Hazırlayan: Mehmet Karasu
Antakya Kitaplığı
Diriliş-Çanakkale 1915/ Turgut Özakman
18 Mart, Çanakkale Şehitlerini anma ve Çanakkale zaferini kutlama günü idi.
Çanakkale Savaşları, yüzyılımızın en büyük savaşlarından birisidir. Birinci Dünya Savaşı’nı galip bitirmek isteyen devletler, gemileriyle Çanakkale Boğazı’nı geçmek istiyorlardı. Hedef İstanbul’u almaktı.
Çanakkale Muharebeleri, 1. Dünya Savaşı’nın en önemli ve hassas bölümünü teşkil eder.
Çanakkale Savaşı, ordumuzu zafere taşıyan Mustafa Kemal gerçeğini ortaya çıkarmış, milletimiz, 500 bin evladını bu savaşta şehit vermiştir.
“Çanakkale Zaferi’nin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır. “ Kurtuluş Savaşı’nın taç kapısı, girişi olan Çanakkale Savaşının destanı…Tarihin en eski milletlerinden birinin dirilişi… Ateşten geçerek, kan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek, ölmemek üzere çığlık çığlığa dirilişi…Çanakkale Savaşı hiç böyle yazılmadı.
Turgut Özakman’ın, 353 baskı yaparak milyonlarca okura ulaşan Şu Çılgın Türkler kitabının da içinde bulunduğu üçlemenin ilk kitabı.
Tüm yeni nesillere eşi olmayan bir armağan daha.
Yazarın, Çanakkale ile ilgili dünyadaki bütün kitapları, internet sitelerini tarayarak yıllarca üzerinde çalıştıktan sonra, ucuz kahramanlık hikâyelerine, hamaset edebiyatına, şovence anlatıma yer vermeden kaleme aldığı, olağanüstü zaferin hikâyesi.” (tanıtım yazısı)
Konuk Yazar
Yaşar Kemal’de Doğa Ve Çukurova/Ferhat İşlek
Yaşar Kemal romanlarını kurgularken doğadan betimlemeye ayrı bir önem vermişti. Romanlarındaki başarı da burada yatıyordu.
İnce Memed ‘de :”Toros Dağları’nın etekleri ta Akdeniz’den başlar. Kıyıları döven ak köpüklerden sonra doruklara doğru yavaş yavaş yükselir. Akdeniz’in üstünde daima top top ak bulutlar salınır. Kıyılar dümdüz cılalanmış gibi düz killi topraklardır. Killi toprak et gibidir. Bu kıyılar saatlerce içe kadar deniz kokar, tuz kokar”
Ağrı Dağı Efsanesi’nin başlarında da güçlü bir betimleme vardır: “Ağrı Dağı’nın yamacında dört bin iki yüz metrede bir göl vardır. Adına Küp Gölü derler. Göl bir harman yeri büyüklüğündedir. Çok derinlerdedir. Göl değil bir kuyu. Gölün dört bir yanı yani kuyunun ağzı fırdolayı kırmızı, keskin, bıçak ağzı gibi ışıltılı kayalarla çevrilidir” Burada ki gölün rengini de yumuşak kadife mavisi olarak belirtir.
Aynı kitapta “Ve her yıl Ağrı dağında bahar gözünü açtığında, çiçeklerle, keskin kokular, renklerle, bakır rengi toprakla birlikte Ağrı Dağı’nın güzel, kederli kara gözlü, iri yapılı, çok uzun, ince parmaklı çobanları da kavallarını alıp küp gölüne gelirler.”demektedir.
Yer Demir Gök Bakır ‘da da farklı bir anlatım var; “Taşbaşın evi bir gözcüktü. Ocağı büyüktü. Kamıştan örtmüştü ocaklığın üstünü. Çamurla sıvamıştı. Duvarlar da ak toprakla sıvalıydı. Öteki evlerin örülmüş gelişigüzel üst üste konmuş duvarlarına hiç benzemiyordu. Yerden beş karış yukarısına kadar da türlü türlü nakışlanmıştı. Uçan turnalar, esen yele dallarını vermiş ağaçlar, çiçeğe durmuş orman, kaçan geyikler, atlar. ”
Sarı Sıcak’ta “Deniz dibinin de kışı var, yazı var. Deniz dibinin baharı, yazdır. Kışı da güz olur. Babam öyle söyler. Deniz dibine bir bahar iner ki… Görmelisin. Türlü çiçekler, türlü otlar, görmelisin. Babam der ki, lapa adındaki, ak bulut gibi savrulan çiçek açılır denizin altında. Babam bu ak çiçeği çok sever”; Kuşlar Da Gitti’de “Kuş göğsü çakır, gagası sert, kanatları kestane rengi, iri, büyük, sert, kes-kin, canlı, fıldır fıldır gözlü bir alıcı kuştu. Uzun kafesin içinde kanatlarını bir uçtan bir uca açmak istemiş, bir kanadı fırlamış kafesin tellerin-den dışarıya çıkmış, ötekisi içerde bükülmüş kalmıştı.” diye güçlü bir betimlemelerde bulunur. Kale Kapısı romanında ise baharın gelişini;
“Toprak birdenbire bir gün tanyerlerleri ışırken yeşeriverdi” diye belirtir. Ve devam eder:
“Sel yatakları, kayalıkların araları, çalıların dipleri, küçük düzlükler, ekinler, çiçeklerle ağzına kadar doluverdi. Ilık güneşte inceden esen yeller dalga dalga kokular getirdi. Ağaçlarda tomurcuklar, çiçekler bütün görkemleriyle patladılar”
Çoğumuzun bildiği Orta direk’teki yılanların sevişmesini burada bir kez daha anımsatmak isterim: “Belki yarım metre, bir metre havaya kalkıyorlar, sarmaşıyorlar, toprağa geri düşüyorlardı. Renkleri de gittikçe değişiyor, kırmızıya çalıyordu. Zaman geçtikçe havada sarılıp toprağa düştükçe daha çok kızarıyorlar, daha çok yükseli-yorlar, nerdeyse kuyruklarının ucuna dikilecekler. Ağızları açık, dilleri dışarıda, uzamış; gözleri kıpkırmızı, başları köz gibi kızarmış, kırmızılık gittikçe aşağıya doğru yayılıyor. Düştüler, kalktılar, aktılar, geldi sarmaştılar.”
Bu betimlemeyi günlerdir teni kocasının tenine değmemiş Elif’in içinde tensellik duygusunu uyandırmak için yapmıştır. Buradaki bu betimleme böyle bir işlev görsün diyedir. Bir inceleme, eleştiri ve deneme kitabı olan “Gerçekçilik Yolunda”, Feridun Andaç Yaşar Kemal’in öykülerini ele almış. Andaç yazısında doğanın Yaşar Kemal öykülerine yansımalarını şu şekilde belirtiyor: “Yaşar Kemal, öykülerinde insan ve toplum gerçeğini iç içe verirken doğayı, doğanın kırsal kesim insanının yaşamındaki yerini de belirleyici bir motif olarak işler. Bu insanın doğa ile iç içeliğini gösteren, onun yaşamındaki etkileyiciliğini sergileyen önemli belirlemeler, saptamalar yapar. Yansıtılan gerçekçiliklerin düzlemine koşut çizgideki belirlemelerdir, saptayımlardır bunlar. Yansıtılan insan ve toplum gerçeği bu bağlamdaki bütünlüğüyle verilir. Öykü kişileri bunlarla belirgin kişilikler kazanırlar.
Görüldüğü üzere doğa, anlatıma bir ritim, görsel bir zenginlik sağladığı gibi, bir durumu, bir değişimi belirlemede de devinim motifi (örgesi) olarak kullanılır. Diğer belirleyici yan ise; çalışan insanın doğadaki konumu, onunla iç içeliğinin gösterilmesidir elbet.”
“Yaşar Kemal yaylaların sözlüğü/ Sen ki doğadansın çiçekçedir anadilin/… Kalkıp bir gün Binbo-ğa’nın dağlarından/Türkçeyi bir çam ağacı gibi taşıyan değil misin.”
Ceyhun Atuf Kansu’ nun bu şiirinde de belirttiği gibi, Yaşar Kemal doğadaki canlıların, çiçeklerin, renklerin börtü böcek ne varsa bunların bir sözlüğünü oluşturmuştu adeta.
“ Dünya bin bir çiçekli kültür bahçesidir” derken de, halk tarafından oluşturulan kültürleri doğadaki çeşitliliğe benzetir. Öte yandan Yaşar Kemal’e göre önce sözlü edebiyat vardı sonra yazılı edebiyat. Bu süreçte doğadan kopma da yaşandı. Eğer insanlık tekrar doğaya dönecekse ki bir mutlaka bu dönüş gerçekleşecek o zaman tekrar sözlü edebiyata da dönüş yaşanacaktır. Böyle bir umut taşımıştı o. (Bitti)
Haftanın Şiiri
Çanakkale Şehitlerine/Meehmet Akif Ersoy
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
……………
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, (4)
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Haftanın Sanat Gündemi
Kansu Şiir Ödülü Cevat Çapan’ın
Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü bu yıl “Son Duraktan Bir Önce” adlı kitabıyla Cevat Çapan kazandı.
Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü bu yıl “Son Duraktan Bir Önce” adlı kitabıyla Cevat Çapan kazandı. Çapan’a ödülü, 9 Nisan saat 18.30’da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi Yaşar Kemal Salonu’nda yapılacak törenle verilecek. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi ve Ceyhun Atuf Kansu ailesinin ortaklaşa düzenledikleri tören, ÇYDD Ankara Şube Başkanı Ayfer Yüksel’in açılış konuşması ile başlayacak. Yazar Taylan Özbay’ın “Bir devrim öğretmeni olarak Ceyhun Atuf Kansu” başlıklı konuşması ile sürecek olan törende, bu yıl Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü alan Cevat Çapan’a ödülü sunulacak. Ardından tiyatro sanatçıları, Ceyhun Atuf Kansu’nun yurt şiirlerinden örnekler okuyacaklar ve türküler seslendirilecek.
Haldun Taner’in 103. yaş gününde Haldun Taner Müze Evi açılıyor
Kadıköy Belediyesi, tiyatro ve edebiyat dünyasının büyük ustası Haldun Taner’in 103. Yaş gününde Haldun Taner Müze Evi’ni açıyor.
Kadıköy Belediyesi sanat ve edebiyat dünyasının önemli isimlerini yaşatıyor. Belediye tiyatro ve edebiyat dünyansın büyük ustası Haldun Taner ismiyle Müze Evi açıyor. Usta yazarın eserlerin sergileneceği Haldun Taner Müze Evi’nde tiyatro dünyasına yeni eserler katılmasını sağlayacak kurs ve seminerler gerçekleştirilecek.
Kadıköy Belediyesi’ne ait Feneryolu Mahallesi’nde bulunan ikinci derece tarihi eser olan bina restorasyonu yapılarak Müze Evi haline getirildi. Haldun Taner Müze Evi, 16 Mart Cuma günü saat 15.00’de büyük yazarın eşi Demet Taner, dostları, Kadıköy Belediyesi Başkanı Aykurt Nuhoğlu ve Kadıköylülerin katılımıyla açılacak.
Tarihi binada büyük edebiyatçı ve tiyatro yazarı Haldun Taner’in anısını yaşatacak şahsi eşyaları ve yaratımlarına dair belgeler, afişler, fotoğraflar yer alacak.
Başta Kadıköylüler olmak üzere sanat ve edebiyat dünyasına ilgi duyan herkesin ilgi göstereceği Haldun Taner Müze Evi’nde, usta yazarın kişisel eşyalarının sergilenmesi dışında edebiyat ve tiyatro sanatına dair etkinlikler gerçekleştirilecek.
Tiyatro yazarlığı alanında Türk Tiyatrosu’nun ihtiyacı olan oyunların yazılması için özellikle genç yazarların teşvik edileceği Haldun Taner Müze Evi’nde dönemsel hikaye ve oyun yazarlığı kursları düzenlenecek.
Edebiyat ve tiyatro ile ilgili sergiler düzenlenmesini; eksikliği duyulan yepyeni ve faydalı bir hizmet olarak genç yazarlarla, tiyatro icra topluluklarını; yani tiyatro sanatının iki temel ayağını buluşturmayı hedefleyen Haldun Taner Müze Evi’nin bir başka projesi de Haldun Taner Müze Evi Genç Yazarlar Arşiv/Kitaplığı.Müze Evi bünyesinde yeni ve yerli tiyatro oyunlarından oluşturulacak kitaplık kurulacak.
Ümit Kaftancıoğlu öykü yarışması sonuçlandı
11 Nisan 1980’de öldürülen TRT İstanbul Radyosu Prodüktörü, Gazeteci Yazar Ümit Kaftancıoğlu adına Yalın Ses Yayınları tarafından bu yıl 14.sü düzenlenen öykü yarışması sonuçlandı…
11 Nisan 1980’de öldürülen TRT İstanbul Radyosu Prodüktörü, Gazeteci Yazar Ümit Kaftancıoğlu adına Yalın Ses Yayınları tarafından bu yıl 14.sü düzenlenen öykü yarışması sonuçlandı.
Adnan Özyalçıner, Mehmet Güler, Öner Yağcı, Zeynep Aliye, Enver Aysever, Feyza Akbulut Öner, Hakan Cucunel’den oluşan seçici kurulun yaklaşık 3 aylık okumaları sonucunda dereceye giren ilk 10 öykü belirlendi.
2018 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Ödülleri ve Anma Etkinliği 7 Nisan 2018 Cumartesi günü saat: 19.00’da Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.
Birincilik: “Ev” adlı öyküsü ile Öznur BABUR
İkincilik: “Sokağı Gözetleyen Adam” adlı öyküsü ile Ertuğrul ÖZKESKİN
Üçüncülük: “Kuyu” adlı öyküsü ile Süleyman SAVAŞ
Mansiyon: “Erteleli Behçet Efendi” adlı öyküsü ile Zeliha ERGÜN
“Kaçış” adlı öyküsü ile Pelin MACİT KUTLU
“Güngör Apartmanı” adlı öyküsü ile Mustafa ACET
“Kiraz Seyranı” adlı öyküsü ile Rasim SAVAK
“Misafir” adlı öyküsü ile Ramazan GÜNGÖR
“İçimden Kuşlar Havalandı” adlı öyküsü ile H. Meriç DORUK
“Koyun” adlı öykü ile Seyhan Aslan Hanotte dereceye girdi. (Odatv.com)
Orhan Pamuk üzerine 6 yeni kitap
Geçtiğimiz aylarda Orhan Pamuk’un romanları üzerine yurt dışında altı kitap birden yayımlandı. Kamuoyunun dikkatini henüz çekmeyen bu kitapların üçü İngilizce, ikisi Fransızca, biri de İtalyanca.
ABD’deki edebiyat ve dil profesörlerinin derneği Modern Language Association tarafından yayımlandı. 150 yıla yaklaşan tarihi ile son derece saygın bir platform olan MLA’ın “Derslerde Öğretme Yolları” dizisinde, Shakespeare’den Don Quijote’ye, Çehov’dan Faulkner’a dünya edebiyatının klasikleşmiş isimlerinin ve eserlerinin edebiyat derslerinde nasıl öğretileceği tartışılıyor… Editörlüğünü dünya edebiyatı alanındaki çalışmalarıyla ülkemizde de tanınan David Damrosh’la Sevinç Türkkan’ın üstlendiği kitapta Pamuk’un eserleri ele alınıyor… Kendisi de Columbia Üniversitesi’nde 11 yıldır ders veren ve kendi kitaplarını öğreten Pamuk, kitaba “Sınıftaki Fil” adlı önsözüyle katkıda bulundu
Genç Edebiyat
Seni Sevmek
Bir kemanın piyanoyla dans etmesine
Belki bir kuşun sabahın beşinde şarkı söylemesine
Tozlu raflardan çıkan bir kitabın kokusuna belki de…
Seni sevmek suların sesine,
Seni sevmek rüzgarın kokusuna benzer.
Güneşin doğuşunu Nemrut’tan seyretmeye,
İstanbul’u Galata’dan izlemeye,
Karadeniz’de çayları gezmeye…
Seni sevmek memleketime,
Seni sevmek evime benzer.
Ali Eren Yiğit (Necmi Asfuroğlu Anadolu Lisesi Öğrencisi)
Bir Portre
Turgut Özakman
TURGUT ÖZAKMAN 1930’da Ankara’da doğdu. A.Ü. Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü’ne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosu’na dramaturg olarak girdi. TRT’de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve dört yıl Genel Müdürlük yaptı, Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu’nda (1988-1994) Üyelik ve Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. DTC Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde 30 yıl ‘dramatik yazarlık’ dersi öğretim görevlisi olarak çalıştı. Evli. Üç çocuğu, üç torunu var.
1998’de, kendisine, ‘üstün hizmetleri dolayısıyla’ Anadolu Üniversitesi’nce “Fahri Doktor” unvanı verildi.
Başlıca oyunları: Pembe Evin Kaderi; Güneşte On Kişi; Duvarların Ötesi; Kanaviçe; Ocak; Paramparça; Ah Şu Gençler; Sarıpınar-1914; Fehim Paşa Konağı; Resimli Osmanlı Tarihi; Bir Şehnaz Oyun; Töre; Delioğlan; Şu Çılgın Türkler.
Başlıca senaryoları: Keloğlan Aramızda; Yatık Emine; Kurtuluş; Cumhuriyet.
Romanları: Korkma İnsancık Korkma; Romantika; 19 Mayıs 1999/Atatürk Yeniden Samsun’da; Şu Çılgın Türkler.
Meslek kitapları: Radyo Notları; Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği.
Tarih kitapları: Dr. Rıza Nur Dosyası; Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele; Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi.
Çeşitli ödüllerin yanı sıra 1999’da, ‘Türk toplumunun kültür ve sanat hayatına katkı ve hizmetlerinden dolayı’ Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne değer görüldü.
2005’te yayımlanan ve büyük yankı uyandıran Şu Çılgın Türkler adlı romanı dolayısıyla Yeditepe Üniversitesi, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi “Onursal Doktora” unvanı; Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi ‘Topluma Katkı Ödülü’; ODTÜ ‘Üstün Hizmet Ödülü’; Marmara
Üniversitesi ise ‘2006-2007 Atatürk Ödülü’ verdi. Ayrıca 22 fakülte, dernek, vakıf, belediye, okul ve kurumca ‘hizmet’, ‘başarı’, ‘şükran’, ‘yılın yazarı’ ve ‘iletişim’ ödüllerine değer görüldü
Okuma Önerileri
1.Kırlangıç Çığlığı/Ahmet Ümit/ Everest
2.Gazi Mustafa Kemal Atatürk/ İlber Ortaylı/Kronik Kitap
3.İnsan Olmak/ Engin Gençtan/Metis
4.Çanakkale Savaşı/Nuri Balcı/Remzi Kitabevi
5.Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği/ Ahmet Taner Kışlalı/Kırmızı Kedi
Bu Hafta Ne Yapsak?
1.21 Mart 2018 Çarşamba günü saat 16.00’da Türkiye Yazarlar Sendikası Antakya Temsilciliği’nin Dünya Şiir Günü etkinliği, Kemal Paşa Caddesi, Habib Neccar Külliyesi Mutlu’nun Kahve Saati’nde
2.24 Mart 2018 Cumartesi günü saat 19.30’da Kütür Merkezi’nde, Yunanlı sanatçı Androella Shati’nin de katılımıyla Antakya Defne Barış Korosu Konseri kaçırılmamalı.
3.Antakya Konak Sinemaları’nda, Mehmet Aslantuğ, Fikret Kuşkan, Yurdaer Okur ve Burcu Özberk’in yer aldığı Direniş Karatay filmi izlenebilir.
Tarihte Bu Hafta
Cumhuriyet döneminin en etkin gazeteci ve yazarlarından Falih Rıfkı Atay öldü. (20 Mart 1971
Ünlü Faust’un yazarı Geothe öldü (22 Mart 1832)
Gezgin Yazar Evliya Çelebi doğdu (25 mart 1611)