Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakya’da Kültür-Sanat

Hazırlayan: Mehmet karasu Haftanın

Hazırlayan: Mehmet karasu

Haftanın Kitabı
Çanlar Kimin İçin Çalıyor/ E. Hemingway
Çanlar Kimin İçin Çalıyor romanı, savaş dışında bir şey konuşulmayan günümüzde, bence dünya edebiyatının en ünlü barış romanıdır.
“ Bir savaş romanı olarak dikkat çeken “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”, Hemingway’in 1940 yılında yayımlanan acıyı ve aşkı güzel bir şekilde harmanlandığı en popüler eserlerinden biridir. Bir gazeteci ve yazar olarak katıldığı İspanya iç savaşında bizzat kendi gözlemlerini anlattığı bu roman, savaşın anlamsızlığını ve kaybettirdiklerini de gözler önüne seriyor. Savaşın ne kadar gereksiz olduğunu bize sorgulatan eser, idealleri uğruna ölmeyi göze alan insanların duygularını da bize başarılı bir şekilde yansıtıyor.
Unutamayacağınız Bir Direniş ve Aşk Hikayesi Destanına Hazır Olun!
İspanya iç savaşını konu alan kitap Cumhuriyetçiler ve Milliyetçiler arasındaki savaşa sevgi, umut, korku, ölüm duyguları ışığında tanık olmamızı sağlıyor. Kısaca kitabın konusunu, patlayıcı uzmanı olan Robert Jordan’ın bir köprüyü havaya uçurma görevini üstlenmesi ve bu görevi gerçekleştirirken başından geçen olaylar oluşturuyor. Bu olayların ortasında gerçek aşkı bulması, aşkın zaman ve mekan fark etmeksizin en güç koşullarda bile ortaya çıkışı biz okuyucuların içini biraz olsun yeşertse de olaylar hiç beklenmedik bir şekilde son buluyor.
Hemingway’in bu kitabının adını şair John Donne’ın başrahip olduğu dönemde verdiği bir vaazından aldığı söyleniyor. O dönemde kiliselerde çanlar nikah, ölüm, vaftiz gibi törenler için çalınırken, savaşta kazanılan zaferlerin de duyurulmasında kullanıldığından, bir savaş edebiyatı olan kitabına bu ismi vermiş olmasını da böylece açıklıyor.
Pek çok dile çevrilen, film uyarlaması bile bulunan “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” romanını henüz keşfetmediyseniz okuma listenizde bu muhteşem romana da yer açmaya ne dersiniz? Aşk, savaş ve ölüm ile ilgili algılarınızı farklı bir yerden görmenizi sağlayacak olan kitap, sürükleyici olay örgüsü ile de hayatın içinde bir yerden size dokunuyor. (dr.com.tr)

Konuk Yazar
Bir Muzaffer bir İlhan Erdost/Eren AYSAN
Muzaffer Amca’yı zihnime ilk yerleştirdiğim zaman çok küçüğüm. Kardeşi İlhan gözlerinin önünde yeni öldürülmüş. “Neden?” diye soruyorum…
Bu hikâyeyi onlardan dinledim. Henüz doğmamışım o sıralar. 12 Mart’ın hemen sonrası. Ankara Merkez Cezaevi. Menderes Dönemi’nden adı Hilton’a çıkmış 10. Koğuş. Muzaffer Erdost ve Vahap Erdoğdu birlikte kalıyorlar.
Bir sonbahar günü Kartal – Maltepe Cezaevi’nden babamı koyuyorlar yanlarına. Yıllar sonra o günler bir şiire dönüşüyor: ‘Albümdeki Yırtık Resim’ “Bir yanda Muzaffer Abi / voltadaki kehribar tespih gibi / yanından ayırmamış hâlâ / kanun- ı osmani mefhum-ı hakani / düşünüyoruz resimde
bile / gür bıyıklı celali / niçin isyan etti / üç yüz yıl / üç yüz kere / ve niçin yükselmiş taş duvar / sadece onlar için / yüzü resme düşmeyen bir halkın / keder günlüğüne”
Demek ki Muzaffer Amca o sıralar Avni Ömer Efendi’nin Osmanlı toprak sistemi üzerine kaleme aldığı eserini, Kanun-ı Osmani Mefhum-ı Hakani’yi okuyor. Daha doğrusu inceliyor. 10. Koğuşun hemen önündeki fotoğrafa fon olan merdiveni ise bir zamanlar Celal Bayar için yapmışlar. Bayar o dönemde Ankara Merkez Cezaevi’ne getirilmek istenmiş. Sonra da yaşlı Bayar’ın merdiveni çıkamayacağı düşünülmüş ve yarım bırakılmış. Sadece arada bir fotoğraf çekilmeye yarıyor merdiven. Böylece kuşaktan kuşağa aktarılacak bir hatıraya dönüşüyor.
Muzaffer Amca’yı ilk zihnime yerleştirdiğim zaman çok küçüğüm. Kardeşi İlhan gözlerinin önünde yeni öldürülmüş. “Neden?” diye soruyorum. Annem usulca ağlıyor. Annem, İlhan Erdost’un eşi Gül’ün çocukluk arkadaşı. Oysa, “Neden?” sorusunun anlamı çok büyük. İlhan Erdost o dönemde yayımladıkları üstelik yasak kitaplar listesinde olmayan Engels’in ‘Doğanın Diyalektiği’ nedeniyle dövülerek öldürüldüğünde son sözü “Vurmayın, daha kızımı koklayıp öpemedim!” olmuş. Bunu anlatıyor annem babama. Bugün hâlâ babamın gözündeki öfkeyi minik ellerimle tutamıyorum. Böylece saçları lüle lüle, gözleri zeytin iki güzel kızla büyümeye başlıyorum.
Birinin adı Alaz, diğerinin adı Türküler. O zamanlar babalarının nasıl öldürüldüğünü bilmiyorlar. Birgün Alaz’a ilkokulda arkadaşı, “Teröristin Kızı…” diye tokat atıyor. Anlam veremiyor buna. Çocukların başka çocuklara maharetlice zulüm edebileceklerini anlatan Golding’in ünlü romanı ‘Sineklerin Tanrısı’ndan henüz haberi yok! Evde Tempo dergisini karıştırırken babasının fotoğrafını görüyor.
Yazının başlığı ‘Mamak Cezaevinde Dövülerek Öldürülen Yayıncı: İlhan Erdost’ Kalbi hızlı hızlı atıyor. Eli ayağı tutuluyor. Demek hem de amcasının gözü önünde öldürülmüş sesini yalnızca teypten duyduğu, hiç tanımadığı, bir fotoğrafının bile olamadığı babası. Türkiye gerçeği böyle derin bir uçurum işte.
Muzaffer Amca’nın o günden sonra İlhan’ı içine aldığı iki kişilik hayat yolculuğunda omzundaki yük artıyor. Yalnızca ülkemizdeki sol düşüncenin taşıyıcı kolonu değil o. Bir aileyi de tutmaya çabalıyor.
Bu anlamda iki sözcüğü miras bırakıyor bize: Düşünce ve direnç
Kitapevine her uğradığımda onu masa başında çalışırken görüyorum. Yanında hiç ayırmadığı büyüteci. Babam ve arkadaşları siyasal islamcıların naralarıyla öldürülmüş çoktan. Yanına oturtuyor. “İlk sorusu, hangi kitabım eksik?” oluyor. Hemen imzalamaya başlıyor.
Unutulmaz bir ilkbahar. Kapital’in çevirisi için hayatının on yılını gözünü kırpmadan veren Alaattin Amca ( Bilgi) da var o gün. Barışta gülümsüyor. Tadından yenmeyecek bir güzel sohbet. Sanırım Muzaffer Amca’nın ‘Sosyalizmi Seviyorum’ kitabı henüz çıkmış. Akıl, bilim ve düşüncenin özgürlükle nasıl birleşeceğini fısıldıyor şimdi. (Birgün)

Haftanın Şiiri
Sevgi(Li) Değer(Li)7adnan Yoğurtçu
Kadın bir değerdir.
Kıymetini bilmeyenlere, sözlerim..
Nelerin kaybındasınız farkında değilsiniz.
Bir bilseniz…
Bir verirsiniz katını verir kadın,
Toprak misali ektiğini biçer
Gül açar bahar bahçeniz…
Kadınsan farklılığın bir başka lezzet tadın…
Dokuz ay acısını çeker.
Doğururken katını çeker.
Acısını unutur, bastırır yüreğine;
Aile olmanın onurlu duruşuyla
Kucağına alınca can bulur, kadın…
Ve taşıdığı sorumluk,büyüttüğü çocuk bir sevgi yumağı.
Kadın deyip sakın bir kenara atıyım demeyin.
Seni sen eden,kimliğini veren;
Onurunu koruyan,asaletini iffetini sana sunan, özelin…
Hayatını uğrunda feda eden muhteşem yürek;
Varlığında, duruşunda, dokunduğunda
Ve gözlerinin bakışında,
Aklınızdan geçirdiğiniz ne varsa iki katını sunan yine kadın…
İyi düşünün, kötü düşüncelerinizden sakının..
Birlikte geçirebileceğiniz harika yaşam: Kadın.

Haftanın Sanat Gündemi
Kazananlar belli oldu
Kartal Belediyesi’nin, yazar Vedat Günyol anısına 4’üncü kez düzenlediği deneme yarışmasında ödül kazanan eserler açıklandı. 60 kişinin rekabet ettiği yarışmanın kazananları, ödül almaya hak kazandı.
Kartal Belediyesi tarafından, edebiyat alanına giren sorunlar olmak üzere toplumsal yaşam içinde insanı ilgilendiren konulara eğilen yazar Vedat Günyol’u gelecek kuşaklara tanıtmak ve deneme alanındaki çalışmaları desteklemek amacıyla düzenlenen Vedat Günyol 4’üncü Deneme Ödülü’nü almaya hak kazananlar açıklandı. 60 yazarın katıldığı yarışmada kazananlar, farklı kategorilerde ödüller almaya hak kazandı.
Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde yapılan basın toplantısı ile kazananlar açıklandı. Kazanan isimler, 4. Vedat Günyol Deneme Ödülü Birincisi: Hürriyet Yaşar- Söz Yazıları (İstanbul), 4. Vedat Günyol
Deneme Ödülü Seçici Kurul Özel Ödülü: Yaşar Özmen – İmgelem-İmge-İmgelem (İzmir), 4. Vedat Günyol Genç Deneme Yazarı Ödülü Onur Çalı – Sonra Hayat (Ankara) oldu.
Vedat Günyol Deneme Ödülü Seçici Kurulu’nde ise Adnan Özyalçıner, Celal Ülgen, Cengiz Bektaş, Hikmet Altınkaynak, Rengin Cemiloğlu, Tahir Şilkan, Uğur Kökden yer aldı (odatv)

Metin Altıok ödüllerle yaşatılıyor
Şair Metin Altıok’un anısına Kırmızı Kedi Yayınevi’nin düzenlediği Metin Altıok Şiir Ödülü’nün sahibi belli oldu.
Şair Metin Altıok’un anısına Kırmızı Kedi Yayınevi’nin düzenlediği Metin Altıok Şiir Ödülü’nün sahibi belli oldu.
Ali Cengizkan, Eray Canberk, Haydar Ergülen, Hilmi Yavuz, Salih Bolat, Şükrü Erbaş ve Doğan Hızlan’dan oluşan seçici kurul, 20 Şubat 2020 tarihinde gerçekleştirdikleri toplantıda “Öpülmemiş Şehlâ” adlı kitabıyla Hıdır Işık’ı ödüle değer gördü.
Jüri, gerekçeli kararında “Hıdır Işık’ın bireysel olanı toplumsal olanla ilişkilendirerek, ilginç ve özgün metaforlarla örülmüş imgesel bir dille aktaran, insani duyarlılıktan kaynaklanan acıları derinden hissettirerek bir direncin sesi haline getiren, politik olan ile lirik olanı ustaca bağdaştıran, böylece modern şiir geleneğimize eklemlenebilen bir ustalığa ulaşan şiirleri nedeniyle”, Işık’ın “Öpülmemiş Şehlâ” adlı kitabını ödüle değer gördüğünü açıkladı.
12. Metin Altıok Şiir Ödülü’ne değer görülen Şair Gökçenur Ç. ve 13. Metin Altıok Şiir Ödülü’ne değer görülen Hıdır Işık’a ödülleri Şair Metin Altıok’un doğum günü olan 14 Mart 2020 tarihinde Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek törenle takdim edilecek. (odatv)

Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 36. ölüm yıldönümü
“Şiirin işi bilinmezi bilinir, görünmezi görünür yapmaktır” diyen toplumcu gerçekçi akımın önde gelen şairlerinden Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 36. ölüm yıldönümü
Toplumcu gerçekçi akımın önde gelen şairlerinden Hasan Hüseyin Kormazgil’in bugün 36. ölüm yıldönümü.
26 Şubat 1984 yılında yaşama gözlerini yuman büyük şair, 1927 yılında Sivas’ın Gürün ilçesinde doğdu. İlkokulu doğduğu yerde bitirdikten (1939) sonra, 1942’de parasız yatılı sınavını kazanarak ortaokulu Niğde Ortaokulunda, liseyi Adana Erkek Lisesinde (1948) okudu. Liseyi bitirdiği yıl tutuklanarak yargılandı ve yargılandığı suçtan beraat etti. 1950 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünden mezun oldu. Maraş Göksun’da öğretmenliğe başladıktan altı buçuk ay sonra, siyasi eylemde bulunduğu gerekçesiyle yargılanarak, Ceza Yasasının 142. maddesinden iki yıl hapis cezasına çarptırıldı ve öğretmenlik görevine son verildi (1951). Serbest kaldıktan sonra trenlerde, kahvelerde, otellerde karakalem portreler çizerek, tabelacılık, arzuhalcilik, hayvan bakıcılığı ve toprak işçiliği yaparak (1954-60) geçimini sağlamaya çalıştı. Folklorla uğraştı, mizah hikâyeleri, radyo oyunları yazdı. 1960’ta İstanbul’a, sonra Ankara’ya yerleşti, Akis dergisinde çalıştı, bir süre de Ankara’da Forum dergisini çıkardı ve yönetti (1968-70). (birgün)

Sabahattin Ali doğum gününde Edremit’te anıldı
Türk edebiyatının unutulmaz yazarı Sabahattin Ali doğum gününde, bir dönem yaşadığı Edremit’te anıldı.
Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen eserleri çok satanlar listelerinde yer almaya devam eden Türk edebiyatının unutulmaz yazarı Sabahattin Ali, doğum gününde bir dönem yaşadığı, eserlerine konu olan Balıkesir’in Edremit ilçesinde anıldı. Edremitliler Dayanışma ve Kültür Derneği tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda heykelinin bulunduğu ve adının verildiği parkta anma töreni düzenlendi.
Edremitliler Dayanışma ve Kültür Derneği Başkanı Semra Arvış, “Doğum günleri önemledir. Ama Sabahattin Ali gibi bir değerin doğumu çok daha önemlidir. 113 doğum gününde Sabahattin Ali’yi rahmetle, özlemle anıyoruz” dedi. (gerçekgündem)

Muzaffer İlhan Erdost’u uğurladık…
Yayıncı, şair, yazar ve insan hakları savunucusu Muzaffer İlhan Erdost, Ankara’da son yolculuğuna uğurlandı. 12 Eylül işkencecilerinin katlettiği kardeşi İlhan Erdost’un adını yaşatmak için adına katan ve Türkiye’de birçok kuşağın sol bilincinin oluşmasına büyük katkılar sağlayan Muzaffer İlhan Erdost, yakınları, sevenleri ve okurları tarafından alkışlarla toprağa verildi.
Sol Yayınları’nın kurucusu ve 12 Eylül darbesi sonrası Mamak Cezaevi’nde gözaltında dövülerek öldürülen Onur Yayınları’nın sahibi İlhan Erdost’un ağabeyi Muzaffer İlhan Erdost, (88) önceki gün tedavi gördüğü Ankara Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşamını yitirmişti. Erdost için Karşıyaka Mezarlığı’nda cenaze namazı kılındı. Cenaze törenine İlhan Erdost’un eşi Gül Erdost, Muzaffer İlhan Erdost’un kızı Suları Erdost, yeğenleri, İlhan Erdost’un kızları Alaz ve Türküler Erdost, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP milletvekilleri Murat Emir, Sezgin Tanrıkulu, Utku Çakırözer, Mehmet Tüm, Kadim Durmaz, HDP milletvekilleri Ahmet Şık, Oya Ersoy ve Mehmet Rüştü Tiryaki, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, eski CHP milletvekili, avukat Şenal Sarıhan, eski CHP milletvekili ve eğitimci Mustafa Gazalcı, Prof. Dr. Korkut Boratav, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) Başkanı Güldal Mumcu, um:ag Yönetim Kurulu üyesi Özge Mumcu Aybars, RTÜK üyesi İlhan Taşcı, RTÜK üyeliği düşürülen Faruk Bildirici, şair Mehmet Temizyürek, yazar ve yayıncı Remzi İnanç’ın yanı sıra gazetemiz yazarları Işık Kansu ve Mustafa Balbay ile gazetemiz Ankara Temsilcisi Sertaç Eş ile Erdost’un sevenleri, yakınları ve okurları katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile DİSK, Veteriner Hekimleri Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türkiye Yayıncılar Birliği, Yaybir, TKP, HKP ve Halkevleri de törene çelenk gönderdi.
Karanfillerle bezeli olan Muzaffer İlhan Erdost’un tabutu, cenaze namazının ardından omuzlarda ve alkışlarla defnedileceği gömüte taşındı. Muzaffer İlhan Erdost, 2013 yılında kaybettiği oğlu Barışta Erdost’un yanında bulunan eşi Rana Erdost’un gömütüne toprağa verildi. Gömütü başında Erdost’un anısına saygı duruşunda bulunuldu, gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Remzi İnanç, Mustafa Gazalcı ve Muzaffer İlhan Erdost’un yeğeni Alaz Erdost konuşma yaptı.
Savaş Konulu 10 Etkileyici Roman
1) Esir Şehrin İnsanları – Kemal Tahir.
2) Esir Şehrin İnsanları – Kemal Tahir.
3) Çanlar Kimin İçin Çalıyor – Ernest Hemingway.
4) İncir Kuşları – Sinan Akyüz.
5) Allah’ın Süngüleri: Reis Paşa – Atilla İlhan.
6) Ormanda Unutulan Askerler – John Keats.
7) Cephe Arkadaşları – Sven Hassel.
8) Kutsal İsyan – Hasan İzzettin Dinamo.
9) Diriliş – Turgut Özakman
10) Savaş ve Barış- L. Tolstoy