Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Haftanın

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Haftanın Kitabı
Kuvayi Milliye/Nazım Hikmet
“Türk şiirinin çizgisini değiştirmiş, çok yönlü, evrensel boyutlu şair ve yazarı Nâzım Hikmet’ten Abidin Dino’nun desenleriyle “Kuvayi Milliye Destanı”…
Nâzım Hikmet’in 1939’da yazmaya başladığı ve 1941’de bitirdiği Kuvayi Milliye’si şairin Kurtuluş Savaşı’nı baplar halinde anlattığı bir destandır. Nâzım Hikmet’in Kuvâyi Milliye’sini Türk ressam Abidin Dino’nun çizgileriyle taçlandırarak tekrar bastı.”

Konuk Yazar
Edebiyat ve Barış
Necva el-Menstiri eş-ŞERİF/Tunus
Dünyamız, Birleşmiş Milletler Örgütünce açıklanan rakamlara göre bölgesel ve etnik 75 değişik çatışma yaşamaktadır. Ve bunların hemen hepsi güney bölgesindedir.
Farklılık ve ihtilaflardan bölgede rahatsız olduğundan kültür ve milletler arasındaki farklılıklardan çok, ortak noktaların konuşulduğu bir dönemdeyiz. Daha önceleri dini, etnik, kabilesel, örfi değerler, aşılması ve delinmesi mümkün olmayan engellerdi.
Edebiyat tüm çeşitleriyle, cahilliğin yok edilmesi, kültürler üzerinde etki ve uygarlığın temelleri açısından en mükemmel araçlardan birisidir. Ancak bu şekilde genele faal ve etkili olarak bilgilerini yayabilir, okuyucuya ulaştırabilir.
Arap edebiyatının genel olarak güven ve barışın yerleştirilmesinde rolü nedir? İlgisi nedir? Güncel olayların edebiyat ve Arap edebiyatçıları üzerindeki etkileri nedir?
Cahiliye dönemi, kabileler arasındaki savaşlarla tanınmıştır. Bunların en önemlisi kırk yıl devam eden Bekir ve Talep kabileleri arasında gerçekleşen Besus savaşlarıdır. Ancak Arap edebiyatının tercihi barış değil aksine kahramanları yüceltilen, birçok şairin şiirlerle övdüğü savaştır.
Daha sonra İslam’ın doğuşuyla savaşa bakış açısı değişmiş ve Allah yolunda cihat olarak isimlendirilmişti. Ancak savaş, İslam’ın yayılması için tüm barış çabalarından sonra kendisine başvurulan son kavramdır.
Zamanla barış düşüncesi ittifaklarla birlikte gelişti. Çevre ilişkileri bununla düzenlendi ve yaygınlaştırıldı. Özellikle de İspanya ve İslam ülkeleri arasında… Barış edebiyatı birçok yöntemlerle tanışmıştır. Mesala ellili yıllarda ikinci dünya savaşından sonra komünistlerin duygularını ifade etmiş ve Araplar bundan çok etkilenmişlerdir. Örnek verecek olursak, 1920 – 1987 yılları arasında yaşayan şair ve gazeteci Abdurrahman eş-Şerkavi’yi söyleyebiliriz. Oluşumda aktif bir rol aldı ve 1952 yılında Mısır adına Berlin’deki barış severler uluslar arası konferansına katılmıştır. Ayrıca birçok tiyatro metinleri yazmıştır. Bunlardan en önemlileri ise; “el-Fete Mehran” dır. Yine bu konuda şair Bedir Şakir Seyyab’ı da anabiliriz. Bu çerçevede birçok şiiri vardır. En önemlileri; “Ezher ve Esatir” , “el-Ma’bed’ul-Ğarik” , “Unşudet’ul-Matar” , “Fecru’s-Sabah” , “Mumis’ul- Amya’ ” , “el-Esliha ve’l-Atfal” , “Huffar’ul-Kubur” dur. Bu şiirlerin tümü barışa çağıran ve savaşa karşı olan şiirlerdir. Irak’lı şair Bedir Şakir es-Seyyab’ın da şiirlerinde konu aldığı ve özgür şiir okuluna gönderdiği şiirler de barışı yüceltme ve barışa çağrı olduğu kadar, aynı zamanda “Unşudet’ul-Matar” da olduğu gibi işgale karşı direniş ve mücadele de vardır.
Burada barış edebiyatı hareketinin genelde Ortadoğu’da özelde Filistin, Irak, İran, Mısır ve Lübnan’da gelişip yaygınlaştığına işaret etmemiz mümkündür. Bunu bölgede yayınlanan edebi metinlerden, edebi konferanslardan, gerçekleştirilen edebi ve şiir gecelerinden anlamamız mümkündür. Altmış kuşağının temsilcisi olarak Mahmut Şakir, yetmiş kuşağının temsilcisi Ekrem Haniya, Garip Askalan ve diğerleri, doksan kuşağının temsilcisi ise Ziyad Haddaş olan çok sayıda hikaye kuşağı ortaya çıkmıştır.
Bu durum, temelde Ortadoğu’nun sürekli rahatsız olduğu güvenlik sorunu, savaşlar, tartışma ve çatışmalarla ilintilidir ve Arap edebiyatını doğrudan etkilemektedir. Gelişen farklı olaylara bağlı olarak, yayınlanan edebi eserler de farklılaşmaktadır. Örneğin Oslo antlaşmasındaki başarısızlık gibi. Büyük oranda barış dönemi metinlerini iyimserlik duygularından soyutlamış, hatta bazıları bunun peşinden barış edebiyatını kaybediş, yok oluş edebiyatı olarak nitelemiştir.
Kuzey Afrika ülkelerinde ise edebi hareket, ellili yıllarda milli metin ve şiirlerle sömürüye karşı sağlam bir duruş sergilemiştir. Ancak barış konusuna çok değinilmemiştir. Ortadoğu’da gerçekleşen bazı ciddi olaylara bağlı olarak Kuzey Afrika ülkeleri ile diğer Arap halklar, özellikle de Filistin halkı ile sıcak ve yakın ilişki kurma çabaları söz konusu olmuştur.
Genel olarak Kuzey Afrika edebiyatçıları, özelde de Tunus edebiyatçıları çok ciddi anlamda batı edebiyatından etkilenmişlerdir. Aslında bunun sebebi halkın, batı medeniyetinden etkilenmiş olmasıdır. Özellikle de sömürü dönemi ve sonrasında Fransız kültüründen çok etkilenmişlerdir.
Tunus’ta ise yirminci asırda, dini akımlara karşı, dinler arası diyaloga çağrı yapan akılcı akımların ortaya çıktığını görürüz. Akılcı akımın en önemli isimleri Hişam Cait ve Sadık Laid’tir.
Arap kadınlarının barış edebiyatındaki payı gerçekten çok zayıftır. Bu edebi üretkenliklerinin yetersizliği, genel yaşama giriş ve katılımının gecikmesine bağlanabilir. Özellikle toplumsal yaşamdaki önemine vurgunun ve gelişiminin, temel ve siyasi haklarını elde etme uğrunda mücadelesinin gecikmesi de buna eklenebilir. Durum Tunus kadını için de pek farklı değil. O da 1956 yılında bağımsızlıkla birlikte toplumsal hayata katılımı ile birlikte gayretlerinin büyük bir kısmını ülke meselelerine yoğunlaştırmış, Tunus’taki sosyal, kültürel ve siyasi alanın gereksinimleriyle kendini meşgul etmiştir.
Son olarak Arap dünyasındaki barış edebiyatı ile ilgili şunları vurgulamak mümkündür; Günümüzde hala kadının tüm dünyaya barışın yerleşmesinde katkısını desteklemek ve geliştirmek gerekmektedir. Barış meselelerin tümüne dinler, medeniyetler, kültürler arası diyalog gerçekleştirilmeli, yerel ve bölgesel barış için çalışmalı, tüm etnik, cinsiyet, dini ve diğer ihtilaflar aşılmalı, varlığın devamı için temel unsur olan insanlığın korunması amaçlanmalıdır.

Haftanın Şiiri
“Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.”
***
SAVAŞA KARŞI BARIŞ ŞİİRLERİ
1 Eylül Dünya Barış Günü öncesi günlerdeyiz. Emperyalist savaşlara karşı çıkmak en başta sanatçı ve yazarlara düşen bir ödevdir. Dünden bugüne şairlerimiz savaşa karşı çıkmış barıştan yana şiirlerle seslerini yükseltmiştir.
***
“bu kadar mahzun etmemişti beni
babası ölen çocuk
dalı kırılan ağaç
kocası sarhoş kadın
bu kadar mahzun etmemişti beni
ah, boyu devrilesi
körolası dünya harbi
(Dünya Harbi- Muzaffer Tayyip Uslu)
***
Abdulkadir Meriçboyu ya da bilinen adıyla A.Kadir’in aşağıda paylaştığım şiiri, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Yürüyüş Dergisi’nde yayınlandığı zaman, ırkçı Çınaraltı Dergisi’nin yazarı Orhan Seyfi Orhon tarafından ihbar edilecektir. Orhan Seyfi Orhon, devletin emniyet güçleri ve savcılarını, şairin bu şiiriyle, “gençleri askerlikten soğuttuğunu” iddia ederek, harekete geçmeye çağırmıştır. (Devlet gereğini yapacaktır)
“Seni birgün çekip aldılar topraktan
Benzedin köksüz bir ağaca
Sonra öğrettiler sana uygun adımı
Sonra büyük şehirlerini gösterdiler Avrupa’nın
En muazzam saraylar karşısında bile sen evini unutmadın…
Varşova’da kaputun kaldı
Dunkerk’te sırt çantan
Düştü bütün fotoğrafların Sivastopol’da
Ve bir şafak vakti Paris’te bıraktın zavallı yüreğini
kurşuna dizilenler karşısında…
Lanet okusunlar sana bırak
İyi bir asker olamadın diye
Ölmesini bildin ya sen arkadaş kurşunuyla
İki çürük patatesi ekmek torbanda unutarak”
(A.KADİR- Bir İnsan)
***
Nazım Hikmet, Dünya Barış Kongresi’nin 1956 yılındaki toplantısında tüm dünya şairlerinden savaşa karşı barış şiirleri yazmasını ister. Kendi yazdığı “Kız Çocuğu” şiirini ertesi gün kongrede okuyacaktır.
“Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.”
***
39 HARBİ
Enver Gökçe de(1920–1981) şiirinde, 1939 yılında başlayan İkinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarını anlatır. “…
Şu terk edilmiş toprak
Şu yanan köy
Şu devrilmiş araba
Şu tank altındaki
Senin sevdiklerin mi?
Kömür işlenirdi,
Kalem oynardı, yol döşenirdi,
Güneşe selam durulurdu,
Her gün başında
Varsam görsem
Görsem her şey yerli yerinde mi?
Sana düşman oldum
939 harbi
Beni dostlarımdan ettin,
Beni mahzun ettin
Sefil ettin
Şair ettin!
Sana bin teşekkür
Büyük ızdırap
Bana sevmeyi
Bana hakikatı
Bana insanları öğrettin.”

Haftanın Sanat Gündemi
Hacı Bektaş Veli Festivali başladı
27- 29 Ağustos tarihleri arasındaki etkinliklerde; söyleşiler, atölyeler, çocuk etkinlikleri, paneller ve daha pek çok program yer aldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ‘Serçeşme Hünkâr Hacı Bektaş Veli Festivali başladı. Hacı Bektaş-ı Veli’nin değerlerini, sevgisini ve hoşgörüsünü yansıtmayı amaçlayan festivalde, 45 usta sanatçı Yenikapı’da İstanbullularla buluşacak.
27- 29 Ağustos tarihleri arasındaki etkinliklerde; söyleşiler, atölyeler, çocuk etkinlikleri, paneller ve daha pek çok programın hazırlandığı etkinlik serilerinin ikinci gününe CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldı.
Üç günlük etkinlik programında Arif Sağ, Musa Eroğlu, Moğollar, Cengiz Özkan, Yeni Türkü, Tolga Sağ, Ender Balkır, Kardeş Türküler, Muharrem Temiz, Fuat Saka, Sadık Gürbüz, Dertli Divani, Şevval Sam, Gülcihan Koç, Ahmet Aslan, İlkay Akkaya, Mikail Aslan, Grup Abdal, Cem Adrian, Özlem Taner, Nilüfer Sarıtaş, Metin-Kemal Kahraman, Ali Rıza-Hüseyin Albayrak, Özlem Taner, İhsan Er, Tayyar Erdem, Volkan Kaplan, Cem Erdost İleri, Erkan Tekçi, Gülseven Medar, Hüseyin Korkankorkmaz, Ayfer Vardar, Gani Pekşen, Yılmaz Çelik, Ayhan Aydın, Erkan Akalın, Burak Aykaç, Peyda Yurtsever, Ali Kaya Arı, Özge Çam, Cem Doğan, Mahir Kutlutürk, Hüseyin Beydilli, Yavuz Top, Özgür Polat ve Serdar Kemal İstanbullularla buluşacak. Serçeşme Hünkâr Hacı Bektaş Veli Festivali’nin 2.gününde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ağırladı. İkili, Cumartesi akşamı 21.30’dan sonra etkinlik alanını dolduran İstanbullulara hitap etti.

2022 Altın Defne Genç Şiir Ödülü Şartnamesi
Aalen-Antakya Kültür Derneği, 2015 yılında vermeye başladığı “Altın Defne Edebiyat Ödülü”ne ek olarak 2016 yılından başlayarak her yıl “Altın Defne Genç Şiir Ödülü” vermeyi kararlaştırmıştır. Pandemi nedeniyle 2020 VE 2021 yıllarında verilmeyen Ödül 2022’da verilecektir.
Amaç
Başarılı şiir dosyalarını gün yüzüne çıkarmak, okurla buluşmayı hak eden ancak bu imkânı bulamayan genç şairlere imkân sağlamak.
Ödül İcra Kurulu
Mehmet Karasu (Başkan)
Nihat Özdal (Seçici Kurul Temsilcisi)
Ödüle Başvuracak Adaylarda Aranan Şartlar
1.Ödüle başvuracak adayların 2022 yılı için 1987 doğumlu veya daha küçük yaşta olması gerekir.
2.Adayların ödül icra kurulu veya seçici kurul üyelerinden biriyle akrabalık bağı olmaması gerekir.
Ödüle Başvuracak Eserlerde Aranan Şartlar
1.Ödüle “yayımlanmaya hazır kitap dosyası” ile başvurulabilir.
2.Kitap oylumu taşımayan dosyalar değerlendirilmeyecektir.
3.Katılım dosyasının daha önce bir ödül almamış olması gerekir.
4.Adaylar yarışmaya birden fazla dosya gönderemez.
5.Adaylar ödüle gönderdikleri dosyalarının özgün olduğunu ve yarışma şartlarını kabul ettiklerini beyan etmiş sayılacaktır.
Dosyaların Tesliminde Aranan Şartlar
1.Eserler 7 nüsha halinde teslim edilecektir (veya gönderilecektir), bu 7 nüsha ile birlikte CD’ye veya taşınabilir belleğe kaydedilmiş bir nüsha daha hazırlanarak ödül icra kurulu başkanlığına teslim edilecektir (veya gönderilecektir).
2.Her nüshanın ilk sayfasında müellifin ve eserin adı yazılmalıdır.
3.Eserin her bir sayfası, A4 ebatlı tam fotokopi kâğıdının tek yüzüne yazdırılmış olmalıdır.
4.Eser; 1,5 satır aralıklı, 11 puntolu olarak ve Times New Roman fontuyla yazdırılmış olacaktır.
5.Eserde okuma güçlüğü doğuracak, katılımcının dil bilinci ile ilgili kuşku yaratacak yazım hatası olmamalıdır.
6.Belirlenen tarihten sonra ulaşan, aranan şartları taşımayan eserler değerlendirmeye alınmayacaktır. Postada yaşanan gecikme ve/veya kayıptan Aalen-Antakya Kültür Derneği sorumlu değildir.
7.Eserle birlikte, ödül için başvuruyu yapan şairin adı, soyadı, yaşamöyküsü, bir fotoğrafı, açık adresi, telefonu ve diğer iletişim bilgileri bir zarf içinde gönderilecektir. Adaylar başvurularını açık ad ve adresleriyle yapmak zorundadırlar. Edebiyat alanında nüfus kaydındakinden farklı bir adla yayın yapan ve bu adla tanınanlar, eserlerini bu adla sunabilirler; ancak resmî işlemler ve ödülün kendilerine teslim edilebilmesi için gerçek adlarını mutlaka belirtmek zorundadırlar.
Son Teslim Tarihi ve Teslim Adresi
1.Dosyalar; elden, iadeli taahhütlü ya da APS veya kargo ile 31 Ocak 2022 Pazartesi günü çalışma saati sonuna kadar “Aalen-Antakya Kültür Derneği, Kurtuluş Caddesi NO: 31, Nur Apt. Kat 3 Antakya/Hatay” adresine ulaştırılmalıdır.
2.Ödüle başvuran eserler, bilgi ve belgeler iade edilmez.
Seçici Kurul, Değerlendirme ve Ödül
1.Seçici kurul, en geç 15 Şubat 2022 tarihine kadar toplanarak seçimini yapacaktır.
2.Ödül töreni 21 Mart 2022 tarihinde yapılacaktır.
3.Ödül alan eser kitaplaştırılacaktır.
4.Birincilik ödülü, ödüle değer bulunan dosyanın yayımlanmasıdır. Bu yayının koşullarını yayınevi belirler. Ayrıca bir plaket verilecektir.
5.Birincilik ödülünden başka bir derecelendirme yapılmayacaktır.
6.Seçici Kurul aşağıdaki gibidir:
Hüseyin Ferhad(Başkan)
Betül Dünder
Gülce Başar
Didem Gülçin Erdem
Gonca Özmen

Oktay Akbal Edebiyat Ödülü Töreni 28 Ağustos’ta gerçekleşecek
Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl ilki düzenlenen Oktay Akbal Edebiyat Ödülünü ‘Canım Ada’ adlı öykü kitabıyla Adil İzci kazandı. Ödül töreni Oktay Akbal’ın ölüm yıldönümü olan 28 Ağustos’ta Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirilecek
Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından Gazeteci – Yazar Oktay Akbal anısına ‘Oktay Akbal Edebiyat Ödülü’ yarışması düzenledi. Türk Edebiyatını desteklemek, yaygınlaştırmak ve başarılı yazarları ödüllendirmek amacıyla bu yıl öykü dalında düzenlenen yarışmaya yoğun katılım sağlandı. Yarışmada Adil İzci ‘Canım Ada’ adlı kitabıyla seçici kurul tarafından, Heybeliada’daki doğal yaşama ve Adalılara ilişkin gözlem ve izlenimlerini, geçmişle de bağlantı kurarak öyküleştirmekteki ustalığı, dile gösterdiği özen, yalın ve içtenlikli anlatımı nedeniyle ödüle değer bulundu. Oktay Akbal Edebiyat Ödül Töreni Oktay Akbal’ın ölüm yıldönümü olan 28 Ağustos 2021 tarihinde gerçekleşecek.