Hazırlayan: Mehmet Karasu
Haftanın Kitabı
Fikrimin İnce Gülü/ Adalet Ağaoğlu/TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
“Yazılışının 30. yılında, bir yol romanı.
“Fikrimin İnce Gülü” (1976); Adalet Ağaoğlu’nun hem Almanya ve öteki olmak gerçeğine, hem de sistemin insanı neye çevirebildiği üzerine öncü ve farklı bakışıyla öne çıkan ikinci romanı.
Almanya’da çalışan Bayram’ın sarı Mercedes’iyle Kapıkule’den köyüne giderken yaşadıklarıyla, bellekteki bir yolculuğa da dönüşen roman; pek çok yabancılaşma ve içe “yolculuk” yaratısından önce kaleme alınmış, otuz yıldır tazeliğini yitirmeyen yazınsal bir uyarı…
Adalet Ağaoğlu (1929); ’50’li yıllarda başlayan oyun yazarlığından ’70 sonrasında hız alan roman, öykü, deneme ve günce yazarlığına, Cumhuriyet dönemi edebiyatımızın en önemli ustalarındandır.”
(www.kitapyurdu.com)
Haftanın Yazısı
Adalet Ağaoğlu İçin… – Erendiz ATASÜ
1970’lerin başlarında, içimden taşan birikimi sözcüklere dökebilmem için bana ışık tutanlar, güzel dilimin güzel kadınlarıydı: Nezihe Meriç, Leyla Erbil, Adalet Ağaoğlu, Sevgi Soysal, Pınar Kür, Ayla Kutlu, İnci Aral… Onların sözcüklerini okudukça kendimi keşfediyordum. Hepsine sevgi ve teşekkür duyuyorum. Onlar eksildi mi, ben de eksiliyorum.
Adalet Ağaoğlu her şeyden önce bir dil, kurgu ve biçem ustasıydı. Kuşkusuz 20. yüzyıl Türk edebiyatının en büyük birkaç isminden biriydi. Yüzyılın ikinci yarısında Türkiye’yi kuşatan karanlık siyasal dalgaların bireylerdeki etkilerini, özellikle aydın kadının bungunluğunu dile getirmekte eşsizdi.
Yapıtları sadece duyarlıkla değil, birikimli bir yazarın düşünce dünyasıyla da yüklüydü. Gözlerinde röntgen taşıyan, meseleleri derinlemesine görebilen, doğru çözümleyen, bireyi genel manzaranın içinde doğru konumlandırabilen o çok zeki insanlardan biriydi. Yeniliklere açıktı. Ünlü üçlemesinin kahramanı Aysel’e farklı açıdan bakan bir inceleme yazmıştım; beni “Yarattığım kişiyi başka bir ışıkta görmemi sağladınız” diyerek onurlandırmıştı.
İNSAN VE ÇELİŞKİ
Adalet Hanım, 1992 yılında, Türkiye’nin abes ortamında şaşırtıcı olmayan akıldışı bir kazaya uğradı ve uzun bir süre için sağlığını yitirdi. İzleyen yıllarda düşeceği politik yanılgılarda bu kazanın etkisi var mıydı? Olabilir. Ya da… İnsan dediğimiz varlık çelişkilerden inşa edilmiştir.
En güçlü kişide kırılgan bir damar, en aciz gibi duranda çelikten bir çekirdek, en duyarlı kişide buzdan bir sinir düğümü, en parlak zekâda bir kör alan vardır.
Belki de 1970’ler ve 80’lerde, resmi güçlerin insanlarımıza çektirdiği acılara duyduğu o çok haklı tepkiyi, gereğinden çok fazla alana yöneltmişti. Bir yazar son tahlilde tutumuyla değil, eserleriyle değerlendirilir.
Adalet Ağaoğlu külliyatı, modern Türk edebiyatının ufkunda her zaman yol gösteren bir yıldız olarak parlayacaktır.
TOPLUMSAL KİMLİK SORUMLULUĞU
Ancak toplumsal kimliği olanların politik hataları önemlidir, çünkü peşinden kitleyi sürükleyebilir; daha da önemlisi, değmeyen kişi ve kurumlara meşruiyet kazandırabilir. O nedenle görmezden gelinemez.
Aramızdan ayrılan değerlere beslediğimiz saygıyı, tüm hatalarını da onlarla birlikte gömme noktasına kadar abartmanın gereği yoktur. Toplumca eline düştüğümüz, kurtulmamız gereken ikiyüzlülüklerden birisidir, bu!
1993 Sivas aydın katliamının ertesinde Adalet Hanım’ın gösterdiği ürpertici duyarsızlık, hâlâ kalbime saplanmış bir bıçak gibi beni yaralıyor ve kaybından duyduğum acıyı büsbütün derinleştiriyor.
HERKES İÇİN BİR UYARI
Onun yanılgıları edebi değerini asla azaltmaz; ama bizler için, herkes için bir uyarıdır; o nedenle de önemlidir; en yetenekli insanın bile yanılabileceğine dair bir uyarı!
Aceleci izlenimlerden, yargılardan kaçınmanın, tutum benimserken etraflıca düşünmenin gerekliliğine dair bir uyarı! Kendi düşüncelerimize, izlenimlerimize karşı da sorgulayıcı davranmamız gerektiğine dair bir uyarı!
Ülkemiz gerçek yaratıcıların değerini takdir edememekten sabıkalıdır. Adalet Hanım’ı büyük bir yazarın hak ettiği saygı ve hayranlıkla ve bir yurttaş, bir kadın, bir yazar olarak ona beslediğim ağu ile yoğrulmuş sevgiyle uğurluyorum. Ruhu şad olsun… (17 Temmuz 2020-Cumhuriyet Gazetesi)
Haftanın Şiiri
Göğe Bakma Durağı / Turgut Uyar
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım
Haftanın Sanat Gündemi
“Köyde Festival”den Can Yücel ve Tuncel Kurtiz anısına etkinlik
Koronavirüs salgını nedeniyle bu yıl “İyileşmek için bir adım” çağrısı ve “Evde Festival” temasıyla düzenlenen Köyde Festival’de, 17 Temmuz’da Can Yücel ve Tuncel Kurtiz anısına gösterim yapılacak
“Köyde Festival”, bu sene pandemi nedeniyle “İyileşmek için bir adım” çağrısı ve “Evde Festival” temasıyla düzenleniyor. Köyde Festival, 17 Temmuz’da Can Yücel ve Tuncel Kurtiz anısına gösterim yapacak.
Eklisia Bodrum ve Leman Kültür Merkezi, İstanbul ve Türkiye’nin birçok yerinde birlikte gerçekleştirdikleri ortak üretimlerin hikayesini “Can Yücel ve Tuncel Kurtiz anısına” yapımıyla paylaşacak. “Evde Festival-Köyde Festival online final bölümü” olarak, Köyde Festival sosyal medya hesaplarından yayına açılacak ortak üretimde Can Yücel’in kızı Ressam Su Yücel ve Ali Perret’in anlatımıyla yirmi beş sene sonra bu yapımda sevenleriyle buluştu. 1998 yılında piyasaya DVD olarak sürülen “Yaşayan Türk Şiiri”nde yer alan kayıtların yanı sıra Ali Perret, Can Yücel’in “Seke Seke” kitabından kendisi için yazdığı “Gripken” şiirini bu yapım için özel olarak besteledi. Şiir, Tuncel Kurtiz’in “Bayrağı sana devrediyorum…” dediği Oyuncu Fikret Kuşkan ile piyanoda Ali Perret tarafından seslendirildi.
“Can Yücel ve Tuncel Kurtiz anısına” oluşturulan belgeleme, Köyde Festival sosyal medya kanallarından yayımlanan yapımın uzun metraj final versiyonu “köydefestival official” YouTube kanalında izleyiciyle buluşacak.
Edebiyatımızın Büyük Kaybı
Uzun süredir yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren edebiyatımızın “ince belleği”, romancı Adalet Ağaoğlu’nu yitirdik.
“Edebiyatımızın ince belleği” dedik; çünkü bizim gibi ülkelerde “yazı insanı” olmak sadece “yazmak” demek değil. Adalet Ağaoğlu bunu en iyi bilen kuşaktandı. O, yazının hemen her alanında kalem oynatırken aynı zamandan ülkesinin toplumsal tarihini de kayda geçirdiğinin bilinciyle yazdı. Hem roman yazdı, hem düşünce üretti hem de eylem içinde oldu, hiç çekinmeden düşüncelerini söyledi.
Bu yüzden bizim için sadece Fikrimin İnce Gülü’nün, Ölmeye Yatmak’ın, Hayır’ın yazarı ölmedi, ayın zamanda örnek bir yazar, örnek bir aydın, örnek bir insan da öldü. Büyük üzüntü içindeyiz. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. (TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI)
‘Trakya’nın bağrından çıkan bir haykırış’
Köy Enstitüleri deyince akla gelen ilk isimlerden birisi olan Başaran’ın eserleri geçtiğimiz aylarda Literatür Yayınları’nda çıkmaya başladı. Başaran’ın torunu Özayten, genç okurların büyükbabasının eserleriyle tanışacak olmasının heyecan verici olduğunu dile getirdi
2000’de Balıkesir Burhaniye’deki yazlığında Güngör Gençay, Bülent Güldal ve Muzaffer Uyguner ile birlikte ziyaret ettiğimiz Talip Apaydın’ı 2009’un ocak ayında Adana Kitap Fuarı’nda gördüğümde nasıl sevindiğimi anlatamam. Adnan Binyazar ve Turhan Günay ile köy enstitüleri üzerine bir panelde konuşmacıydı. Literatür Yayınları standında yeni baskısı yapılan kitaplarını imzalarken uzun uzun sohbet etme imkânı da bulmuştuk. İşte ilk olarak o gün dikkatimi çekti Literatür Yayınları…
Koronavirüs nedeniyle sıkıntılı günler yaşadığımız şu günlerde, Literatür ailesine Köy Enstitüleri deyince akla gelen ilk isimlerden birisi olan Mehmet Başaran’ın da katıldığını duymak heyecanlandırdı beni.
Başaran’ın torunu Güneş Özayten de düşüncelerini paylaştı bizimle: “Okurla Başaran arasında yeniden köprü olmak, hatta genç okur kitlesinin büyükbabamın kitaplarıyla belki ilk defa tanışacak olması bu işin en önemli noktası. Elbette ki Sabahattin Eyüboğlu’nu, Ferit Oğuz Bayır’ı, Nâzım Hikmet’i, Aşık Veysel’i, Sabahattin Ali’yi ve hayatında rol oynayan ya da eserleriyle tanıştığı nice ismi bir kez daha tanıyacaklar.”( Kadir İNCESU- Bir Gün)
Vedat Günyol Deneme Yarışması başvuruları başladı
Kartal Belediyesi, çevirmen, eleştirmen, öğretmen, yayıncı ve yazar Vedat Günyol anısına düzenlediği deneme yarışmasının 5’incisini gerçekleştiriyor.
Başta edebiyat alanına giren sorunlar olmak üzere toplumsal yaşam
içinde insanı ilgilendiren hemen her konuya eğilen “Yazarların Cumhurbaşkanı” Vedat Günyol’u gelecek kuşaklara tanıtmak ve deneme alanındaki çalışmaları desteklemek amacıyla düzenlenen “Vedat Günyol Deneme Ödülü” tüm yazarları bekliyor.
Türkiye Yazarlar Sendikası, Kırmızı Kedi Yayınevi, Cumhuriyet Gazetesi ve İstanbul Atatürk Lisesi Mezunları Vakfı’nın da destek verdiği
“Vedat Günyol Deneme Ödülü”ne katılmak isteyen yazarlar için 6 Temmuz’da başlayan başvurular, 15 Kasım 2020’ye kadar devam edecek.
SEÇİCİ KURUL
Adem Uçar-Adnan Özyalçıner-Aykut Küçükkaya-Celal Ülgen-Rengin Cemiloğlu-Tahir Şilkan-Uğur Kökden.
ÖDÜLLER
Yarışmada ödül alan eser, bir kitap olabilecek hacim ve biçimde olması halinde yayımlanacak ve birinci olan yazar 7500 TL ile
ödüllendirilecek. Ayrıca Jüri Özel Ödülü; 3 bin TL ve Genç Deneme Yazarı Ödülü olan 3 bin TL de sahiplerini bulacak. 7 Mart 2021 Pazar günü düzenlenecek törenle ödüller, sahiplerine verilecek.
Leyla Erbil ölümünün 7. yılında anılıyor…
Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden Leyla Erbil ölümünün 7. yılında saygı ve özlemle anılıyor. Öykü ve roman türlerindeki kitaplarıyla tanınan Leyla Erbil’in hayatı ve eserleri hakkındaki bilgiler haberimizde…1931 İstanbul doğumlu olan Leyla Erbil 19 Temmuz 2013 yılında 82 yaşında hayatını kaybetmişti. Aradan geçen 7 yılın ardından usta kalem saygı ve özlemle anılıyor. Peki Leyla Erbil kimdir? İşte Leyla Erbil’in yaşamı ve eserleri… (Sözcü)
Bir Portre: Leyla Erbil
Leyla Erbil, 12 Ocak 1931 yılında İstanbul doğmuş ve 19 Temmuz 2013 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Orta sınıf ailenin üç kız kardeşten ortancası. İlk, orta ve liseyi İstanbul okullarında okudu. İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı bölümünde eğitim gördü. Son sınıfta ayrıldı. Çeşitli işlerde çalıştı. Evlenerek bir süre Ankara ve İzmir’de oturdu. 1961’de İstanbul’a döndü. Evli ve bir kızı var (Fatoş Erbil-Pınar).
Yazarlığa hikâyeyle başladı. İlk yayınlanan hikâyesi Uğraşsız’dır; (Seçilmiş Hikayeler Dergisi, 1956 Ankara) Giderek Dost, Yeni Ufuklar, Yeditepe, Ataç, Papirus, Yelken vb Edebiyat Dergilerinde yazı ve hikâyeleri göründü. Erbil, kendinden önce yerleşmiş olan yazın akımlarına bağlı kalmadı; roman, hikâye ve düz yazı metinlerinde ortodoks Marxçıların karşısında yer almasıyla tanındı. Psikanalizin özgürleştirici yöntemlerinden yararlanarak, dinin, ailenin, okulun, toplumsalın ürettiği tabularla dolu ideolojilere karşı 1956’da başlayan mücadelesini dilin oturmuş kelime hazinesi ve söz dizimi kurallarını değiştirme çabasıyla sürdürdü. Yeni bir biçim ve biçem geliştirdi. Başlıca düşünce kaynakları Marx ve Freud olarak belirtildi.
Leyla Erbil, 1970 Türkiye Sanatçılar Birliği, 1974 Türkiye Yazarlar Sendikası kurucularından olup, PEN Yazarlar Derneği üyesidir. 1961’lerde Türkiye İşçi Partisi üyesi olan Erbil, Türkiye İşçi Partisi’in Sanat ve Kültür Bürosu’nda görev almıştır. 1979’da çağrılı olarak gittiği ABD’de kendisine, Iowa Üniversitesi
Onur üyeliği verilmiştir. Edebiyat Ödüllerine katılmayan Erbil, 2000- 2001 yılı Ankara Edebiyatçılar Derneği Onur Ödüllerini kabul etmiş, 2002 yılında ise, PEN Yazarlar Derneği tarafından Nobel Edebiyat Ödülü’ne ülkemizden ilk kadın yazar adayı olarak gösterilirken, “Türk dili ve edebiyata egemenliği, aynı zamanda insana, hayata ve dünyaya karşı sorumlu aydın tavrı” vurgulanmıştır. 82 yaşında vefat eden Leyla Erbil, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda defnedildi.
ESERLERİ
Öykü
Hallaç (1961)/Gecede (1968)/Eski Sevgili (1977)
Roman
Tuhaf Bir Kadın (1971)/Karanlığın Günü (1985)/Mektup Aşkları (1988)/Cüce (2001)
Üç Başlı Ejderha (2005)/Kalan (2011)/Tuhaf Bir Erkek (2013)
Diğer eserleri
Tezer Özlü’den Leylâ Erbil’e Mektuplar (1995)/Düşler Öyküler (1997)/Zihin Kuşları (1998) (Sözcü)
Ne Okusak?
1.Rengarenk Ülkem/Lütfiye Atıcı/ Prof. Dr. Aytuğ Atıcı/ Karahan
2.29/Dolunay Aker- Aydın Zeyfeoğlu-Ferit Sürmeli/ Poesis
3.Kelami Açıdan İsmailli İnanç Sistemi/Dr. Rami Mahmud/Post
4.Türkiye’nin Demokrasi Sınavı/Mehmet Kabasakal/ Cumhuriyet Kitapları
5.Dile ki Uzun Sürsün Yolun/ Leyla Navaro/ Remzi Kitabevi