Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan:Mehmet Karasu Haftanın Kitabı Başın Öne Eğilmesin/Hıfzı Topuz/Remzi Kitabevi       Başın Öne Eğilmesin, geçtiğimiz günlerde 100. Yaşını kutlayan Hıfzı Topuz’un, Sabahattin Ali’nin yaşamını tüm boyutlarıyla ele alan özgün yapıtı. “Başın öne eğilmesin Aldırma gönül aldırma Ağladığın duyulmasın Aldırma gönül aldırma       Asla başı öne eğilmedi Sabahattin Ali’nin. Düşüncelerini yapıtlarında ve gazete yazılarında yılmadan savundu…       […]

Hazırlayan:Mehmet Karasu

Haftanın Kitabı

Başın Öne Eğilmesin/Hıfzı Topuz/Remzi Kitabevi

      Başın Öne Eğilmesin, geçtiğimiz günlerde 100. Yaşını kutlayan Hıfzı Topuz’un, Sabahattin Ali’nin yaşamını tüm boyutlarıyla ele alan özgün yapıtı.

“Başın öne eğilmesin

Aldırma gönül aldırma

Ağladığın duyulmasın

Aldırma gönül aldırma

      Asla başı öne eğilmedi Sabahattin Ali’nin. Düşüncelerini yapıtlarında ve gazete yazılarında yılmadan savundu…

      41 yıllık kısa yaşamı boyunca Türk edebiyatının dünya dillerine çevrilen seçkin örneklerini vermekle kalmadı, yurdu için bağımsızlık istedi, özgürlük istedi, çağdaşlaşma istedi… Bu değerlerin düşleriyle yaşadı. Bu düşlerin bedelini hapishane ve sürgünlerle geçen bir yaşamın ardından Istranca ormanlarında tutuklanıp katledilişiyle ödeyecekti. 

      Hıfzı Topuz bu romanda, belgelere dayanan özgün kurguyla Sabahattin Ali’nin gençlik günlerinden öldürülüşüne uzanan trajik yaşamına ayna tutuyor.”

Haftanın Yazısı

Bir Özbek Öyküsü/Kader/Munavvara Usmanova/Çev. Cihangir Nomozov

      O zamanlar altıncı sınıfta okuyordum.  İlçemizde yayımlanan “Ak Altın” gazetesinde küçük haberlerim ve bir iki şiirim yayımlanmıştı.

      Yazdıklarımla herkesten fazla gurur duyan babam, bir gün beni yanına alıp yola çıktı. Vilayet gazetesinde çalışan büyük şairle buluşup ona danışmak istiyordu.

      Bekleme salonunda epeyce oturduk. Sonunda sıra bize geldi derken kendisi kapıdan içeri girdi. Onu karşılayan babam bir şeyler söylemek isterken o babamın sözünü kesti. Samimi bir ifadeyle, “Ağabey, yukardan toplantıya çağırdılar. Yarın gelin. Uzun uzun konuşuruz.” dedi.

      Evimiz vilayet merkezinden epey uzaktaydı. Öyle de olsa başka bahanelerle işyerinden izin alan babam niyetinden vazgeçmedi. Ertesi gün, bir sonraki gün ve sonrasında da gittik ama o büyük şair ile görüşemedik. Şimdi düşünüyorum da zavallı babam “kızım tatil günlerinde okuyup öğrense, büyük yazar ve şairlerden ders alsa iyi olur” düşüncesiyle bu işle böyle meşgul olmuş olsa gerek.

      Babam canı sıkılmış olmalı ki beş on gün pek konuşmadı. Tatil günlerinden birinde beni Margilan’a, öğretmen hanımlardan Cihan Atin Üveysi’nin sağlığında yaşadığı eve götürdü. Orada Üveysi annemizin evlatlarından biri yaşıyordu. Güllerin, reyhanların güzel kokularının yayıldığı güzel ev cennet gibi temiz ve ilham vericiydi. Büyük bir dut ağacının altında oturup dinlendik. ev sahibi ile bir fincan çay içinceye kadar sohbet eden babam, mahallemizde Üveysi annemizin yakın  akrabalarının yaşadığını; sokağımıza da o değerli annemizin adının verildiğini söyledi. Onlardan bahsedilince ev sahibinin gözleri ışıldadı. Babamız omzuna elini koyarak “Merhamet’te çok bulundum. Uludağ’ın havasından doya doya nefes alanların dış görünüşü de kalbi de temiz olur. Güzel ve havadar yerdir.” dedi samimi bir ifadeyle.

      Ağaç sütunları nakkaşlar tarafından işlenen ayvandan evin içine girerken rafların arasına çakılan askılara asılı giysilere gözüm düştü. Dışı parlak yeşil yünlü kumaştan dikilen çapanın içindeki beyaz ipek gömlek… Elbisenin yenleri ve etekleri altın işlemeli ipekle süslenmiş. Yanında beyaz, ipek eşarp. O anlarda çocuk gönlümden geçenleri anlatamam. Heyecandan bütün vücudum titriyordu. Sanki Üveysi annemiz evin bir köşesinden gülümseyerek bize bakıyormuş gibi etrafa bakıyordum.

      “Eşarbı elime alıp bakabilir miyim?” dedim. Ev sahibi memnuniyetini belli eden bir ifadeyle: “Evet, elbette kızım, bu eski eşarbı annemiz hiç başından çıkarmazdı. Böyle giysi ve eşarplarından bir miktar bizim gibi akrabalarının  ve yakınlarının elinde kaldı. İsterseniz siz de örtünün. Allah aziz kıldığı büyük annemizin yolunda olmayı nasip etsin. Ömrünüz ondan da uzun olsun.” diye dua etti.

      Babam teşekkür ederek eşarbı aldı, başıma örttü. Kenarındaki takıları eliyle düzeltirken ettiği duaları halen hatırlarım: “Allah’ım, bu evladımın gönlüne şair olma hevesini, eline yazsın diye kalemi veren sensin. Bu dünyada yaşayanlardan ders almak kolay değil. Öyle kibirli insanların yolunda kızımı küçük düşürme. Dünyadan göçmüş büyüklere, büyük âlimlere nasıl iyilik ve nimetlerinden verdiysen şu yetişmekte olan evladıma da öyle yardım et. Onun gönlüne söz söyleme aşkını yerleştir, büyük şair olsun…”

Babam eşarbı başımdan alıp yerine asmak isterken bir tutam ipek kumaşı küpeme takıldı. Çektiğinde çok acıdı, acıyla çığlık attım. Kulağımdan çıkan kanı parmağıyla silen babamın gözlerine yaşlar doldu: “Kızım, seni buraya büyük bir hevesle getirmiştim. Farkında olmadan acı verdim. Ağlama. Ancak bu işte Allah’ın bir hikmeti var. Ben öyle umut ediyorum.” dedi.

Haftanın Şiiri

Ölmedin Sen Uğur Mumcu/Hikmet Güzel

Yaşadıkça yazdın doğru olanı

Bize yol gösterdin Sen Uğur Mumcu

Düşman ilan ettin yalan dolanı

Cihanda ün oldun şan Uğur Mumcu.

Koca bir ulusun gururu sensin.

“Türkiye özgürdür, hürdür” diyensin.

Ağlaşmak ne imiş gözyaşı dinsin.

Ölmedin, ölmezsin can Uğur Mumcu.

Girdiğin amansız zorlu savaşta,

Daima yürüdün, dimdik en başta.

Bir bomba patladı soğuk bir kışta,

Yeniden doğduğun gün Uğur Mumcu.

Meşalesin artık ışıklar saçan

Özgürlüğe yeni kapılar açan

Milyonlarca insan seninle her an

İnsanlığa doğru yön Uğur Mumcu.

Resmin sancak oldu elden ellere

İsmin destan oldu dilden dillere

Girdin ve yerleştin tüm gönüllere

Güneşi müjdeler tan Uğur Mumcu.

Seninle yükselir göğe bu sancak

Zafere seninle gidilir ancak

Dünya var oldukça mumlar yanacak

Karanlığa inat, yan Uğur Mumcu.

Seni öldü sanan kahpe düşünce

Halktan cevabını almıştır bence

Hikmet Güzel der ki, herkesten önce

Yolunda bir nefer ben Uğur Mumcu.

Haftanın Sanat Gündemi

21. Tudem Edebiyat Ödülleri için başvurular açıldı!

      2003’ten bu yana çocuk ve gençlik edebiyatımıza çağdaş ve özgün eserler kazandırmak amacıyla düzenlenen Tudem Edebiyat Ödülleri, 21. yılında çocuk edebiyatı alanında ve mizah romanı dalında verilecek.

      21. Tudem Edebiyat Ödülleri’nin seçici kurulu; mizah kültürümüzün gelişmesine önemli katkıları bulunan ve esin verici çalışmalarıyla senaryodan karikatüre, gülmece öyküden tiyatro oyununa mizahın sınırlarını genişleten usta isimleri bir araya getiriyor: 2023 jürimizde Aytül Akal, Gökçe Yavaş Önal, Itır Arda, Pelin Güneş ve Toprak Işık yer alıyor.

Son katılım tarihi 1 Kasım 2023 olan 21. Tudem Edebiyat Ödülleri’nde dereceye girenlerin Mart 2024’te duyurulması planlanıyor.

Yarışmada birinciye 20.000 TL, ikinciye 15.000 TL, üçüncüye 10.000 TL para ödülünün yanı sıra, İzmirli heykeltıraş Ozan Ünal tarafından tasarlanan ödül heykelleri verilecek.

13. Türkan Saylan Ödülü Sahibini Arıyor

      Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği tarafından Prof. Dr. Türkan Saylan adına her yıl, öykü dalında eser veren yazarlara takdim edilen Türkan Saylan Sanat Ödülü için başvurular başladı.

      ÇYDD tarafından 2010 yılından bu yana, Türkan Saylan’ın adını ve anlayışını yaşatmak için bilim ve sanat ödülleri veriliyor.

      ÇYDD’nin unutulmaz Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ın anısını yaşatmak amacıyla verilen Türkan Saylan Sanat Ödülü, 1 Ocak – 31 Aralık 2022 tarih aralığında öykü kitabı yayımlanan tüm yazarları bekliyor. Her yıl bir öykücüye verilen ödülün Seçici Kurulu ise Prof. Dr. Ayşe Yüksel (ÇYDD Adına, ÇYDD Genel Başkanı), Turhan  Günay (Seçici Kurul Başkanı), Sezer Ateş Ayvaz, Nursel Duruel, Birsen Ferahlı, Mehmet Zaman Saçlıoğlu ve Ayşe Sarısayın’dan oluşuyor.

      Ödüle aday olacak yazarların başvuru yapacakları öykü  kitabından 8 nüshayı, öz geçmiş ve iletişim bilgileriyle (adres, telefon, e-posta adresi) birlikte, 20 Şubat Pazartesi günü saat 17.00’ye kadar Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Merkezi’ne elden ya da posta yoluyla ulaştırması gerekiyor. Yarışmaya katılacak öykü kitaplarının daha önce herhangi bir ödül almamış olması gerekirken, daha önce aynı ödülü kazanmış yazarlar yarışmaya katılamayacaktır.

      Seçici Kurulun gerek görmesi durumunda öykü kitapları arasında ön değerlendirmeyi geçen eserler kısa listede, yarışmanın sonucu ise mayıs ayı içinde açıklanacaktır.

Attilâ İlhan Edebiyat Ödülleri Taksim Atatürk Kitaplığı’nda yapılan törenle sahiplerine sunuldu.

      Attilâ İlhan Roman Ödülü’nün sahibi, ‘Yalnız’ isimli romanıyla Zeynep Kaçar’ın oldu. Zeynep Kaçar’a ödülünü Şiir jürisi üyesi Adnan Özer takdim etti.

      İlk Roman Vakıf Özel Teşvik Ödülünü ‘Kanat Koparmaca’ romanıyla kazanan Zekiye Yaldız’a ödülünü Attila İlhan Vakfı Başkanı Ferhat İlhan verdi.

      Attilâ İlhan Şiir Ödülü’nün sahibi ise ‘Güneş Kalır Bir Başına’ kitabı ile Ömer Erdem kazandı. Ödülünü şiir jürisi üyesi Ali Ural sundu.

Nilüfer Belediyesi, Türk şiirine katkıda bulunan Mehmet H. Doğan Ödülü’nü bu yıl 7. Kez düzenliyor.

      Çağdaş Türk şiirinin önemli eleştirmenlerinden Mehmet H. Doğan’ın anısını yaşatmak ve Türkçe’de yayımlanmış şiir eleştirilerinin önemini gündeme taşımak amacıyla düzenlenen ödül için başvurular 16 Ocak’ta başladı. Ödül, Türkçe şiir eleştirisi, inceleme ve araştırma kitapları ve aday olan Türkçe makaleler arasından Seçici Kurul’un seçtiği bir kitaba ve bir makaleye verilecek.

Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri için başvurular başladı

      Ekim 2015 tarihinde yaşamını yitiren şiirin ve umudun yorulmaz iğnesi Sennur Sezer’in anısı ve mücadelesini yaşatmak adına DİSK Gıda-İş Sendikası ve Manos Kitap tarafından düzenlenen Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri için başvurular başladı. Eserler, 15 Nisan 2023 tarihine kadar gönderilebilecek.

      Ödüllerde öykü dalındaki değerlendirmeyi jüri üyeleri Adnan Özyalçıner, Ayşegül Tözeren, Pakrat Estukyan, Eylem Ata Güleç ve Tunç Kurt yapacak. Şiir dalının jüri üyeleri ise A. Hicri İzgören, Orhan Alkaya, Nalan Çelik, Gülce Başer ve Betül Dünder.

      Geçen yıl yaşamını yitiren Ahmet Tulgar anısına, sadece bu yıl geçerli olmak üzere öykü dalında bir Sennur Sezer Emek Direniş Öykü Ödülü/ Ahmet Tulgar Özel Ödülü de verilecek.

      Sonuçlar, daha önceki yıllardan farklı olarak, Sennur Sezer’in doğum günü olan 12 Haziran 2023 tarihinde açıklanacak, ödüller Dünya Barış Günü’nde 1 Eylül 2023 tarihinde yapılacak törenle sahiplerine verilecek.

Nâzım Hikmet, 121’inci doğum yıl dönümünde anıldı

      Nâzım Hikmet, 121’inci doğum yıl dönümünde, Konak Belediyesi, İzmir 68’liler Platformu ve Sosyal Demokrasi Derneği İzmir Şubesi’nin Kültürpark’ta bulunan heykeli önünde düzenlediği özel bir etkinlikle anıldı.

      Şiirin büyük ustası Nâzım Hikmet, doğumunun 121’inci yılında Kültürpark’ta bulunan heykeli önünde anıldı.

Konak Belediyesi’nin katkıları ve İzmir 68’liler Platformu ile Sosyal Demokrasi Derneği İzmir Şubesi iş birliğinde gerçekleştirilen etkinliğe, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, İzmir 68’liler Platformu Başkanı Ertuğrul Gezenoğlu, İzmir 68’liler Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Nail Dağdelen ve platform yöneticileri, Sosyal Demokrasi Derneği İzmir Şubesi Başkanı Cengiz Onur, Konak Belediye Meclisi üyeleri, muhtarlar ile vatandaşlar katıldı.

“GELECEĞE UMUTLA BAKMALIYIZ”

      Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinlikte konuşan Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Nâzım Hikmet’in unutulmadığını ve asla unutulmayacağını vurgulayarak, şöyle konuştu:

      “121 yıl geçmesine rağmen, demek ki öyle izler bırakmış ki onu unutmak mümkün değil. Onu gelecek kuşaklara taşımak da bizim başlıca görevimiz olmalı. Bu ülke adaletin, hukukun, insan haklarının, özgürlüğün yeniden tecelli ettiği, insanların yazdıkları için hapishanelere düşmediği bir ülke olmalı. Bunu başaracak olan da Nazım Hikmet’in devrimci ruhudur, onun bizlere aşıladığı bu ruhtur. Hepimiz birlikte bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Başka şansımız yok. Umudumuzu yitirmeden yol almalı, geleceğe, aydınlık günlere umutla bakmalıyız” dedi. Mustafa Kemal Atatürk’ün de, Nazım Hikmet’in de Selanik doğumlu olduğuna dikkat çeken Batur, “Selanik doğumlu Atamız cumhuriyetimizi kurdu. Selanik doğumlu olan şairimiz dünyaya mâl oldu. Bizim amacımız Atamızın bize emanet ettiği cumhuriyeti en iyi noktaya getirmektir. Yolumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur.”

2023’ün “Mevlana Yılı” ilan edilmesi Konya’da heyecan yarattı

      Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, 2023 yılının “Mevlana Yılı” olarak kutlanmasına ilişkin yayımlanan genelge, Hazreti Mevlana’nın sandukasının bulunduğu Konya’da sevinçle karşılandı.

      Uluslararası Mevlana Vakfı Başkan Yardımcısı ve Hazreti Mevlana’nın 22. kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru,17 Aralık 2022’de Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile bir toplantı yaptıklarını, hazırladıkları projeleri sözlü olarak paylaştıklarını söyledi.

      Bu yıl Mevlana’nın 750. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri’nin yapılacağını anımsatan Bayru, “Toplantıda birçok proje hazırladığımızı, bu yılı dolu dolu geçirmemiz gerektiğini anlattık. Projelerimizi yazılı olarak ocak ayında ziyaret ederek vereceğimizi bildirdik.” dedi.

“RUHLARIMIZ AÇ, RUHLARIMIZI MANEVIYATLA DOYURABILMEK IÇIN ÇOK ÇALIŞMAMIZ LAZIM”

      Çelebi, 17 Ocak’ta Bakan Ersoy ile tekrar bir araya geldiklerini belirterek “Toplantıda takvim ve etkinlik önerilerimizi sunduk, gerçekten dolu dolu bir toplantıydı. Birçok kuruluş da davet edilmişti. Önerimiz etkinliklerin Cumhurbaşkanlığı himayesinde olmasıydı. Çok memnunuz ki Cumhurbaşkanımız da bir genelgeyle bunu kabul etmiş ve Resmi Gazete’de de yayımlanmış.” diye konuştu.

      Bu süreçte herkese büyük sorumluluk düştüğüne dikkati çeken Bayru şöyle konuştu:

      “Yalnız bize, Konya’ya değil, tüm Türkiye’ye, Hazreti Mevlana’yı seven, ondan kendi hayatına ders almış herkese bu sene görev düşüyor. Vakfımızın kapısı herkese açık, hep beraber neler yapabiliriz? Birlikte düşünelim, önerileri varsa çok memnun oluruz. Önerilerini bize göndersinler, birlikte de çalışabiliriz. İnşallah hayırlı bir yıl olsun. Dünyanın böyle güzelliklere ihtiyacı var, Hazreti Mevlana’nın sözlerine ihtiyacı var. Mevlana o sözleri hep Kur’an-ı Kerim’den ve hadislerden alarak bizlere anlatmış. Ruhlarımız aç, ruhlarımızı maneviyatla doyurabilmek için çok çalışmamız lazım.”

Prof. Dr. Selçuk Şirin’in başlattığı ‘1 Milyon Kitap Projesi’ne Tunç Soyer’den destek

      Prof. Dr. Selçuk Şirin tarafından Türkiye’de her yıl dünyaya gelen yaklaşık 1.3 milyon çocuk için başlatılan “1 Milyon Kitap” projesinin ilk kurumsal destekçisi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, projenin dayanışma gecesine katıldı.

      Prof. Dr. Selçuk Şirin’in başlattığı ‘1 Milyon Kitap Projesi’ne Tunç Soyer’den destek.

      İstanbul’da düzenlenen gecede konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “İyiliğin ne kadar bulaşıcı olduğunu gördük” dedi.

      Gecede, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, siyaset dünyasının temsilcileri, sanatçılar ve çok sayıda destekçi de yer aldı.

      Prof. Dr. Selçuk Şirin, “İlk başta her şey çok kolay görünüyordu ama sosyal medyada ‘Selçuk Hoca paraları toplayıp New York’ta harcıyor’ dendi. Bunları gördükçe buradaki insanlara dayandım. Tunç Bey’le bugün ikinci karşılaşmamız. Bir defa kahve içmeye gittim, anlattım. Projede kurumsal hiçbir desteğimiz yoktu. ‘Hocam biz de yapalım’ dedi. Yavaş yavaş büyüdük” dedi.

Gecede projenin destekçilerine plaket verildi. Komedyen Cem Yılmaz, sanatçı Gülben Ergen, gazeteci Cüneyt Özdemir, Candaş Tolga Işık, tiyatrocu Kaan Sekban da plaket alan isimler arasında yer aldı.

Bir Portre: Sabahattin Ali

Sabahattin Ali (25 Şubat 1907, Eğridere – 2 Nisan 1948, Kırklareli), Cumhuriyet Döneminde roman, öykü, şiir, oyun gibi türlerde 15’ten fazla eser kaleme almış, Toplumcu Gerçekçi Türk şair, roman, oyun ve hikaye yazarıdır.

Sabahattin Ali, babasının görev yaptığı Bulgaristan’ın Gümülcine sancağına bağlı Eğridere ilçesinde Yüzbaşı Ali Selahattin Bey ve Hüsniye Hanım’ın ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Fikret ve Süheyla adlarında iki kardeşi vardır. Trabzon kökenli bir aileye mensup olan yazar Sabahattin Ali’nin büyükbabası Bahriye Alay Emini Oflu Salih Efendi’dir.

Sabahattin Ali, Eğitim hayatına Üsküdar Doğancılar’daki Füyuzat-ı Osmaniye Mektebi’nde başlamıştır. Başarılı bir öğrenci olan Sabahattin Ali, İstanbul Muallim Mektebi’nden öğretmen diploması ile mezun olmuştur.

Sabahattin Ali, birçok edebi türde eser vermiş ve eserleri ile Türk edebiyatında öncü isimlerden birisi olmuştur.

Hakkında açılan davalar nedeniyle Bulgaristan’a kaçma girişimi sırasında kendisine rehberlik eden Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948’de Kırklareli’nde başına sopayla defalarca vurularak öldürülmüştür.

Sabahattin Ali, birçok dile çevrilen eserleri ile dünyanın birçok ülkesinde tanınmış bir yazardır.

Sabahattin Ali’nin eserleri

– Kuyucaklı Yusuf/ İçimizdeki Şeytan/Kürk Mantolu Madonna/Değirmen

Canım Aliye, Ruhum Filiz/Kağnı/ Mahkemelerde Belgeler/Ses

Çakıcı’nın İlk Kurşunu/Yeni Dünya/Sırça Köşk/ Hep Genç Kalacağım

Kamyon/Dağlar ve Rüzgâr/ Kırlangıçlar/Bütün Şiirleri/ Esirler

Kurbağanın Serenadı/Öteki Şiirler

Aldırma Gönül/Sabahattin ALİ

Başın öne eğilmesin

Aldırma gönül aldırma

Ağladığın duyulmasın

Aldırma gönül, aldırma

Dışarda deli dalgalar

Gelip duvarları yalar

Seni bu sesler oyalar

Aldırma gönül, aldırma

Görmesen bile denizi

Yukarıya çevir gözü

Deniz dibidir gökyüzü

Aldırma gönül, aldırma

Dertlerin kalkınca şaha

Bir sitem yolla Allah’a

Görecek günler var daha

Aldırma gönül, aldırma

Kurşun ata ata biter

Yollar gide gide biter

Ceza yata yata biter

Aldırma gönül, aldırma

Okuma Önerileri

1.Buyrun Ziyafete/Vedat Milor/İletişim

2.Ruhun Parmak İzi/Mehmet Eroğlu/İletişim

3.Yazarlar Evi Cinayeti/ Oya Baydar/Can Yayınları

4.Aşıklar Cemi/Haydar Ergülen/İthaki

5.Miras/ Memduh Şevket Esendal/YKY

Exit mobile version