Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Haftanın Kitabı Coğrafyanın Dirilişi/Mehmet Sılay/ Düşün Yayıncılık Mehmet Sılay (d. 1949, Altınözü, Hatay), Türk yazar ve siyaset adamıdır. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunudur. Almanya Essen Üniversitesi’nde İhtisas yapmıştır. Coğrafyanı Dirilişi çok sayıda eserinden biridir. “Yaşadığımız çağa tanıklık edebilmek; özlemlerimizi ve özgür tespitlerimizi beyaz kağıda geçirmekle mümkündür… Ebediyete göz diken insanoğlu için […]

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Haftanın Kitabı

Coğrafyanın Dirilişi/Mehmet Sılay/ Düşün Yayıncılık

Mehmet Sılay (d. 1949, Altınözü, Hatay), Türk yazar ve siyaset adamıdır. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunudur. Almanya Essen Üniversitesi’nde İhtisas yapmıştır.

Coğrafyanı Dirilişi çok sayıda eserinden biridir.

“Yaşadığımız çağa tanıklık edebilmek; özlemlerimizi ve özgür tespitlerimizi beyaz kağıda geçirmekle mümkündür… Ebediyete göz diken insanoğlu için söz unutulur ve uçar. Ama yazı kalıcıdır. Uygarlık tarihi içinde düşünce ve bilimin intikalinde yazının rolü hala tartışma kabul etmez… Önemli günleri çizerek ve yazarak ölümsüzleştirip, topluma armağan eden merhum hocam Prof. Süheyl Ünver konumuzun en canlı örneği. Otuz yıldır özellikle gezerken, notlar alır, günlük tutarım. Önceleri bunların bir kısmını yerel ve ulusal basında yayınlamak benim için sade bir mutluluktan ibaretti. Ancak; “seyahat edin sağlık bulursunuz” hadisi şerifleriyle tavsiye edildiğini, “Arzı gezin”, “arza yayılın”, “Dünyayı gezin ve görün yalancıların akıbetini” ayeti kerimeleriyle, ibret almak üzere gzmenin Kur’an diliyle emredildiğini gördüm… Yani Kur’an bilinciyle gezmenin de ibadet olduğunu gördüm.Sonra, Evliya Çelebi rüyasının cazibesine kapıldım ve ömrümce ona imrendi. Ustalaşmayı da beklemeden kalemi elime alıp, yola çıktım…”

Konuk Yazar

Çocuklara Kitap Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılır?/Erhan İzgi

   Yıllardan beri eğitimcilerin, anne- babaların yapmak isteyip de yapamadıkları şey nedir, diye bir soru sorulsa; çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandıramamalarıdır, derim. Bu sorun Türkiye’nin yıllardan beri kanayan yarasıdır. Çocuklarımızdan kitap okumalarını hatta bunu alışkanlık haline getirmelerini isteriz; ama her nedense bir türlü bu işi başaramayız. Bunun üstesinden gelebilmek için anne ve babalara, biz eğitimcilere, milli eğitim bakanlığına büyük görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Herkes kendine düşen görevi özenle ve istekle yerine getirirse; aile, okul ve çevre üçgeninde sağlıklı ilişkiler kurulursa; çocuklara istendik davranışlar ve alışkanlıklar kazandırılabilir.

Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırılmasında en önemli etken ailedir. Anne- babalar çocuk için önemli bir örnektir. Çocuk, kişiliğini biçimlendiren ilk etkileri önce aileden sonra çevre ve okuldan alır. Bu bağlamda ailenin yaşadığı çevre, ekonomik durum, eğitim ve kültür düzeyi de önemlidir.

  Akıp giden zaman diliminde çocuğun kazanacağı olumlu ve olumsuz davranışların sorumlusu ailedir. Güzel bir alışkanlık olan kitap okumayı çocuklarımıza sevdirmek ve onlarda bu sevgiyi alışkanlık haline getirmek istiyorsak bilinçle ve sabırla çalışmak zorundayız. Bu nedenle İşe önce kendimizden başlamak ve bu çabayı sürdürmek bizim için kaçınılmaz bir görev olmalıdır.  Anne- baba olarak bizler çocuğun yanında kitap okursak çocuğu olumlu yönde etkileriz. Çünkü çocuk o yaşlarda anne- babayı, yani bizi rol model olarak almaktadır.

  Ömer Faruk Toprak, “ Duman ve Alev” adlı eserinde kitap okuma olayı ile ilgili anılarını ve babasının desteğini bakın nasıl anlatıyor: “Soğuk bir kış günü, ‘ocaklı ‘ odada babamla oturuyorduk. Postadan bir paket içinde küçük cep kitapları çıktı. Bunlar Maksim Gorki’nin “Arkadaşım” adlı hikâyesinin çevirisi ile Oscar Wilde’nin “Mesut Prens” adlı romantik hikâyesiydi. Babam ara sıra gözlüğünün üzerinden bana bakıyor, bir şey söylemeden kendi kitabına dalıyordu. Erkenden akşam olmuş, ben penceremin önünde az bir ışıkla küçük Gorki kitabını bitirmeye çalışıyordum. İlk tanışma idi bu. Birbirinden hoşlanmış iki insanın anlaşmaları önemli demek”

Çocukların yanında kitap okuyan ebeveynler, çocuklar için her zaman iyi bir örnek olmuştur. Bu nedenle çocuklardan önce anne-babaların okuma alışkanlığı kazanması mutlaka gerçekleştirilmelidir. Evde hiç kitap okumayan bir anne – babanın çocuğuna, kitap oku oğlum, kızım demesi ne kadar etkileyici ve inandırıcı olur? Çocuklar duyduklarından çok gördüklerine inanır ve onları benimserler. 

  Oğlumun çocukluk günlerini anımsıyorum. Eşim ve ben kitap okumayı sürdüren iki eğitimciydik. Bunu hem mesleğimizin gereği hem de zevk için yapıyorduk. 3-4 yaşına gelen oğlumuz, bizi evde çoğu zaman elimizde kitapla görürdü. Geceleri de kitap elimizden düşmezdi. Oğlum bizi taklit etmek için eline bir kitap alır, koltuğa oturur, birtakım sesler çıkararak kitap okuduğunu göstermeye çalışırdı. Bu durum çok hoşumuza gider, uzun uzun kahkahalarla gülerdik. Bu yüzden diyoruz ki çocukların anne- babayı kitap okurken görmesi çocuk için çok önemli ve etkileyicidir. Evin her köşesinde kitaplar güzel çiçekler gibi hem gözümüzü hem de ruhumuzu doyurmalı ve dinlendirmelidir. 

Gerçekten çocukların okuma alışkanlığı kazanmasını istiyor muyuz? O zaman çocuğun okul öncesi yıllarına dönerek bu konuyu enine boyuna inceleyip değerlendirmeliyiz. Kitapla yakınlık, kitapla dostluk, arkadaşlık bu yıllarda oluşur. Aileler, çocukları için evde küçük kitaplıklar kurup, çocuklarına okuduklarını burada sergileyip yeni aldıklarını da kitaplıklara yerleştirerek onları zenginleştirebilirler. Çocukların doğum günlerinde, bayramlarda ya da çocuklar başarılı olduklarında onlara kitaplar armağan etmek onların kitapları sevmelerine yardımcı olur.  

   Uzmanlar, çocukların yaş düzeylerini göz önünde tutarak okul öncesi ve okul sonrası dönem deyip çocukları bu dönemlere göre değerlendirmek ve onlara uygun kitaplar vermek gerektiğini ifade etmektedir.

Anne- baba olarak çocuklarımızı bebeklik döneminde kitaplarla tanıştırmalıyız, onlarla birlikte kitaplar okumalıyız desem bana güler geçersiniz. Ama işin gerçekten ciddi olduğunu söylersem, biraz durup düşünürsünüz değil mi? O zaman New York Üniversitesi’nde Öğretim üyesi olan Prof. Dr. Selçuk Şirin’in sözlerine kulak verelim: “Yeni doğan çocuğa doğduğu andan itibaren kitap okuyun! Daha da ötesini söyleyeyim: Bu, çocuğunuzun geleceğine yapacağınız en kıymetli yatırımdır. İddialıyım, evet,”  diyor.

     Anneler çocuklarını bebeklik döneminde ninnilerle uyutur. Bunlar çocuğun dünyasında doğada cıvıldaşan kuş sesleri gibidir. Zaman geçtikçe birçok anne- baba, çocuklarının mutlu olması ve sağlıklı gelişmesi için önceleri onlara masal anlatırlar. Masal anlatırken ya da okurken çocuğun dikkatini çekmek için masal kahramanlarını ses tonumuzla çocuğun gözünde canlandırmaya çalışmalıyız. Çocuk büyüdükçe resimli masal kitapları yerini az resimli öykü kitaplarına bırakmalı.

Okuma olayı, bir oyuna, bir eğlenceye dönüştürülürse daha etkili ve kalıcı olur. Masal okunurken çocuğun can kulağıyla dinlemesi de göz önünde tutulmalı ve zaman zaman çocuğun dinleyip dinlemediği denetlenmeli, masalla ilgili küçük soruların sorulması da ihmal edilmemeli. Akşamları çocuk yatağa girerken mutlaka bir masal anlatılmalı ya da okunmalı.

Anne ya da baba masal okuyacaksa çocuğuna, onu kucağına oturtmalı, çocuğun okunan masalı ve resimlerini görmesini sağlamalı. Bu durum çocuğun daha çok ilgisini çekecektir. Anne babanın en büyük sıkıntısı çocuklarına uygun masal ve öykü kitaplarını bulup bunlara sahip olamamasıdır. Bu konuda yararlanacakları kaynaklar yok denecek kadar azdır. Çocuk kitapları diye piyasada satılanların birçoğu çocuğun dünyasına ve kullandığı sözcük (dil) düzeyine uygun değildir. Bazılarının da iletisi yoktur. Kitaplar incelenip hatta zaman uygunsa okunarak alınmalıdır. Çocuk kitapları amacına uygun hazırlanırsa konunun uzmanı Dr. Halbey: “Resimli kitaplardaki eşya ve kişilerin küçük çocuk tarafından tanınması, onun haz duyması ve yaşamında başarılar edinmesi anlamına geldiği gibi, ilk dil ve hayal zenginliğini kazanması da buna bağlıdır.” diyor.

Resimli kitaplar çocukların hayatında önemli bir yer tutar. Bu kitaplara en fazla ihtiyaç duyulan evre çocuğun okuma yazma öğrendiği 6-7 yaş dönemine kadar sürüp gider. Bu dönem bebeklik, çocukluk ve okula hazırlık dönemi olarak da adlandırılabilir. Çocuğun her yaş döneminde ilgileri farklı olacağı için verilecek kitapların konusu da zamanla değişecektir. Bu nedenle çocuk kitabı yazacak ve resimleyecek olan kişilerin çocuğun dünyasını iyi bilmeleri, çocuk psikolojisi hakkında bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.

    Eğitimciler, masal anlatmak yerine, masal okumanın çok daha etkili olduğunu söylemektedir. Çocuk, dinlemekten mutluluk duyduğu masalların, kitapların içinde olduğunu düşünecek ve böylelikle kitaplara karşı ilgi duyacaktır. Okunan masalları dinledikçe hayal gücü de zenginleşecek… Kitaplarda gördüğü resimleri yaşadığı çevrede ve doğada görmesi çocuğun bunları daha kolay tanımasına ve anlamlandırmasına neden olacaktır. Çocuğun yaşı ilerledikçe okuyacağı kitaplardaki resimler azaltılacak ve belli bir yaşa ulaştığında resimsiz kitapları severek okuyacaktır.

     Çocukların okuma alışkanlığı kazanmasında okulun önemi yadsınamaz. Öğretmenlerimize ağır sorumluluklar düşmektedir. Her şeyden önce uygulanan eğitim programlarımız amaca uygun hazırlanmalı. Eğitimin amacı çocuğa istendik davranışlar kazandırmak olduğuna göre kitap okuma alışkanlığı kazandırmak da en başta gelen amaçlarımızdan değil mi? İlköğretim sınıflarında görev alan öğretmenlerimize, Türkçe ve edebiyat öğretmenlerimize bu konuda büyük görevler düşmektedir.

    Yapılan inceleme, araştırma ve anketlerden şu sonuçların çıktığını belirtmek gerekli: Çocukların kitap okuma alışkanlığı kazanmalarında okulun ve öğretmenlerin başta geldiğini ifade edebiliriz. Bu konuda ilköğretim okullarında çalışan öğretmenler ön plana çıkmaktadır. Öğrencilerin kitapla tanışmasını sağlayanlar % 33 oranıyla sınıf öğretmenleri olduğunu anketler ortaya koymaktadır. Bu gerçekten yola çıkarsak çocukların okuma alışkanlığı kazanmasında öğretmenlerin büyük rolü olduğunu görmüş oluruz. Gerçekten çocuklarımızın kitap okuma alışkanlığı kazanması isteniyorsa okullarda ilköğretim sınıflarında mutlaka okuma saati ayrılarak çocuklara öğretmen ya da güzel okuyan öğrenciler tarafından onların düzeyine uygun kitaplar seçilerek okunmalı ya da okutulmalı; okunanların da çocuklar tarafından mutlaka anlatılması sağlanmalı, verilmek istenen ileti üzerinde durulmalıdır. Çok kitap okuyan öğrenciler ödüllendirilmelidir. Bunlardan önce okullarda sınıf ve okul kitaplıkları etkin duruma getirilerek çocukların yararlanmasına sunulmalıdır.

Haftanın Şiiri

Meçhul Öğrenci Anıtı/ Ece Ayhan

Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında

Bir teneffüs daha yaşasaydı,

Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür

Devlet dersinde öldürülmüştür.

Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:

– Maveraünnehir nereye dökülür?

En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:

– Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.

Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor

Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:

Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım

O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik

Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:

Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler

Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:

Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında

Her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır

Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek

Haftanın Sanat Gündemi

2022 Oğuz Atay Öykü Ödülü Sonuçları

Oğuz Atay anısına İnebolu Kültür ve Sanat Derneği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Oğuz Atay Öykü Ödülü, seçici kurulun titiz ve özverili çalışmalarıyla sonuçlandırıldı.

Altay Ömer ERDOĞAN, Ayşe SARISAYIN, Ercan y YILMAZ, Hasan ÖZKILIÇ, Hülya SOYŞEKERCİ, Hürriyet YAŞAR ve Hüseyin PEKER’den oluşan seçici kurulumuz, yapmış oldukları değerlendirme sonucunda;

Hakikat ile içinden ve içten bir ilişki kurup kelimelerini gelenek ile yüzleştirip an’a taşıdığı ve sağlam bir kurgu eşliğinde biçimlendirilmiş olay örgüsünü masalsı bir anlatımla aktardığı için birincilik ödülüne Fayık ACUN’un ‘KAR DAĞININ ARKASI’ adlı öyküsü oy çokluğuyla değer görülmüştür.

Ödül töreni Oğuz Atay’ın doğum günü olan 12 Ekim anısına 15 Ekim 2022 tarihinde İnebolu’da yapılacaktır.

Oktay Akbal Edebiyat Ödülü, Zeynep Göğüş’ün

Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Oktay Akbal Edebiyat Ödülü yarışmasını bu yıl “Yok Çünkü Telafisi” adlı romanıyla gazeteci, yazar Zeynep Göğüş kazandı.

Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından 7 yıl önce yaşama veda eden Türk edebiyatının usta isimlerinden Gazeteci Yazar Oktay Akbal’ın ismini yaşatmak için ‘Oktay Akbal Edebiyat Ödülü’ yarışması düzenledi. İlki geçtiğimiz yıl hikâye dalında gerçekleşen Oktay Akbal Edebiyat Ödülü, 2022 yılında roman dalında düzenlendi.

Muğla Büyükşehir Belediyesi Oktay Akbal ismini yaşatmak için ‘Oktay Akbal Edebiyat Ödül’ töreni yazarın ölüm yıldönümü olan 28 Ağustos tarihinde düzenlendi. Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde düzenlenen ödül törenine, Gazeteci Yazar Oktay Akbal’ın eşi Ayla Akbal, Seçici Kurul Üyesi Aykut Küçükkaya, Ruken Kızıler, Muğla Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Birsen Kocataş, Oktay Edebiyat Ödülünü kazanan gazeteci yazar Zeynep Göğüş ve davetliler katıldı.

Kuşadası Eğitim ve Geliştirme Vakfı M.Sunullah Arısoy 2023 Şiir Ödülü

KEGEV’ in düzenlediği ve ilki 1996 ‘da verilen M. Sunullah ARISOY ödülü, bu yıl da şiir dalında verilecek.

M. Sunullah ARISOY’ un Türkçeye gösterdiği özen ve emek göz önüne alınarak ödüle katılacak yapıtların değerlendirilmesinde Türkçeye özen, belirleyici ölçüt olacaktır.

KATILMA KOŞULLARI :

1. 01 Ocak – 31 Aralık 2022 tarihleri arasında yayımlanan ve daha önce ödül almamış şiir kitapları ya da kitap oylumundaki (en az 15 şiirden oluşan) şiir dosyaları ile ödüle aday olunabilir. Ödüle katılan yapıtlar arasında, seçici kurul değerlendirmelerinin bitimi olan 15.04.2023 ‘ e kadar herhangi bir ödül kazanan yapıt değerlendirme dışı kalacaktır.

2. Son başvuru tarihi 31 Aralık 2022’dir.

3. Ödüle katılacak kitap ya da dosyanın altı örneğinin katılımcı ya da onun yetkili kıldığı yayınevi tarafından bir başvuru dilekçesi eşliğinde, özgeçmiş ve iletişim bilgileriyle birlikte, elden ya da posta ile aşağıdaki adrese ulaştırılması gerekmektedir.

KEGEV M.SUNULLAH ARISOY ŞİİR ÖDÜLÜ

SEYAKMER Dağ Mah. Deniz Sok. No: 16

Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Nurdan Gürbilek’in

MERSİN Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından verilen ödülün amacı şöyle:

“Ülkemizde ve Mersin’de edebiyat ilgisini geliştirmek ve ulusal ölçekte bir verime dönüştürmek, edebiyat okurlarının dikkatini nitelikli örneklere çekmek üzere, yapıtlarıyla Türk edebiyatının gelişmesine katkıda bulunmuş kişileri onurlandırmak, daha yaygın okunmasını sağlamak.”

Ödül Değerlendirme Kurulu üyeleri şu adlardan oluşuyordu: Celâl Soycan, Turhan Günay, Metin Cengiz, Yavuz Özdem, Cemal Sakallı.

Ödül gerekçesi: a) Ülkemiz edebiyat eleştirisine, analitik okuma ve disiplinler arası örüntü dolayında, didaktik olmayan bir anlamlandırma düzeyi kazandırdığı…

b) Metne dilsel bir tahakküm uygulamadan ve metinsel ağlar üzerinden karşılaştırmalı okurluk konumunu sürdürerek, yüzey yapıdaki gerçekliği krize sokan bir metinseli öne çıkardığı…

c) Edebiyat eleştirisinde, metne ait bütün seslerin zaman, mekân ve imkân sınırlarını yoklayarak işitilmesini sağlayan bir ‘etkilenme yeteneği’ ve okuma ahlakı geliştirdiği…

d) Edebî okumalar üzerinden politik, kültürel, tarihsel olgulara ve olaylara getirdiği özgün anlamlandırma tarzıyla entelektüel hayatımıza kıymetli katkılar yaptığı…

e) Edebiyat eleştirisine her türlü saf sadakatten, akademik donukluktan, otoriterleşmeden uzak bir poetik iklim armağan ettiği…

f) Denemeyle incelemeyi ayıran sınırı ihlal ederek, metin analizine bir edebiyat hazzı, edebiyata da kavramsal ve düşünsel bir tahkimat yaptığı…

g) Kavramların elediği poetik içerikleri dile çağırarak hayatın dinamik, geniş zamanlı, çok yönlü, çok katmanlı vaatlerinin farkında karşılaştırmalı bir okuma biçimini işaretlediği, dolayısıyla okuru seven ama ona yakalanmayan bir eleştiri etiği inşa ettiği için değerli yazar Nurdan Gürbilek’i, ödüle değer bulunmuştur.

Değerlerimiz: Mehmet Sılay

      Hekim, şair ve yazar, siyaset adamı, Hatay milletvekillerinden. 20 Ağustos 1949, Beberte köyü / Altınözü / Hatay doğumlu. Kırıkhan Kurtuluş İlkokulu (1957), Kırıkhan Ortaokulu (1961), İskenderun Lisesi (1964), İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi (1972) mezunu. Almanya’da üroloji ihtisası (1982) yaptı. İstanbul’da bir süre yayınevlerinde çalıştı. İstanbul ve İskenderun hastanelerinde laborant, hekim ve başhekim olarak görev yaptı. 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde Refah Partisi (RP)’nden Hatay Milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. Görevi sona erdikten sonra çalışmalarını Ankara’daki özel bir klinikte üroloji uzmanı olarak sürdürdü.

İlk yazısı “İki Aylık Iztırap”, 1968 yılında Fikir ve Sanatta Hareket dergisinde yer almıştı. Yazılarını sonraki yıllarda Hareket, Adımlar, Türk Edebiyatı, Hatay dergileri ile Zaman, Akşam, Millî Gazete, Akit, Türkiye, Yeni Dönem gazetelerinde yayımlamayı sürdürdü. Türk kültürüne eserleriyle hizmeti nedeniyle Hatay Valiliği tarafından kendisine ödül verildi. Tünel Faciası ve Parlamentodan Haber adlı kitapları DGM’ce toplatıldı, yargılanarak beraat etti. Türkiye Yazarlar Birliği (bir dönem genel başkan yardımcısı) üyesidir.

ESERLERİ:

ŞİİR: Kerbela Türküleri (1987).

ARAŞTIRMA-İNCELEME: Hatay Evliyaları (1989), Hatay Mücahitleri (1989), Kronik İntihar (1989), Hatay’da Sosyo-Kültürel Çevre (1989), Tünel Faciası (1990), Parlamentodan Haber (1998), Belen Derbendi (1998), Avrupa’da Hilalin Çocukları (1999), Coğrafyanın Dirilişi (1999), Yüzyılın Depremi (1999), Meclis’te Merve Olayı (2000), Selahaddin Eyyûbi (2004), İskilipli Atıf Hoca 1876-1926 (2016).

GEZİ: Kudüs’e Yolculuk (2002).

Okuma Önerileri

1.İç/ Eren Erdem/Halk Kitabevi

2.Kaplaanın Sırtında/ Z. Livaneli/ İnkılap Kitabevi

3.Hayatı Sevdim/ Yavuz Önen/Dipnot

4.İyi Ki Varsın Atatürk/ Emin Çölaşan/ Halk Kitabevi

5.Ya Şiir Olmasaydı/ Abdulkadir Budak/Yazılı Kağıt

Exit mobile version