Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Haftanın

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Haftanın Kitabı
Yangın/ Eşref Karadağ/ Top Yayınları
“ Yangın vaaar!
Köyün en güzel tepesidir Çamlık. Sıcak yaz günlerinde halkın sığınağıdır. Her ağaç altı bir anıyı saklar… Oysa etekleri denize uzanan bu tepecik, gözünü para hırsı bürümüş olanlar için yalnızca yeni bir konut alanıdır. Ağaçlarsa konut yapımı için başlıca engel! Onlardan kurtulmanın en temiz yolu da yangındır. Her şey tasarlanır; adamlar tutulur, yangının başlangıç noktaları belirlenir, küçük tiner bidonları bile yerleştirilir. Olup bitene tırmandıkları çam ağacının dalları arasında tanık olan iki çocuk, Ali ile Mustafa, hiç hesapta yoktur… İki arkadaş kafa kafaya verince kötü adamlar için evdeki hesap artık çarşıdakine uymaz.
Eşref Karadağ, günümüzün büyük sorunlarından para hırsı ve doğa katliamını sürükleyici bir macera tadında hatırlatıyor okurlara.” Tanıtım Yazısı

Konuk Yazar
Doğan Ergül’e mektup/C. Hakkı Zariç
Dinleyin ahbaplar, yaren yoldaşlar
Bir sağalmaz derde düştüm bu gece.
Aşık Şenlik

Yüzümü aynadan ve jiletin keskin ağzından aldım. Ötede rüzgârın tınılarıyla salınan gelincikler, çiçek açmış nar ağaçları, kararmış dutlar, gülümseyen çam ağaçları, nazlı bahçe çiçekleri; beride bahçesi olduğum sardunyalar. Yüzün “yüzü inciten yara”. Bir daha tanık olduk ki, “Haziran’da ölmek zor”. Bir kere daha haklı çıktı dizeler: “Bu ay bütün aşkların doğumu ölüdür/Çünkü Haziran şair dökümüdür!..”
Uzun hava bir türkünün en acı yerinde içime çöktüm ve sustum çığlıklarımı, Doğan. Zaman “yalnızlık insanın o yalnız kutsalı” aşkın ve zambak çokluğunun dayanılmaz sesiyle sustu. Sonra alnımda bir istasyon serinliği fark ettim. Burada; sandalların salınışından uzak bu kasabada, kavuşmaların ve ayrılıkların kucaklaşmalarını gördüm. İnsan gitmenin biletini almamalı, Doğan. Kalmanın uyumunda kalmamalı. Akşamın avlularına yaslanmamalı. Servilerin serinliğine aldanmamalı… Yüzün, oyun bilmeyen çocukların utangaçlığı.
Oysa biz buradayız hâlâ; emlakçıkların telefon numaralarını ezberlediğimiz kuşatmada.
Gündüzleri mercimek çorbası, geceleri törenle açtığımız şişelerin öteki boyutundayız.
Neleri anımsamalı şimdi, nelere kahretmeli? Sağanak olan sözcüklerin neresinden tutunarak hayata küfretmeli? Ömrü yolunmuş insanların gittikçe azaldığını nasıl söylemeli? Değil mi ki, Galata Kulesi’nin altında, o yaz sıcağında, sesimizde Merkez’den kalma kanyak ateşiyle okuduğumuz şiirler göğe yükselmektedir, ay balam! Yabandı her şey, yavandı. Dizeler de olmasa, biz öyle yan yana öyle kol kola ve hesapsız gülmesek hayata, yavan ve eksikti aşk da.
Üstelik Uykulu Yağmur* daha matbaadan çıkıp ellerinden öpmeye gelmemişti bile, yüz görümlüğü istememişti senden. Şiirin yollarında, uzakla gurbet arasında kalmanın diyetini istiyor zaman, demek. Demek, erken davranması yalnızlığa dayanamamasından. Bundandı belki, acının sesini konuk etmedin sesine. Bundandı, “tenhada aşk/susardı”. Biz gidip hayata çelme atmanın ısrarında buluşurduk yeniden. İstanbul’un parmak uçlarından bir kar tanesi gibi erir, yağmurun sesinden senfonilere gitmenin ayrıntılarını yaşardık. Sonra “akardı kokusu göğün/bölünürdü zaman/böylece ölürdü/tenha…” ay gadan alem.
***
Şimdi orada; Kars’ın kahverengi yoğunluğundan az ötede, o bungun dörtyol ağzında, bir yanda Öztürk Uğraş, bir yanda sen. Nasıl giderim çocukluğuma, Doğan? Nedense dümdüz gitmek düşmüş payıma. Çocukların güneş ya da kar yangını yüzlerindesin artık, yoksulluğun Tanrı kadar çok olduğu topraklarda, annemizin yüzü kadar unutulmaz o coğrafyada… Aşkın ve Suların Öğleni** çağrıştırıyor bunları bana.
Şimdi orada; el yazısı okunmaz bir kederle ceketinin yamasına yamanan adamların yorgun duruşunda, kadınların çatlamış ellerindeki süt kokusunda, ekmeğin, yağın ve toz şekerin tokluğunda, çeşme başındaki genç kızların usul bakışlarında, memurların muhterem mahcupluğunda, atların yelelerinde salınan rüzgârın hoyratlığındasın.
“Kaval sesini unutmuş çayırları kavrulur susuzluktan / Gelinlerin ekinleri kucaklayışı aklındadır, Arpaçay’dan”
Şimdi orada; güzün narı dağıtmak için yattığı pusudan habersiz, inceden sızlayan bir terekeme türküsünün sazındasın.
Şimdi orada; mevsimler kar yağışıyla uykuya dalarken, çanlarıyla tırıs giden atlar buğulu tenleriyle kızakları çekerken, tipi bütün sultasıyla eserken, ev içlerine tezeğin sıcaklığı yayılırken, karanfil kokulu çaylar bardaklara koyulurken, komşudan gizli pişirilen kazlar sevinç olurken, “seni ey ev içleri gibi sevdiğim” dizesi Arpaçay’dan İstanbul’a gelmişken, sen çağlamanın uyumunda olacaksın.
Buzlar çözülecek, toprakta buğu, havada kırılma. Üşüyen ellerimizde eve dönmemenin sevinci. Sokak arkadaşımızdır, Doğan.
“Ağzımda Zalim Bir Ay” şiirinin son dizesinde yazmıştın tüm bunları:
“bir ağaçtan düştüm sarı hafif bir eylül yaşım / şimdi o bahçeler kadar çıplak avazım!..”
Ağrın alem, Doğan.
Eyvallah!..
Not: Doğan Ergül 2 Haziran 2007 tarihinde aramızdan ayrıldı, Şeref Bilsel o günlerde arayıp benden bir yazı yazmamı istedi. 5 Haziran 2007 tarihi saklı duruyor yazının altında. Ege’de denize kıyısı olmayan bir kasabada yazdığımı not etmişim. Şeref de kurcaladı arşivi bir zaman ama yazıyı bulamadık ikimiz de… Neden sonra bir yerlerden çıktı, neden sonra Doğan bir kez daha gülümsedi o gururlu öfkesiyle hayata. 14 yıl önce yazılmış bir yazı, Doğan’dan 14 yıl sonra da Doğan’a, okuyana, sözcüklere ve şiire selam olsun.
* Uykulu Yağmur, Doğan Ergül, Yitik Ülke Yayınları, Haziran 2007.
** Aşkın ve Suların Öğleni, Doğan Ergül, Babil Yayınları, Nisan 2005.

Haftanın Şiiri
Sakın Kesme /Mehmet Emin Yurdakul
Ey hemşehri, sakın kesme! Yaş ağaca balta vuran el onmaz;
Bu kütükler ‘Nice yıldır, hiçbirine kervan gelmez, kuş konmaz’
Bunları kes, o baltanla o çürümüş ağaçları yere ser.
Bak, sizin köy şu yemyeşil koruluğun gölgesinde ne güzel!
Gönülleri açmadadır yaprakların arasından esen yel.
Yazık, günah olmaz mı ki, çıplak kalsın bu zümrüt yurt, şirin yel.
Hem dünyada en birinci borç değil mi her kula,
Bir tohumu fidan yapmak, fidanı da bir orman?
Eğer böyle olmasaydı ne kalırdı oğula:
‘Mirasımı artır’ diye öğüt veren atadan?
Sakın kesme! Her dalında bir güzel kuş ses versin.
Sakın kesme! Gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin.
Sakın kesme! Şu verimli köye kanat, kol gersin.
Sakın kesme! Aziz vatan günden güne şenlensin.

Haftanın Sanat Gündemi
Edebiyat Eserlerini Destek Projesi (EDES)
Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürütülen Edebiyat Eserlerini Destek Projesi, 2021 yılı ikinci dönem başvuruları 1-31 Ağustos tarihlerinde yapılacaktır.
Proje kapsamında “ilk eser” niteliği taşıyan edebiyat eserlerini yayımlayacak yayınevlerine destek sağlanmakta, başvuru yapılacak ay içinde yayınevleri en fazla 3 eser için müracaat edebilmektedir. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü, destek verilen yayımcının sağlanacak desteğin yüzde 35’ini yazara ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Başvuru İçin Gerekli Belgeler
• Başvuru formunun indirilerek doldurulup, imzalanıp/kaşelendikten sonra eklerle birlikte elden ya da posta yoluyla Genel Müdürlüğümüze gönderilmesi gerekmektedir.
• Telif hakkı sahibinin izin verdiğini gösterir sözleşmenin örneği.
• Yazar özgeçmişi.
• Eserin gerçek boyutundaki ciltlenmiş örnek baskısı (Lütfen eser örneğini A4 veya başka boyutlarda çıktı hâlinde göndermeyiniz).
• Ayrıca eserin baskıya hazır çıktısının PDF olarak [email protected] e-posta adresine gönderilmesi.
https://kygm.ktb.gov.tr/TR-138650/edebiyat-destek.html

Salih Bolat’ın şiirleri Fransızca’da
Salih Bolat’ın seçilmiş şiirlerinden oluşan kitabı ‘İlk Kar’, Domens Yayınevi tarafından yayımlandı. ‘Premiere Neige’ adıyla okurla buluşan kitabı Fransızcaya şair Claire Lajus çevirdi.
Salih Bolat’ın seçilmiş şiirlerinden oluşan kitabı ‘Premiere Neige’ (İlk Kar) adıyla Domens Yayınevi tarafından Fransa’da yayımlandı. Kitabı Fransızca’ya çeviren Claire Lajus, kitaba yazdığı giriş yazısında, “Şiir çevirmek bana göre iki dil çevirmek gibidir. Biri yabancı dil, burada Türkçe oluyor ve diğeri şairin kendi evrenini ifade etmek için yarattığı özel dilidir” ifadelerini kullandı.
Kendisi de şair olan ve Türkçe şiirin Fransızca konuşulan ülkelerde ve Batı dillerinde tanınması için çaba harcayan Claire Lajus, Salih Bolat’ın on şiir kitabından seçtiği kırk kadar şiirini çevirme sürecinin iki yıllık bir çalışmayı kapsadığını belirterek, “Fransızca konuşan okura her görüntünün içerdiği tonu, göz kamaştırıcı ve ışıklı gölgeyi iletmek için titiz bir çaba gerekti. Umarım bu şiirin tüm özgünlüğünü Fransızcaya aktarabilmişimdir” dedi.
Lajus ayrıca, “Revue Ayna” adlı bir internet dergisinin de yönetmenliğini üstleniyor. Gülten Akın, Metin Altıok, Ahmed Arif, Özdemir İnce, Ataol Behramoğlu, Haydar Ergülen, Neşe Yaşın gibi birçok şairin tanıtıldığı “Revue Ayna”, Fransa’da geniş bir okur kitlesi tarafından takip edilmekte. (Gazete Duvar)

Türkiye’de geçen yıl 68 bin 120 kitap yayımlandı
TÜİK tarafından yapılan açıklamaya göre; Türkiye genelinde geçen yıl 68 bin 120 kitap yayımlandı. Ülke genelinde yayımlanan materyallerin sayısı geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 14,5 artarak 78 bin 500 oldu.
Türkiye genelinde geçen yıl 68 bin 120 kitap yayımlandı.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından geçen yıla ilişkin yazılı medya ve uluslararası standart kitap numarası (ISBN) istatistikleri açıklandı.
Buna göre, gazete ve dergi sayısı, 2020’de bir önceki yıla göre yüzde 13,5 azalarak 4 bin 746 oldu. Bu yayınların yüzde 54,4’ü dergilerden oluştu.
Gazete ve dergilerin tirajı, söz konusu dönemde yüzde 20,9 azaldı. Ülkede 2020’de yayımlanan gazete ve dergilerin yıllık toplam tirajı 996 milyon 516 bin 20 olarak hesaplandı, bunun yüzde 94,8’ini gazeteler oluşturdu. (Birgün)

Cemal Süreya Kız Kulesi’nde anıldı
Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği (CSKSD), büyük şair Cemal Süreya’yı doksanıncı yaş gününde anmak amacıyla bir araya geldi. Dernek, onun aydın kişiliğini yaşatma vurgusu yaptı
CSKSD, dün sabah Üsküdar sahilinde Kız Kulesi önünde bir buluşma düzenledi. Cemal Süreya’yı doğum gününde anmak amacıyla buluşan dernek üyeleri, burada Cemal Süreya’nın şiirlerini okudu ve konuşmalar yaptı. Derneğin başkanı Yazar Seyyit Nezir, yaptığı konuşmaya Cemal Süreya’nın dünya görüşü ve aydın kişiliği üstünde yeterince durulmadığını belirterek başladı. Dernek üyeleri, konuşmaların ardından kahvaltı için Damolis Kafe’ye geçti.
Cemal Süreya’nın “Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem, ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” dizelerinden aldığı ilhamla bu buluşmayı düzenleyen CSKSD, “Cemal Süreya’nın öngörüsü ışığında ve şiir eşliğinde herkes kahvaltıdaki mutluluğu yakalamaya çalıştı” açıklamasını yaptı.
CSKSD kayıtlarına göre 28 Temmuz’da dünyaya gelen Cemal Süreya, 90 yaşında… Şiirleri geniş kitlelerce sevilen şairin her yıl mezarı başında kutlanan doğum günü için bu yıl Kız Kulesi sahilini seçen dernek, Cemal Süreya’nın şiirini anımsatarak bu seçimin nedenini şöyle belirtiyor:
“Özal dönemindeki özelleştirme furyasına tepki olarak şair, ‘Kız Kulesi’nin düş getiren pay senetleri kısa günde kapış kapış gitti’ demişti. Bugün de ülkenin bütün değerlerinin satışa sunulmasına tepki olarak CSKSD, şairin doğum günü kutlamaları için Kız Kulesi’ni seçti.” (Aydınlık)

“Attila İlhan Edebiyat Ödülleri”
İSTANBUL (AA) – Attila İlhan Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen, “Attila İlhan Edebiyat Ödülleri”ne 31 Mayıs’a kadar başvuru yapılabilecek.
Bu yıl ikinci kez yapılan yarışma kapsamında 2016’da yayımlanmış bir şiir kitabı ile bir romana “Attila İlhan Edebiyat Ödülü”, 30 yaş altı erkek ve yaş sınırlaması olmaksızın kadın yazarlara da ilk roman ve ilk şiir kitabı için “Vakıf Özel Teşvik Ödülü” verilecek.
Ünlü şair, romancı, düşünür, gazeteci, senarist ve eleştirmen İlhan’ın düşüncelerini ve anısını yaşatmak amacıyla düzenlenen yarışmada, Attila İlhan’ın eserlerinde yansımaları bulunan “ulusal kültür bileşimini gerçekleştirme” misyonuna layık eserlerin desteklenmesi hedefleniyor.
Attila İlhan Edebiyat Ödülü’ne hak kazanan şiir kitabı ve roman sahibi 7 bin 500 lira, Vakıf Özel Teşvik Ödülü’ne hak kazanan ilk şiir kitabı ve ilk roman sahibi ise iki bin 500 liralık ödülün de sahibi olacak.
Doğan Hızlan’ın Onursal Başkan olduğu yarışmanın Roman Seçici Kurulu’nun başkanlığını Selim İleri yaparken, Mehmet Eroğlu, Asuman Kafaoğlu Büke, Ülkü Karaosmanoğlu ve Ali Cem İlhan, jüri üyesi olarak yer alacak.
Şiir Seçici Kurulu’nun Başkanı Metin Celal, jüri üyeleri ise A. Ali Ural, Haydar Ergülen, Hüseyin Yurttaş ve Kerem Alışık olacak.
Yarışmaya katılacak şair ve yazarlar ya da yayınevlerinin aday olunduğuna dair imzalı bir yazı ile 10 nüsha kitaplarını, 31 Mayıs akşamına kadar Attila İlhan Bilim Sanat ve Kültür Vakfı’nın Sıraselviler Caddesi, Billurcu sokak No: 26 kat 2 Taksim, Beyoğlu- 34433 İstanbul adresine teslim etmeleri gerekiyor.

Bir Portre
Duygu Asena (19 Nisan 1946 – 30 Temmuz 2006), Türk gazeteci ve yazar.
1946’da İstanbul’da doğdu. Dedesi Atatürk’ün yaveri ve dönemin CHP milletvekili olan Ali Şevket Öndersev’dir. Ortaöğrenimini Kadıköy Özel Kız Koleji’nde tamamlamasının ardından İstanbul Üniversitesi Pedagoji bölümünde eğitim gördü. İş hayatına pedagog olarak başlayan Asena, Haseki Hastanesi Çocuk Kliniği ve İstanbul Üniversitesi Çocuklarevi’nde çalıştı. Gazetedeki ilk yazısı 1972 yılında Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde yayımlandı. Bu tarihten itibaren çeşitli dergi ve gazetelerde gazeteci ve yönetici olarak bulundu. Türkiye’de kadın dergiciliği alanında en önemli dergilerden Kadınca Dergisi’nin 1978-1992 yılları arasında yayın yönetmenliğini yaptı. TRT-2 televizyon kanalında “Ondan Sonra” isimli bir program hazırlayıp sundu (1992-1997).
Gazeteciliğinin yanında yazarlığını da sürdüren Asena, ilk kitabı Kadının Adı Yok ile adını duyurdu. Kitap müstehcen bulunduğundan 1988’de yasaklandı. Uzun süren dava sonucunda tekrar yayımına izin verildi ve ardından aynı yıl yönetmen Atıf Yılmaz tarafından filme alındı. Yazıları ve kitaplarında değindiği temalar nedeniyle Asena, feminist yazar olarak tanındı. Asena, beyin tümörü nedeniyle tedavi görmekte olduğu VKV Amerikan Hastanesi’nde 30 Temmuz 2006 günü öldü. Naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Türkiye P.E.N. Yazarlar Derneği 2006 yılında Türkiye kadın hareketine hizmetleri nedeniyle Duygu Asena adına ödül koydu ve ilk ödülü Latife Hanım biyografisi nedeniyle İpek Çalışlar’a verdi. (Wikipedi)

Okuma Önerileri
1.Şiirli yastık/ Sunay Akın/ İş Bankası
2.Bütün Eserleri/ Özdemir Asaf/ Yapı Kredi
3.Hazan/ Ayşe Kulin/ Everest
4.1984/George Orwell/ Can Yayınları
5.Körlük/ Jose Saramago/ Kırmızı Kedi