 Mayıs Pazar günü saat 19.00’da İzmir Buca Protestan Baptist Kilisesi’nde yapılacak. (Evrensel)

Gazeteci Oktay Akbal anılacak
Türk edebiyatının ünlü ismi, öykü ve roman yazarı, gazeteci Oktay Akbal, Muğla’nın Ula İlçesinde yapılacak ‘Cumhuriyet Muğla’dan Doğdu’ etkinliği ile doğum gününde anılacak.
Türk edebiyatının ünlü ismi, öykü ve roman yazarı, gazeteci Oktay Akbal, Muğla’nın Ula İlçesinde yapılacak ‘Cumhuriyet Muğla’dan Doğdu’ etkinliği ile doğum gününde anılacak.
Muğla’daki bir otelde gerçekleştirilecek programın sunuculuğunu Muğla Sanatseverler Derneği Başkanı Saadettin Özbek yapacak. 20 Nisan’da saat 17:00’da başlayacak programda Quartet dinletisi, video gösterimi gerçekleştirilecek. Oktay Akbal’ı anma gününde ayrıca; Hamdi Yücel Gürsoy, Gazeteci Ali Sirmen, Alev Coşkun, Miyase İlknur, Erol Ertuğrul, 26. Dönem Milltvekili Mustafa Balbay, Ayla Akbal ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün konuşma yapacaklar.

“Halikarnas Balıkçısı” 129. doğum gününde anıldı
Muğla’nın Bodrum ilçesinde, “Halikarnas Balıkçısı” olarak bilinen gazeteci, yazar, ressam, şair, rehber, araştırmacı Cevat Şakir Kabaağaçlı, 129. doğum gününde anıldı.
MUĞLA (AA) – Muğla’nın Bodrum ilçesinde, “Halikarnas Balıkçısı” olarak bilinen gazeteci, yazar, ressam, şair, rehber, araştırmacı Cevat Şakir Kabaağaçlı, 129. doğum gününde anıldı.
Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın 129. doğum günü, Bodrum Halikarnas Balıkçısı Forumu tarafından, İlçe Belediyesinin desteğiyle düzenlenen etkinlikle kutlandı.
Mezarının bulunduğu Gümbet Mahallesi Gönül Tepe mevkisindeki etkinlikte, Kabaağaçlı’nın hayatıyla ilgili bilgi verildi. Burada şiirler okuyan öğrencilere, Kabaağaçlı’nın sevdiği ve ilçeye getirdiği bitkilerden mimoza dağıtıldı.
Halikarnas Forumu üyelerinin yanı sıra katılımcılardan bazıları, Kabaağaçlı’nın yaşamı ve ilçeye yaptığı katkıları anlattı.
Bodrum Halikarnas Balıkçısı Forumundan Rüştü Tezcan, yaptığı açıklamada, halkın, çocuklarının yanı sıra hayvanlarına bile isim koyarken, Kabaağaçlı’dan görüş aldığını dile getirdi.
Kabaağaçlı’nın mezarına çiçek bırakıldı.
Öğrenciler ve vatandaşlar, Kabaağaçlı’ya ait bazı eşya ve eserlerinin yer aldığı müzeyi gezdi. Etkinlik, “Merhaba Çocuklar” yazılı pastanın kesilmesiyle sona erdi.
Sabahattin Kudret Aksal Yazın Ödülü 2019 sonuçları belli oldu
Eray Canberk başkanlığında Egemen Berköz, Abdülkadir Budak, Adil İzci, Turgay Kantürk, Gonca Özmen ve aile adına Selçuk Bütün’den oluşan Sabahattin Kudret Aksal Yazın Ödülü 2019 Seçiciler Kurulu, 28 Mart 2019 tarihinde ikinci kez toplanarak ödülleri belirledi:
2019 yılında şiir dalında verilecek ödülü, Seçiciler Kurulunun da yapıt önerebilmesi bağlamında; kurduğu şiir yapısı, dil ve söyleyiş yalınlığı, poetik duruşu, düşünsel derinliği, doğaya ve doğal olana özel dikkati; bu değerlerin yanı sıra kuşağı içindeki konumu ve şiirimizi uluslararası düzeyde temsil becerisiyle, “Giderken Öpmeseydin Keşke” yapıtıyla Gökçenur Ç.’ye,
Seçiciler Kurulu Özel Ödülünün, Sabahattin Kudret Aksal’ın yapıtlarını, yanı sıra dergi ve gazetelerde kalan yazı ve söyleşilerini, soruşturma yanıtlarını bilimsel yol ve yöntemlerle, özveri ve titizlikle yayına hazırlayan Dr. Arif Yılmaz’a sunulmasına karar verildi.
Ödül töreni, Sabahattin Kudret Aksal’ın doğum günü olan 25 Nisan 2019 tarihinde, saat 19.00’da YKY’de yapılacak.(edebiyathaber.net)

Romanın Yorgun Savaşçısı: Kemal Tahir
Eserlerinde Anadolu, Kurtuluş Savaşı yılları ve Osmanlı tarihi gibi konuları işleyen, şiir, hikaye ve romanlarıyla tanınan yazar Kemal Tahir, ölümünün 46 yılında anılıyor.
Asıl adı İsmail Kemalettin Demir olan romancı, 13 Mart 1910’da İstanbul’da dünyaya geldi.
Farklı okullarda tamamladığı ilkokulun ardından 1923’te Kasımpaşa’daki Cezayirli Haşan Paşa Rüştiyesi’ni bitiren Tahir, Galatasaray Lisesi’ndeyken annesinin vefatı üzerine öğrenimini yarım bırakıp çalışmaya başladı.
Kemal Tahir, 1928-1932 yılları arasında avukat katipliğinin yanı sıra Zonguldak Kömür İşletmeleri’nde ambar memurluğu yaptı.
Eserlerinde Anadolu, Kurtuluş Savaşı yılları ve Osmanlı tarihi gibi konuları işleyen Tahir, edebiyat hayatına çeşitli takma adlar kullanarak İçtihad, Yeni Kültür, Geçit, Karikatür ve Yedigün dergilerinde çıkan şiir ve öyküleriyle başladı.

Bir Portre: Kemal Tahir
Asıl ismi İsmail Kemalettin Demir olan Kemal Tahir 15 Nisan 1910 yılında İstanbul’da doğdu. Babası II. Abdülhamid’in yaveri olan bir deniz subayıdır. Galatasaray Lisesinde okurken okulunu yarıda bırakarak çalışmaya başladı.
Çeşitli işlerde çalıştı. Vakit, Son Posta gibi gazetelerde muhabirlik ve düzeltmenlik yapmıştır. Karagöz gazetesinde başyazarlık yaptı. Tan gazetesinin yazı işleri müdürlüğüne getirildi.
Kemal Tahir Nazım Hikmet Ran ile birlikte Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesinde isyana teşvik suçlaması ile yargılanmış 15 yıl hapse mahkum edilmiştir. 12 yıl ceza evinde yatan Kemal Tahir genel afla özgürlüğüne kavuşmuştur.
Kemal Tahir özgürlüğüne kavuştuktan sonra İzmir Ticaret Gazetesi İstanbul temsilciliğini yaptı. 7 Eylül 1955 olaylarında gözaltına alındı ve 6 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı.
Aziz Nesin ile birlikte Düşün Yayınevini kurmuştur. 60 yıldan sonra tamamı ile birlikte edebiyata yönelmiş ve kendini yazmaya vermiştir. Geri kalan hayatını romanlarından gelen gelir ile sürdürdü.
M. Kemalettin imzası ile birlikte Mayk Hammer ve Sherlock Holmes romanlarını yazdı. Yedigün dergisinde yayınladığı öyküleri 2006 yılında kitaplaştırıldı.
Yorgun Savaşçı eseri ile Yunus Nadi Roman Armağanını ve Devlet Ana eseri ile TDK Roman ödüllerini aldı. Yorgun savaşçı eseri beyazperdeye uyarlandı fakat gösterime girmedi yakıldı.
Kemal Tahir halkı hapiste tanımıştır. Romanlarında işlediği başlıca konuları meşrutiyet, köy enstitüleri, tek parti dönemi olmuştur.
21 Nisan 1973 yılında İstanbul’da hayatını gözlerini kapamıştır.

Okuma Önerileri(Çocuklar İçin)
1.Kırlangıcın Kanat Vuruşu/Ali Püsküllüoğlu/ Kültür Bakanlığı
2.Yıldızzları Avuçlayan Çocuk/ Necle Karataş/Koru Çocuk
3.Sevgili Öğretmenim/Necati Güngör/Günışığı Yayıncılık
4.Sevgi Güneşi Çocuklar/ Oktay Zerrin/Baygenç Yayıncılık
5.Merhaba Sevgi/Ayla Kutlu/ Bilgi Yayınevi

Nereye Gitsek?
3. HATAY KİTAP FUARI, 20 Nisan tarihinde açıldı. 28 Nisana kadar devam edecek. Kaçırmayalım. Kitapla okuru, okurla yazarı bir araya getiren en güzel mekanlardır kitap fuarları

SÖYLENCELERİMİZ: Lokman Hekim söylencesi
Tüm bitkilerin dilinden anlayan Lokman hekimde her derde deva ilaçları anlatan bir kitap vardır.”Hikmet-ül Lokman” adlı bu kitap la Davut Peygamber hastaları iyileştirmiştir.Kitap Danyal Peygamber eliyle Babil’e geçmiş Orada Aristoteles onu Grekçe’ye çevirmiştir.Harun Reşit döneminde ise Arapça çevirisi yapılmış o günden sonra ise halk hekimlerinin elinde bir başvuru kaynağı olmuştur.Günümüze değin süren bu kaynak günümüzde aslı gibi değildir.
Efsaneye göre Lokman Hekim iyice yaşlanmıştır.Günün birinde ölüme çare olacak otu bulmak için bir kayığa biner.Kitabı dayanındadır.Asi ırmağı üzerinde ağır ağır giderken bir adam belirir ve seslenir:
-Lokman bu yaşta tek başına nereye?
-Ölüme çare bulmaya
-Ölüme çare varmıdır?
-Yoktur belki ama aramakta mı yoktur?
-Bak hele şu kitaba ne kadar ömrün kaldı?
-yoksa sen azrailimsin?
-………
Birden kayık devrilir ve Lokman boğulur.Kitap da suya düşer.Dalgalar ancak küçük bir bölümünü kıyıya ulaştırır.Diğerleri yiter kaybolur.O yıl Lokman’ın düştüğü asi ırmağı taşar ve ülkede görülmemiş bir bolluk olur.Irmağa yaşam suyu anlamına gelen asi adı verilir.Yörede o kitaptan arda kalanların günümüze ilham kaynağı olduğu söylenir.

Exit mobile version