Antakya’da kültür-sanat

Hazırlayan/Mehmet Karasu Antakya Kitaplığı Öner Yağcı/ Sivas’ı Unutmak Dün, 2 Temmuz, kuşaktan kuşağa anlatılacak bir acının, bilincimize kazıdığı kara günlerden biri. Bundan 24 yıl önce, 2 Temmuz 1993 günü, Sivas’ta ozanlar, sanatçılar yakıldı. Aralarında on yaşında çocuklar vardı. Bu insanlar Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı Sıvas’a kavgaya değil, Anadolu kültürünü yaşamaya ve yaşatmaya gelmişlerdi. Türkülerini söylemeye, semaha […]

Hazırlayan/Mehmet Karasu

Antakya Kitaplığı
Öner Yağcı/ Sivas’ı Unutmak
Dün, 2 Temmuz, kuşaktan kuşağa anlatılacak bir acının, bilincimize kazıdığı kara günlerden biri.
Bundan 24 yıl önce, 2 Temmuz 1993 günü, Sivas’ta ozanlar, sanatçılar yakıldı. Aralarında on yaşında çocuklar vardı.
Bu insanlar Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı Sıvas’a kavgaya değil, Anadolu kültürünü yaşamaya ve yaşatmaya gelmişlerdi. Türkülerini söylemeye, semaha durmaya; birikimlerini paylaşmaya gelmişlerdi.
Kanlı Sivas katliamı üzerine çok sayıda kitap çıktı. Bunlardan biri de Sayın Öner Yağcı’nın
“Pir Sultan’ın diyarındaki yangının alevleri hâlâ yakıyor yüreğimizi. Alçalıyoruz. Milyonlarca yıldan bu yana ayağa kalkıp yükselen insan adını lekeledik bir daha. İnsan olmaktan utanıyor, yaşamdan tiksiniyoruz.
Kimin yarası yok söyleyin? Kim kanamıyor? Kimin acımıyor yüreği? Kimin “Sivas” deyince, “2 Temmuz” deyince ürpermiyor vücudu?
Sivas yangını unutulur, ya Sivas’ta yanmak?
Unutma hakkımız var mı? Bence yok. Bağışlama hakkımız var mı? Bence yok. Eğer unutmazsak yaşamı hak ederiz.
Unutma diyor haritalardan Sivas. Unutma diyor mezarlıklar, çocuklar, bebelerimiz; geleceğimiz.
Unutmayın ve anlatın diyorlar. Ben de anlattım, yazdım dilimin döndüğünce, yüreğim elverdiğince, bilincimle ve duyarlılığımla. Ve “Sivas’ı Unutmak” dedim tüm yazdıklarıma. (Tanıtım yazısı)”

Konuk Yazar
Yazının Yalnızlığı / Ferhat İşlek
“Düş müş dediğimiz aslında dilimizdir”
Bazı kitaplardan özür dilenmeli. Adınıza imzalanıp verildiği halde bir türlü okuma olanağı bulamadığınız için. Geçerli bir engeliniz olabiliyor çoğu kez. Ya da bu konuda engel kabul etmeyenimiz de olacaktır. Sonuçta okunmayan her kitap yalnızlığa itilmiştir. Bunlar ister kolilerde olsun, isterse kitaplığımızın raflarından birinde. El değmedikçe, göz okumadıkça, beyin düşünmedikçe hep yalnızdırlar, içlidirler, ağlamaklıdırlar.
Bu yalnızlık bir yana Adil Bozkurt, farklı bir çalışmasıyla bir başka yalnızlığa dikkat çekiyor. Hiçbir yalnızlığa benzemeyen yalnızlık bu.
“Yazının yalnızlığı”nı Adil Bozkurt bana imzalayıp vereli bir yılı aşmış. Okumakta nasıl geciktirdiğimi de anlamış değilim. Kitap “Öğretmen Dünyası Yayınları “ ndan çıkan ve denemelerden oluşan bir çalışma ürünü. Kitaba adını veren “Yazının yalnızlığı ”hemen başlangıçta yerini almış. Adil Bozkurt’a göre yazar yazı için özellikle kendini yalnızlaştırır. Köşe bucak bir yer arar yazmak için. Yani “kaçak adam”dır yazar. Öteler her şeyi. Tüm sorunlarını, eşini, çocuğunu, günü geçmekte olan faturalarını, apartman sorunlarını,
Bunu biraz daha öteye götürecek olursak, sırf yazmak için ülke değiştirenleri, kimsenin bilmediği bir eve sığınanları da düşünecek olursak buradaki yalnızlığın boyutları ortaya çıkar.
Yazarımızın işaret ettiği Marguerite Duras’ın belirttiği, yazının bir anlamda yabanıl kılması insanı. Tanıdığınız insanları artık tanımaz oluşunuz. Bir de yazının okunma süreci vardır. Bu süreçte de yalnızlık vardır. Çünkü yazıyı okuyan onu yeniden kurgular. Yazarımızın bu konuda son noktası şudur: Daha bugün olmuş insanoğlunun dili ile kendisi arasına kimse girememiştir de ondandır yazının yalnızlığı. Her bir yazı her okurunca, her okurunun her bir okumasında yeniden kurulur yazının yalnızlığı…
Bir başka yazı “Gezmektir yazı” adını taşıyor. Altı çizilecek ve not alınacaklardan ilki ”oturup yazması ile çekip gitmesi kişinin iki benzeridir” oluyor. Buna ekleme yapacak olursak; kişinin yazı yazması duyumlarında, düşlerinde, düşüncelerinde yolculuk yapması değil de nedir? Yani özetin özeti, bir nedeni vardır yazmaların da, gitmelerin de… Ama asıl önemlisi Marcel Proust”un dediği ile bağlanır ;”gerçek yolculuk aynı gözlerle yüz değişik ülkeyi dolaşmak değil, aynı ülkeyi yüz değişik gözle görebilmektir.”
Yazarımızın son saptaması olarak şunu da eklemek gerek;”bunları düşünmedeki ereğim benim, kişiyi yollara düşürenlerin yazı yazmasının nedenleriyle örtüşürlüğüdür. Yazı yazmalarımızdaki nedenlerin arasında sevi mi bulunmaz, yandaşlık, doyum mu olamaz ya da değer vermelerimiz mi? kim ne der, kim ne demez bilmem, benim bildiğim yazının başındaki insanın bir ereğin peşinde olduğudur. Alır gider dilinin içinde sevilerine, değer verdiklerine, yaratmak istediklerine…
Kitapta yazı üzerine yazılmış diğer başlıklardan bazıları ise şöyle; Fırtına yazı, Arapça şiire dizin deriz,Yazı yazmanın dip dayanakları,Tedirgin olmaktır yazmak,Yazmayı beklemek,Okumak mı zor yazmak mı kolay, Noktacılık ,Abartma,Kendini yazmak…
Kitabın sayfalarında ilerlerken “Kendini yazmak” farklı duraklardan biri olarak karşınızda.”yazarın yaşamöyküsü olmaz, yazarın yaşamöyküsü yapıtlarıdır” demeye geliyor yazı. A.Bozkurt bir de kuşku duyuyor bir yazarın yaşamöykümü yazdım demesinden. Ve ekliyor. Yazmak eyleminde özne yazar ise nesne yani kurguladığı kendisi olamaz”
“Yazarını ele veren yazı”da yazının iyisi yazarını ele veren derken,”Yola çıkan yazı”da tüm işlemlerden geçtikten sonra yazdıklarıma “hadi git” derim diyor.
“Yorgun yazı” da,”yığın yazı” da benzer görüşleri ileri sürerken,” Teğet yazı”da varmak istediği yer aynı: Yazı delikanlı olmalıdır, yazma aşamasında yontular gelin odasındaki gibi süslenir, dili içinde devinir. Sonuç olarak yolunu bulmuş bir düzenektir yazı.
Adil Bozkurt’un kendisinin kaleme aldığı “önsöz”den bir alıntı ile bu yazıyı noktalayalım:
”Düş kurmalarımız bizim dünyamızı içinde tutar. Yazınsalın, her ne adla adlandırılsa adlandırılsın, türleri o düş kurmalarımızın elinde boylanır. Düş müş dediğimiz de aslında dilimizdir.”

HAFTANIN ŞİİRİ
SARIL BANA/Metin ALTIOK
Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor azar azar zamanla.

Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.

Anılarım kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu,
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.

Sevgiden caydığım yerde darıl bana.

KISA SANAT HABERLERİ
Moskova’da en iyi yönetmen ödülü Fikret Reyhan’a verildi.
Fikret Reyhan, Rusya’dan ödülle döndü. ‘Sarı Sıcak’ ile en iyi yönetmen ödülünü aldı.‘Sarı Sıcak’ filminin yönetmeni Fikret Reyhan 39. Uluslararası Moskova Film Festivali’nde ‘en iyi yönetmen’ ödülünü aldı.Festivalde, ‘En iyi film’ ödülünü Çin yapımı Tepeli Aynak alırken, jüri özel ödülüne ise, Rus yapımı The Bottomless Bag‘ filmi layık görüldü.Ödül töreninin ardından Reyhan duygularını, “Çok güzel bir organizasyon oldu. Türkiye’yi temsil etmekten mutluyum. Filmle ilgili tepkiler alıyorduk ama ödülü almak bizim için de şaşırtıcı oldu” ifadeleriyle dile getirdi Kaynak: Moskova’da en iyi yönetmen ödülü Fikret Reyhan’a verildi (Kaynak: gercekgundem.com)

Voltaire Ödülü’ne aday gösterilen isimler açıklandı:
Voltaire Ödülü’ne tutuklu bulunan Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay ile KHK ile kapatılan Evrensel Basım Yayın da aday gösterildi.Uluslararası Yayıncılar Birliği (The International Publishers Association- IPA) tarafından verilen Voltaire Ödülü’nün kısa listesi açıklandı.Evrensel’in haberine göre listede Türkiye’den 242 gündür tutuklu olan Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni ve Cumhuriyet Kitapları Temsilcisi Turhan Günay ile Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Evrensel Basım Yayın yer alıyor. Kaynak: Voltaire Ödülü’ne aday gösterilen isimler açıklandı

Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı
2 Temmuz Sivas Katliamı’nın yıldönümü yurdun dört bir yanında katliamda yaşamını yitirenler anıldı.
Sivas’ta toplanan binlerce kişi, 33 kişinin yanarak can verdiği Madımak Oteli’ne yürüyor. Ali Baba Mahallesi’nde bulunan cemevi önünde toplanan binler adalet talep etti.

Rıfat Ilgaz ve Asım Bezirci mezarları başında anıldı.
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) edebiyatımızın ‘sınıf kardeşleri’ Rıfat Ilgaz ile Asım Bezirci, ölümlerinin 24. yılında mezarı başında anacak.TYS ve Evrensel Basım’ın düzenleyeceği buluşmada Ilgaz ve Bezirci yazarların, okurların katılımıyla Zincirlikuyu’daki mezarları başında bir törenle anıldı..
Asım Bezirci 2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde yakılarak katledilmiş, Rıfat Ilgaz da Bezirci’nin acısına dayanamadığını söyleyerek 7 Temmuz 1993’te aramızdan ayrılmıştı.

Çocukların tatilde sıkılmadan okuyacakları 15 kitap
listelist.com‘dan Semih Öztürk, yoğun geçen bir ders yılının ardından tatili hak eden minik dostlarımız için bol maceralı kitaplardan oluşan keyifli mi keyifli bir okuma listesi hazırladı:
80 Günde Devrialem, Jules Verne
Jules Verne tarafından 1872 yılında kaleme alınan eser, severek okuyacağınız ve kitaptaki kahramanlarla birlikte macaradan maceraya koşacağınız bir dolu heyecanlı hikâye barındırıyor.
Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry
Antoine de Saint-Exupéry adlı bir pilot tarafından 1943 yılında yazılan ve herkes tarafından beğeniyle karşılanan Küçük Prens, hem çocuklar için hem de büyükler için her yaşta okunabilecek bir masal kitabı.

Küçük Kara Balık, Samed Behrengi
Samed Behrengi’nin kaleme aldığı eser, Küçük Kara Balık’ın başından geçen maceraları konu alıyor ve bütün çocukları bu maceralı dünyanın içine davet ediyor.

Kitaplardan Korkan Çocuk, Susanna Tamaro
Susanna Tamaro tarafından kaleme alınan kitap, Leopold adlı çocuğun kitaplardan ve yazılardan korkup evden kaçışını ve sonrasında yaşadığı maceraları konu alan heyecan dolu bir kitap.

Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Jules Verne
1870 yılında yayınlanan kitap, ilk bilim kurgu roman olma özelliği taşıyor. Jules Verne tarafından kaleme alınan bu eser de listemizde yer alan pek çok kitap gibi macera ve heyecan dolu hikâyelerden oluşuyor.

Ah Bir Kedi Olsam, Buket Uzuner
Küçük Can’ın hayallerini ve yaşadığı maceraları konu alan kitap, küçük bir kedi yavrusu olmayı hayal eden herkesi mutlu edebilecek hikâyeler barındırıyor.

Küçük Aziz Nesin ve Kiraz Fidanı, Semih Öztürk
Küçük Aziz Nesin’in kiraz fidanı dikme macerasını konu alan kitap, aynı zamanda Aziz Nesin’le ilk defa tanışacak olan çocuklar için oldukça keyifli resimli hikâyeler barındırıyor.

Uçan Sınıf, Erich Kastner
Çocuklar arasındaki dayanışmanın ve arkadaşlığın gücünün anlatıldığı kitap, yılbaşı için özel bir oyun hazırlayan yatılı okul öğrencilerinin maceralarını ve birbirleriyle olan dostluk ilişkilerinin anlatıldığı oldukça keyifli bir kitap.

Eve Giden Küçük Tren, Behiç Ak
Behiç Ak, kaleme aldığı romanında neşesini kaybeden bir köyün, gerçek olması için mücadele edilen bir hayal etrafında toplanıp yeniden yaşama dönüşünü anlatıyor. Kitap, aynı zamanda çocukların hayal gücünü ve hayata bir öykü gibi bakışlarını, hissedişlerini yüceltiyor.

Olmayan Ülke, Ahmet Ümit
Ahmet Ümit, Olmayan Ülke’de yeni bir dünya ile merhaba diyor okurlarına. Gül Ovası’yla, Akıl Ülkesinin Padişahı’yla, HaSyal Ülkesi’nin Büyücü Kralı’yla tanışmak isteyen çocuklar için macera dolu bir kitap daha.

Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi, Cemal Süreya
Usta şair Cemal Süreya’nın Çocukça dergisinde yayımlanan 12 kısa öyküsünden derlenen kitap, çocuklar için yepyeni maceraların kapılarını aralıyor.

Küçük Nazım Hikmet ve Güvercinleri, Önder Yetişen
Usta şair Nazım Hikmet’in güvercinlerle olan arkadaşlığını konu alan kitap, Nazım Hikmet’le ilk defa tanışacak olan çocuklar için de oldukça keyifli ve resimli bir anlatım sunuyor.

Bacaksız Okulda, Rıfat Ilgaz
Rıfat Ilgaz’ın kaleme aldığı eser, Bacaksız Bahri’nin okuldaki ilk günü için taşıdığı heyecanı ve bu heyecanla birlikte yaşadığı maceraları, hayalleri konu alıyor.

Koca Sevimli Dev, Roald Dahl
Dünyanın en iyi yürekli devi ve cebinde taşıdığı arkadaşı Sophie’yle tanışmak isteyen çocuklar, Koca Sevimli Dev’in maceraları sizleri bekliyor.

Dünyanın Merkezine Yolculuk, Jules Verne
İlk olarak 1864 yılında yayımlanan kitap, başından sonuna kadar devam eden serüvenleriyle heyecanı ve merak duygusunu daima canlı tutuyor ve başkam maceraların kapılarını aralıyor.

BİR PORTRE
Âba Müslim ÇELİK (1952- )
1952’de Erzincan’ın Oğulcuk köyünde doğdu. İlkokulu Oğulcuk köyünde bitirdi. Ortaokul, lise ve üniversite yıllarında hem öğrenimi yaptı hem de çalıştı. Antakya, İzmit ve Erzincan’da “Çiftçilik, ırgatlık, harita teknik memurluğu, türkücülük, yardımcı oyunculuk yaptı. Boks sporuyla uğraştı. Bursa Eğitim Enstitüsü’nün ardından Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü’nde lisansını tamamladı. Bingöl, Muş, İstanbul ve Yalova’da lise edebiyat öğretmenliği yaptı. Edebiyat öğretmenliğinden emekli oldu. Halen İstanbul’da yaşıyor.
Şiirleri 1981’den bu yana Yazko Edebiyat, Yarın, Türk Dili, Gösteri, Yaşam İçin Şiir, Anadolu Ekini, Milliyet Sanat, Adam Sanat, Varlık dergilerinde yayımlandı. Peryavşan adlı kitabıyla 1989 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü, Hayriye Yitik Ülke adlı kitabıyla da 1997 Hüseyin Topçugil Şiir Ödülü’nü aldı.
Halen Türkiye Yazarlar Sendikası Başkan Yardımcısıdır.

Yapıtları:
Peryavşan (1988)
İhbarlı Gül (1990)
Erzincan’da Yağmurun Şarkısı (1993)
Hayriye Yitik Ülke (1995)
Göğü Kokla Açılırsın (1997)
Lirkuşu (2000)
Nâzım Hikmet Yahşi Güzel (2002)
Ödülleri:
1989 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü / Peryavşan ile
1997 Hüseyin Topçugil Şiir Ödülü / Hayriye Yitik Ülke ile
2008 Cemal Süreya Şiir Ödülü / Necatigül ile

OKUMA ÖNERİLERİ
1. Bir Güz Güneşi Gibi/ Feridun Andaç/ defnekitap
2. Şark Belleği/ Hüseyin Ferhad/ Yapı Kredi Yayınları
3. Ugarit’te Son/Bahar/ Yaser Bereketoğlu/ Kurgu

Exit mobile version