Antakya’da Kültür-Sanat

Hazırlayan (Mehmet Karasu) Antakya Kitaplığı Doğunun Kraliçesi Antakya/Doç. Dr Adem Kara Doç. Dr. Adem Kara, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde görev yapan bir akademisyen. 1990’lı yıllarda kentimizde öğretmenlik yapmış ve Antakya ile ilgili çalışmaları ilgi görmüştü. Mart 2017 tarihinde Uluslar arası Çukurova Sanat Günleri’nde Antakya ile ilgili özgün bir sunum yapmış ve izleyenlerin takdirini toplamıştı. Sayın […]

Hazırlayan (Mehmet Karasu)

Antakya Kitaplığı
Doğunun Kraliçesi Antakya/Doç. Dr Adem Kara
Doç. Dr. Adem Kara, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde görev yapan bir akademisyen. 1990’lı yıllarda kentimizde öğretmenlik yapmış ve Antakya ile ilgili çalışmaları ilgi görmüştü.
Mart 2017 tarihinde Uluslar arası Çukurova Sanat Günleri’nde Antakya ile ilgili özgün bir sunum yapmış ve izleyenlerin takdirini toplamıştı.
Sayın Kara’nın daha önce “19. Yüzyılda Bir Osmanlı Şehri: Antakya” adıyla yayımlanmış olan eseri, Almanya’da Lambert Yayınevi tarafından “Doğunun Kraliçesi Antakya “ adıyla yeniden yayımlandı. Sayın Hocam Antakya tarihine ilgi duyanlara hediye edilmek üzere bir miktar kitap da gönderdi.
Kitabın arka kapak yazısında şöyle diyor: “Bu çalışma, XIX.yüzyılın ilk yarısındaki Antakya’nın fizikî, demografik, idarî, ekonomik ve sosyal yönleriyle inceleyip, bir bütün halinde ortaya koymaya çalışacaktır. Bilindiği üzere Osmanlı Devletinde pek çok sosyal ve siyasi gelişmenin yanı sıra, ilk kez azınlık k isyanlar ve devletten ayrılmalarının da görüldüğü bu yüzyılda devletin almış olduğu pek çok tedbir vardır. Alınmış olan tedbirlerin taşraya yansıması ve merkez – taşra yazışmalar özellikle üzerinde durulacak noktalardır. Antakya hem coğrafyası hem de sosyal yapısıyla pek çok Osmanlı sancağından farklı bir karakteristiğe sahip olarak bizim ilgimizi daha fazla çekmiştir. Şehir tarihi üzerinde yapılan çalışmalar; o şehrin tarihini, kültürünü ve sosyal hayatın yansıttığı gibi bir milletin kültürünün yöreden yöreye değişen özelliklerini göstermesi bakımından da önemlidir. Antakya, Osmanlı Devleti hâkimiyetinde olduğu dönemde ve sonrasında sahip olduğu şartlar ölçüsünde önemini korumuştur. İskenderun Körfezi’ne paralel olarak oldukça Canlı geçen ticari hayat, çok çeşitli etnik unsurların kaynaştığı bir mekân olarak değişik kültürel öğeleri içerisinde barındırmış ve her bakımdan zengin bir bölge olmuştur.” (Arka kapak yazısı)

Konuk Yazar
Düşünce, Kültür Ve Sanat Beşiği Akdeniz/F. Saadet BİLİR
Kıyılarında yaşam sürülen, dinler doğan, tarih yazılan Akdeniz, sihirli iklimi ile sanatın her dalından sanatçılara ilk çağlardan bu yana ilham periliği yaptı. Dünyanın ilk kadın şairlerinden Sapho antik Yunan’da yazdı, günümüze ulaşan dizelerini. Yine antik Yunan Platon’u, Aristo’yu; Kıbrıs Stoa Okulu’nun kurucusu Zenon’u dünyanın kalıcı değerleri arasına kattı. Sadece kendi ülkelerinde yaşayanların değil tüm dünyanın estetiğe ve sanata bakışını değiştiren, geliştiren Rönesans sanatçıları Leonardo da Vinci, Michelangelo ve Dante’yi yetiştirdi İtalya. İspanya’da Cervantes, yel değirmenlerine karşı savaşan Don Kişot’u yazarak ilk modern romana imza attı. Aynı topraklarda 19. yüzyılda dünyaya gelen Gaudi mimariye bambaşka bir bakış açısı katarken, Picasso ve Dali resim sanatını dehaları ile farklı bir boyuta taşıdı…
Karacaoğlan, Dadaloğlu ve Mevlana’yı besleyen Anadolu, sonraları Nâzım Hikmet’i, Yaşar Kemal’i var etti. Nil’in beşiğinde hayat bulan Mısır, Necib Mahfuz’un Midak Sokağı’nı hediye etti dünya edebiyatına. Şiirleri ile insanın evrendeki yerini işaret etmeye çalışan Kıbrıslı Osman Türkay, ödüllerle dolu şiir yolculuğunda “Uzay Şairi” olarak anıldı. Arap edebiyatının yaşayan en büyük şairi kabul edilen Suriyeli Adonis, şiir ve denemeleri ile Ortadoğu’nun sesini sanatla duyurdu. Batı, Lübnanlı Amin Maalouf’un Semerkant’ı, Afrikalı Leo’su ile yeniden karşılaştı Doğu mistizmi ile. Suriyeli Rafik Schami günümüzün masallarını yazdı, daha çok da büyüklere…
Birbirinden önemli bu örnekler de gösteriyor ki Akdenizli olmak bir ayrıcalıktır aslında. Bu coğrafyada yaşayanların, bırakılan mirası değerlendirip, yörelerinin özgün kültürüyle mayalayarak, sanatın herhangi bir dalında meyvesini verdiğine tanık oluyoruz.
27-30 Ekim 2016 tarihlerinde birincisi düzenlenecek olan Antakya, Mersin merkezli “Uluslararası Akdeniz Kentleri Sanat Buluşması” için bu düşünceyle yola çıkıldı. Amaç, toplumu Akdeniz ülkelerindeki kültür-sanat insanları ile buluşturmak, yereli ulusal ve evrensele taşımak, sonunda bu değerleri sürekli kılmak…
Hegel’in, “Sanat bir fikir hareketidir,” özdeyişinde söylediği gibi, son günlerde ülkemizdeki olağanüstü olay ve durumlara karşın, sanatın evrenselliğinin aydınlığında özgün-özgür düşünceleri var etmek… Işığı, antik Yunan’dan dünyaya yayılan demokrasinin, tüm kurum ve kurallarıyla kalıcılığına katkı sunmak…
Güzel sanatların herhangi bir dalıyla ilgilenenlerin, uç düşüncelerden arınıp, sertliklerini törpüleyip, barış tohumları ekerek, estetik değerleri öncelediklerini görürüz. Şiddet, öfke, terör, öç alma onların sözlüğünde, yaşam felsefesinde yer bulmaz.
İstedik ki, komşumuz Ortadoğu’da ve ülkemizdeki ateş çemberini Akdeniz’in ılık, mavi suyu ve sanatıyla kıralım, silahları müzelere koyup, dünyadaki tüm olumsuzlukların üstüne, Akdeniz menekşeleri serpelim.
Bu yıl salt Kıbrıs’la yola çıktığımız bu sanat şöleninin, sonraki yıllarda tüm Akdeniz ülkelerinden gelen sanata emek veren değerli dostlarla çoğalıp zenginleşeceğini düşünüyor; bu zenginliğin de çevreye barış, dostluk, insancıl duygular yansıtmasını diliyoruz.

HAFTANIN ŞİİRİ
Ziller Çalacak/ Zeki Ömer Defne
Zil çalacak… Sizler derslere gireceksiniz bir bir
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım evlerden, kırlardan, denizlerden;
Ta içimden birisi gidecek uça ese…
Ama ben, ben artık gidemeyeceğim.

Zil çalacak… Siz geminize, treninize gireceksiniz bir bir
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım iskelelerden, istasyonlardan bütün;
Ta içimden birisi koşacak ardınızdan….
Ama ben, ben artık gelemeyeceğim.

Sonra bir gün bir zil çalacak yine
Hiç kimseler kimsecikler duymayacak,
Ne sınıflar, ne iskeleler, ne istasyonlar, ne siz…
Ta içimden birisi kalacak oralarda
Ben gideceğim.

KISA SANAT HABERLERİ
Erdal Öz Edebiyat Ödülü Cevat Çapan’ın
Can Yayınları’nın kurucusu Erdal Öz’ün anısını yaşatmak için ailesi tarafından her yıl düzenlenen Erdal Öz Edebiyat Ödülü, yeni sahibini buldu.
Can Yayınları’nın kurucusu Erdal Öz’ün anısını yaşatmak için ailesi tarafından her yıl düzenlenen Erdal Öz Edebiyat Ödülü, yeni sahibini buldu.
Başkanlığını Kaya Genç’in üstlendiği, Handan İnci, Asuman Kafaoğlu Büke, Oğuz Demiralp, Sibel Irzık, Cemil Kavukçu ve Can Yayınları adına Sırma Köksal’dan oluşan Seçici Kurul, bu yıl onuncusu verilecek olan ödülün şair, çevirmen, akademisyen Cevat Çapan’a verilmesini kararlaştırdı.
Ödülün gerekçesinde şu ifadeler yer aldı: “Cevat Çapan bu ödüle, seçkin şairliği ve çevirileriyle şiirimizin dünyaya açılmasına sağladığı katkıları, edebiyatımızın yeni kuşaklarının yetişmesinde harcadığı uzun yıllara yayılan emekleri ve yayıncılığımızın niteliğinin yükselmesindeki çalışmaları nedeniyle layık görülmüştür.”
Her yıl bir üyenin ayrılıp bir başkasının katılımıyla yenilenen jüri, altı yıldır jüride bulunan ve 2017 komitesinin başkanlığını yürüten Kaya Genç’i uğurlayacak. Gelecek sene jüriye katılacak olan yeni isim eleştirmen Ömer Türkeş olacak.
2008 yılından bugüne kadar verilen ödül, Handan Börüteçene’nin gerçekleştirdiği bir ödül heykelciği ve 15.000 TL’den oluşuyor. Erdal Öz Edebiyat Ödülü bugüne dek, Gülten Akın, Nurdan Gürbilek, İhsan Oktay Anar, Şavkar Altınel, Murathan Mungan, Cemil Kavukçu, küçük İskender, Orhan Pamuk ve Orhan Koçak’a verilmişti.
2017 Erdal Öz Edebiyat Ödülü 18 Eylül Pazartesi günü Pera Palas Hotel Jumeirah’da yapılacak törenle Cevat Çapan’a verildi.

Çağdaş Türk şiirinin İtalya seferi
Çağdaş Türk şiirinin önemli isimleri İtalya’da düzenlenen etkinliklerde mültecilik ve insan hakları konuları sanat bağlamında ele alıyor
Çağdaş Türk şiirinin genç kalemleri İtalya’da. Venedik Bienali’ne paralel olarak düzenlenen ve eylül ayı boyunca sürecek “Dropping Seeds” projesi toplumsal yaşam, insan hakları ve mültecilik sorunlarını sanat bağlamında gündeme getirmeyi amaçlıyor. 8 Eylül’de başlayan proje 1 Ekim’de sonlanacak.
Birçok söyleşi yer alıyor
Türkiye’den Gökçenur Ç., Efe Duyan, Kadir Aydemir, Gonca Özmen ve Selahattin Yolgiden’in davetli olduğu şair ağırlama programı eski Sant Elena Manastırı’nda gerçekleşiyor. Venedik’in büyülü sokaklarında kurgulanan “Dropping Seeds” projesi; Nia Davies, Miroslav Kirin, Josep M Rodriguez, Tal Nitzan gibi dünya şiirinin genç temsilcilerini de ağırlıyor. Proje kapsamında Ca’ Zenobia konağında, şairlerin yanı sıra insan hakları savunucuları, uluslararası hukuk uzmanları, çağdaş sanatçılar da söyleşi ve sergiler gerçekleştirecek. Venedik Art Factory’nin organize ettiği ve New Yorklu sanatçı Debra Werblud’un küratörlüğünü yaptığı “Dropping Seeds”te şairlerimiz Ca’ Foscari Üniversite Radyosu’na da konuk olacak.
Şair, yazar ve çevreci Raşit Kara’nın anısına düzen şiir ödülünün sahibi Halime Yıldız oldu.
Evrensel’in haberine göre, şair, yazar ve çevreci Raşit Kara adına yedi yıldır verilen şiir ödülleri sahiplerini buldu. Gülderen Canyurt, Ahmet Saraçoğlu, Niyazi Yaşar, Prof. Nedime Köşgeroğlu ve Av. Türkan Kara’dan oluşan seçici kurul, 2017 yılı başvurularını inceleyerek ödülün ‘Leylak Göçü’ şiiriyle Halime Yıldız’a verilmesini kararlaştırdı.
Ödül töreni, 9 Eylül Cumartesi günü 15.30’da Kınalıada’da yapıldı.
Raşit Kara Şiir Yarışması, 2008’de hayatını kaybeden şair, yazar, çevre dostu Raşit Kara’nın adını yaşatmak ve O’nun misyonunu gelecek kuşaklara taşımak adına geleneksel hale getirilen bir yarışma olduğu için şiir seçiminde çevreye duyarlılık, insan, doğa ve hayvan sevgi konularının işlenmesine dikkat edildi. Kar Dergisi ve Raşit Kara ailesi adına kızı Türkan Kara tarafından düzenlen etkinliğe Adalar Belediyesi katkıda bulundu.

Seyhan Erözçelik İlk Kitap Şiir Ödülü Duyurusu
Ödül; yayınlanmış ilk kitapta Seval Karadeniz/ Murat Saldıray, dosyada ise Merve Akbaydoğan/ İlkay Şahin arasında paylaştırılmıştır.
Ayrıca Şair Sabri Önenoğlu destek ödülü de yine Merve Akbaydoğan ile İlkay Şahin’e verilmiştir.
Ödül töreni İstanbul Kitap Fuarı sırasında yapılacaktır.
Yarışma jurisi, tüm katılımcılara desteklerinden dolayı ayrıca teşekkür eder.

Orhan Kemal 103 yaşında
Orhan Kemal dünden bugüne toplumuzdaki değişimi iyi gözlemleyerek yapıtlarına bunu taşıdı.
15 Eylül 1914’te Ceyhan’da doğan Orhan Kemal’in bugün 103. doğum günü. İyi ki doğdun büyük Usta!
Orhan Kemal’in bizlere kalıt bıraktığı yapıtları, toplumumuzu ve dünyayı daha iyi anlamamızı sağlıyor. Çünkü halkımızı iyi tanıyan, iyi anlayan ve yapıtlarına da bunu yansıtan bir yazar olduğunun altını çizmek yerinde bir edim olacağı kanısındayım.
Orhan Kemal dünden bugüne toplumuzdaki değişimi iyi gözlemleyerek yapıtlarına bunu taşıdı. O, kimi yapıtlarından verdiğimiz örneklerle ördüğümüz yazımızda belirttiğimiz gibi, toplumsal ve siyasal değişimi en iyi veren yazarlarımız arasında yer alıyor.

Çirkin Kral memleketi Adana’da anıldı
Adanalı usta sinemacı Yılmaz Güney’in ölüm yıldönümünde ünlü halk ozanı Ali Asker ve şair Taner Nart’ın katıldığı bir program yapıldı.
Türk sinemasına başta usta oyunculuğu olmak üzere senarist, yönetmen ve yapımcı olarak da çok büyük hizmetler veren Yılmaz Güney için Ercan Çetin Doğal Parkı (Doğal Park 1) içerisinde bir şiir ve türkü şöleni verildi. Etkinliğe Fransa’da yaşayan ünlü halk ozanı Ali Asker sazı ve türküleri, Adanalı şair Taner Nart ise usta şairlerin şiirleriyle katıldı.
FESTİVAL DE DÜZENLEYECEĞİZ
Etkinlikte, Yılmaz Güney’i anmakla yetinmeyeceklerini belirten Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, sanatçının adına yakışır sinema günleri ve kısa film – belgesel film yarışmalarını içerecek festival düzenlemeyi hedeflediklerini belirtti. Soner Çetin, “Çirkin Kral Yılmaz Güney’e yakışır bir anma etkinliği yapıyoruz. Anma etkinliği sırasında usta sinemacımızın hayatını ortaya koyan ve özel olarak hazırladığımız bir de jenerik sunuluyor” dedi.

Tarık Akan ölümünün birinci yılında mezarı başına anılıyor.
Geçtiğimiz hafta, Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncusu Tarık Akan’ın ölüm yıldönümüydü.
Tarık Akan vefatının birinci yılında mezarı başında anıldı. Anma törenine Akan’ın hayat arkadaşı Acun Günay, oğulları Barış Üregül, Özgür Üregül, kızı Özlem Üregül, sanatçı Rutkay Aziz, DİSK Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, yakın dostları, sanatçı arkadaşları ve sevenleri katıldı.
Tören başladığı sırada mezarın başına gelenler, Akan’ın kabrine kırmızı karanfil bıraktı. Hayat arkadaşı Acun Günay da bu sırada gözyaşlarına boğuldu. Oğlu Barış Üregül mezar başında yaptığı açıklamada, “Babamı seven, babamı gençken izleyen, posterlerini duvarlara asan tüm Türk halkına babamın sevgisine sevgiyle karşılık verdikleri için çok teşekkür ediyorum” dedi.
‘TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ DOSTUYDU’
Anmada konuşan Kani Beko, “Bizim de arkadaşımızdı dostumuzdu. Kardeşimizdi. Ağabeyimizdi. DİSK’e çok sık gelen sanatçı arkadaşlarımızdan biriydi. Tarık bizim için çok kıymetli. Çok önemli bir insandı. Türkiye işçi sınıfının, dünya emek hareketinin bir dostuydu. Toprağa değil, milyonların kalbimine gömülmek önemli. Tarık Akan gibi. Işıklar içinde yatsın. Toprağı bol olsun” şeklinde konuştu.
Akan’ın 52 yıllık arkadaşı Zeki İrfanoğlu ise, “Geçen sene 15 Temmuz gecesi saat 10.00 gibi Tarık telefon açtı bana. ‘Ne yapıyorsun?’ dedi. ‘İyiyim sen ne yapıyorsun’ dedim. Kemoterapisi vardı o gün. Ben de onu sordum. ‘Beni bırak sen. Küfür etti bana. Vatan elden gidiyor sen beni soruyorsun’ dedi” ifadesini kullandı ve gözyaşlarına boğuldu.
Rutkay Aziz de yaptığı konuşmada, “Bu ortak kavgamızdı. DİSK’in kavgasıydı. Emekçinin kavgasıydı. Yaşanılan tüm bu iftiralara, yolsuzluklara, adaletsizliklere, hukuksuzluğa rağmen biz bu umutla adalet yürüyüşünü sürdürmek zorundayız. Bunun için de emekçinin yanında olmakla yükümlüyüz. Bu doğrultuda hep beraber adalet nöbeti tutuluyor. Buradaki tüm dostlarımızı oraya bekliyoruz” dedi. (İstanbul/DHA

Belleğimizdeki Kadınlar/Tülay Ferah
Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bağlı Harran Köyü’nde 1954’te dünyaya geldi. Çamlıca Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra çeşitli atölyelerde resim eğitimi gördü ve sergiler açtı. Aynı zamanda briç hocasıdır. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin açtığı yaz kurslarında tiyatro dersi verdi, briç hocalığı yaptı.
Edebiyat yaşamına kısa öyküler yazarak başladı. Öyküleri ve şiir üstüne yazdığı denemeleri, Türk Dili dergisi başta olmak üzere çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı.
Ömer Türkeş yazarın iki romanı hakkında şunları söylemiştir:
“Aşk, sevgi ve cinsellik temalı çok sayıda roman yazıldı 2000 yılında. Mesela Tülay Ferah’ın her iki romanı da bu türde. Kırmızı Erik, bir kadının, Erkek’te ise -adı üstünde- bir erkeğin duygusal ve cinsel dünyasına bakıyor yazar. Ama, bir türlü halledemedikleri aşkları ve cinsellikleriyle kadın da erkek de yakınlaşamıyor okuyucuya.”
Muzaffer Uyguner’se Kırmızı Erik için “İnce, yetenekli ve çağdaş kültürle donanık. Gülüyor, güldürüyor, yaşamın türlü çeşitli yönlerini küçük dokunuşlarla sergiliyor. Bilinçsiz bir tümce yok. Gereksiz bir sözcük yok. Her sözcük, her şaka, her ‘espri’ yerli yerinde. Özleşen Türkçemizi yerli yerine oturtmuş,” yorumlarında bulunmuştur.
Ferah, Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Yönetim Kurulu üyesidir. İstanbul’da yaşamaktadır.
Yapıtları
Romanları:
Sinek Olmak Zor Şey (1985)/ Sıcak (1987)/ Kırmızı Erik (2000)/Erkek (2000)/ Mayo mu Osmanlı mı? (2001)/Aşk Minyatürleri (2002)/Gidersen Ölmem (2005)
Öykü Kitapları:
Dünya Çıplak (2006)
Çocuk Kitapları:/Ebemkuşağı (1991)/Okullu Melekler (2002)
Kaynakça: “Ferah, Tülay”, Tanzimattan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, İstanbul: YKY, 2010.

Bize Gelenler
1.Yeni Kıtaya Osmanlı Göçleri/ Doç.Dr. Adem Kara/Lambert Yayınevi
2.Doğunun Kraliçesi Antakya/ Doç.Dr. Adem Kara/Lembert Yayınevi
3.Çorum Saancağı/Doç.Dr. Adem Kara/ Lembert Yaayınevi

Exit mobile version