Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Antakya Kitaplığı Maraş Maraş/Faruk Demirel / Ubuntu Yayıncılık Maraş Katliamı’nın 42. Yılındayız. 19 Aralık -26 Aralık 1978’de Kahramanmaraş’ta Alevilere yönelik büyük bir katliam gerçekleşti. Resmi rakamlara göre yedi gün süren olaylar sırasında 111 insan öldürüldü. Alevilere ait 200’ün üzerinde ev yakıldı, 100’e yakın işyeri tahrip edildi Bu tek taraflı katliam 12 Eylül […]

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Antakya Kitaplığı
Maraş Maraş/Faruk Demirel / Ubuntu Yayıncılık
Maraş Katliamı’nın 42. Yılındayız.
19 Aralık -26 Aralık 1978’de Kahramanmaraş’ta Alevilere yönelik büyük bir katliam gerçekleşti.
Resmi rakamlara göre yedi gün süren olaylar sırasında 111 insan öldürüldü. Alevilere ait 200’ün üzerinde ev yakıldı, 100’e yakın işyeri tahrip edildi
Bu tek taraflı katliam 12 Eylül darbesine giden kilometre taşlarının sonuncusuydu.
Gerçek sorumlular hiçbir zaman ortaya çıkmadı. Mahkeme tutanaklarında sayısız kanıt bulunuyordu. Ancak 12 Eylül’den sonra yaşanan tüm gerçekler tersine çevrildi. Herkesin gözü önünde yaşanan bu gerçeklerin üstü örtülmeye ve unutturulmaya çalışıldı…
Edebiyatın böyle bir katliama kayıtsız kalması düşünülemez. Başta hemşerimiz Orhan Tüleylioğlu, çok sayıda yazarımız bu vahşeti günümüze taşıdı.
“Maraş Maraş” adından anlaşılacağı gibi bu vahşeti anlatan özgün bir yapıt.
“Ve 38 yıl sonra Maraş katliamının romanı yazıldı…
Ülkemizi 12 Eylül Darbesi’nin karanlıklarına sürükleyen en önemli kilometre taşlarından birisi Maraş katliamıdır. Maraş katliamı üzerine ağıtlar yakıldı, şiirler, öyküler, anılar, araştırma kitapları yayımlandı. Bazı romanlar içinde değinmelerle yer almasına karşın bütünlüklü olarak ele alınmadı, bildiğimiz kadarıyla…
Bu roman, yıllar alan uzun bir çalışmanın ürünü olup Maraş katliamının edebiyata kazandırılmasını amaçlamıştır.
Akıp giden zaman içinde, unutulmaması gereken olayları roman tadında okuyacak ve yeni nesillere önereceğinizden hiç kuşkumuz yok.
Okuyucularımız çekilen acıları, özlemi, sevgiyi, akıl almaz boyutlardaki göçün öyküsünü; karanlık güçlerin ülkemize nasıl kıydığını, hafızalarında tazeleyip günümüzle karşılaştırma olanağını bulacaktır…” (Arka kapak yazısı)

Konuk Yazar
Aziz Nesin 105 Yaşında!/Tahir Şilkan
“Bütün yazarlık hayatım boyunca, egemen sınıflar için, o sınıfın işine yaracak tek yapıt değil, tek tümce değil, tek satır bile yazmadım” diyen Aziz Nesin, 20 Aralık 1915 İstanbul Heybeliada doğumludur.
Öykü, mizah öyküsü, roman, şiir, deneme, anı, makale dallarında yüzden fazla eser veren Aziz Nesin’in kitapları pek çok dile çevrilmiş, baskı sayısı onbir milyonu geçmiştir. Aziz Nesin 1954’ten itibaren Akbaba mizah dergisinde takma isimlerle mizah öyküleri yazmıştır.
Yazın hayatında onlarca farklı takma isim kullanmış, ilk eşinin adıyla (Vedia Nesin) yazdığı şiirleri nedeniyle, ismi kadın şairler arasında yer almıştır.
Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurmuştur.
Kendine özgü mizah anlayışı, müthiş gözlem gücü, anlatımındaki yalınlık ve olayları sağlam bir kurguyla birbirine bağlama başarısı, seçtiği konular, Aziz Nesin’in çok okunmasının ve sevilmesinin sırrıdır.
Fil Hamdi, Rıfat Bey Neden Kaşınıyor, Ah Biz Eşekler, Nah Kalkınırız, Gol Kralı, Zübük, Şimdiki Çocuklar Harika, Tatlı Betüş, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Toros Canavarı, Surname, Savulun Sosyalizm Geliyor en bilinen eserlerinden bazılarıdır.
***
Aziz Nesin öykü, oyun ve romanlarında eleştirel gülmeceyi alabildiğine kullanarak ülkemizin toplumsal gerçekliğini bütün çıplaklığıyla gösteren eserler vermiştir.
Aziz Nesin edebiyatımızda eksikliği hissedilen karakter yaratmanın en büyük ustalarından biridir. ‘Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ romanındaki Yaşar, ‘Zübük’ romanındaki Zübük İbrahimzade, edebiyatımıza kazandırdığı unutulmaz tiplerdir.
Aziz Nesin ölçüsünde yaşadığı toplumu ve halkını derinden kavrayan, eserlerinde dışa vuran çok az yaratıcı vardır. Toplumcu gerçekçi edebiyatın çok başarılı bir temsilcisidir.
Aziz Nesin, yalnız bir yazar değil, çağın haksızlıklarına karşı direnen bir aydındır. Saysız kez yargılanmış, tutuklanmış, hapse atılmış ancak söylemek istediklerini söylemekten vazgeçmemiştir.
Aziz Nesin, yaşamı boyunca iktidarın hışmına uğramış, ezilmiş, Madımak’ta yakılmak istenmiş; tüm bunlara karşı halkına sevgisi hiçbir zaman bitmemiştir. Yazdıkları ve konuşmalarıyla, yazarları ve toplumu örgütlü mücadeleye çağırmış, aydınlatma faaliyetini yaşamının sonuna kadar sürdürmüştür.
Bütün varlığını kimsesiz çocukların bakımı ve eğitimi için kurduğu Nesin Vakfı’na armağan etmiştir. Öldükten sonra Vakfın bahçesine gömülmeyi vasiyet etmiş, çocukların üzerinde oynamasını istemiştir.
***
Aziz Nesin yaşamı boyunca örgütlü mücadele içinde yer almıştır. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucularından biri ve en uzun süreli Genel Başkanıdır.
Aziz Nesin halkların kardeşliğinden yana bir yazar olmasına karşın, Demokrat Parti iktidarında ülkemiz azınlıklarına yönelik 6-7 Eylül 1955 olaylarında, saldırıları kışkırttığı yalanıyla arkadaşlarıyla birlikte aylarca tutuklu kalmıştır.
Aziz Nesin 27 Mayıs 1960’da gerçekleşen askeri müdahalenin ertesi günü yayınlanan yazısında, Adnan Menderes’e seslenmiştir.
“…Düşkün kişilerle uğraşmak, benim kalemimin işi değil, ama O’na birkaç söz söylemeden yapamayacağım: Başına gelenlerin hiçbiri sürpriz değil. Sana hepsi söylendi. “Düşeceksin, hem fena düşeceksin!” denildi, ama dalkavuk alkışlarından, kendi gümbürtüsünden sağırlaşmış kulakların, hiçbir doğru sözü duymadı, Sen, doğrunun can düşmanı oldun.”
27 Mayıs’a destek olmak için kazanmış olduğu Altın Palmiye ödüllerinden birini Hazineye bağışlayan Aziz Nesin, çok geçmeden, çıkardığı dergideki yazılar nedeniyle 1961 yılında tutuklanacaktır. “Müesses nizam”, 27 Mayıs’ın getirdiği özgürlük havasını kısa sürede boğacak ve bütünüyle yok etmek için 12 Mart ile 12 Eylül Darbelerini tezgâhlamıştır.
Aziz Nesin 12 Eylül faşist darbesine karşı “Aydınlar Dilekçesi” olarak nitelenen girişimin örgütleyicilerinden ve sözcülerinden biri olarak 12 Eylül’de yargılanmıştır. 6 Temmuz 1995 tarihinde yaşamını yitiren Aziz Nesin, ölümünden sonra tören yapılmasını istememiş, Çatalca’da kendi kurduğu Vakfın bahçesine gömülmüştür. Mezarının yeri belli değildir.

Haftanın Şiiri
Bitki Olacaksam/Aziz NESİN
Bitki Olacaksam
Çayır çimen olayım
Aman baldıran değil
Yol altında kalacaksam
Gelin arabaları geçsin üstümden
Çelik paletler değil
Üstümde çocuklar koşuşsun
Ne kaçan ne kovalayan
Askerler değil
Kerpiç yapacaksanız beni
Okullarda kullanın
Ceza evlerinde değil
Soluğum tükenmez de kalırsa
Islık öttürsünler
Aman ha düdük değil
Kalem yapın beni kalem
Şiirler yazın sevgi üstüne
Ölüm kararı değil
Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında
Sakın ola ki
Silahlarda değil.

Haftanın Sanat Gündemi
PEN Yazarlar Derneği, tacize karşı ‘Onur Komisyonu’ kurma kararı aldı
PEN Yazarlar Derneği, “edebiyat sektöründeki kadın yazar, çevirmen ve yayıncıların maruz kaldıkları taciz ve benzeri davranışlara karşı önleyici, onarıcı bir adalet sağlamak” amacıyla, sektörün bütün unsurlarını bir araya getiren bir Onur Komisyonu kurma kararı aldı.
Türkiye Yazarlar Sendikası, Çevirmenler Birliği, Türkiye Yayıncılar Birliği gibi kurumlara ortak çalışma çağrısı yapan PEN, komisyonun hem bu tarz vakalar olduğunda mağdurun başvurusuyla faile gerekli uyarıları yapmayı, hem de mağdura avukat, psikoterapist gibi ilgili mesleklerin gönüllü desteğini sunmayı hedeflediğini belirtti.
PEN Yazarlar Derneği Yönetim Kurulu, komisyonun yola çıkış ilkesinin PEN Kadın Hakları Bildirgesi’ndeki şu satırlar olduğunu ifade etti:
“PEN gerek ev duvarları arasında, gerekse kamu alanında kadına yönelik tüm şiddet biçimlerinin tehlikeli sansür türlerine yol açtığı görüşündedir. Dünyanın her yerinde kültür, din ve gelenek çoğu kez insan haklarından üstün tutulmakta, kadın ve kızlara zarar vermeye yönelik birer gerekçe sayılmaktadır.
“PEN açısından, bir insanı susturmak onun varlığını inkârdır. Bir tür ölümdür. Kadınlar yaratıcılık ile bilgi alanlarında her bakımdan özgürce davranamazsa insanlık eksik ve yoksun kalır.”
PEN Türkiye Yazarlar Derneği, Aralık ayının kitabı olarak Ayfer Tunç’un Osman adlı romanını belirledi. “Her şey olmak isterken hiçbir şey olamayan, gün gün, adım adım hem servetini hem kendini tüketen Osman’ın hikâyesini anlatan roman, Ağustos ayında Can Yayınları etiketiyle raflarda yerini almıştı.
PEN Türkiye Yazarlar Derneği, Aralık ayının romanı olarak Ayfer Tunç’un Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesi’yle bütünlenen üçlemenin son halkası olarak Ağustos ayında okurla buluşturduğu Osman romanını seçti. Pen Türkiye, Osman’ı seçmesini şu sözlerle duyurdu: Ayfer Tunç,
“Edebiyat ne işe yarar diye soruyorlar ya, yalnızca tek bir yanıt bile yeterli: İnsanın dilini daha çok sevmesine! Sağol, Ayfer Tunç. Bin yaşa bin yaz, gözümüzü sevindir, aklımızı sevindir, hatta en lezzetli sofralar yavan kalsınlar senin bize yaşattığın dil şöleninin yanında!
‘İnsan sevdiğinden umar!’ sözünün romandaki tam karşılığısın. Seni seviyoruz, senden umuyoruz, senin de bizi sevdiğine inanıyoruz. Çalışkansın, titizsin, zekisin, gözlemcisin ve en güzeli de yazmayı çok seviyorsun. Bu sevgiyle yazdığın her şeyi nice yıllar okumak dileğiyle, yıllardır başka kitaplarda yaşayan Osman’ı adıyla sanıyla kahraman yaptığın Osman romanını ayın kitabı olarak seçiyor ve sevinçle okuyun diyoruz. Can yayınları arasında yer alan Osman’ı, Ayfer Tunç’un tüm kitaplarını!”

5. Roman Kahramanları İstanbul Edebiyat Festivali
“Bir Roman Kahramanı Olarak Şehir”
21- 25 Aralık 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalin konusu “Bir Roman Kahramanı Olarak Şehir”. Etkinlik T.C. Maltepe Üniversitesi ve Roman Kahramanları Dergisi ortaklığında düzenleniyor. Pandemi nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilecek festivaldeki tüm etkinlikler Novel Heroes Youtube kanalından canlı takip edilebilecek: https://www.youtube.com/c/NovelHeroes
Başlı başına bir romanın kahramanı olan şehirler vardır. Bu şehirler olmadan romanların bir parçası hep eksik kalacaktır. Türk romanında bu şehir hiç şüphesiz İstanbul’dur. Talat ve Fitnat’ın aşkıyla başlayan roman macerasında Ali Bey’in hayal kırıklıklarına, Mahpeyker’in entrikalarına, Râkım Efendi’nin idealize kişiliğine, Ahmet Cemil’in aşka ve ideallerine tutunma serüvenine, Mümtaz’ın “bir günlük” yaşamına, Aylak C. nin aradığı B. ye, Kemal’in hiç “bulamadığı” Füsun’a ve daha nicesine İstanbul da tüm ruhuyla eşlik eder.
Vedat Türkali’nin, Orhan Pamuk’un İstanbul’u, Kafka’nın Prag’ı, Dostoyevski’nin St. Petersburg’u, Maalouf’un Semerkant’ı ve daha pek çok romanesk şehir, şehirlerin romanları, romanlardaki şehirler… Şehirlerle özdeşleşmiş romanlar ve romancılar odağındaki 5. Roman Kahramanları İstanbul Edebiyat Festivali programında yer aalacak.

Ayşe Kulin doğum gününde Türkan Saylan’ı yazdı
Ayşe Kulin, “Sizi aramızda hissediyoruz. Sizinle konuşuyor, dertleşiyor, hâlâ sizden feyz alıyoruz. Ve ülkemizde olup bitenlere baktıkça değerinizi bir kere daha, bin kere daha idrak ediyoruz!” ifadelerini kullandı.
Ömrünü çocukların eğitimine ve halk sağlığına adayan, sayısız başarıya imza atan kumpas mağduru ve 11 yıl önce hayatını kaybeden Türkan Saylan doğumu gününde anılıyor.
Türkan Saylan, 13 Aralık 1935’te İstanbul’da dünyaya geldi. Ayşe Kulin doğum gününde Türkan Saylanı Cumhuriyet Gazetesi’ne yazdı. Kulin’in yazısı:
Siz o kadar çok insanın kalbinde yaşamaya devam ediyorsunuz ki hayatta olmadığınızı düşünmek zor geliyor. Sizi tanımış olmanın mutluluğuna eren bizler hâlâ saçtığınız güzel enerjinin, estirdiğiniz rüzgârın etkisiyle, başlatmış olduğunuz muhteşem projelerin takipçisiyiz.
Sizi aramızda hissediyoruz. Sizinle konuşuyor, dertleşiyor, hâlâ sizden feyz alıyoruz. Ve ülkemizde olup bitenlere baktıkça değerinizi bir kere daha, bin kere daha idrak ediyoruz!
Ne zaman ki ileride bir gün, yeryüzünde sizi bizzat tanımış olanlardan hiç kimse kalmayacak, işte ancak o zaman bir manevi anıta dönüşeceksiniz. Yine hiç unutulmayacak, kalplerde yaşayacaksınız. İyileştirerek veya eğiterek hayatın içine kattığınız insanların çocukları, torunları sizi minnet ve sevgiyle anmaya devam edecek.
Çünkü siz bir hekimden çok fazlasıydınız. “

Eminön-Cibali-Alibeyköy Tramvay Hattındaki Cibali Durağı’nın Adı Orhan Kemal Durağı Olsun
Eminönü-Cibali-Alibeyköy tramvay hattının yılbaşında ulaşıma açılacağı kamuoyuna duyurulmuş bulunuyor. Bu hatta bulunan Cibali Durağı’na, bu semtte uzun yıllar yaşamış, unutulmaz pek çok yapıtını oradaki evinde yazmış Orhan Kemal’in adının verilmesi ile ilgili kampanya başlatılmış bulunuyoruz.
Türkiye Yazarlar Sendikası olarak, 50. ölüm yıldönümünde, emekçi halkın yazarı Orhan Kemal’in ismini Cibali ile özdeşleştirecek bu kararın alınmasını destekliyor ve sendikamızın talebi olarak kamuoyuna duyuruyoruz.

Emine Erbaş’a Veda
Sendikamızın üyelerinden şair dostumuz Emine Erbaş, yaşama veda etti; 16 Ocak 1935’te İstanbul Kadıköy’de başlayan yaşamı 15 Aralık 2020’de İstanbul’da son buldu. Emine Erbaş, uzun zamandır kanser tedavisi görüyordu…
Ürünlerinde zaman zaman, Osmanağaoğlu imzasını da kullandı. Acıbadem Onuncu İlkokul, Kadıköy Kız Enstitüsü, Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü mezunu. Ankara Tıp Fakültesi Öğrenci İşleri Bürosunda memurluk, Kaman Çağırköy İlkokulunda öğretmenlik, DDY Haydarpaşa Müdürlüğünde memurluk yaptı.
Şiirlerini 1959’dan bu yana Türk Sanatı, Hareket, Karşı, Eşik, Şiir Ülkesi, Kıyı, Yazıt, Yaba Öykü, Varlık, Türk Dili Dergisi, Düşlem, Güzel Yazılar dergilerinde ve Düş Kent Fanzin’de yayımladı.
Yayımlanan şiir kitapları; Perizat Hanım Akasya, Rüzgârın Yazdığı Suya, Denizin Kalbi, Öpüyorum Sizi Parçalanmış Ağzınızdan, İstanbul Annem, Korkuya Doğru Yürüdüm, Aşk Lirikleri, İnce Zamanlar, Yarınki Rüyam Ol adlarını taşıyor.
Ah güzel imge, tutkuların döşeği / bir ön bilici olmalı şair, tül gece // sokak fenerine asan kendini / derisi yüzülen alevler içinde diyen Emine Erbaş’ın imgesel ışığını kalbimizde saklayacağız.
Anısına saygıyla. (Türkiye Yazarlar Sendikası)

Bir Portre
Emine Erbaş: Şair, Eğitimci (D. 16 Ocak 1935, Kadıköy / İstanbul – Ö. 15 Aralık 2020, İstanbul). Ürünlerinde zaman zaman, kızlık soyadı olan Osmanağaoğlu imzasını da kullandı. Acıbadem Onuncu İlkokul, Kadıköy Kız Enstitüsü (1955), Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü (1959) mezunu. Ankara Tıp Fakültesi Öğrenci İşleri Bürosunda memurluk (1954-55),
Kaman Çağırköy İlkokulunda öğretmenlik (1955-56), DDY Haydarpaşa Müdürlüğünde memurluk (1956-59) yaptı. Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği üyesidir.
Şiirlerini 1959’dan bu yana Türk Sanatı (1959), Hareket (1967), Hisar (1958-59), Karşı 1992), Eşik (1993), Şiir Ülkesi (1996), Kıyı, Yazıt (1988), Yaba – Öykü, Varlık, Türk Dili Dergisi, Düşlem, Güzel Yazılar dergilerinde yayımladı.
Emine Erbaş, 15 Aralık 2020 günü İstanbul’da vefat etti.

Ne Okusak?
1.Kahramanmaraş Katliamı/ Orhan Tüleylioğlu/ Um:Ag Vakfı Y.,
2.Maraş Katliamı, Vahşet, Direniş ve İşkence/Orhan Gazi Ertekin (Derleyen)/Dipnot
3.“Beni Sen Öldür / 78 Maraş kitabı / Aziz Tunç/Fırat yayınları
4.Maraş Katliamı,Tanıkların Diliyle/Salman Nurhak/Peri Yayınları
5.Oğlumu Öldürdünüz Arz Ederim /İsmail Saymaz/Postacı Yayınevi

Exit mobile version