Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu HAFTANIN KİTABI       Yeni yılla birlikte vaktini güzel değerlendirmek isteyenler eğitici belgesel, film ve dizi izleyebileceği gibi kitap ve roman okumak da güzel bir seçenek.  Boş vakitlerinizi faydalı geçirmek isterseniz kitaplar tam size göre.       Yılbaşında, tatillerde, boş vakitlerde okunabilecek en güzel kitaplardan birini önereceğim  Stefan Zweig’in  Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.       […]

Hazırlayan: Mehmet Karasu

HAFTANIN KİTABI

      Yeni yılla birlikte vaktini güzel değerlendirmek isteyenler eğitici belgesel, film ve dizi izleyebileceği gibi kitap ve roman okumak da güzel bir seçenek.  Boş vakitlerinizi faydalı geçirmek isterseniz kitaplar tam size göre.

      Yılbaşında, tatillerde, boş vakitlerde okunabilecek en güzel kitaplardan birini önereceğim  Stefan Zweig’in  Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.

       Stefan Zweig bu  uzun öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme aldı. “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun “Göndereni”nin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: “Sana, beni asla tanımamış olan sana”. Kadın büyük tutkusunu hep bir “bilinmeyen” olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde “taraflar” değil, sadece tek bir “taraf” vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda “mutlak aşk” kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal!” (Arka kapak yazısı)

KONUK YAZAR

Edebiyat Müze Kütüphaneleri, adıyla açılmalı/GÖKMEN KÜÇÜKTAŞDEMİR

      Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Pek çoğumuz için 2021’in pek iyi geçmediğini biliyorum. Bu nedenle 2022’den çok daha fazla şey bekliyoruz.

      Aslına bakarsanız ben bu ‘beklemek’ kelimesinden de eyleminden de çok haz etmiyorum. Hayatın olumsuzlarını değiştiremeyebilirim ama kendimi geliştirebilir ve bakış açılarımı yenileyebilirim. Yeni yılımı istediklerimi gerçekleştirebildiğim anlardan ibaret kılabilirim. İnanıyorum ki insan kendini değiştirirse, her şeyin üstesinden gelebilir.

Bu tazelenmeyi, derinleşmeyi ben en iyi kitapların kılavuzluğunda yapabiliyorum. İstediğim kitaplara çeşitli yollarla ulaşabiliyor, paramın yettiği kadarını alabiliyorum. Alamadığım ve sadece dokunabildiğim çok sayıda kitabın olması beni üzüyor. Ama benim kadar şanslı olmayanların da var olduğunu biliyorum. Büyük kentlerden uzak yerlerde yaşayanlar ve özellikle ekonomik koşulların zorlaşmasından etkilenenler kitaplarla buluşmakta zorlanıyor.

      İşte tam da burada devreye kütüphaneler giriyor. Farklı hayatlar, deneyimler ve türlü içeriklerde bilgiler sunan yüzlerce kitaba ev sahipliği yapan mabetler… Ancak bunlar ülkemizde çok yetersiz olduğu gibi aralarında kitapların dolaşımının sağlandığı bir ağ da olmaması çok acı.

      Öğretmen, yazar Recai Şeyhoğlu, bu mabetleri çoğaltmak için elini taşın altına koyanlardan. Annesi Rasime Şeyhoğlu için bugüne kadar 50 kütüphane ile 9 Aydınlanma Evi kurdu. Önümüzdeki günlerde de İzmir ve Manisa’da 51. ve 52.yi açacak. “Kitabın kırsala yolculuğu” ya da “Köylerde Rönesans” olarak adlandırdığı bu ‘Aydınlatma’ çabalarını yakında çekimlerine başlayacağım bir belgeselle anlatacağız.

      Recai Şeyhoğlu’nun bugünlerde dillendirdiği ve Hikmet Altınkaynak’ın da Cumhuriyet Gazetesi’nde güzel bir yazıyla kaleme aldığı bir istediği var. O da İzmir Edebiyat Müze Kütüphanesi’ne İzmir doğumlu şair, yazar Attilâ İlhan adının verilmesi. Ben de Hikmet Altınkaynak gibi bu konuyu destekliyor ve bir kampanyaya dönüşmesini öneriyorum.

Nedeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu müze kütüphaneleri farklı illerde o şehrin sevilen isimlerine adayarak açması. Mesela; İstanbul Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi, Ankara Mehmet Akif Ersoy Edebiyat Müze Kütüphanesi, Diyarbakır Ahmet Arif Edebiyat Müze Kütüphanesi, Erzurum Erzurumlu Emrah Edebiyat Müze Kütüphanesi, Adana Karacaoğlan Edebiyat Müze Kütüphanesi, Kütahya Evliya Çelebi Edebiyat Müze Kütüphanesi ve Trabzon Muhibbi Edebiyat Müze Kütüphanesi gibi…

      Eminim bu kampanyayı destekleyenler çok olacaktır. Çünkü Attilâ İlhan İzmir ve Türkiye için çok önemli, büyük bir düşünür, yazar ve şairdir…

      İzmir’e İzmir Attilâ İlhan Edebiyat Müzesi ve Kütüphanesi daha çok yakışacaktır. Bu konunun İl Kültür Müdürlüğü’nde tartışıldığını biliyorum. İzmirliler bu konuda görüşlerini bu kuruma bildirmelilerdir.

      Dileklerinizin gerçekleştiği bir yıl olsun. (sonmühür.com)

HAFTANIN ŞİİR

Cahit Külebi – Bir Yılbaşı Gecesi

Yılbaşı gecelerinde tasalara boşver!

Bilmez misin rüzgar estikçe

Çiçeklerin kokusu uçar gider.

Bilmez misin ağaçlar sallandıkça

Meyveler dökülür yere,

Gün olur yeniden bahar gelir

Dünyamız yeşerir birden bire.

Hoş geldin yılbaşı gecesi

Geçen yıllardan da memnunduk,

Gelecek günleri düşündük de

Hem ısındık, hem doyduk

HAFTANIN SANAT GÜNDEMİ

2021 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri açıklandı

      Cevdet Kudret Edebiyat ödüllerinin bu yılki sahipleri belli oldu. Ödül, Atiye Gülfer Gündoğdu ve Eray Çaylı’nın eserlerine verildi.

      Cevdet Kudret’in anısını yaşatmak amacıyla Cevdet Kudret Edebiyat ödüllerinin bu yılki sahipleri belli oldu. Armağan Ekici, Besim Dellaloğlu, Hatice Aynur, Sevengül Sönmez ve Tuncay Birkan’dan oluşan Seçici Kurul, ödüle katılan eserler içinde Atiye Gülfer Gündoğdu’nun Yazının Önünde kitabını “İnceleme ve Araştırma” türünde, Eray Çaylı’nın İklim Estetiği kitabını “Deneme ve Eleştiri” türünde ödüle değer buldu. Her iki ödül, oyçokluğuyla verildi.

      Cevdet Kudret’in eser verdiği türlere bağlı olarak beş yılda tamamlanan bir döngüyle Şiir, Roman, Öykü, “Deneme-Eleştiri / İnceleme-Araştırma” ve Tiyatro dallarında verilen ödüllerde 2021 yılında sıra “Deneme ve Eleştiri – İnceleme ve Araştırma” türlerindeydi. (Gazete Duvar)

Erdoğan’ın ödülü Kemal Tahir’e

      Bu yılki vefa ödülü yazar Kemal Tahir’e verildi. “Kültür ve Sanat Politikaları Vefa Ödülü”ne layık görülen merhum Kemal Tahir’in ödülünü ise Kemal Tahir Vakfı Başkanı Cengiz Yazoğlu aldı…

      Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü alanlara ödüllerini önceki gün takdim etti.

      Ödül töreni Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlendi.

      Bu yılki vefa ödülü yazar Kemal Tahir’e verildi. “Kültür ve Sanat Politikaları Vefa Ödülü”ne layık görülen merhum Kemal Tahir’in ödülünü ise Kemal Tahir Vakfı Başkanı Cengiz Yazoğlu aldı.

Yakın tarihin edebiyat ve fikir dünyasını en çok etkileyen isimlerden biri olarak gördükleri Kemal Tahir’e verdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendisi hakikati arama konusundaki merakı, cesareti, gayreti ve azmiyle pek çok aydınımıza ilham kaynağı olmuştur. Yaşadığı dönemde Osmanlı’yla, Cumhuriyet Türkiye’siyle, Anadolu’yla, toplumla ve siyasetle ilgili ezber bozan yaklaşımlarını bedel ödemekten çekinmeyerek ortaya koymuştur. ‘Türkiye’nin ruhunu arayan adam’ denilecek derecede derinlikli çalışmalarıyla bugün de yararlandığımız pek çok tahlile imza atmıştır” dedi.

Milliyet’in düzenlediği Haldun Taner Öykü Ödülü’nün

Milliyet’in düzenlediği Haldun Taner Öykü Ödülü’nün bu yılki sahibi ilk öykü kitabı “Sabitâlem Mahallesi”yle Eyüp Aygün Tayşir oldu. Tayşir, “Haldun Taner’i okudukça aynı damardan ne kadar beslendiğimizi gördüm” diyor

 ‘Aynı damardan besleniyoruz’

      Seray Şahinler – Milliyet’in Türk edebiyatının öncü kalemlerinden Haldun Taner’in anısına 1987’den beri düzenlediği Öykü Ödülü’nün sahibi belli oldu. Bu yıl 32’ncisi dağıtılan ödülün sahibi “Sabitâlem Mahallesi” adlı kitabıyla Eyüp Aygün Tayşir oldu. Doğan Hızlan’ın jüri başkanlığını yaptığı Demet Taner, Metin Celâl, Handan İnci Elçi, Nursel Duruel ve Mehmet Zaman Saçlıoğlu’ndan oluşan ödülün seçici kurulu gerekçeli kararı şu sözlerle açıkladı: “Ele aldığı toplumsal kesimleri anlatırken kullandığı dil, içerdiği humor, akıcılık, çağdaş ifade gücü ve ayrıntılarla yarattığı zengin çağrışımlar nedeniyle 32. Haldun Taner Öykü Ödülü’nün İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Sabitâlem Mahallesi’ adlı kitabıyla Eyüp Aygün Tayşir’e verilmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.” (Milliyet)

İşçinin şairi Sennur Sezer edebiyata yeni isimler kazandıracak

      Gülce Başer ile Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’ni ve Sennur Sezer’in edebiyat anlayışını konuştuk.

       ‘Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’ için 1 Şubat 2022’e kadar sürecek başvurular başladı. Ödüllerin öykü jürisini Adnan Özyalçıner, Nalan Barbarosoğlu, Ayşegül Tözeren, Sibel Öz ve Ahmet Tulgar oluşturuyor. Şiir jürisinde ise A. Hicri İzgören, Orhan Alkaya, Nalan Çelik, Gülce Başer ve C. Hakkı Zariç yer alıyor.

Gıda-İş Sendikası ve Manos Kitap tarafından 2015 yılında vefat eden Sennur Sezer anısına düzenlenen ödüllerin amacı, “Birlikte yaşadığımız topraklarda ‘Sabah sokakları saran ekmek kokusunun mayalanışındaki uykusuzluk payı’nı yazmak ve emeğin tarihine yeni kaynaklar sunmak” olarak özetleniyor. (Duvar)

Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü 2022 yılında öykü dalında verilecek

Ömer Asım Aksoy Ödülü katılım koşulları belli oldu.

Aksoy Ailesiyle Dil Derneği’nin düzenlediği “Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü” 2022’de bir “öykü” kitabına verilecektir.

Ödüle Katılma Koşulları:                                        

1) Ödüle aday yapıtın, 1 Ocak 2021 ile 30 Haziran 2022 arasında yayımlanmış olması gerekmektedir.

2) Ödüle son başvuru tarihi, 5 Temmuz 2022’dir.

3) Ödüle aday yapıtlarda Dil Derneği’nin amacına uygunluk, Türkçenin yaratıcı olanaklarını kullanmadaki başarı, yazınsal duyarlık ve değer aranacaktır.

4) Ödüle aday gösterilecek yapıtlardan altısının, başvuru dilekçesi ve kısa yaşamöyküsüyle birlikte yazarın kendisince ya da izin belgesiyle birlikte yayınevince Dil Derneği’ne gönderilmesi gerekmektedir (postadaki gecikme göz önüne alınmayacaktır).

5) Aksoy Ailesinin parasal katkısıyla düzenlenmekte olan ödül, 5.000,00TL olarak belirlenmiştir.

6) Seçici kurul İnci Aral, Hidayet Karakuş, Sadık Aslankara, Mehmet Zaman Saçlıoğlu ve aile adınaSevgi Özel’den oluşmaktadır.

7) Her yazar, ödüle tek bir yapıtla başvurabilir.

8) Ödül bölüştürülmeyecek, tek bir yapıta verilecektir. Ödüle değer görülen yapıtın yazarına, ailece saptanan ödülün yanı sıra Dil Derneğince bir belge ve bir anmalık sunulacaktır.

9) Ödül töreni, 26 Eylül 2022’deki 90. Dil Bayramında yapılacaktır. 10) Ödüle Dil Derneği Yönetim Kurulu üyeleri aday olamazlar. (edebiyathaber.net, 31 Aralık 2021)

İnsan ömründe kaç kez klasik okur?

      Okurun klasiklerden neden vazgeçmediğini ve bugün klasikler üzerinde yapılan kısaltma ve sadeleştirmelerin bütünlüklerini nasıl etkilediğini Feridun Andaç, Müge İplikçi ve Kemal Varol ile değerlendirdik

      Harun Karaburç – Yazıldığı tarih ve okuyucunun okuduğu zaman dilimi ne kadar farklı olursa olsun klasikler, her okumada okuruna farklı pencereler açan üstün nitelikli eserler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün neredeyse bütün yayınevleri klasiklerin yeni basımlarını okurla buluşturmaya devam ediyor. Klasikleri okumaktan, kütüphanemizin bir köşesinde veya başucumuzda bulundurmaktan, birbirimize hediye etmekten asla vazgeçmiyoruz. Klasiklerde anlatılan dünyadan uzaklaştıkça klasikler daha sık sığındığımız güvenli bir limana dönüşüyor. Usta yazar Italo Calvino, klasikleri neden okumamız gerektiği sorusunun peşinden giderek “Klasikleri Niçin Okumalı?” kitabına imza atmış ve bunu 14 maddede ele almıştı. Biz de benzer bir merakın peşine düşüp Feridun Andaç, Müge İplikçi ve Kemal Varol’a “Klasiklere neden bu kadar çok tutunuyoruz? Bugün klasiklerin kısaltılması/ sadeleştirilmesi bütünlüklerini nasıl etkiliyor?” sorularını yönelttik. Müge İplikçi, klasiklerin sadeleştirilmesini genç okur açısından faydalı bulurken Feridun Andaç, yapılan sadeleştirmenin öze zarar verdiğini söyledi. Kemal Varol ise “Hiçbir sadeleştirme masum değildir benim gözümde” dedi. (Milliyet)

TYB 2021 Ödüllerini kazananlar belli oldu

      TYB 2021 Ödüllerini kazananlar belli olduTürkiye Yazarlar Birliği; Kültürümüzü, sanatımızı, edebiyatımızı, düşünce hayatımızı, yazarlarımızı, sanatçılarımızı ve eserlerini tanıtmak, gündemde tutmak amacıyla 40 yıldır “Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçılarını” belirleyip ödüllendiriyor.

TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan, 01.01.2021 tarihinde TYB Genç Kahve’de TYB Genel Başkan Yardımcısı Tarkan Zengin ve Genel Sekreter Doç. Dr. Muhammet Enes Kala ile birlikte düzenlediği basın toplantısında 2021 yılının “Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçılarını” açıkladı.

      Genel Başkan Arıcan yaptığı konuşmada; TYB’nin kuruluşunun 43’ncü yılında; 40’ncı  “Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülleri’ni belirlediklerini söyledi.

      Arıcan konuşmasında, TYB’nin okuryazar buluşmaları, imza günleri, konferanslar, kültür yayınları, genç yazarlar kurultayları, paneller, sempozyumlar, şiir şölenleri, şehir kongreleri, tarih, kültür, edebiyat sohbetleri, kültür kervanları, ulusal ve uluslararası kongreler düzenleyerek Türk edebiyatına, sanatına ve düşünce dünyasına katkı sağlamaya devam ettiğini belirtti.

DEĞERLERİMİZ: Cemil Meriç

      12 Aralık 1916’da Hatay Reyhanlı’da doğdu.

Hatay Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girdi. Öğrenimini tamamlayamadan Hatay’a döndü. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü, Tercüme Kaleminde reis muavinliği yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyâtı bölümünü bitirdi.

Elâzığ Lisesinde Fransızca öğretmenliği yaptı (1942-45). İstanbul Üniversitesi yabancı diller okulunda okutman olarak çalıştı (1946). 1955’te gözleri görmez oldu. Fakat talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. 1974 senesinde İstanbul Üniversitesinden emekli oldu. 13 Haziran 1987 günü İstanbul’da vefat etti.

Cemil Meriç’in ilk yazısı Hatay’da Yeni Gün Gazetesi’nde çıktı (1928). Sonra Yirminci Asır, Yeni İnsan, Hisar, Türk Edebiyatı, Yeni Devir, Pınar, Doğuş ve Edebiyat dergilerinde yazılar yazdı. Cemil Meriç, gençlik yıllarında Fransızcadan tercümeye başladı. Hanore de Balzac ve Victor Hugo’dan yaptığı tercümelerle kuvvetli bir mütercim olduğunu gösterdi. Batı medeniyetinin temelini araştırdı. Dil meseleleri üzerinde önemle durdu. Dilin, bir milletin özü olduğunu savundu.

      Cemil Meriç 38 yaşında iken gözlerini kaybetti. O dönemden itibaren de çalışmalarını sürdürdü. doğrunun peşinde koşan bir cengaverdi sanki.

      Cemil Meriç, miskinler tekkesi olarak kabul ettiği fildişi kulelerin dışındaki aydın olacakken, fildişi kuleye sığınmak zorunda kalır. Yıllarca fildişi kulesindedir, yıllarca yalnız. Kavganın dışındadır, fikir ve sanat kavgasının. Politikadan da, kurtarıcılığına inanmadığı için kaçar.

Cemil Meriç’in yeri hep kütüphane oldu. Kütüphanesinde Don Kişot’luk yapar sanki. Argoya, arenaya, ateş hattına, politikaya hiç inmedi.

      70’li yıllarda fildişi kulesinden çıktı. Makalelerinde, yayımladığı eserlerde Asya’nın Avrupa ile hesaplaşmasına tanık oluruz, 150 yıldır gölgeler aleminde yaşayan ve insanından kopan aydının trajedisini izleriz adım adım; kaypak, müphem, tarif edilmemiş, Avrupa’nın emellerini dile getiren ama bizim şuursuzca benimsediğimiz mefhumlar, ideolojiler, sloganlar… aydınlığa kavuşur tek tek gözlerimizin önünde.

      Eserleri: Umrandan Uygarlığa (1974), Kırk Ambar (1983) isimli eserleriyle iki defâ Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülünü kazandı. Hint Edebiyâtı, Saint Simon, İlk Sosyolog, İlk Sosyalist, Bir Dünyânın Eşiğinde, Bu Ülke, Mağaradakiler, Bir Fâciânın Hikâyesi, Işık Doğudan Gelir ve Kültürden İrfana başlıca eserleridir.

      Aldığı ödülleri: Kırk Ambar adlı eseriyle “Türkiye Millî Kültür Vakfı” ödülü, Ankara Yazarlar Birliği Derneğinin”Yılın Yazarı”, Kayseri Sanatçılar Derneğince, “İnceleme”, Kültürden İrfana adlı eseriyle, Türkiye Yazarlar Birliği “Yılın Fikir Eserleri” ödüllerini aldı. (haberler.com)

Okuma Önerileri

2020’nin En İyileri Şiir/ Taner Ay:

1- Hilmi Yavuz, ‘Talan Şiirleri’ (Everest Yayınları)

2- İsmail Orhan Sönmez, ‘Tulliana’ (Ötüken Neşriyât)

3- Halit Özboyacı, ‘Yağmur Suyu Leke Tutmaz’ (Klaros Yayınları)

4- Hüseyin Peker, ‘Günü Gelmeden Taburcu’ (Klaros Yayınları)

5- Selcan Peksan, ‘Bitki Kökleri, İnsan Avı’ (Everest Yayınları).

Exit mobile version