Hazırlayan: Mehmet Karasu
Haftanın Kitabı
Sakıncalı Piyade/Uğur Mumcu
Uğur Mumcu (22 Ağustos 1942, Kırşehir – 24 Ocak 1993, Ankara), Türk gazeteci, araştırmacı ve yazardır. 24 Ocak 1993’te Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirmiştir. Cinayet henüz çözülememiş ve katilleri yakalanamamıştır.
Sakıncalı Piyade, araştırmacı gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun 12 Mart 1971 muhtırası döneminde yaşanan bazı olayları anlatıp eleştirdiği kitabıdır. İlk baskısı 1977’de yapılmış, daha sonra Um:Ag tarafından 1997’de bugün satılan baskısı yayımlanmıştır.
Kitap 12 Mart döneminde yaşanan ilginç olayları Mumcu’nun mizahi yorumuyla ele alıyor. Mumcu, askerliğe gitmek için kendisinin başvuru yapmasına rağmen “asker kaçağı” olarak suçlanması, askerlerin başkanlık ettiği sıkıyönetim mahkemelerinde hukuk profesörlerinin albaylar tarafından adaletsizce yargılanması, sol görüşlü oldukları belirlenen insanlara sahte suçlar yaratılıp, ülkücülerin tanıklığında yeterince kanıt olmaksızın mahkûm edilmeleri gibi hukuk skandallarını eleştirip, cuntanın hukuk devletinin kurallarını yok ettiğini savunuyor.
Kitabın sonlarına doğru ise Uğur Mumcu’nun askerlik anıları yer alıyor. Mumcu askerliğini yedek subay olarak yapacakken “sakıncalı piyade eri” unvanıyla nasıl er olarak en ağır işlerde çalıştırıldığını anlatıyor.
Ünlü yazar Aziz Nesin de kitap hakkında bir yazı yazmıştır. Bu yazı Um:Ag’ın baskısında kitabın ön sözü olarak yer alırken, yazının küçük bir kısmı ise arka kapakta yer almıştır. Arka kapakta kalan kısım da şu şekildedir:
“Ellerin dert görmesin Uğur Mumcu! Sakıncalı Piyade’yi yazdığın için, eline sağlık, ağzına sağlık, canına sağlık.
Kendi yazdıklarıma gülemem. Ama senin yazdıklarını gülerek okudum. ‘Acı acı gülmek’ deyimi vardır ya, işte öyle acı acı güldüm. (Vikipedi, özgür ansiklopedi)
Konuk Yazar
Kitaplar arasında: Gerçek tarafından çekilen fotoğrafımız/ TACİM ÇİÇEK
Dünyada en çok satan kitaplardan biri de yaklaşık yüz dile çevrilen ‘Le Petit Prince’ (Küçük Prens) çocukların olduğu kadar, büyüklerin de okuması gereken bir eser; her ne kadar Türkçe çevirilerinde orası burası biraz tırtıklansa da. Suluboya ve kurşun kalem çalışmalarıyla eserini resimleyen de yazarın kendisidir üstelik.
Antoine de Saint Exupéry bir yerinde ‘gerçeği, ancak yüreğinle görebilirsin’ diyor. Söz konusu olan yürek gözü (gönül gözü de diyebilirsiniz) bence. Yürek gözü gerçeği görürse, gerçek gözler ona seyirci kalamaz. Seyirci kalamayınca gerçekler için eller, diller ve de gövdeler ayağa kalkar, ağızlar onu haykırır ve insan seli insan gerçeğine set olmaya çalışan yanlışlara, eğrilere, yalanlara dur der. Yeter ki gönül gözümüzle gerçeklere bakabilelim ve de birbirimize yabancılaşmayalım.
İnsan kısım kısım yer damar damar der bir güzel türkümüz. Buna katılmamak olası mı. Hele de günümüzde… Çöplük insanlar: Başkalarının atıklarına açık olan ve onlarla dolanlar. Modern olanlarına da boş cd insanlar diyorum: çünkü hep başkalarının onlara bir şeyler doldurmasını beklerler. Deniz Feneri insanlar: Evli ya da bekâr hiç fark etmez dibine ışık vermeyip çok uzaklarla düşüp kalkıp yarenlik edenler. Dinidar insanlar: kendinden başkasını düşünmeyen yok sayanlar. Beyaz insanlar: Tüm renkleri, sesleri ve de kokuları kendinde birleştiren bencil insanlar. Kara insanlar: Tüm renkleri, kokuları zorla kendine benzetmeye çalışanlar. Sebil insanlar: Hep kendinden veren ve asla kendini düşünmeyenler. Gökkuşağı insanlar: kendilerini de başkalarını da olduğu gibi gören insanlar. Barış içinde bir arada yaşamanın yolunu bulan insanlar da demek olası. Şimdi sorun kendinize hangi insanım ve dünya hangi insanlar toplamından ibaret diye. Ve isterseniz bu dizgeye başka insan türü de ekleyebilirsiniz. Çünkü adı görklü Marks daha 26’sında ‘İnsanlar hangi düzeyde ortam yaratırsa ortam da aynı düzeyde insan yaratır.’ demiş.
Ne yazık ki savaşların, yalanların ve gereksiz, dayanaksız abartıların bizi sarıp sarmaladığı günlerden geçiyoruz. Neredeyse tüm dünyada böyle. Bütün bu olumsuzluklar bana (ışık içinde olsun) Server Tanilli hocanın Sunay Akın’a verdiği dersi anımsattı. Hoca der ki Sunay Akın’a: Hayat bir insanın yaşamı boyunca bir kez fotoğrafını çeker, aman dikkat o fotoğraf çekilirken gözlerin kapalı çıkmasın, yoksa sonsuza kadar o fotoğrafla anılırsın. Çevremizden başlayarak en uzağımıza kadar (elimiz yetip gözlerimiz görmeyecek uzaklıklar da dâhil buna) olup biten haksızlıklara, olumsuzluklara ‘üç maymun olmak’, sessiz kalmak hiç mi hiç doğru değil. Çünkü hayat ve gerçek tarafından çekilecek fotoğraflarımızda maalesef gözlerimiz kapalı olacak. Ve böylece yaşamlarımızın sonuna kadar bu çekilen fotoğraflarımızla anılacağız… Demek ki mesele hocanın dersini alıp almamak; ama dünyanın her yerinde…
Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünüyor da kimse kendini değiştirmeyi düşünmüyor, der Tolstoy. Çünkü aslolan bireyin değişimidir. Bireyler değiştikçe dünyayı daha yaşanır hâle getirmek için anlayışlı, örgütlü ve istekli olmaları çok kolay olur; o zaman erkler korkar ve belki de kendilerine çekidüzen verirler. Olmazsa bu tıpkı o devasa romanında da dediği Bütün mutluluklar birbirine benzer, oysa her mutsuzluğun kendine özgü bir hikâyesi vardır… sözüne uygun olur. Dünyanın çağdaş ülkeleri mutlu evliliklere, mutsuz olanları da kendine özgü gerçekliklerine benzer. Bence bütün mesele düşünebilmekte ve gerçekliklere taraf olabilmekte… Niçin mi? Tavşana zorla ‘ben
maymunum’ dedirtemezsiniz. Gerçeği balçıkla sıvayamazsınız. Bir insana zorla sevdiremezsiniz kendinizi, ‘bana güvenin’ diyemezsiniz. O, bunu hissetmiyorsa, diyeceğiniz tek söz ‘sen bilirsin.’ olmalıdır. İşte o zaman insan olmayı ve insan kalmayı başarmışız demektir. Ne demişti, Abasıyanık; ‘her şey bir insanı sevmekle başlar’ ya sizce? (Kayn. www.mesele121.org)
Haftanın Şiiri
Gökyüzünü Çevir Bana/Enver Ercan
bende bulduğun benim de aradığımdı
sarmaşıp inceldiğimiz o nokta
hadi tut elimden gezdir sokaklarını
ansızın yakalan sağnağıma
akşam kendini karartırken geliyorsun
komşular kim bilir ne diyor
günü soyunup beni giyiniyorsun
parmakların ışıkları dinlendiriyor
gökyüzünü çevir bana
gezinsin tutkunun alevden dili
uçarken çıkardığın o ses var ya
bütün sözcüklerin özeti gibi
tanrı bu geceyi korusun
Haftanın Sanat Gündemi
Buket Uzuner’e Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü
Türkiye Yayıncılar Birliği 2020 Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri yazar Buket Uzuner, Mikado Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Okan Arıkan ve Antik Sahaf Kitabevi’nin kurucusu İsmail Kün’a layık görüldü.
Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından 1995’ten bu yana düşünce ve ifade özgürlüğü için mücadele eden yazar ve yayıncılara verilen ödül bu yıl yazar Buket Uzuner, Mikado Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Okan Arıkan ve Antik Sahaf Kitabevi’nin kurucusu İsmail Kün’e verildi. Yeni tip koronavirüs salgını sebebiyle çevrimiçi düzenlenen ödül töreni Türkiye Yayıncılar Birliği YouTube hesabından canlı yayınlandı. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk 2021 yılının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 73’üncü yıldönümü olduğunu anımsatarak “Yayıncılık telif hakları ve ifade özgürlüğü üzerinde yükseliyor. Birliğimiz düşünce ve ifade özgürlüğünün önemli bir parçası olan yayınlama özgürlüğünün güvence altına alınması, yazarlarımızın yazma ve yaratma, halkımızın bilgi edinme ve okuma özgürlerine getirilen her türlü kısıtlamanın kaldırılmasından yana tavır almaktadır” diye konuştu.
Kocatürk düşünce ve ifade özgürlüğünün, demokratik toplum düzeninin en temel yapı harcı olduğuna dikkati çekerek, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin düşünce ve ifade özgürlüğü alanında uygulanan her türlü keyfi sınırlama ve engellemeye karşı çıkacağını dile getirdi.
2021 Tudem Edebiyat Ödülleri ‘çocuk edebiyatı’ dalında verilecek
2003 yılından bu yana çocuk ve gençlik edebiyatımıza çağdaş ve özgün eserler kazandırmak amacıyla verilen Tudem Edebiyat Ödülleri, 19. yılında “çocuk edebiyatı” alanında resimli kitap dalında verilecek.
Yazar ve çizerlerin resimli kitap yazmalarını teşvik etmek ve resimli kitap türünün gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen yarışma eserlerini yayımlatma imkânı arayan yazar ve çizerler için de büyük fırsat sunuyor.
Yarışmada birinciye 10.000 TL, ikinciye 7.500 TL, üçüncüye 5.000 TL para ödülünün yanı sıra, İzmirli heykeltıraş Ozan Ünal tarafından tasarlanan ödül heykelleri verilecek.
Son katılma tarihi 1 Kasım 2021 olan 19. Tudem Edebiyat Ödülleri’nde dereceye giren eserlerin Nisan 2022’de duyurulması öngörülüyor; ödüle değer görülen dosyaların, yayın grubumuzun Uçanbalık markası tarafından yayıma hazırlanması planlanıyor.
Seçici Kurul: Ayla Çınaroğlu, M. Korkut Öztekin, Nazlı Gürkaş, Tülin Kozikoğlu, Zeynep Özatalay
Çiğli Belediyesi 2. Fakir Baykurt Roman Yarışmasını düzenliyor.
Çiğli Belediyesi 2021 Fakir Baykurt Roman Ödülü Şartnamesi
Edebiyatın insana kazandırdığı değerleri çoğaltmak, edebiyatımıza halkımızın gerçeğini anlatan, toplumsal gerçekçi yeni yapıtlar kazandırmak, okura Türkçenin tadını duyurmak, dilimizin anlatım olanaklarını geliştirmek ereğiyle, unutulmaz yazarımız Fakir Baykurt’un adına Çiğli’de, Çiğli Belediyesi Fakir Baykurt Roman Ödülü konulmuştur. Ödülün ilki 2020 yılında verilmiş ve 2021 Ödülü’nün koşulları şöyle belirlenmiştir:
Yazarlar, kitap oylumundaki, yayınlanmamış bir roman dosyası ile yarışmaya katılabilirler.
Ödüle katılanlar, başvuru ekinde yaşam öykülerini, açık adreslerini, iletişim bilgilerini bir zarf içinde göndermelidirler.
Ödül tutarı: 10.000.- TL’dir. (Onbin) Ödül paylaştırılmaz.
Ödül alan dosya Çiğli Belediyesi’nce bin adet bastırılacaktır. Basım için ödül alana telif hakkı ödenmez.
Ödül seçici kurulu; Adnan Binyazar, Bahri Karaduman, Hidayet Karakuş, Işık Baykurt ve Öner Yağcı’dan Ön Seçici Kurul ise; Oğuz Tümbaş, Handan Gökçek, Handan Tan ve Turan Ali Çağlar’dan oluşmaktadır.
Dosyalar elden verilebileceği gibi kargo ya da postayla en az 10 (on) örnek gönderilecektir.
Başvurular, Çiğli Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Fakir Baykurt Ödülü, Ataşehir Mahallesi Anadolu Caddesi No: 951 Çiğli-İzmir adresine yapılmalıdır.
Son başvuru tarihi: 05 Mart 2021 Cuma günü saat 17.00’dir.
Neyzen Tevfik Şiir Yarışması’nın kazananları belli oldu
Kartal Belediyesi tarafından ünlü ney ustası ve şair Neyzen Tevfik’i (Tevfik Kolaylı), gelecek kuşaklara tanıtmak, eski şiir türlerinden olan “hiciv”i ve şiiri özendirmek amacıyla bu yıl ilk kez düzenlenen ‘Neyzen Tevfik Şiir (Hiciv) Yarışması’nın kazanan isimleri belli oldu.
Yaşamı boyunca gericiliğe, baskı ve şiddete düşünceleri, yaşam biçimi ve şiirleriyle karşı çıkmış, laik Cumhuriyet’in ve Atatürk devrimlerinin yanında durmuş hiciv ustası Neyzen Tevfik’i, şiir üzerinden anmanın ve gündemde tutmanın konusunu oluşturduğu yarışmaya 513 şair, 990 adet şiir ile katıldı.
Seçici kurulunda; Müjdat Gezen, Celal Ülgen, Kandemir Konduk, Adem Uçar, Cihan Demirci, Hüseyin Fidan, Dilruba Nuray Erenler ve Niyazi Yaşar’ın yer aldığı yarışmada kazanan isimler, titizlikle yapılan değerlendirme sonucu açıklandı.
Eserler; Neyzen Tevfik’i ve “Mizahı/ Yergiyi Yorumlama Gücü, Türkçe’yi Kullanma Gücü, Şiirsel ve Tematik Bütünlük, İmge ve Çağrışım Değeri, Özgünlük Değeri” kriterleri baz alınarak değerlendirildi ve neticesinde; birincilik, ikincilik, üçüncülük ile jüri özel ödülü sahiplerini buldu.
Açıklanan sonuçlara göre; “Alacakaranlıkta Gölge Oyunu” isimli eseri ile Yaşar Bayar birincilik, “Döngü” eseri ile Damla Ağüzüm ikincilik, “Ya Bir Tasma Ya Yular” eseri ile Kenan Şahbaz üçüncülük ödülünü aldı. Hakan İlhan ise “Yer’den Yer’e” isimli eseri ile Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.
Enver ERCAN (d. 21 Ocak 1958, İstanbul ö. 22 Ocak 2018, İstanbul) Şair ve yazar. Doğum günü kutlandı. Ölüm yıldönümünde anıldı.
21 Ocak 1958 tarihinde İstanbul’da doğdu. Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. Güneş, Sabah, Yeni Düşün, Varlık gibi gazete ve dergilerde edebiyat sayfaları hazırladı, yayın yönetmenliği yaptı. Broy, Gösteri, Milliyet Sanat, Yeni Düşün, Yeni Olgu, Varlık gibi dergilerde şiirleri yayımlandı.
1980 sonrası şiirimizde beliren özgün şiir adalarından; varolan sözcüklerle yeni ve şaşırtıcı imgeler oluşturdu. Bir süredir kanser tedavisi gören Enver Ercan, 22 Ocak 2018 tarihinde (60 yaşında) vefat etmiştir.
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Genel Başkanı Mustafa Köz: “Türk şiirinin bıçkın delikanlısını yitirdik. Enver Ercan’ın Türk şiirinin belleğiydi. 1940 toplumcu kuşağından İkinci Yeni’ye; İkinci Yeni’den bugüne tüm şiir sokaklarını dolaşmış, şairlerle söyleşmiş ve şiirimizin tazelenmesine büyük kapılar açmıştır. Özellikle Varlık ve Yasakmeyve dergilerinde genç şairlere ağabeyliği unutulmaz. Bu anlamda iyi bir şairi, şiir emekçisini ve dolu bir şiir belleğini yitirdik.”
Enver Ercan’ın Eserleri
Eksik Yaşam (1977)/Sürçüyor Zaman (1988)/Geçtiği Her Şeyi Öpüyor Zaman (1997)
Ödülleri:
1997 Cemal Süreya Şiir Ödülü/1997 Yunus Nadi Şiir Ödülü
Edebiyat 81 ve Tiyatro 76 Dergilerinin Yayıncısı, Yazar, Gazeteci Tanju Cılızoğlu vefat etti.
Bir süredir Ankara’da yaşlılar bakım evinde tedavi gören Tanju Cılızoğlu vefat etti.
86 yaşındaki Tanju Cılızoğlu’nun cenazesi vasiyeti üzerine 25 Ocak Pazartesi günü Nevşehir Hacı Bektaş’a defnedilecek.
Tanju Cılızoğlu yazmaya 16 yaşında başladı. İlk hikâye, deneme ve eleştiri yazıları Onüç dergisinde yer aldı. Siyasi içerikli yazıları yoğunluktadır. Aynı zamanda yaklaşık on yıl süreyle devam eden Tiyatro 70 ve Edebiyat 81 adlı dergileri çıkardı. Balyoz adlı uzun hikaye türündeki eserinde, 12 Mart döneminde Sansaryan Han’ındaki uzun süren gözaltı günlerini (30) anlattı. Eserlerinde toplumcu gerçekçi bir tavır takındı. Gazeteci kimliği ile yazar kimliğini aynı potada eriterek ürettiği eserlerinde halka bilgi verme ve aydınlatma amacı gütmüştür. Çoğunlukla didaktik tarza eserler vermiş, milliyetçi bir tavır takınmıştır. Toplumsal yönler özellikle öykülerinde ağırlıklıdır. Eserlerinin dili, her kesime hitap edecek biçimde kurgulanmış, toplumsal faydaya yönelik bir biçimde hareket etmektedir. Anti-emperyalist dünya görüşü Hoşt Amerika adlı eserinde oldukça açık bir biçimde dile getirilmektedir. Yazar, öykülerinde çok defa dile getirdiği, yakındığı meseleleri gazetelerde yazdığı köşe yazılarında da okurlarıyla buluşturmuştur.
2020’de En Çok Okunanlar (Yabancı)
1.Körlük/ Jose Saramago/ Kırmızı Kedi
2.İnsan Neyle Yaşar/ L. Tolstoy/ İş Kültür
3.Hayvan Çiftliği/ George Orwell/ Can Yayınları
4.Kırmızı Pazartesi/Gabriel Garcia Marquez/ Can Yayınları
5.Altıncı Koğuş/Anton Çehov/ İş Kültür