Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Haftanın

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Haftanın Kitabı
Güllüceyi Sel Aldı
Yusuf Ziya Bahadınlı/Morbenek Yayınevi
Güllüceyi Sel Aldı, Türkiye toprağının hareketlendiği bir dönemin romanı. Bir köy örneğinde ülkenin düzenini tartışıyor. Yusuf Ziya Bahadınlı, Güllücenin belediye seçimleri ekseninde kurguladığı romanıyla düzenin politik oyunlarını sergiliyor. Bir köyün küçük ölçeğinden Ankaraya, Meclise uzanan romanda, çizdği milletvekili portresi resmi bütünlüyor. Paranın, yalanın, kandırmanın hakim olduğu seçim oyunları…Yazar yıllar önceden bugünün yozlaşmasını romanlaştırıyor. Romanda TİPin rüzgarı da hissediliyor.
Aman uşak, amanı bilir misiniz; boş durmayalım. Şunun şurasında ne kaldı ki, göz açıp kapayıncaya kadar gün gelip geçiyor. Bir muhaberedeyiz şimdi; hem de iki cepheli! İki elimizde iki silah, bir ona bir buna. Bu silahlardan biri güleryüz. Avradımıza sövseler, gülümseyeceğiz, uçkuru sıkıdır bizim avratların, korkmayın. Ankaradan dönerken bunları düşündüm; uykuyu tüneği yitirdim. Reis olmazsam bu kasabada, it olur ulurum. Silahlardan biri de bol vaatte bulunacağı. Asacağı, keseceğiz! İnanır bu köylü, verdiğin sözü neden tutmadın demez. Hem yalnız biz miyiz söyleyip de yapmayan; büyükler söylüyor yapmıyor da ne yitiriyor büyüklüğünden.. (Arka Kapak)

Konuk Yazar
Orak/Kemal Düz
Ne yaparsa yapsın ayaklarının altındaki sızı geçmiyordu. Ayakları kaşınıyor, yanıyor, derin acılar çekiyordu. Komşularının önerileri de bir yarar sağlamıyordu. Evin arkasındaki bahçeye gitti. Sabah güneşi tüm güzelliğiyle yeryüzünü kucaklıyordu. Bahçede dolaştı. Çiçekleri suladı. Ayakkabılarını çıkardı, kazılmış toprağın içine ayaklarını bastırdı, toprağa sürttü. Az da olsa rahatlama hissetti. Çitin kenarına oturdu. İki serçe, bir ağacın dalından uçtu… Toprak üzerinde karıncalar dikkatini çekti. Beyaz bir kelebek bir çiçeğin üstüne kondu. Gece ayaklarındaki kaşıntıdan hiç uyuyamamıştı. Üzerine bir ağırlık çöktü. Bir kenara uzandı. Uyudu. Uyandığında yüzü gözü ter içindeydi.
Eve yöneldi, eşek aklına geldi. Eşek iyice yaşlanmıştı. Son zamanlarda durgunlaşmış, yemiyor içmiyordu. Bir bakayım dedi. Eşeğin ahırın önünde yan yatmış olduğunu gördü. Şaşırdı. Korktu. Eşeğin gözleri büyümüş, kulakları düşmüştü. Ölmüş müydü yoksa? Evet ölmüştü. Gözlerinden yaşlar döküldü. Bağıra haykıra ağlamaya başladı. Ağıtlar yaktı. Komşuları geldi. Eşeği yirmi yıldır evin en büyük yardımcısı olmuştu. İkindi vakti yaklaşmıştı. Eşeğin başında kalakalmış, âdete donmuş gibi öylece duruyordu.
Oğlu, okuldan dönüyordu. Eve yaklaşmıştı. Annesini gördü, eşeğin başında ağlıyordu. Yanına yaklaşınca annesinin neden ağladığını anladı. Eşeğin son zamanlardaki halini biliyordu. O da başladı ağlamaya. Sonra annesini teselli etmeye çalıştı.
-Ağlama anne, ağlama…
-Nasıl ağlamam, eşek olmadan ne yaparız. En büyük yardımcımızdı.
Sonra ekledi:
-Keşke çocuğum ölseydi de, eşeğimiz ölmeseydi.
-Neden böyle söylüyorsun.
-Bir çocuk daha doğurabilirim, ancak bir eşek daha alamayız.
Akşam olmak üzereydi. Komşuların yardımıyla uygun bir yer bulundu, hayvancağız oraya gömüldü. O akşam evde eşeğin ölümü dışında pek bir şey konuşulmadı.
Ertesi günü erkenden kalktılar. Sabah kahvaltısı yapıldı.
Evin temizliğini yaptı. Bahçeye çıktı. Etrafı kontrol etti.
Komşularından gelenler gidenler oldu. Onlarla fazla konuşmadı.
Zaten konuşmayı da pek sevmezdi.
Ayaklarının tabanında kızarıklar yaralar oluşmuş şişmişti.
Eve gitti biraz ayaklarının altına tereyağı sürdü. Mutfakta yemek için hazırlıklar yaptı.
Radyoyu açtı. İbre Ankara Radyosu’nu gösterirdi hep.
Türkülerden sonra, haberler başladı.
Hava durumundan sonra radyoyu kapattı.
Ayakları rahat vermiyordu. Evden çıktı, bahçeye gitti. Bir taş buldu, yere oturdu. Taşı ayaklarının altına sürttü de sürttü. Bir tarla faresi görülüp gözden kayboldu.
Çınar ağacının dalına asılmış tahta saplı orak gözüne ilişti.
Sağ ayağı çok şişmiş, kan toplamıştı. Kalktı orağı aldı. Toprağı eliyle eşeledi. Orağı keskin ağzı yukarı gelecek şekilde toprağa yerleştirdi. Gözlerini kapadı. Ayağını orağın keskin tarafına hızlıca bastı.
Önce hiçbir şey fark etmedi. Ayağından akan toprağa kırmızıya boyadı.
Ne varsa, aksın gitsin, temizlensin istiyordu.
Yeter ki ayağının şişliği insin, ağrıları dinsindi.
Akan kan durmuyordu. Ayağı kanaya kanaya eve gitti. Bir bez buldu. Ayağını sardı.
Akşama kadar akan kanı durdurmak için çareler aradı. Evde yalnızdı.
Ancak akşam olunca kan durdu. Ayağına sardığı bezi değiştirdi.
Oğlu geldi, annesinin halini görünce üzüldü. Birlikte yemek yediler.
AY YENİ DOĞMUŞTU
Akşamdı, henüz ay yeni doğmuştu / Toprak sıcak, gök yakındı / Ellerim cebimde yürüyordum.
Yaptığım bir yolculuktu zamana / Zamanı olmayan bir çağa / Yalnız başına gidişimdi.
O gün hava havasındaydı / Güneş sıcak, ay soğuktu / Gök mavi deniz rengindeydi.
Kirazlar toprağı öpüyor / Tilkiler oynaşıyor / Ağaçlara su yürüyor / Kırlangıç bayramı kutlanıyordu.

Haftanın Şiiri
Sel Felaketi/ Zeki Çelik
Ozon tabakası artık delindi,
Buzullar eridi afet göründü,
Ağaçlar yıkıldı yerde süründü,
Ansızın bastırdı sel felaketi.

Gökyüzü gürledi şimşekler çaktı,
Bulutlar boşandı aşağı aktı,
Ahşap binaları kolayca yıktı,
Hayvanı kıstırdı sel felaketi.

Mevsimler karıştı denge bozuldu,
Denizler kabardı dağlar süzüldü,
Yediden yetmişe herkes üzüldü,
İnsanı susturdu sel felaketi.

Bağ,bahçe,arazi göle dönüştü,
Araçlar su doldu caddeler şişti,
Engel tanımadı hızlıca geçti,
Bize kan kusturdu sel felaketi.

Haneler dağıldı herkes perişan,
Çözüm üretilmez çoktur konuşan,
Böyle bir ortamda nasıl çalışan,
Zeki’yi küstürdü sel felaketi.

Haftanın Sanat Gündemi
Mudanya 3. Kitap Fuarı “Gençlik ve Gelecek” temasıyla 20 Ağustos Cuma günü başlıyor
Mudanya Belediyesi’nin YAYKOOP işbirliğiyle düzenlediği Mudanya Kitap Fuarı’nın üçüncüsü, 20-29 Ağustos tarihleri arasında Mütareke Meydanı ve İsmet İnönü Parkı’nda düzenlenecek.
Mudanya Belediyesi’nin Yayıncılar Kooperatifi (YAYKOOP) işbirliğiyle düzenlediği Mudanya Kitap Fuarı’nın üçüncüsü 20 Ağustos’ta başlıyor. Mudanya 3. Kitap Fuarı; “Gençlik ve Gelecek” temasıyla 20-29 Ağustos tarihleri arasında, Mütareke Meydanı ve İsmet İnönü Parkı’nda düzenlenecek. 2019 yılında 45 bin, 2020 yılında ise 23 bin ziyaretçiyi ağırlayan Mudanya Kitap Fuarı’nda bu yıl 75 yayınevi ile akademisyen, gazeteci-yazar, müzisyen ve tiyatrocular 9 gün boyunca Bursalı kitapseverlerle buluşacak. Youtube, Twitch, Instagram ve Wattpad fenomenleri de sevenleriyle bir araya gelecek.

Onur Konuğu Zülfü Livaneli Ve Selçuk Şirin
Mudanya 3. Kitap Fuarı’nın bu yılki onur konukları, Müzisyen, Yazar ve Yönetmen Zülfü Livaneli ve Akademisyen-Yazar Selçuk Şirin olacak. Program Selçuk Şirin ile Yazar ve Yönetmen Nebil Özgentürk’ün “Bir Türkiye Hayali” oturumuyla başlayacak. Ardından Zülfü Livaneli, “Edebiyat Zamanlarında Yolculuk” online söyleşisi ile Bursalılarla buluşacak. Livaneli’ye Nebil Özgentürk ile Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz da Mütareke Meydanı’nda kurulan söyleşi platformundan eşlik edecek. İlk günün son etkinliğinde CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu ile yazarlar Hakkı Zariç ve Levent Turhan Gümüş “Ümit Kaftancıoğlu Eserleriyle Dünden Bugüne Edebiyat Yolculuğu” oturumunda konuşacak.

Fenomenler Mudanya’da
Etkinlik kapsamında Youtube, Twitch fenomenleri Pqueen, Pintipanda, Easter Gamers ve Can Sungur ile Instagram ve Wattpad fenomenleri Mudanyalı sevenleriyle bir araya gelecek. Etkinlik süresince birçok gazeteci, yazar, akademisyen ve siyasetçi söyleşi ve imza günlerinde Bursalılarla buluşacak. Ercan Kesal, Barış İnce, Murat Ağırel, Ahu Özyurt, İbrahim Varlı, Elif Çongur, Gürkan Korkmaz, Esra Dicle, Ali Lidar, Fatih Yaşlı, Turgay Fişekçi, Vahdet Mesut Ayan, Sinem Sal, Murat Menteş, Ayşen Şahin, Şükrü Erbaş, Barış Terkoğlu, Tuba Torun, Gökhan Günaydın, Lal Laleş, Betül Dündar, Faruk Duman, Ali Mert Taşçıer, Gökçe Gökçen, Seren Servin Korkmaz, Müge Koçak, Esmahan Devran İnci, Ayşe Özlem İnci, Dileda Arslan, Ümit Alan, Ateş İlyas Başsoy ve Berkant Gültekin ile Bursalı gazeteciler Yüksel Baysal, Necati Kartal, Ozan Kaplanoğlu, Burak Demirci, Kübra Ulutaş Mudanya’nın konuğu olacak. (Evrensel)

Fikret Otyam’sız 6. yıl: Yanık toprakların gülen yüzüydü
Fikret Otyam’ı Aydınlık okurları yakından tanır. Haftalık yazılarının keyfi ayrıydı. Tatlı sohbet ve dertleşme şeklindeydi. Bolca da iğnelemeler vardı. Ergenekon sürecinde TSK’da neredeyse general kalmamıştı. Çoğunu Silivri zindanlarına atmışlardı. Onlar için “Silivri 5. Ordu” demişti. Yaratıcı ifadeleri çoktu.
O gazeteciydi. Ulus, Dünya, Cumhuriyet ve Aydınlık’ta yazmıştı… Aynı zamanda da iyi bir sanatçı! Kalemi gibi fırçası da güçlüydü. Yarattığı özel tipler beyinlere kazınmıştı. Hele o yanık Anadolu kadınlarının kocaman kocaman gözleri insanın içine batar. Ben buradayım, der. Gazeteciliğinin en önemli bölümünü yanık yüzlü Anadolu insanının içinde geçirmişti. Onlarla yaptığı mülakatlar, onları yurdumuzun her yerine taşımıştı. Hele çektiği siyah beyaz fotoğraflar tabloları kadar güçlüydü. Derin izler bıraktı.
Harran sevdalısıydı. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel gibi. İkisi de iyi dost olmuştu… Demirel GAP’la övünürdü. “Avrupa bir kuruş vermedi bunun için. Kendi imkânlarımızla 10 milyar dolar harcadık” derdi. O GAP bugün Güneydoğu’ya hayat veriyor. Urfa en önemli pamuk üretim alanı… Suya hasret çatlamış toprak onların sayesinde suya doydu. Daha da doyacak. Yanık yüzler artık gülüyor… Bunda Otyam’ın da büyük payı vardır. Kepçeler barajlara toprak, çimento taşıdıysa, Otyam’ın da kalemi, fotoğraf makinesi ve fırçası aynı işi yaptı.
ERENLERE KARIŞTI
9 Ağustos 2015 günü 88 yaşında kaybettiğimiz Otyam son güne kadar dinçti. Hep yazdı. Kolay kolay ara vermedi. Fırçası da öyleydi. Yüzü hep güldü. Konuşmalarında da umut dolu olduğu belli olurdu. Gülen yüzü de buna şahitti. Çünkü o Anadolu çocuğuydu ve çilekeş insanların içinde büyümüş, onların gözlerine gözlerine bakarak bilinçlenmişti. Vatanseverdi… Bu topraklara bağlıydı. Partiliydi. 6 Ekim 2012 günü İşçi/Vatan Partisine üye rozetinin takılmasının ardından, “8 aylık İşçi Partiliyim ne mutlu bana, ne mutlu bana, ne mutlu hepimize” demişti.
Nevşehir Hacıbektaş’ta yatıyor… Erenlere karıştı… Anadolu’nun tam göbeğinde…(Aydınlık)

4. Edremit Kitap Fuarı 10 Ağustos’ta kapılarını açtı
Bu yıl dördüncüsü yapılan 4. Edremit Kitap Fuarı 10 Ağustos Salı günü başladı. 8 gün sürecek olan fuara 50’ye yakın yayınevi ve 200’e yakın yazar katıldı.
2017’den bu yana “Ölmez Ağacın Gölgesinde Kitap” sloganıyla yapılan fuar sekiz gün sürecek. 50’ye yakın yayınevinin ve 200’e yakın yazar, şair, gazeteci, belediye başkanı ve milletvekilinin katılacağı 4. Edremit Kitap Fuarı 17 Ağustos’ta sona erecek.
Ahmet Ümit, Ataol Behramoğlu, Ayşe Kulin, Filiz Ali, İnci Aral, Kahraman Tazeoğlu, Nevzat Çelik, Sunay Akın gibi edebiyatçıların yanı sıra Uğur Dündar, Merdan Yanardağ, Serhan Asker, Sinan Meydan, Gürkan Hacır gibi birçok gazetecinin katılacağı fuarın açılışında CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın da yer alacak.

Taner Cindoruk: Kötü insanın şiiri olmaz
‘Ağzı Kiraz Fırtınası Kız’ adlı şiir kitabını Klaros Yayınları tarafından yayımlanan Taner Cindoruk’la şiiri konuştuk. Cindoruk, “Göz nasıl kalbin aynasıysa, kalem de aklın aynasıdır” dedi.
Taner Cindoruk, oyunculuğuyla tanıttı kendini, en son BluTV dizisi “Yeşilçam”da Yılmaz Güney karakteriyle izledik kendisini. Ama Cindoruk aslında bir şair. Uzun yıllar uğraşı olan şiirler, pek çok yerde kitaplaştı. 2011 yılında, ‘Çocuğa İnanmanın Sonu Yok’ adlı dosyasıyla Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü’nü aldı, ardından da pek çok ödüle layık bulundu. Ödül dosyası aynı yıl, Varlık Yayınları’nca kitaplaştı.
Cindoruk şimdi ise ‘Ağzı Kiraz Fırtınası Kız’ adlı toplu şiirler kitabını çıkarttı. Derin imgelerle şiirin tadına varacağınız Cindoruk’un kitabı Klaros Yayınları tarafından yayımlandı.
Taner Cindoruk’un çocukluğuyla başlayan şiir serüveni, bugün unuttuğumuz şiirin tadını okura sunuyor. İmgeler ve metaforlarla okuru sorgulatıyor, düşündürtüyor. Her şeyin çabuk tüketildiği çağımızda, tüketilmeyen sözcüklerin dehlizlerinde şiirin ve şairin ruhuna yolculuk yaptırıyor. “Madımak katliamı 1993. Acı, sıcak bir Temmuz ayı. Ozanları yaktılar. Her ozan bir ışıktır oysa. Işık yakılır mı? Her ozan bir orman demek… Orman yakılır mı hiç? İnsan ki doğanın en özel varlığıyken, nasıl katledilir insan ve doğa?” diyen Taner Cindoruk’la şiiri ve şair olma hallerini konuştuk. (Duvar)

İBB…
İBB, 30 Temmuz- 1 Ağustos tarihleri arasında Yenikapı Etkinlik Alanı’nda gerçekleştirilecek Hacı Bektaşi Veli Festivali’ni Türkiye’nin birçok yerinde yaşanan yangınlar sebebiyle erteledi.
10 Ağustos Salı 2021 10:24
A-A+
İBB, 30 Temmuz- 1 Ağustos tarihleri arasında Yenikapı Etkinlik Alanı’nda gerçekleştirilecek Hacı Bektaşi Veli Festivali’ni Türkiye’nin birçok yerinde yaşanan yangınlar sebebiyle erteledi.
İBB, 30 Temmuz- 1 Ağustos tarihleri arasında Yenikapı Etkinlik Alanı’nda gerçekleştirilecek Hacı Bektaşi Veli Festivali’ni Türkiye’nin birçok yerinde yaşanan yangınlar sebebiyle erteledi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sosyal medyadan; “Tüm canlılara ve insanlığa olan sonsuz sevgisi ve hürmetiyle bildiğimiz Hünkar Hacı Bektaşi Veli’nin 750.vefat yılı nedeniyle bugün başlaması planlanan etkinliklerimiz, birçok ilimizde devam eden yangınlar ve kayıplarımız nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmiştir.” mesajını yayınladı.
Manavgat’ta söndürme çalışmalarına katılan İBB İtfaiyesi, 101 personel ve 14 aracı da Marmaris’e gönderdi. (Odatv.com)

Bir Portre
Yusuf Ziya Bahadınlı, ( d. 1927 ) Öğretmen, yazar, yayıncı, siyasetçidir.
Yozgat ili Bahadın ilçesinde doğan Bahadınlı, ilkokulu burada okumuştur. Belirli sürelerle Yozgat Ortaokulu, Pazarören Köy Enstitüsü, Yüksek Köy Enstitüsü, Balıkesir Eğitim Enstitüsü, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde (Edebiyat Bölümü) okudu. İlk, orta, öğretmen okulu ve liselerde Türkçe-Edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Hür ve Yeni Dünya isimli yayınevlerini kurmuş, bu yayınevleri yirmi yıl süresince yayın hayatını sürdürmüştür. Ayrıca sosyalizmin sorunlarını işleyen İlke ve Yeni Dünya isimli iki dergi çıkarmıştır. Bir dönem Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) milletvekili olarak bulunmuştur. 11 yıl boyunca Fransa ve Almanya ülkelerinde sürgünde kaldı.
Yusuf Ziya Bahadınlı’nın TBMM’de bulunduğu dönemde yürüttüğü çalışmalar (verdiği soru önergeleri, teklifler, yaptığı konuşmalar) ile ilgili genel kurul tutanaklarına TBMM Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Başkanlığı’nın web sitesinden erişilmektedir. (wikipedia)

Okuma Önerileri
1.Son Başkent Ankara/Mustafa Balbay/Halk Kitabevi
2.Başın Öne Eğilmesin/Hıfzı Topuz/ Remzi Kitabevi
3.Güneş Ülkesi/ Campanella/Sosyal Yayınlar
4.Cin Aynası/Ercan Kesal/İletişim
5.Önce Ben Öleceğim/Furuğ Ferruhzad/Totem Yayaınları