Hazırlayan: Mehmet Karasu
Haftanın Kitabı
Şiirin Gizli Tarihi/ Refik Durbaş
Edebiyat denilince akla hemen şiirler gelir. Yüzyıllardır edebiyatın eskimeyen yapı taşıdır şiirler. Takvimler 21 Mart Dünya Şiir Günü’nü gösterdiğine göre biraz edebiyat dünyasına yolculuk yapalım…
“Refik Durbaş, Şiirin Gizli Tarihi’nde şiir gibi yaşayanların mahrem tarihlerini anlatıyor. Bizleri hayatın gerçekten büyülü olduğuna inandıran söz peygamberlerini… Onların aşklarını, dostluklarını, yüzünüze bir gülümseme nakşedecek öykülerini…
Sözün hükmünün henüz yitmediği, şiirin “gül kuruttuğu” zamanlar…
“Nâzım Hikmet’in affı için annesi Celile Hanım, bir imza kampanyası açmış, Galata Köprüsü üzerinde imza toplamaktadır.
Birlikte içki içtikleri bir gecebaşını Vâlâ Nureddin’in göğsüne yaslayıp “Nâzımcığım hapiste” diye gözyaşı döken Yahya Kemal ise bir zamanlar sevip evlenmeye karar verdiği ve artık gözleri görmeyen Celile Hanım’ın önünden geçecek ve Nâzım Hikmet’in affı için imzasını vermeyecektir.”(www.kitapyurdu.com)
Konuk Yazar
“Şairler susmayacak!
Bugün 21 Mart, “Dünya Şiir Günü”… UNESCO tarafından kabul edilip ilan edildikten sonra dünyanın birçok yerinde kutlanır oldu…
Çoğu kimse bilmeyebilir. Bunda Türkiye PEN Merkezi’nin önemli bir rolü var. 1997 yılında Uluslararası PEN Dünya Yazarlar Birliği’ne böyle bir öneride bulunan, sunum yapan ve kongreye katılan tüm üye ülkelerden onay alan, Türkiye PEN Merkezi’ydi. (Bunun için Günseli, o günden beri Pen Şiir Ödülü’nü kazanan şairimiz, o yılın “Şiir Bildirisi”ni kaleme alıyor. Edebiyata ilgi duyan tüm yayın organları da bildiriyi paylaşıyor.)
2021 PEN Şiir Ödülü’nü kazanan ve şiir bildirisini hazırlayan şair Erdal Alova. Onu 70’lerin başından beri, Yeni Dergi, Militan, Sanat Emeği, Milliyet Sanat, Adam Sanat dergilerindeki ilk şiirlerinden beri izlemekteyim. Dilini, şiirini, şiirinin rengini, ritmini, evrenselliğini çok seviyorum. Sadece şiiri yazmakla yetinmeyen, şiir üzerine düşünen, eleştiri getiren, yorumlayan, Lorca, Neruda, Kavafis gibi ustaları dilimize kazandıran, kendi özgün dilini ve sesini çoktan bulmuş bir şiir emekçisi. Bence onunki sonsuz duyarlı bir direniş şiiri. … (Zeynep Oral/ Cumhuriyet)
Erdal Alova’nın kaleme aldığı 21 Mart Dünya Şiir Günü Bildirisi
“‘İnsan ozanca/şairane barınır bu dünyada,’ der büyük Alman şair Hölderlin. Bir tek satır yazmayan, şiir sanatından haberi olmayan insan teki ‘ozanca yaşar.’ Teknolojinin, sömürünün, gözü doymazlığın bütün saldırılarına karşı doğadan, her zaman ‘ağır basan’ yaşam güdüsünden, insanoğlunun barışçıl yöneliminden kopmama çabasıdır bu. Ve bu direngenlik binbir giziyle, duygusal, duyusal dolaşımıyla, bir yeraltı ırmağı gibi sessizce, kendini ele vermeden akıp gider insan soyunun olağanüstü serüveninde.
Şair dediğimiz insan teki bütün bu olağanüstü deneyimi dile getiren sanatçıdır. Tıpkı hem suda hem karada yaşayan bir kurbağa gibi, hem toplumda hem toplum dışında yaşayan amfibik bir varlıktır. Sürekli olarak insanoğlunun arkaik döneminin tarihsel büyütecinden, o Altın Çağ’dan yaşadığı dönemi izleyen şair ‘en uyanık gayretle gördüğü düş’lerinde insanın kendinin efendisi olduğu, yabancılaşmanın ortadan kalktığı, insan varlığının kendini doğanın etkin/edilgen bir parçası olarak gördüğü o Kadim Çağ’ı hatırlatır okura. Bunu yaparken olanca malzemesini Evrensel Dölyatağı’ndan sağlar.
İşte, Şiir Sanatı ve onun etkin öznesi olan şair, Sappho’dan, Homeros’tan, Yunus’tan bu yana, durup dinlenmeden bu kutsal çalışmasını sürdürürken, insanı yeniden insanla buluşmaya çağırır.
Bu yüzden, ‘şiir öldü’, ‘şiir geriledi’ gibi anlamsız çıkışlar ancak duyarsızlıkla, bilgisizlikle açıklanabilecek yargılardır.
Şairler susmadıkça şiir ne ölür ne de geriler. Ancak, zaman zaman gölgelenir, araya giren parazitler yüzünden; sesi zor duyulur ya da tam anlaşılmaz. Günümüzde bu parazitlerin en güçlüsü görsel saldırganlıktır. TV’siyle, bill-board’larıyla, reklam endüstrisiyle, toplumu yanılsamaya sürükleyen programlarıyla, söz konusu saldırı kapitalizmin yürüttüğü bir abrakadabra harekâtı, iflah olmaz bir tamahkârlık gösterisidir. Ve bu korkunç yanılsamanın gölgesi altında kalan, Şiir’in o kadim sesi, o şairane/ozanca yaşama biçimi tehdit edilmekte, giderek, tümüyle ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Ama ne zarar! Dünya şairleri susmadıkça, gerçekçilikten kopmadıkça, bu haksız yanılsama, bu amansız saldırı ortadan kalkacak, Şiir’in gümrah sesi insanoğlunun her türlü yabancılaşmadan kurtulduğu, kendine yeniden kavuştuğu o yeni Altın Çağ’a dek sürecek, ondan sonra da yeni arayışlarla varoluşunu sürdürecektir.”
Haftanın Şiiri
Bir Acıya Kiracı/ Metin Altıok
Sen ey kendiyle yetinen!
Fosforun yeri gece,
Ne yapar gecesiz ateşböceği?
Belki anlamsız ve delice
Kumrunun inanılmaz yuvası
Bir direğin tepesinde.
Ama boşluktur biraz da
bir kuşu biçimleyen,
Bence böyle, seni bilemem.
Sen ey kendiyle yetinen!
Ne derlerse desinler
Su eğimine gidecek.
Sen şaraba banılmış ekmek!
Deltasıyız bütün sözlerin
ve söz sonunda bak nasıl
senle bana gelecek.
Sen yarım kalmış bir aşkın
Kaçınılmaz sürgünü,
Katlanan göğsündeki kayaya,
Sen orda şimdi bir hüznü köpürt,
Ben bir çocuğa su vereyim burada,
Ben ki kiracıyım bir acıya.
Sen imzalarsın sabah akşam
Defterini bensizliğin,
Bense kanla öderim
Kirasını kaldığım evin.
Bir takvimi tersten açardık,
Eğer isteseydin.
Sen ey kendiyle yetinen!
Artık suyumuz bulanık,
bir güneş bile olsa sonunda,
yolumuz kırık, önümüz karanlık
ve ağır tuğrası alnımızda
padişah yalnızlığın,
ama yine de umudumuz kalabalık
HAFTANIN SANAT GÜNDEMİ
6. Attilâ İlhan Edebiyat Ödülleri
Attilâ İlhan Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı tarafından Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları desteğiyle Attilâ İlhan Edebiyat Ödülleri’nin bu yıl altıncısı düzenleniyor.
Yarışma kapsamında 2020 yılında yayımlanmış bir şiir kitabı ve bir romana “Attilâ İlhan Edebiyat Ödülü”; ayrıca 30 yaş altı erkek ve yaş sınırlaması olmaksızın kadın yazarlara da ilk roman ve ilk şiir kitabı için “Vakıf Özel Teşvik Ödülü” verilecek. Yarışmaya başvurular 19 Haziran’a kadar devam edecek.
Yarışmanın Attilâ İlhan Edebiyat Ödülleri’nin, Onursal Başkanlığı’nı Doğan Hızlan’ın üstlendiği, başkanlığında ise Mehmet Eroğlu’nun yer aldığı Roman Seçici Kurulu’nun üyeleri; Deniz Yüce Başarır, Faruk Şüyün, Seval Şahin ve aile adına Ali Cem İlhan.
Şiir Seçici Kurulu’nun Başkanı Metin Celal; üyeler ise A. Ali Ural, Adnan Özer, Tuğrul Tanyol ve aile adına Kerem Alışık.
Yarışmaya katılacak şair-yazar ya da yayınevlerinin, hangi kategoriden aday olunduğunu belirten (Attilâ İlhan Edebiyat Ödülü ya da Vakıf Özel Teşvik Ödülü) imzalı bir yazı ve kısa özgeçmiş ile 10 nüsha kitaplarını, 19 Haziran Cumartesi günü akşamına kadar Attilâ İlhan Bilim Sanat ve Kültür Vakfı’nın Sıraselviler Caddesi, Billurcu sokak No:26 kat 2 Taksim, Beyoğlu – 34433 İstanbul adresine teslim etmeleri gerekiyor. Ödül kazanan eserler ise seçici kurulların değerlendirmesinin ardından kasım ayı içinde açıklanacak. (Cumhuriyet)
TYS’den Açıklama
Eski Genel Başkanımız, şair ve mimar Cengiz Bektaş’ı yitirmemizin üzerinden bir yıl geçti. Salgın koşullarında; anlamlı bir anma töreni gerçekleştirememiş olmanın derin hüznünü yaşıyoruz. Cengiz Bektaş ülkemizin gereksinimi olan gerçek bir kültür insanıydı. Aydınlık Türkiye’nin temsilcisiydi. Edebiyat ve mimarlık dünyasının öncülerinden biri olarak hem edebiyatı hem de mimarlığı halk için yapıtlar üreterek yapan bilge birisiydi. Yapıtlarıyla sonsuza kadar yaşayacaktır.
Birinci ölüm yıldönümünde, Cengiz Bektaş’ı saygıyla, özlemle anıyoruz.
PEN Şiir Ödülü Erdal Erdal Alova kazandı
Her yıl 21 Mart Dünya Şiir Günü bağlamında sunulan PEN Şiir Ödülü’nü bu yıl Erdal Alova kazandı.
Her yıl 21 Mart Dünya Şiir Günü bağlamında sunulan PEN Şiir Ödülü’nü bu yıl özgün şiiri, çevirmenliği, dilciliği ve editörlüğü ile seçkin bir konumda olan Erdal Alova kazandı.
PEN Yazarlar Derneğinin açıklamasında “İnsanlığın çok boyutlu macerasını kadim zamanlardan geleceğe kuşatan şiiri için PEN Şiir Ödülü’nü sevgiyle, saygıyla ve şükranla Erdal Alova’ya sunuyoruz” denildi.
Aşık Veysel ölümünün 48. yılında Sivas’taki mezarı başında anıldı
Halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu’nun ölümünün 48. yılında, doğum yeri Sivas’ın Şarkışla ilçesi Sivrialan köyündeki mezarı başında anma programı düzenlendi.
Aşık Veysel ölümünün 48. yılında Sivas’taki mezarı başında anıldı
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında düzenlenen programda, İlçe Müftüsü Tayyıp Koçer dua okudu. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Aşık Veysel’in mezarına karanfil bırakıldı.
Şarkışla Kaymakamı Necati Aktan, gazetecilere, Aşık Veysel’i rahmet ve minnetle andıklarını belirterek, “Bugün ülkemizin ozanlık mertebesinde en önemli değerlerden Aşık Veysel’i anma programında bir araya geldik. Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi Kovid-19 tedbirleri nedeniyle kısıtlı bir program yapıyoruz. İnşallah bugünleri de atlattıktan sonra daha kapsamlı programlar düzenleyeceğiz.” dedi.
Aşık Veysel’in torunu Halil Süzer de anma programına katılanlara teşekkür ederek, “Dedemizi, aramızdan ayrılışının 48. yılında anmak için buradayız. Onun dostları olarak huzura geldik ancak pandemi nedeniyle birçok seveni çok istemesine rağmen aramızda olamadı.” diye konuştu.
Ozanın kabri başındaki anma programının ardından protokol üyeleri ve beraberindekiler, Aşık Veysel Müzesi’ne geçti.
Burada ses sanatçısı Mustafa Özarslan, ünlü halk ozanının türkülerini seslendirdi.
Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro ve Sahne Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selçuk Göldere de Aşık Veysel felsefesini anlatan gösteri sundu. (Aydınlık)
“İnsanlığın yanlış yolda ilerlediğine ikna oldum”
Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf, sekiz yıl aradan sonra okurlarını yeni romanı Empedokles’in Dostları ile okurlarını selamlıyor. Oksijen’e konuşan Maalouf’a göre tüm insanlar aynı ulustan olduklarının farkına varmazsa sonumuz gelecek
Amin Maalouf: Yalnızlıktan hoşlanırım. Beni beslediğini düşünüyorum )
Orta yaşlı bir karikatürist olan Alec ve eşsiz bir efsanevi kitabın çok satan yazarı olsa da her şeyi geride bırakan Eve; Atlantik kıyısındaki küçük bir adacıkta yaşayan ve yıllarca o adada birbirlerini görmeyen ve umursamayan iki münzevi… Amin Maalouf’un sekiz yıl aradan sonra yayımladığı Empedokles’in Dostları (Yapı Kredi Yayınları), ilk başta bu iki münzevinin hikâyesi gibi başlasa da aslında yaşadığımız dünyanın başındaki ve gelecekte olası felaketlerini anlatıyor. Maaoluf bizleri bu romanda, distopik bir kara mizahla epik ve tüyler ürpertici bir hikâyeye çağırıyor. Bir felaket romanı değil aslında Empedokles’in Dostları. Gücünü de buradan, umut vermesinden alıyor. (Oksijen)
14. Metin Altıok Şiir Ödülü, sahibini buldu
14. Metin Altıok Şiir Ödülü’nü ‘Kendinin Ağacı’ adlı kitabıyla Seyyidhan Kömürcü aldı.Şair Metin Altıok’un anısına düzenlenen 14. Metin Altıok Şiir Ödülü, sahibini buldu.Altıok’un anısına Kırmızı Kedi Yayınevi’nin Zeynep Altıok’la birlikte düzenlediği Metin Altıok Şiir Ödülü, Everest Yayınları etiketiyle yayımlanan “Kendinin Ağacı” kitabı ile Seyyidhan Kömürcü’ye layık görüldü.Şiir ödülünün seçici jürisinde Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz, Eray Canberk, Ali Cengizkan, Haydar Ergülen, Şükrü Erbaş ve Salih Bolat bulunuyordu.14 Mart 1940 tarihinde doğan Metin Altıok’un 81’inci doğum gününde açıklanan ödülün Kömürcü’ye verilmesinin gerekçesi ise şöyle cümlelerle açıklandı: ”2021 yılı Metin Altıok Şiir Ödülü’nün, ‘Kendinin Ağacı’ kitabıyla bireysel gibi görünen bir huzursuzluğu, zamanın ve coğrafyanın acılı arka planına yerleştirerek vermesi; bu acının toplumsal boyutlarını lirik ve derin dille okura duyurması; doğayla ve nesnelerle çağrışım yükü güçlü bağlar kurması, ilginç ve özgün imgelerle kendine has bir şiir dili geliştirme başarısı göstermesi, şiir yolculuğunun uzun ve soluklu olacağını duyumsatması nedeniyle Seyyidhan Kömürcü’ye verilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir.”
Bir Portre
Metin Altıok (d. 14 Mart 1941, İzmir – ö. 05 Temmuz 1993, Ankara) Şair, ressam.
1941’de İzmir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Memurluk ve öğretmenlik yaptı.
İlk şiirleri 1970’lerde yayınlandı.
İlk şiir kitabı Gezgin’de Servet-i Fünun’dan, Ahmet Haşim’den, Ahmet Muhip Dıranas’tan İkinci Yeni ve 1960’ların şiirlerine kadar izler var. Kendi kuşağının en duygulu, en romantik şairleri arasındaydı.
Yalın bir dil kullanmasına karşılık, benzetme yapmayı, anlaşılması kolay imgeler oluşturmayı denedi. Halk şiiri biçimlerinden de yararlandı.
Olgunluk dönemi sayılabilecek “Kendinin Avcısı” kitabındaki şiirlerde, daha kendine özgü bir sese, romantik, acılı ve yalın bir söyleyişe ulaştığı görülür. Simgeler, alegori ve mecazlardan ölçülü bir tutumla yararlanır, şiirimizdeki lirik geleneğe bağlanır.
Sivas’ta yapılan Pir Sultan’ı Anma Şenlikleri’nde kökten dincilerin Madımak Oteli’ni yakıp 37 kişinin yanarak, boğularak ölmesine neden olan saldırısında (2 Temmuz 1993), ağır yara alıp komaya girdi. İki gün dayanabildi. O da bir kültür şehidi olarak 5 Temmuz 1993’te yaşama gözlerini yumdu. Bir şiir serüveninin kahramanı olarak şiirsevenlerin kalbinde yaşıyor.
Ünlü piyanist Fazıl Say, Metin Altıok’un şiirleri üzerine Metin Altıok Oratoryosu yaptı (2003). Kızı Zeynep Altıok, duygularını, sevenlerinin anılarını, onu tanıyanların yazdıklarını Gölgesi Yıldız Dolu adıyla kitaplaştırdı (2003).
Metin Altıok Eserleri
ŞİİR:
Gezgin (1976)/Yerleşik Yabancı (1978)/Kendinin Avcısı (1979)/Küçük Tragedyalar (1982)
İpek ve Kılabtan (1987)/Gerçeğin Öte Yakası (1980)/Dörtlükler ve Desenler (1990) Süveyda (1991)
Alaturka Şiirler (1992)/Yel ve Gül (1993)/Hesapişi Şiirler (1993)
Şiirin İlk Atlası (Şair ve Şiir üzerine denemeler, 1992)/Bir Acıya Kiracı (Bütün şiirleri, 1998)
ÖDÜLLERİ
1980 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü (Kendinin Avcısı kitabıyla Ahmet Telli ile paylaştı)
1991 Cemal Süreya Şiir Ödülü Gerçeğin Öte Yakası ile (www.turkedebiyati.org)
Ne Okusak?
1.Edebiyat Anılarda Yaşar/ Refik Durbaş/ Doğan Kitap
2.Şiire Bakma Durağı/ Sabit Kemal Bayıldıran/ Yasakmeyve
3.Rüzgar Bizi Götürecek/ Furuğ Ferruhzad/ Yapı Kredi
4.Şairler Kahvehanesi/ Tahir Abacı/ İkaros yayınevi
5.Şairaneden Şiirsele/ Murat Belge/ İletişim