Hazırlayan: Mehmet Karasu
Haftanın Kitabı
Köy Enstitüleri Destanı/ Abdullah Özkucur
Abdullah Özkucur, Antakyalı bir aydın, bir bilge insan.
Köy enstitülerinde okumuş ve orada gördüklerini yazıya dökmüş bir örnek insan.
Yaşamını Ankara’da sürdürüyor, ileri yaşına rağmen yılmıyor ve deneyimlerini paylaşıyor.
“ Köy enstitüleri bir anda erdemli insanlar mı yetiştirdi, hayır. Boş inançları, bilgisizliği birkaç yılda kazımak olanaksızdır. Ne ki doğru temel atılmıştır, maya tutmuştur, sürekli gelişmiştir. Abdullah Özkucur özelinde baktığımızda tam anlamıyla savaşım görürüz. kendi köylülerince taşlanmıştır. Bölgesinde “casus”
Yapıtta daha birçok yaşamsal bilgi var. Özkucur’un kitaplarını özellikle gençler kesinlikle okumalılar.
Abdullah Özkucur bilge, anıt bir insan… Salt bilgisiyle, savaşımıyla değil, üstün, erdemli kişiliğiyle de. Özkucur Tanrı’dan dört beş yıl daha istiyor; kitaplarını yazmak için. Bu satırların yazarı böylesi bilgelerin yaşam sürelerinin kesinlikle yüzyılı aşmasının kural olması gerektiği kanısındadır.”
Konuk Yazar
Maalesef sadece ülke kıyaslamalarına çok takılıp kalınca arkadaki daha makroyu gözden kaçırıyoruz. PISA 2018’den çıkarılacak birinci çıkarım: Dünya genelinde eğitim hedeflerinden henüz uzakta bulunuluyor, tüm dünya eğitim öğretimde dökülüyor. Din türü ve dindarlık düzeyine göre eğitim başarısı çok düşüyor.
Okuma becerileri 6. Seviye- 698 ve üstü): “Bu düzeydeki öğrenciler, istenilen bilginin metin içerisinde saklı olduğu uzun ve soyut metinleri anlayabilirler. (…) Bilginin kaynağı ve geçerliğiyle ilgili ipuçları aracılığıyla metinler arasındaki uyumsuzlukları belirleyebilirler. Metinler arası tutarsızlıkları çözebilir, farklı metinlerdeki bilgilerin benzer ve zıt yönlerini karşılaştırabilirler.”
Okuma becerileri 5. Seviye- 626 ve üstü): “Bu düzeydeki öğrenciler, (…) karışık ve soyut ifadelerin olduğu durumlarda gerçek ile algı arasındaki ayrımı yapabilirler. Çeşitli ipuçlarından yola çıkarak verilen bilginin kaynağının ya da içeriğinin objektifliğini değerlendirebilirler.”
Bu iki seviyeye hiçbir ülke ortalaması çıkmamış bulunuyor.
Katılımcı 79 ülkenin okuma becerileri ortalama puanı 453 olup 37 OECD ülkesinin 487 ve Türkiye’nin okuma becerileri ortalama puanı 466’dır.
4. seviye puanı alt limiti 553 olup B-S-J-Z (Çin) 555 puanla 4. seviye civarındadır. OECD ülkeleri ortalaması 3. seviyede kalmakta, Dünya ortalaması ve Türkiye ancak alttan 2. seviyede yer alabilmektedir.
Matematik ve fende de durum değişmemektedir. Katılımcı 79 ülkenin matematik alanındaki ortalama puanı 459, 37 OECD ülkesinin 489, Türkiye’nin 454’tür. Yani yine OECD ancak 3. seviyede, Dünya ve Türkiye 2. seviyededir. Türkiye’nin matematikteki başarısı dünya ortalamasının da altında bulunmaktadır.
79 ülkenin fen alanındaki ortalama puanın 458, OECD’nin 489 ve Türkiye’nin 468 olduğu belirlenmiştir. Yine Çin 4. seviye, OECD 3. seviye ve Türkiye 2. seviyededir.
PISA: DİN TÜRÜ VE DİNDARLIK DÜZEYİ BAŞARISIZLIĞI BÜYÜTÜYOR
Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan nüfus payı arttıkça başarı daha düşük, Budist, ateist ve bir dine bağlı olmama durumu yaygınlaştıkça başarı artıyor. Örneğin alttan üste doğru İslam ülkeleri (Türkiye dahil B.A.E, Katar vb.), Yahudi (İsrail), Hıristiyanlar, Budistler (Uzak Doğu), Ateist (Çin) ve bir Dine Bağlı Olmayanlar (Hong Kong, Kore, Estonya, Hollanda, Kanada vb.) şeklinde başarı sıralanıyor.
TÜRKİYE CİNSİYET EŞİTLİĞİNDE İYİ ANCAK EN ÜST DİLİMDE KADINLAR AZ
AKP karma eğitimden uzaklaşmaya çalışıyor ki, Türkiye’nin en başarılı olduğu konulardan biri karma eğitim ve kadınların da eğitime dahil edilebilmesi. Türkiye bu sorunu 1990’lar itibariyle büyük oranda aşmıştı. Kadın öğrencilerin ortalama başarısı bir miktar daha yüksek, genel olarak kadın erkek başarısı eşit düzeyde.
Yine de gerek ÖSYM gerekse PISA sınavlarında kadın öğrencilerin başarısı bir miktar daha yüksek olmakla birlikte en üst başarı diliminde (örneğin PISA’da 5. ve 6. seviyede) erkeklerden kadın öğrencilerden daha fazla. Bu durumun özellikle araştırılması gerekiyor.
OKUL TÜRLERİ ARASINDAKİ FARKLILAŞMA ÇOK BÜYÜK SORUN
Okul içi farklılaşma yüzde 34 düzeyinde olup yüzde 71’lik OECD ortalamasından daha düşük bulunmaktadır. Ancak okul içi farklılaşma zaten en baştan yapıldığından düşük çıkmaktadır.
Esas sorun okul türleri arasında bulunmaktadır. OECD ortalama farklılaşması yüzde 29 iken Türkiye’nin ortalama farklılaşması yüzde 44’ü buluyor.
Sırayla okuma becerisi, matematik ve fen puanları okul türlerine göre şu şekilde bulunuyor: Fen lisesi 585, 594, 585; Anadolu lisesi 495, 485, 499, imam hatip 445, 426, 446; çok programlı 393, 376, 403.
Fen liseleri ile çok programlı liseler arasında yaklaşık 200 puanlık fark bulunuyor. İmam hatipler, meslek liseleri, çok programlı liseler tümden dökülüyor.
BÖLGELER ARASINDAKİ FARKLILAŞMA ÇOK BÜYÜK SORUN
Okul türü ve bölge çarpanı birlikte dikkate alınırsa durum çok daha vahim hale geliyor. Batı Anadolu, Ege ve Marmara daha başarılı, Doğu Anadolu ve Güneydoğu daha başarısız bulunuyor. Örneğin Batı Anadolu okuma becerileri 501, matematik 468, fen 489 iken Ortadoğu Anadolu 409, 407 ve 424 puan alıyor. Arada 80-90 puan farklar oluşuyor.
AVANTAJLI VE DEZAVANTAJLI ÇOCUKLAR ARASINDAKİ EŞİTSİZLİK ARTIYOR
Türkiye’de okuma becerilerinde 2015’ten 2018’e ortalama performans artmakla birlikte özellikle yüksek performanslı öğrencilerin puanları daha fazla artmıştır. Matematik ve fende ortalama puan artmış ancak çocuklar arasındaki farklar azalmamıştır.
Yani eşitsizlikler azalmıyor, ya devam ediyor veya aradaki makas daha da açılıyor.
EĞİTİME YATIRIMIN BAŞARI ÜZERİNDE YÜKSEK ETKİSİ VAR: YÜZDE 49
Ülkelerin eğitime yaptıkları harcamalar ile uluslararası izleme çalışmalarındaki performansları arasında önemli bir ilişki bulunuyor. PISA 2018 uygulamasında da ülkelerin okuma becerileri puanlarındaki değişimin yüzde 49’unun eğitime yönelik harcamalar tarafından açıklandığı hesaplanıyor.
Türkiye, eğitime yönelik harcamada OECD ortalamasının altında yer alıyor. Yaptığı harcamaya göre daha iyi bir sonuç aldığı söylenebilir ki, o halde, öğretmen ve aileler her şeye rağmen bir şeyler yapmaya çalışmaktadır anlamına gelir. Türkiye’nin eğitime daha fazla bütçe ayırması gerekiyor.
ÖNERİ: OKUL TÜRLEŞMESİ DEĞİL GENEL EĞİTİM, DİNCİ EĞİTİM DEĞİL BİLİMSEL ELEŞTİREL EĞİTİM
PISA 2018’in mevcut paylaşılan sonuçlarından birkaç çıkarım yapılırsa;
Dünyada eğitim çok başarılı bulunmuyor,
Dindarlık eğitim başarısını olumsuz etkiliyor,
Okul türleri eşitsizlik üretiyor, eşitsizlikleri besliyor,
Aile, okul türü, bölge, ülke vb. pek çok eşitsizlik ve ayrışma bulunuyor.
Alınacak dersler ise bir an önce tüm çocuklara eş düzeyde nitelikli eleştirel bir eğitime, okuduğunu ve dünyayı anlayan bir eğitime, kamusal genel eğitime geçilmesi gereğini gösteriyor.
Nüfus veya ekonomik büyüklük değil dogmatik anlayışlardan uzaklaşma, eleştirel düşünceye, bilime ve eğitime verilen önem, buna yönelik kamu politikaları ve eğitim yatırımları işin püf noktasını oluşturuyor. (Evrensel)
Haftanın Şiiri
Asi
Burhan Günel
Sevgili Mehmet Karasu İçin
Asi tersine akar hep yukarı
beş bin yıllık mozaikte dolaşır ayakları
bir sevinç ki su kıyısında kuş sesleri
bir demet kırmızı gül bir ağaç gölgesi
gökyüzünde kırlangıç kanatları
şaşıyorum kaçıncı kez dünyaya geldiğime
ne zaman öğrenmiştim adımı ve acıyı
hangi yaşımda yaptım içimdeki mozaiği
Gözlerimi yumup bir duvar süsü olsam
Asi’nin kurutulmuş sularına dalsam
dalsam ki o eski suda bir daha yumsam
Bir sevinçli kırlangıç ölümsüz efsane
sevincim yeniden dünyaya geldiğime
“Aynı suda iki kez yıkanılmaz”
Kendi ırmağını yaratır her kavuşma.
Güney Rüzgarı Dergisi, Sayı 68)
Haftanın Sanat Gündemi
O Parantez Kapanmasın
FAKİR BAYKURT ONUR ÖDÜLÜ ABDULLAH ÖZKUCUR VE MESUT GÜLMEZ’İN
Eğitim-İş, öğretmen örgütçülüğünün efsanevi lideri, Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Genel Başkanı, köy edebiyatının temsilcisi Fakir Baykurt adına düzenlediği onur ödülünü bu yıl, Seçici Kurul eliyle, Prof. Dr. Mesut Gülmez ve Abdullah Özkucur’a verme kararı almıştır.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sedat Sever, gazeteci yazar Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri Işık Kansu, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Erdal Atıcı, Genel Sekreterimiz Ebru Sungar ve Genel Eğitim Sekreterimiz Suat Özkolay’dan oluşan Seçici Kurul, bu yıl onur ödülünün, sendikacılık alanında Prof. Dr. Mesut Gülmez’e, eğitim alanında eğitimci yazar Abdullah Özkucur’a verilmesini kararlaştırdı. (egitimis.org)
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 13 yıldır çok anlamlı bir ödül veriyor. Mersin Kenti Edebiyat Ödülü, Türkiye’de bir kent adına verilen ilk ve tek ödül. Dünya’da da pek benzeri olduğunu sanmıyorum. Sanatı seven bir kent Mersin. Önemli sanatçılar, yazarlar yetiştirmiş. Devlet Opera ve Balesi, Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Şehir Tiyatrosu, Halk Dansları Topluluğu ilk akla gelen sanat kurumları, hemen her gece bir sanat etkinliği var şehirde.
Geçen Cuma akşamı da Mersin Kenti Edebiyat Ödül Töreni’nin heyecanı yaşandı. Mersin Kenti Edebiyat Ödülü 13. kez verildi. Daha önce Nezihe Meriç, Tahsin Yücel, Osman Şahin, Latife Tekin, Leyla Erbil, Ahmet Oktay, Demir Özlü, Metin Cengiz, Cevat Çapan, Doğan Hızlan, Haydar Ergülen ve İpek Ongun’a ödül verilmişti. Celal Soycan, Turhan Günay, Yavuz Özdem, Metin Cengiz ve Cemal Sakallı’dan oluşan jüri bu yıl ödülün Nursel Duruel’e verilmesini kararlaştırdı.
Nursel Duruel usta bir öykücü olmasının yanında çok çalışkan bir edebiyat insanıdır. Birer kült kitap olan “Geyikler, Annem ve Almanya” (Adam, 1982) ve “Yazılı Kaya” (Telos, 1992) kitaplarının yanı sıra yazdığı biyografiler, hazırladığı antolojiler ve derlemelerle de edebiyatımıza önemli katkılarda bulunmuştur. Füsun Akatlı onun öykücülüğünü değerlendirdiği yazısında “Öykücülüğümüzün sessiz ve derinden kaynayan, ama bir o kadar güçlü ve sağlam akan bir ırmağı sayıyorum bu yazarı. Titiz, ince eleyip sık dokuyan, ayrıntılara yaşarlık kazandıran bir öykücü ile karşı karşıyayız” demiş.
Nursel Duruel MTSO’da düzenlenen törende ödülünü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ın elinden aldı. Törende Gürsel Korat ve Turhan Günay Nursel Duruel ve yazarlığı hakkında birer konuşma yaptılar.
Ödülü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) başkanı Ayhan Kızıltan ve oda meclisi başkanı Hamit İzol’un konuşmalarından sonra alan Nursel Duruel samimi bir konuşma yaptı.
Nursel Duruel, konuşmasında, kent edebiyat ödülünün sadece Mersin’de verildiğini belirterek, özel bir ödül aldığı için heyecanlı olduğunu söyledi. Etkinliğin, başka kentlere de örnek olmasını dilediğini aktaran Duruel, “Ödül aracılığıyla başka kentlerden edebiyatçılar topluca Mersin’e geldik. Giderken de Mersin’den esintilerle, buradan aldığımız ilhamla ayrılacağız. Böyle bir ödül düşüncesini oluşturanlara ve günümüzde emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum” dedi.
Duruel, bir ödülün kim tarafından, kimlere verildiğinin önemli olduğunu vurgulayarak: “Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’ne layık görülen ilk edebiyatçı Nezihe Meriç’ti. Çok güzel de bir rastlantı oldu. Bu yıl Bursa Nilüfer’de Nezihe Meriç yılın yazarı seçildi. Birkaç yıldır böyle bir etkinlik yapıyorlar. Yıl boyunca seçilen yazarla ilgili etkinlikler gerçekleştiriliyor. Bu yıl çalışmada danışman olarak görev aldım. Bir yıl boyunca Nezihe Meriç ile ilgili çalışmamın ardından kendisiyle aynı ödülü bugün paylaşıyor olmam beni bir kez daha heyecanlandırdı. Çok teşekkür ediyorum.”
Nursel Duruel, ödül töreninden bir gün önce Mersin Üniversitesi’nde (MEÜ) düzenlenen bir söyleşide de öğrencilerle bir araya geldi. MEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü ile Kültür ve Edebiyat Topluluğu işbirliğinde düzenlenen ‘Edebiyatımıza Yön Verenler’ söyleşisinde Nursel Duruel, öğrencilerle buluştu. Prof. Cemal Sakallı’nın sunuşundan sonra Duruel, Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun sorularını yanıtladı. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Murat Gizir, İletişim Fakültesi Dekanı ve Nursel Duruel’in kızı Prof. Senem Duruel Erkılıç, Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Değerlendirme Kurulu üyeleri de söyleşiyi izledi
Bir Portre
Abdullah Özkucur, Konya ili, Beyşehir İlçesi, Üzümlü Manastır Köyü’nde 1922 yılında doğdu. İlkokulu kendi köyünde okudu. 1937 yılında öğrencisi olduğu Eskişehir İli, Çifteler Çiftliği Mahmudiye Köy Öğretmen Okulu ve Çifteler Köy Enstitüsü’nü 1942 yılında bitirdi. Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde açılan, Köy Enstitülerine öğretmen yetiştiren kursa katıldı.
1945 yılında üç yıllık Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitirdi ve Konya Ereğli İvriz Köy Enstitüsü’ne inşaat öğretmeni olarak atandı. Bu arada askerliğini yedek subay olarak yaptı. 1948’de Hatay İli Dörtyol İlçesi 2. Bölge Gezici Başöğretmenliğine atandı. Sıra ile Dörtyol İlçesi Özerli, Kuzuculu Köyleri İlkokulu Resim-İş öğretmenliği, Hatay ili Köy Okulları İnşaat Denetmenliği, Hatay-Erzin Ortaokulu Resim-İş, Hatay-Merkez Ortaokulu Resim-İş, Hatay Kız İlköğretmen Okulu Resim-İş öğretmenliklerinde görev yaptı. 1976 tarihinde Sivas Gemerek Lisesi Resim-İş Öğretmenliği’ne ataması yapıldı, Gemerek Lisesi’nden emekli oldu.
Öğretmen Olacağım, Köy Enstitüleri Destanı, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü isimli yayımlanmış üç yapıtı vardır. “Köy Enstitülü Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı isimli yapıtı üzerinde çalışmaktadır. Evli ve beş çocuk sahibidir. Eğitim alanında çeşitli ödülleri vardır. TÖS ve TÖB-DER üyesi olan Özkucur, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı ile Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucu üyelerindendir.
Ne Okusak
1.İnsanın Yıldızının Yükseldiği Anlar/ Stefan Zweig/ İş Bankası
2.Türkiye’de Laiklik Ve İslam/Umut Azak/İletişim
3.Sevgili Arsız Ölüm/Latife Tekin/ Can Yayınları
4.Sen Ne İsstersen/ Neslihan Önderoğlu/Günışığı
5.Beni Kör Kuyularda/Hasan Ali Toptaş/ Everest