Antakya Kitaplığı
Şeytanistan/ Ali Yüce
“ Şeytanistan, Ali Yüce’nin yayınlanmış ilk romanı. 1975 Milliyet Roman Yarışmasında mansiyon aldı. Bu mansiyonla, aldığı ödüllerin sayısı 11’e ulaşıyor. Milliyet Yayınları arasında 1976’da yayınlandı. Buna “Ali Yüce’nin anı-romanı” diyebiliriz. Onun yaşamöyküsüdür baştan sona. Çarpıcı bir romandır Şeytanistan. Ali Yüce’nin yaşam öyküsü çarpıcıdır. çünkü. Şeytanistan, ülkemizde kaymak tutmuş karanlığın, hoşgörüyü çiğneyen yobazlığın, akla sığmayan yoksulluğun ağında çaresiz kalan ve “molla” olması için uğraşılan bir köy çocuğunun çırpınışını, tek ışık tek umut olarak sarıldığı “yeni okul” yoluyla aydınlığa çıkışını anlatır. Onun, köy okulunda öğretmensiz kaldığı için öğrenimine ara vererek okuyuşu, kaçarak Köy Enstitüsü’ne gidişi, engellerin tırnakla kazınmasyla ulaşılan bir okuyuştur, bir utkudur… Köy Enstitüleri için ha kapandı ha kapanıyor dendiği yıllardır. Bu koşullar altında bitirir Düziçi Köy Enstitüsü’nü..”
Mahmut Makal (Sunuş’tan)
Şeytanistan için Ali Yüce, “Bu benim kimlik kartım demişti bana.
Epeydir kitabın baskısı yok. Ama bir şekilde, bir yerden bulup okuyun. Yapıt hala güncelliğini koruyor.
Konuk Yazar
Okuma kültürü seferberliğine var mısınız?/ Metin Celal
Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) bir süredir okuma kültürü seferberliği çağrısı yapıyor. Geçen hafta gerçekleştirilen Bursa Kitap Fuarı’nın açılışında da TYB 2. Başkanı Fahri Aral aynı konuya vurgu yaptı. Fahri Aral “Kitap okumayan çocuklar normal bir cümleyi 45 saniyede anlayabiliyorken bu süre kitap okuma kültürü edinmiş çocuklarda 13 saniyeye kadar düşüyor” diyerek acı bir gerçeğe işaret etti.
2015 yılında yapılan son PISA uygulamasına göre Türkiye 72 ülke arasında okuma yeterliliğinde 50’nci. PISA verilerine göre Türkiye’de her 1000 çocuktan 3’ü okuduğunu anlıyor.
Fahri Aral “Çocukların kendi dilinde okuduğunu anlamasının en önemli yolu, okuma kültürü. Önce ailelerden başlayan okuma alışkanlığı daha sonra okullarda öğretmenlerin çocukları kitapla, kütüphaneyle yakınlaştırıp kitap okumalarını teşvik etmesiyle devam ediyor” diyor. Kitaba ulaşma ilk ve önemli bir sorun. Kitaba ulaşmanın en kolay ve ucuz yolu kütüphanelerdir. Türkiye’de 1964 yılından beri mart ayının son pazartesi günü ile başlayan hafta Kütüphanecilik Haftası olarak kutlanır. Bu vesileyle kütüphanelerin sorunlarına değinilir. Kütüphane azlığı dile getirilir. Halk kütüphanelerinin sayıca azlığı ve yetersizliği örnek verilir. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye’de 1146 halk kütüphanesi var. Ama Muhtarlar Konfederasyonu verilerine göre Türkiye’de 31.963 mahalle, 18.329 köy olmak üzere toplam 50.292 yerleşim yeri var. Yani yerleşim yerlerinin sadece yüzde 2.2’sinde kütüphane bulunuyor. Bunlara belediyelerin halk kütüphanelerini eklesek bile oranın çok artmayacağını söylüyor kütüphaneciler.
Mahallesinde kütüphane olmayan çocuğun okulundaki kütüphaneden kitaba ulaşabileceğini öngörebiliriz. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2016-17 verilerine göre Türkiye’de 62 bin 250 okul var. Okul kütüphanesi sayısı ise TÜİK verilerine göre 27 bin 280. Yani 34 bin 970 okulda kütüphane yok. TÜİK ilginç bir bilgi daha veriyor; Türkiye’de 60.335 çeşit yeni kitap, 626.869.351 adet kitap üretilirken okul kütüphanelerindeki kitap sayısı yüzde 15.2 azalarak 27 milyon 430 bin 168’e düşmüş. Yani Milli Eğitim Bakanlığı yeni çıkan 60 bin kitaptan hiç almadığı gibi kütüphanelerdeki kitap sayısını da azaltmış (bkz. tuik. gov.tr, “Kütüphane İstatistikleri 2016”).
Okul kütüphanesi başına 1005 adet kitap düşüyor. Bu sayı herhangi bir iyi okurun evindeki kitap sayısından az olduğuna göre bu kadar kitap barındıran bir yere kütüphane diyebilir miyiz? Uzmanları cevap versin! Ama MEB’in açıkladığı gibi Türkiye’de 17 milyon 319 bin 433 öğrenci varsa öğrenci başına sadece 1.6 adet kitap düşüyor demektir. Ne kadarının yeni ve güncel kitaplar olduğu ise meçhul.
Okuma kültürü seferberliğine okul kütüphanelerinden başlamak gerektiği anlaşılıyor. Öncelikle 34 bin 970 okul kütüphaneye kavuşturulmalı. Sonra da ortalama 1005 adet kitaplı 27 bin 280 okul kütüphanesi güçlendirilmeli.
Türkiye Yayıncılar Birliği “İlgili kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, ülkemizin büyük şirketleri, yazar ve yayıncılarının elbirliğiyle bir okuma kültürünü geliştirme seferberliği başlatalım. Biz yayıncılar olarak bu büyük seferberlikte üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız” diyor. “Ancak sosyal devlet olmanın bir gereği de başta çocuklarımız olmak üzere toplumumuzun okuma kültürüne destek olmaktır” diye de ekliyor. Devlet okuma kültürü seferberliğini başlatmazsa, Milli Eğitim Bakanlığı “okulsuz kütüphane, kitapsız okul kütüphanesi kalmayacak!” sloganıyla yola çıkmazsa Kültür ve Turizm Bakanlığı her mahalleyi ve köyü kütüphaneye kavuşturmazsa bunun başarılamayacağı da açık.(Cumhuriyet Gazetesi)
Haftanın Şiiri
Köy Enstitüleri
Özbek İncebayraktar
Siz,
Her gece,
Mehtaba çıkarken Heybeli’de,
Onlar,
Duvar ördüler,
Çatı çattılar.
Yıldızlara bakarak yaz geceleri,
Harman yerlerinde yattılar.
Kazma salladılar yorulmadan.
Kerpiç döktüler
Kerpiç.
Sızlanmadılar hiç.
Yakıştı nasırlı ellerine,
Kitap ve çekiç.
Başladı yurt harmanında imece…
Bir gece,
Karanlık inlerinden sinsice,
Brütüsler çıktı ansızın.
Çektiler zehirli hançerlerini,
Vurdular sırtlarından haince…
Çıktı mağaralarından yarasalar,
Çıktı halk düşmanları,
Üşüştü sülükler gibi üstümüze.
Emdiler kanımızı,
Doymadılar.
Yıktılar umudunu Türkiyemin.
Aydınlık bir Türkiye gelir aklıma,
Kalkınmış bir Türkiye gelir,
Köy Enstitüleri denince.
Bir Portre
“Sofrası güneş dolu şair: Mehmet Aydın”
1923’te Bayat’ta doğan eğitimci ve şair Mehmet Aydın, ölümünün 2. yıl dönümünde Ankara’da anıldı. Düzenlenen anmaya yakınları, öğrencileri, edebiyatçı dostları katıldı.
“Sofrası güneş dolu şair: Mehmet Aydın”
1923’te Bayat’ta doğan eğitimci ve şair Mehmet Aydın, ölümünün 2. yıl dönümünde Ankara’da anıldı. Ekinsanat Dergisi’nde düzenlenen anmaya yakınları, öğrencileri, edebiyatçı dostları katıldı.
Kızı Nevin Seles yanında Müslüm Kabadayı, Şahver Karasüleymanoğlu, Erdal Atıcı ve Turgut Koçak’ın konuşmacı oldukları anma programının açılışını Ayşe Kaygusuz yaptı.
“Şimdi vefa zamanı. Bu ülkede birçok insanın hayatına bir biçimde değmiş olan Cumhuriyet’le yaştı Mehmet Aydın Hocamızın eksikliğini derinden hissediyoruz. Onun bize bıraktığı değerli mirası yaşatarak onu anmaya devam edeceğiz” diyen Ayşe Kaygusuz’dan sonra, Müslüm Kabadayı’nın hazırladığı belgesel gösterildi.
“YOKLUKTAN GELEREK VAR OLMUŞ AYDINLARIMIZDANDIR”
Duygulu anların yaşandığı belgesel gösteriminin ardından söz alan Erdal Atıcı, “O, hepimize gürül gürül akan sesiyle, coşkusuyla dostluk aşılardı. Paylaşımlarıyla da üretkenliğimizi ateşlerdi. Köy Enstitülerinde öğretmenlik yaptığı dönemdeki deneyimlerinden Gazi Eğitim Enstitüsü ve Bilkent Üniversitesi’ndeki hocalığına kadar yetiştirdiği öğrenciler, ülkemiz için büyük kazanımdır. Yokluktan gelerek üretkenliği-yaratıcılığıyla var olmuş aydınlarımızdandır” dedi.
Şahver Karasüleymaoğlu da, Mehmet Aydın’la ilgili anı ve duygularını anlattıktan sonra, ona atfen yazdığı duygu-vefa yüklü bir şiiri okudu. “Sofrası güneş dolu şair Mehmet Aydın” diyerek söze başlayan Müslüm Kabadayı, “Yanılmıyorsam Kemal Özer bir şiirinde ‘Biz ölülerimizi anmazsak, dağlar niye dile gelsin’ der. Burada biz edebiyatımızın ve eğitim tarihimizin çınarı Mehmet Aydın’ı anarken, toplumsal yaşamı estetize ederek yeniden diriltiyoruz. O, edebiyatımıza halk arasında yaşayan sözcükleri sanatsal bağdaştırmalarla kazandırmış ender şairlerdendir. Onun şiirinde güneş, ışık, mavi ve direnç sözcükleri parıl parıl ışıldar. Onun sanatı halk toprağından beslenir” dedi.
Turgut Koçak ise, Mehmet Aydın’ın çalışkanlığına, iş disiplinine, dostluk ilişkilerine dair anılarını ve düşüncelerini dile getirdi:
“MORAL VE UMUT KAYNAĞIYDI”
“O, herkesi kucaklayan sevecenliğiyle, her yerde özgüveniyle çevresine umut ve yaşama sevinci kazandıran bir hocamızdı. Ülke sorunlarına duyarlı, güncel politikayı yakından takip eden bir aydındı. Bilgisi kadar yapıtlarını da okurlarıyla paylaşırdı. Moral ve umut kaynağıydı. Onu bugünlerde çok arıyoruz”
Ailesi adına konuşan Nevin Seles, “Onun sıcak kollarında yetişmenin onuruyla yaşıyoruz. Eksikliğini her gün daha çok hissediyoruz. Annemiz Muzaffer Hanım’la birlikte hem iyi bir eş hem de sağlam bir kişilik mirası bize bıraktılar. Anmaya katkıda bulunan tüm dostlarına teşekkür ediyoruz” derken, torunu Emre Seles’in de duygulu anlar yaşattığı konuşmasında, “Dedemizin mirasını ona layık olarak yaşatacağız ve geleceğe taşımak için çaba göstereceğiz” dedi.
Anma etkinliği, katılımcıların anılarını, duygu ve düşüncelerini paylaşmalarıyla devam etti. Son sözü alan Müslüm Kabadayı’nın, “Sermayenin soyguncu tosunu Mehmet Aydın varsa, emekçi halkımızın da toplumcu Mehmet Aydın’ı var” diye belirtti. (Birgün)
Haftanın Sanat Gündemi
2. Hatay Kitap Fuarı Başlıyor
2. Hatay Kitap Fuarı, 20 Nisan 2018 Cuma günü, Otogar yanındaki Hatay Büyükşehir Belediyesi Fuar Merkezi”nde, yaklaşık 150 yayınevi ve onlarca sivil toplum kuruluşunun katılımıyla açılacak.
Fuarın bu yılki onur konuğu Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Prof. Dr. Emre Kongar
2. Hatay Kitap Fuarı, Hataylılara ve Hatay dışından gelecek binlerce kitapsevere geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bir ilkbahar sevinci yaşatacak ve bu sevinç 29 Nisana dek yaşanacak.
Fuar, bu yıl yine Hatay Büyükşehir Belediyesi sponsorluğunda Elit Fuarcılık ev sahipliği yapacak.
Tüm kitapseverlere hayırlı olsun.
15. Tudem Edebiyat Ödülleri sahiplerini buldu
Bu yıl ilk kez yetişkin edebiyatı alanında verilen 15. Tudem Edebiyat Ödülleri’nde dereceye girenler açıklandı. Birincilik ödülünü Arafta Zaman adlı romanıyla Halil İbrahim Polat aldı.
Türkçe çocuk ve gençlik edebiyatına çağdaş ve özgün eserler kazandırmak amacıyla 2003 yılından bu yana düzenlenen Tudem Edebiyat Ödülleri, 15. yılında ilk kez yetişkin edebiyatı alanında verildi. 150’ye yakın başvurunun yapıldığı yarışmanın seçici kurulunda Feyza Hepçilingirler, Özcan Karabulut, Faruk Duman, Kemal Varol ve Hakan Bıçakcı yer aldı.
Yarışmada birincilik ödülüne Arafta Zaman adlı dosyasıyla Halil İbrahim Polat layık görüldü. İkincilik ödülünü Yelkovan adlı dosyasıyla Sevda İpek Suda, üçüncülük ödülünü Minşar Uykuları adlı dosyasıyla Melih Yılmaz kazandı. Yazarın Ölümü adlı dosyasıyla A. Kadir Bozkurt ise mansiyona değer görüldü.
Birinciye 10 Bin Tl Ödül
14 Nisan’da TÜYAP 23. İzmir Kitap Fuarı’nın açılış akşamında düzenlenecek törende, kazananlara heykeltıraş Ozan Ünal’ın tasarladığı ödül heykellerinin yanı sıra birinciye 10 bin TL, ikinciye 7 bin 500 TL, üçüncüye 5 bin TL para ödülü verilecek.
Buket Uzuner: İlham diye bir şey yok; Attila İlhan’ın bana öğrettiği gibi…
“Samimi bir yazar, kendi okumak istediği kitabı yazar”
Gelibolu, Kumral Ada Mavi Tuna, Balık İzlerinin Sesi, İki Yeşil Susamuru gibi romanlarıyla hem yurt içi hem de yurt dışında milyonlarca okuyucuya ulaşan Buket Uzuner, “İlham diye bir şey yok. Rönesans tablolarındaki gibi güzel periler, melekler ilham getirmiyor. Attila İlhan’ın bana öğrettiği gibi, iyi yazarları okurken, başarılı bir sergi gezerken, güzel bir film izlerken, iyi bir müzik dinlerken hissettiğiniz şeyler var” dedi.
Kadir Has Üniversitesi’nin her ay farklı bir yazarı edebiyat tutkunlarıyla buluşturan ve geleneksel hale gelen etkinliği “Haliç Okumaları” bu ay Buket Uzuner’i ağırladı. Kalem Ajans’ın temsil ettiği önemli yazarlardan biri olan; Gelibolu, Kumral Ada Mavi Tuna, Balık İzlerinin Sesi, İki Yeşil Susamuru gibi romanlarıyla hem yurt içi hem de yurt dışında milyonlarca okuyucuya ulaşan Buket Uzuner, henüz yayınlanmamış romanı “Hava”dan bir bölüm okudu, hakkında merak edilenleri yanıtladı ve kitaplarını imzaladı. (Hürriyet)
Okuma Önerileri
1. “Aslında…” / Ercan Kesal/ İletişim
2. Saklı Mekanlar/ Mehmet Uhri/ Sıcak Nal
3. Cümleten İyi Yolculuklar/ Der. Haydar Ergülen/ Kırmızıkedi