Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Haftanın

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Haftanın Kitabı

Şeytanistan/Ali Yüce / Güldikeni Yayıncılık

      Şeytanistan, Hatayalı şair, yazar Ali Yüce’in yaşamından kesitler sunan önemli bir yapıt.

      Eskişehir’de benim de hazır bulunduğum bir toplantıda, “Şeytanistan, benim hüviyet cüzdanımdır” demişti.

      Şeytanistan konusu açıldığında şöyle konuşur Ali Yüce: “Şeytanistan’da uyduruk hiçbir şey yok. Romanda adı geçen kişilerin çoğu hâlâ yaşamakta. Şeytanistan tamamen bir anı defteridir. Yaşadık. Hatta dili de fazlasıyla yereldir. Değiştirmek istedim fırsat olmadı. Çünkü Milliyet ikinci baskısını tıpkıbasım yaptı. Hiçbir ekleme, çıkarma yapmadık…” (Önsöz’den)

      Gelelim Şeytanistan’a: Şeytanistan, Ali Yüce’nin yayınlanmış ilk romanı. 1975 Milliyet Roman Yarışmasında mansiyon aldı. Bu mansiyonla, aldığı ödüllerin sayısı 11’e ulaşıyor. Milliyet Yayınları arasında 1976’da yayınlandı. Buna “Ali Yüce’nin anı-romanı” diyebiliriz. Onun yaşam öyküsüdür baştan sona. Çarpıcı bir romandır Şeytanistan. Ali Yüce’nin yukarda özetlemeye çalıştığım yaşamöyküsü çarpıcıdır çünkü. Şeytanistan, ülkemizde kaymak tutmuş karanlığın, hoşgörüyü çiğneyen yobazlığın, akla sığmayan yoksulluğun ağında çaresiz kalan ve “molla” olması için uğraşılan bir köy çocuğunun çırpınışını, tek ışık tek umut olarak sarıldığı “yeni okul” yoluyla aydınlığa çıkışını anlatır. Onun, köy okulunda öğretmensiz kaldığı için öğrenimine ara vererek okuyuşu, kaçarak Köy Enstitüsü’ne gidişi, engellerin tırnakla kazınmasyla ulaşılan bir okuyuştur, bir utkudur… Köy Enstitüleri için ha kapandı ha kapanıyor dendiği yıllardır. Bu koşullar altında bitirir Düziçi Köy Enstitüsü’nü… Mahmut Makal (Sunuş’tan)

Konuk Yazar

“Sıra Dışı Bir Köy Enstitülü”/ Haydar Demirtaş

İskenderun’dan…/  Ferhat İşlek / 9 Aralık 2022 

      Haydar Demirtaş Hatay’ın Fransız işgali yıllarında doğar. İşgalden önce herkes Osmanlı nüfusuna kayıtlıyken işgal yıllarında doğanlardan kimseye kimlik verilmez. Altı yaşına geldiğinde yıl 1939’dur. Hatay Anavatana bağlanınca herkes gibi o da kimliğine kavuşur.

      O yıllarda köylerde okul yoktur, şehirde de okulların çoğu Fransızca ile öğretim yapar. Kendi köyleri ise ancak 1940 yılında okulla tanışır, o da tek eğitmenin olduğu bir okul. 1946 yılında ilkokulu bitiren Haydar Demirtaş için artık daha ötesini okumak olanaklı değildir. Çünkü bağlı oldukları Kırıkhan ilçesinde ortaokul dahi bulunmamaktadır. Ailesinin ise başka bir yere gönderme olanağı yoktur.

Bir gün köylerine Düziçi Köy Enstitüsünden iki öğretmenin geldiği haberi duyulur. Bu iki öğretmen ilkokulu bitiren çocukları sınav yapacak ve başarılı olanları Düziçi’ne götürecektir. Köyün çocuklarını toplarlar ve sınav yaparlar. Fakat içlerinde Haydar Demirtaş yoktur. Sınava girsin diye köydekiler çok ararlar onu ama bulamazlar. Çünkü küçük Haydar o gün tarlaya çalışmaya gitmiştir, bu yüzden de sınava katılamaz. Bunun üzerine köylüler, köylerine gelen öğretmenlere “Haydar olmazsa biz de çocuklarımızı köy enstitüsüne göndermeyiz” diye diretirler. Böylece Haydar Demirtaş da Düziçi’ne gidecekler listesine alınır.

Haydar Demirtaş için yeni bir hayatın başlangıcı köy enstitüsüne gittiğinde daha ilk günden gördükleriyle başlar.

      Okulun yemekhanesi, yatakhanesi, reviri, işlikleri, kütüphanesi, terzihanesi, müzik evi, çamaşırhanesi, mutfağı, elektrik santrali, laboratuarları, tarım alanları, derslikler ile yeni elbiseler, ayakkabılar… bunlara ek olarak yerlerde ne bir çöp, ne bir kağıt parçası… renk renk çiçekler…

      Şair Ali Yüce ile beş yıl aynı sınıfta okurlar. Dostlukları da o ölünceye kadar sürer.

      Ali Yüce, köyünden ve ailesinden gizlice gelerek Düziçi’ne gelmiştir. Yaş olarak da akranlarından büyüktür. Derslerinde çok başarılıdır ve okulun kütüphanesinden hiç çıkmaz. Şiir yazmaya burada başlar. İngilizceyi de kendi kendine öğrenerek sınavlara girer, başarılı olur.

      Haydar Demirtaş, daha sonraki yıllarda Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünün Pedegoji bölümünü okur. Buradan mezun olduktan sonra müfettişlik yapar. Fakat yaptığı işi sevemez. “Benim görevim öğretmenlere sadece rehberlik etmek, soruşturma işi bana göre değil” diyerek Hatay Kız Öğretmen Okulunda öğretmenliğe başlar. Ancak bir süre sonra siyasi görüşlerinden dolayı Kayseri Rehberlik Araştırma Merkezine eğitim uzmanı olarak istem dışı tayini çıkar. Bu ona göre sürgün demektir. Kendisine yapılan bu ayrımcılığa çok içerler. Milletvekili olmaya da burada karar verir.

1977 genel seçimlerinde CHP’den milletvekili olan Haydar Demirtaş, TBMM Milli Eğitim Komisyonunda görev yaptığında, hazırlanan bir yasaya ilkokul öğretmenlerinin ek ders almasını sağlayacak bir maddenin eklenmesini sağlar. Ayrıca milletvekilliği döneminde siyasi ayrım gözetmeksizin gelen tüm vatandaşların işlerine koşturur. Çünkü siyasi ayrımcılığın insani bir yanının olmadığını düşünmektedir. Bugün Hatay’da herkes tarafından sevilip sayılmasının en önemli nedenlerinden biri budur.

      Öğretmenliği döneminde ise, kendisine emanet edilen gençlere önce insan olmanın erdemlerini;  hayatın sınavlardan, derslerden ibaret olmadığını; kendimize, çevremize, doğaya, tüm insanlığa karşı sorumluluğumuzun bulunduğunu; hoşgörüyü, vicdanlı olmayı,  paylaşarak yaşamayı öğretmeye çalışmıştır.

      Haydar Demirtaş’ın yaşadığı ev İskenderun’a on km uzaklıkta. Deniz kıyısındaki bu mütevazi evin bir de bahçesi bulunmakta. Bahçenin yanı başından geçen demiryolu ise Haydar Demirtaş’ın köy enstitülü yıllarında İskenderun’dan başlayıp önce Toprakkale’ye, oradan da aktarma trenle Düziçi’ne gittiği demiryolunun bir parçası. Bahçesinde bir yandan çiçeklerin bakımını yaparken, bir yandan da kim bilir hangi anılar akmaktadır iki-üç metre ötesinden geçen o tren yolundan.   

      Mehmet Karasu ve eşi Nebihe Karasu ile buluşup evlerinin kapısını çaldığımızda bizi gülen yüzler karşıladı. Eşi Mahinur hanımın demlediği çayları yudumlarken söyleşimize başlamıştık bile. Diğer yandan Nebihe Karasu, Haydar Demirtaş’ın Hatay Öğretmen Okulundan öğrencisiydi. Aynı zamanda öğretmen-öğrenci buluşmasına da neden oldu bu çalışmamız.

      Haydar Demirtaş, doksan yaşına rağmen dinamik bir beyinle derin bir hafızaya sahip. Üstelik hala arabasına binip çarşı pazar dolaşmakta, günümüzün trafiğine meydan okumaktadır. Kendisiyle bu çalışmamız bize çok büyük enerji kattı diyebilirim. Bütün iyi dileklerimiz onunla. Eşiyle birlikte daha nice sağlıklı, mutlu yıllara olsun.

      (Bu çalışmamız AALEN Antakya Kültür Derneğinin Haydar Demirtaş için düzenlemeyi planladığı vefa günü için hazırlıktı. Ayrıca çekimlerden bir kısa belgesel oluşacaktır.)

Haftanın Şiiri

Cennet Kokulu Kadın/Mehmet Öksüz

Diri gövdeli, asalet sembolü ağacımla

Beni yarınlara taşıyabilecek bedenimle

Şikayet etmeden yola devam etmek için

Ey yüreği merhamet kokan kadın

Canınla, hayat ver bana.

Çok derin duygulu akrep burcumla

Tertemiz bir nimetin hakkını alarak

Yana yakıla kaybolan yarınlarımı kazanmak için

Ey yüreği sevgi kokan kadın

Işığınla, sevgini kat bana.

Bağdata kadar uzanan bilgili beyninle

Dilek çeşmesinde yeşeren papatyalarla

İçimdeki çığlıkları var eden sesi bulmak için

Ey yüreği aşk kokan kadın

Sevginle, aşkını ver bana.

Büyük ünler kazanan azimli canınla

Asla solmayan, hep yeşeren umutlarınla

Mavisi, yeşili bol olan ülkemden

Ey yüreği mis kokan kadın

Dişiliğinle, kokunu serp bana.

Ağaçların yapraklarından, esen yellerden

Bulutların büyülü gecesinden

Çok uzun tepelerden güzel gözlerinle bakarak

Ey yüreği cennet kokulu kadın

Ruhunla, cennetin kokusunu sal bana.

Haftanın Sanat Gündemi

Gülten Akın Şiir Ödülü’ne katılma şartları açıklandı

      Balad Şiir Vakfı, 2023 yılından başlayarak her yıl “Gülten Akın Şiir Ödülü” vermeyi kararlaştırmıştır.

      Gülten Akın Şiir Ödülü’ne katılma şartları açıklandı

      Başarılı şiir dosyalarını gün yüzüne çıkarmak, okurla buluşmayı hak eden genç şairlere olanak sağlamayı amaçlayan ödüle katılma şartları şöyle;

      1. Ödüle; 2023 yılı için, 1983 doğumlu veya daha küçük yaşta olan adaylar katılabilir.

      2. Adayların seçici kurul üyeleri ve Gülten Akın ailesinden hiçbiriyle akrabalık bağı olmaması gerekir.

ÖDÜLE BAŞVURACAK YAPITLARDA ARANAN ŞARTLAR

      1. Ödüle “yayımlanmaya hazır kitap dosyası” ile başvurulabilir.

      2. Kitap oylumu taşımayan dosyalar değerlendirmeye alınmayacaktır.

      3. Katılım dosyasının daha önce bir ödül almamış olması gerekir.

      4. Adaylar yarışmaya birden fazla dosyayla katılamazlar.

      5. Adaylar gönderdikleri dosyalarının özgün olduğunu ve yarışma şartlarını kabul ettiklerini beyan etmiş sayılırlar.

DOSYALARIN TESLİMİNDE ARANAN ŞARTLAR

      1. Yapıtlar 6 nüsha hâlinde teslim edilecektir (veya gönderilecektir).

      2. Her nüshanın ilk sayfasında şair ve yapıtın adı yazılmalıdır.

      3. Yapıtlar 1,5 satır aralığında, 12 punto, Times New Roman fontuyla ve her sayfası A4 ebatlı tam fotokopi kağıdının sadece bir yüzüne yazdırılmış olacaktır.

      4. Belirlenen tarihten sonra ulaşan, istenen koşulları taşımayan yapıtlar değerlendirmeye alınmayacaktır. Postada yaşanan gecikme ve/veya kayıptan, Balad Şiir Vakfı sorumlu değildir.

      5.  Yapıtla birlikte, ödül için başvuruyu yapan şairin adı, soyadı, yaşamöyküsü, bir fotoğrafı, açık adresi, telefonu ve diğer iletişim bilgileri bir zarf içinde gönderilecektir. Edebiyat alanında müstear ad kullanan ve bu adla tanınanlar, yapıtlarını bu müstear adla sunabilirler; ancak resmî işlemler ve ödülün kendilerine teslim edilebilmesi için gerçek adlarını mutlaka belirtmek zorundadırlar.

2022 Yılın Yazarı Sait Faik Öykü Ödülü sonuçları

      2022 Yılın Yazarı Sait Faik Öykü Ödülü sonuçları basın aracılığıyla duyuruldu. Birgül Oğuz, Hülya Soyşekerci, Jale Özata Dirlikyapan, Nahit Kayabaşı ve Şafak Baba Pala’ dan oluşan seçici kurulun yaptığı değerlendirme sonucunda ödüller şu şekilde açıklandı: Büyük ödülün sahibi “Aziz” öyküsü ile Elif Yeşilkaya oldu.

      Yarışmada ayrıca, Işıl Madak, Alp Özalp, Metin Turan, Büşra Altuntaş, Özcan Doğan mansiyon ödülünün sahibi olurken, Emine Erdem Alpyürük, Onur Akbaba, Furkan Çetin, Elvan Ucur, Mehmet Edemen, İsmail Çevik, Nurhan Şahinkaya, Nuray Elçin, Serap Karakuş Besi, Aliye Zorlu Mit, Necla Akdeniz, Efe Eğilmez, Beyhan Keçeli, Uğur Morkaya’nın öyküleri de hazırlanacak kitapta yayımlanmaya değer bulundu.

      2022 yılını Sait Faik’e adayan Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün bu çerçevede düzenlediği “Sait Faik Öykü Ödülü”nde kazananlar belli oldu. Her yarışmacının iki öyküyle katıldığı yarışmaya bu yıl da ilgi büyük oldu. 142 yarışmacının toplam 284 öyküyle yer aldığı yarışmada, ödüle değer görülen eserler, yapılan değerlendirmeler sonucu belirlendi. Bu yıl öykü yarışmasında büyük ödül 4 bin TL, mansiyon ödülleri ise bin 500’er TL olarak açıklandı.

      Birgül Oğuz, Hülya Soyşekerci, Jale Özata Dirlikyapan, Nahit Kayabaşı ve Şafak Baba Pala’dan oluşan yarışmanın seçici kurulu, puanlamada 1900’lerin başından günümüze uzanan süreçte modern Türk öykücülüğünün ulaştığı birikim ve genel düzeyi göz önünde bulundurdu. Her bir metin ve öykü türünü temel öğeleri çerçevesinde ele alan seçici kurul, eserleri dil bilinci, anlatım özelliği, kurgu, özgünlük, işlenen temanın yazınsal düzlemde olup olmadığını da değerlendirdi.

      Türk edebiyatındaki yerleşik öykü tekniğini yıkarak çığır açıcı yenilikler getiren Sait Faik’in, dünya görüşündeki derin insan ve doğa sevgisini, sınıfsal farklılıkları ıskalamadan, genellikle şehirli alt katman insanlarının yaşama biçimlerini şiirsel, yalın, coşkulu bir dille ortaya koyması, bütün yazdıklarında insana özgü gerçeklikleri araması gibi öğeleri de dikkate alan seçici kurul,  puanlama sırasında her öyküyü, Sait Faik’in öykü anlayışından bağımsız olarak ele aldı.

      Seçici kurul, tüm bu etkenleri göz önünde bulundurarak yaptığı değerlendirme sonucunda, Elif Yeşilkaya’nın “Aziz” adlı öyküsünü, ele aldığı temadaki acıtıcı gerçeklikleri yeni anlam arayışlarıyla derinleştirerek, kendine özgü anlatım biçimiyle yansıttığı gerekçesiyle “Sait Faik Öykü Ödülü” yarışmasında büyük ödüle değer buldu.

      Ödüller, Aralık ayında düzenlenecek olan “Sait Faik Sempozyumu’nda” sahiplerine verilecek.

Adonis: Bir şairin hakikate şiirle ulaşma çabası

      Adonis’in ‘Kitap, Hitap, Hakikat’ denemesi, Mehmet Hakkı Suçin çevirisiyle Everest Yayınları tarafından yayımlandı.

      Daryush Shayegan ‘Yaralı Bilinç’ isimli kitabında Doğulularla ilgili şöyle bir tespitte bulunur: “Asya ve Afrika uygarlıklarının çocukları olan bizler üç yüz yıldır tarihte ‘tatil’deyiz.”(1)

      Shayegan bu sözü boşuna söylemez. Nitekim kast ettiği “Doğu” toplumunun coğrafik adı, medeniyeti inşa eden Roma İmparatorluğu tarafından konmuştur. Yer ve yön tayini yapabilen durumunda olmak, merkeze kendini koyup dünyayı bulunduğu yere göre biçimlendirecek kudrete sahip olmak demektir. Mehmet Ali Kılıçbay, DoğuBatı dergisinin ikinci sayısında, Fakir Akrabanın Talihi başlığıyla yazdığı yazıda, Doğu-Batı meselesine dair bir tespitte bulunur. Söz konusu yazıda uygar toplumlardan ikisinin coğrafi bir adlandırmanın yanında bir de yön tayin eden bir tarafının olduğunu söyler. “Uygarlık, birçok şeyin yanı sıra, coğrafyadır da. Ama bütün uygarlıklardan yalnızca iki tanesi coğrafi adların yanı sıra bir de yön işareti taşımaktadır: Doğu ve Batı. Diğer uygarlıkların hemen hepsi coğrafi adlar taşımakta, fakat hiçbiri yön belirleyen bir tamlama öğesine, ada ya da sıfata sahip olmamaktadırlar. Öte yandan bu yön belirten adlar aynı zamanda coğrafi adlar haline de gelmişlerdir. Bu istisnai ve istisnai olduğu kadar da açıklama gerektiren durum, insanın aklına ‘acaba aynı uygarlığın iki kesiti mi söz konusu’ cinsinden zındıkça bir soru getirmektedir.”

Enver Ercan anıldı

Enver Ercan 10 Aralık Cumartesi günü İstanbul Kitap Fuarı’nda anıldı.

Söyleşide Enver Ercan ve “Şair Çünkü Onlar” adlı kitabı konuşuldu. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Cahit Külebi, İlhan Berk, Salâh Birsel, Sabahattin Kudret Aksal, Mehmed Kemal, Arif Damar, Atillâ İlhan, Can Yücel, Ahmed Arif, Şükran Kurdakul, Turgut Uyar, Ercüment Uçarı, Ece Ayhan, Cemal Süreya, Hilmi Yavuz gibi şiirimizin büyük ustalarıyla yapılmış önemli söyleşilerden oluşuyor kitap. Kitaba renk katan portre çizimleri Semih Poroy’a ait.

Yaşar Kemal Anadolu demek

      İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde düzenlenen Yaşar Kemal ile Bin bir Çiçekli Bahçede Sempozyumu’nun açılışı coşkulu anlara sahne oldu.

      Edebiyatımızın ölümsüz ismi, Türkçenin en büyük kalem erbaplarından Yaşar Kemal anısına düzenlenen sempozyumun bu yılki ev sahipliğini İzmir üstlendi. Ekolojik bir tema etrafında şekillenen, Yaşar Kemal’in doğa/çevre gerçeğine bakışını iki gün boyunca düzenlenen farklı oturumlarda irdeleyen sempozyumun açılışında konuşan Yaşar Kemal Vakfı Başkanı Ayşe Semiha Baban Gökçeli, “Bu bir anma değil, bugün dünyamızın en yakıcı sorunu olan çevre sorunu için yeni bakışlara ihtiyacımızı da hatırlatan bir çağrıdır” diyerek çizdi çerçeveyi.

      Gökçeli’nin hemen ardından sahneye gelen İBB Başkanı Tunç Soyer ise “Yaşar Kemal bu toplumun vicdanıydı” dedi ve Yaşar Kemal’in zorluklara rağmen umutla hiç yorulmadan yazdığını ve adaletsizliklerin karşısında durduğunu söyleyerek konuşmasını şöyle tamamladı:

      “Biz de ondan öğrendiğimiz gibi her ne pahasına olursa olsun yaşamı, barışı ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Çok yaşa Yaşar Kemal!” (Cumhuriyet)

Bir Portre

Nazlı Eray ((TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı Onur Konuğu)

      Nazlı Eray, (d. 28 Haziran 1945; Ankara), Türk yazardır.

      Arnavutköy Kız Koleji mezunu olup İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. sınıftan ayrıldı.Yazın hayatına 16 yaşında yazdığı Mösyö Hristo isimli öyküyle başlamıştır, Gerçeküstücülük akımının niteliklerini taşıyan bu öykü çeşitli dünya antolojilerinde yer almaktadır. Kariyerinin sonraki dönemlerinde roman türüne ağırlık vermiştir. Büyülü Gerçekçilik akımının Türk Edebiyatı’ndaki temsilcilerindendir. Varlık dergisi, Cumhuriyet, Güneş, Radikal ve Akşam gazetelerinde çalışmıştır. Ayrıca aktif olarak siyaset ile de ilgilenmektedir.

      Eray, 39. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın onur yazarı olarak belirlenmiştir.

Eserleri

      Uyku İstasyonu/Ah Bayım Ah (Kitap,1975)/Kız Öpme Kuyruğu

      Beyoğlu’Yazmak…nda Gezersin/Ekmek Arası Rüya/Arzu Sapağında İnecek Var

      Aşık Papağan Barı/Aşk Artık Burada Oturmuyor/Ay Falcısı

      Deniz Kenarında Pazartesi/Eski Gece Parçaları/Pasifik Günleri

      El Yazması Rüyalar/Yıldızlar Mektup Yazar/Hazır Dünya

      Sis Kelebekleri/Kapıyı Vurmadan Gir/Düş İşleri Bülteni/Kuş Kafesindeki Tenor

      Orphee/Örümceğin Kitabı/Geceyi Tanıdım/ Aydaki Adam Tanpınar

      Aşkı Giyinen Adam (roman dalında 2002 Yunus Nadi Ödülü’nü kazandı)

      Kayıp Gölgeler Kenti/Farklı Rüyalar Sokağı/İmparator Çay Bahçesi

      Marilyn – Venüs’ün Son Gecesi/Gece Çiçeği İstanbul/Frej Apartmanı Esrarı (Kay. Wikipedia)

Okuma Önerileri

      1.Salgında Öyküler/ Necati Tosuner/ İş Bankası

      2.Yazmak… Zamanı Aşmak/Çiğdem Ülker/ Remzi Kitabevi

      3.Aklımızda Bulunsun/Bülent Eczacıbaşı/ YKY

      4.Kuşların Göğü Önünde/Haydar Ergülen/ Kırmızı Kedi

      5.Şair Çünkü Onlar/ Enver Ercan/Literatür Yay.