Hazırlayan: Mehmet Karasu
Antakya Kitaplığı: Sözün Nakışı/ Ahmet Özer
Merhaba Sevgili Ahmet Özer,
İki düzyazı kitabın birden geldi: Sözün Nakışı, Sulusepken. Ben bu kitapları hep “sözün yakışığı” diye okuyorum. Çünkü eskilerin deyişiyle “Kadir kıymet bilmek” sözün yakışığıdır.
Denemelerindeki adlara şöyle bir göz atmak senin dikkatini ölçer:Attilâ İlhan, Rüştü Onur, Ayhan Can, Aşık İhsani, Adnan Yücel, Abdülkadir Bulut, Tekin Sönmez,Hüseyin Atabaş, Metin Güven, Ruşen Hakkı, Ali Yüce, Güngör Gençay, Ataol Behramoğlu, İrfan Yalçın, Bedri Rahmi, Arife Kalender, Aşık Veysel, Cahit Külebi, Hasibe Ayten, Naim Tirali, Fikret Otyam, Rüştü Onur, Müfide Güzin Anadol, Zihni Anadol…(Elbet Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, Dağlarca) Şiire emek vermiş, yaşamı şiire edebiyata değmiş onca kişi, onca şair. Aydınlığa önem verenler: Emin Özdemir, Vedat Günyol, Sabahattin Eyüboğlu, Tonguç… Şair oldukları pek bilmediklerimiz, örnekse Fakir Baykurt. Aydınlığa verdikleri değer yüzünden yaşamı ellerinden alınanlar mesela Ümit Kaftancıoğlu, Uğur Mumcu…
Kitaplarının ikisini de Kıyı yayımlamış. Karadenizin adını verdiği dergiyle de adını duyuran “kurumu”. Sivil kurumlaşmaların değerini gitgide daha iyi kavrıyoruz.
Seni ne zaman anımsasam, söyleyeceklerini düşünüp taşınan, düşünceli yüzün geliyor gözlerimin önüne. Karadenizin sarp kıyısı ve denizini sözünün yapısına yakıştıran bir şair. Düşünmeden konuşmayan bir eğitici. Sözünü ölçüp biçip öyle söyleyen bir kişilik. Bu içinden çıktığın yaşaması zor ama güzel kıyıların Karadeniz insanına verdiği bir alışkanlık olmalı.
Şiirindeki dikkat yazılarına da yansıyor: “Şiirle toplumsal olayların bire bir, sıcağı sıcağına algılamasında da yanlışa düşülüyor. Şiire düzyazının işlevi yükleniyor. Bu da olayın sıcaklığına tanıklığı öne çıkarıyor. Kuşkusuz şiirin tanıklığı önemli ancak bu tanıklıkta yaşanılanı belirgin bir estetikle demleyerek dizelere dökmenin gerekliliği ortada.”
Sevgili Ahmet Özer,
Bir şehirden, bir toplantıdan yola çıkıp hep kişiyi , hep çevreyi ustaca anlatıyorsun demek, senin ustalığını bilmemek olur. Ama pek çok denemecinin senden örnek alması gerekli. Kitaplarındaki denemeler beni özlediğim arkadaşlarıma, epeydir gidemediğim kasabalara kavuşturdu. İbrahim Tığ’ın güleçliğini özledim birden.
Şehir sararmış gökyüzü, bezgin bir suratla somurtuyor iki gündür. Bütün kargaşasına karşın “kar aydınlığına” bile razıyım. Ya da arkadan lapa lapa kar yağacağını muştulayan bir sulu sepkene. Yeter ki şu bulanık somurtukluk kalksın üstümüzden. (Sennur Sezer)
İyi ki yollamışsın kitaplarını, böyle bungun günlerde usta kitaplar gibisi yok:
“Şiir üzerine yazıların azaldığı, beğenme ve reddetmenin birer ölçüt olarak öne çıktığı bir dönemde gelenekselle modernin nasıl yan yana getirilebileceğini unutmamalıyız. Bununla coğrafyadan payına düşeni almada elinden geleni yapması gerektiğini belirtmek isterim.” Esenlikle kal kardeşim. Hep böyle değerbilir ve nazik. Soyu tükenen kır çiçekleri gibi. (Sennur SEZER)
Konuk Yazar: Kavafis Şiirlerindeki Antakya
Sadece çağdaş Yunan şiirinin değil, çağdaş dünya şiirinin en önemli şairlerinden biri kabul edilen Konstantinos Kavafis 1863 yılında İskenderiye’de doğmuş, 1933 yılında yine bu şehirde hayata gözlerini yummuştur. Çoğunlukla antik Yunan tarihini konu alan şiirlerinde; yaşanmış ya da gerçeğe yakın olaylara karşı kimi zaman alaycı, kimi zaman eleştirel bir üslubu vardır. İstanbul, İskenderiye, Antakya gibi Helen izlerinin günümüzde de görüldüğü şehirleri dolaşmış, buralarda pek çok şiirini kaleme almıştır. Kendisi tarafından kabul edilen 154 tane şiiri vardır[1] ve bu şiirlerden on dört tanesinde Antakya’nın adı geçmekte ya da doğrudan konu edilmektedir. O’dur (1909), Atikalı İrodis (1912), Aristovulos (1918) , Şanlı Antiohos’a (1922), Antiohyalı Temetos (1925); Suriye’den Ayrılan Sofist (1926) bunlardan bazılarıdır.
1927 yılında kaleme aldığı Eskiden Beri Yunan isimli şiirinde Antakya’nın “görkemli saraylar”, “güzel yollar”, “güzelim sayfiyeler” kenti olduğunu yazar. Bu kent aynı zamanda “ünlü kralların kenti’dir, “çok zengin ve akıllı tüccarlara sahip”tir.
1933 yılında yazdığı Antiohya Dolaylarında isimli şiirde Defne’den ve Apollon’dan söz eder. Defne’de bulunan çok sayıda mezardan birinin de “muzaffer şehit” diye tanımladığı Vavilas’a ait olduğunu ekler.[2]
1930 tarihinde yazdığı Gereğine Baksaydı isimli şiirinde Antakya’nın insanı nasıl yoldan çıkaracak denli acımasız bir şehir olduğunu anlatır.
Evsiz
barksız meteliksiz kaldım
Bütün
servetimi yedi yuttu
Şu kahrolası
Antiohya kenti
1931 yılında yazdığı İ.Ö 200 Yıllarında isimli şiirinde dönemin en güçlü uygarlıklarından birini yaratmış atalarından ve o uygarlığın bileşenlerinden biri olan Antiohyalılardan söz eder.
1929 yılında yazdığı Aleksandros İaneos ve Aleksandra isimli şiirinde M.Ö. 186 tarihinde kanlı bir biçimde bastırılan Makabeayaklanmasını anlatır ve dönemin Antiohya hükümdarlarını eleştirir.
Sona erdi
her türlü boyun eğme
Küstah Antiohya
hükümdarlarına
İulianos ve Antiohyalılar isimli 1926’da yazdığı şiirde ise yine milattan önceki dönemlerden bir Antakya kurgusu vardır. Bu kurgu içinde kimi zengin Antakyalıların ahlaksızlığa varan yaşamlarından söz eder.
Ahlaksızdılar
biraz- belki de fazla –
Evet öyle.
Ama hoşnuttular
Yaşamlarının
dillere düşmesinden Antiohya’ da Yine 1926 yılında Rahip ve Laiklerden Büyük bir Alay isimli şiirinde Antakya’da gerçekleştirilen bir törenin resmi vardır:
Bir rahipler
ve laikler alayı-
Bütün meslek
kuruluşları temsil edilmiş surumda-
Geçiyor
sokaklarından, alanlarından ve Sur kapılarından ünlü Antiohya kentinin Antakya’yı çok sevdiğini belli eden bir şiiri ise Aleksandros Valas’ın Kayırması ismini taşır. 1921 yılında yazdığı bu şiirde Antakya’nın en ünlü genci diye tanımladığı bir karakter yaratır ve onu konuşturur:
Ah, arabamın kırık bir tekerleği üzmez beni Ne de yerinirim yitirdim diye bir gülünç zaferi İyi şaraplar içerek, güzel güller arasında Geçireceğim geceyi. Benim ellerimde tüm Antiohya
Not:
Yazıdaki şiirler Herkül Milas ve Özdemir İnce tarafından Türkçe’ye çevrilen Konstantinos Kavafis Bütün Şiirleri (Varlık Yayınları, 1990) isimli kitaptan alınmıştır.
[1] Ölümünden sonra da 75 şiiri daha gün ışığına çıkarılmıştır.
[2] Ölümünden sonra (MS 250) Defne’ye gömülen Antiohya piskoposu
Haftanın Şiiri
Bebeklerin Ulusu Yok /Ataol Behramoğlu
İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Başlarını tutuşları aynı
Bakarken gözlerinde aynı merak
Ağlarken aynı seslerin tonu
Bebekler çiçeği insanlığımızın
Güllerin en hası, en goncası
Sarışın bir ışık parçası kimi
Kimi kapkara üzüm tanesi
Babalar çıkarmayın onları akıldan
Analar koruyun bebeklerinizi
Susturun susturun söyletmeyin
Savaştan yıkımdan söz ederse biri
Bırakalım sevdayla büyüsünler
Serpilip gelişsinler fidan gibi
Senin benim hiç kimsenin değil
Bütün bir yeryüzünündür onlar
Bütün insanlığın gözbebeği
İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Bebekler, çiçeği insanlığımızın
Ve geleceğimizin biricik umudu…
Haftanın Sanat Gündemi
Fakir Baykurt Öykü Ödülü sahibini arıyor
Sarıyer Belediyesi tarafından “Herkesin bir öyküsü vardır” sloganı ile düzenlenen Fakir Baykurt Öykü Yarışması başvuruları başladı.
Ortaokul ve lise öğrencileri ile yetişkinlere yönelik iki ayrı kategoride düzenlenen yarışmaya son başvuru tarihi 19 Nisan 2019 olarak belirlendi. 8. Sarıyer Edebiyat Günleri kapsamında düzenlenen yarışmanın seçici kurulunda; İbrahim Balcı, Cafer Hergünsel, Tuncay Dağlı, Bilge Karaduman, Murat Gürbüz, Zeynep Oral, Ayşegül Tözeren, Halil Genç ve Özcan Karabulut bulunuyor.
Öykü konusunun serbest olduğu yarışmada üç kategoride ilk üçe giren öykülere ödül ve mansiyon, dördüncü kategoride “Fakir Baykurt Öykü Kitabı Ödülü” verilecek. Yarışmanın sonuçları 9 Eylül 2019 tarihinde açıklanacak. Kazanan öykülerin sahipleri www.sariyer.bel.tr sitesinde yayımlanacak. (Cumhuriyet)
‘Sakıp Sabancı Sanat Ödülleri’ sahiplerini buldu
Sakıp Sabancı tarafından başlatılan ve kendisinin vasiyetiyle Sabancı Vakfı tarafından sürdürülen ‘Sakıp Sabancı Sanat Ödülleri’, bu yıl 25’inci kez sahiplerini buldu.
Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirilen törende, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin (MSGSÜ) 2017-2018 akademik yılı sonunda resim, heykel ve geleneksel Türk sanatları bölümlerinden ilk üç derece ile mezun olan başarılı öğrencilere ödülleri takdim edildi.
Törene Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Dr.h.c. Dilek Sabancı, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Zerrin Koyunsağan ve Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan’ın yanı sıra iş, sanat ve akademi camiasından önemli isimler katıldı.
“25. Sakıp Sabancı Sanat Ödülleri” töreninde resim bölümünden Aysun Telli, Emine Altun ve Eyüp Çakmak, heykel bölümünden Emrah Önal, Nermin Ayşim Kahveci ve Berka Kınay, geleneksel Türk sanatları bölümünden ise Gülderen İlhan Resmi, Hürriyet Gençbay ve İlksen Biçer’e, “Sakıp Sabancı Sanat Ödülü” verildi.
240 CUMHURİYET ALTINI DEĞERİNDE ÖDÜL
Öğrencilere toplam 240 Cumhuriyet altını değerinde para ödülü verilen tören, ödül alan öğrencilerin eserlerinin yer aldığı ve ödüllerin 25 yıllık yolculuğunu anlatan iki sergiye de ev sahipliği yaptı.
Etkinlikte Gülce İnceler, Seher Karabiber, Ceren Altınel ve Zeynep Bölük’ün yer aldığı MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı Flüt Dörtlüsü de ünlü bestecilerin eserlerinden oluşan bir konser verdi.
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. h. c. Dilek Sabancı, törende yaptığı konuşmada, babası Sakıp Sabancı’nın sanata ve sanatçıya çok değer verdiğini, sanatçıların ni ve başarılarının ödüllendirilmesini istediğini söyledi.
Attilâ İlhan Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı’nın, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın desteğiyle düzenlediği 2018 Attilâ İlhan Edebiyat Ödülleri sahiplerini buldu.
Attilâ İlhan Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı’nın, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın desteğiyle düzenlediği 2018 Attilâ İlhan Edebiyat Ödüllerini alanlar; Roman ödülü, “Uyanan Güzel”in yazarı Jale Sancak ve “Sıfır”ın yazarı Onur Caymaz arasında paylaştırılırken, şiir dalındaki ödül “Camekân” kitabıyla Mehmet Can Doğan’a verildi. İlk Roman Vakıf Özel Teşvik Ödülü’nün sahibi, “Bihaber” kitabıyla Fatih Baha Aydın olurken, İlk Şiir Kitabı Vakıf Özel Teşvik Ödülü ise “Ecza Kışı” kitabıyla Oğulcan Kütük ve “Ters Akıntı” kitabıyla M. Sadi Karademir arasında paylaştırıldı.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Atilla İlhan Edebiyat Ödülleri, 37. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı etkinlikleri kapsamında, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’ndeki Kınalıada Salonu’nda düzenlenen törenle ödülü kazananlar takdim edildi.
Törenin açılış konuşmasını yapan vakfın mütevelli heyeti başkanı Solmaz İlhan, vakfın kuruluşuna ve çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.
Orhan Kemal anısına düzenlenen “47. Orhan Kemal Roman Armağanı” ödülü geçen yıl, “Kul” romanıyla Seray Şahiner’e verilmişti.
2019 yılı Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan yazara ise ödülü 3 Haziran 2019 tarihinde Orhan Kemal’i anma gününde verileceği belirtildi. Orhan Kemal Kültür Merkezi tarafından yapılan açıklamada, “Orhan Kemal Roman Armağanı’na katılım süresi 10 Ocak 2019 tarihine kadardır” diye ifade edildi.
Orhan Kemal Kültür Merkezi’nin açıklaması şu şekilde:
“Başvurunun yayınevleri tarafından 2018 yılında ilk kez yayınlanmış olan, Orhan Kemal Roman Armağanı yönetmeliğine uygun romanlar için yapılması gerekmektedir. Orhan Kemal Roman Armağanı’na katılım süresi 10 Ocak 2019 tarihine kadardır. Yönetmelik www.orhankemal.org’dan incelenebilir.
Roman armağanı 17 Mayıs 2019 tarihinde seçici kurulun toplantısında belirlenecek, kazanan yazara ödülü 3 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan Orhan Kemal’i anma gününde verilecektir.
2019 yılı 48. Orhan Kemal Roman Armağanı’na katılmak için yayınevleri Orhan Kemal Roman Armağanı Sekreterliği’ne bir katılım yazısı ekinde, ilgili yazarlarının 10 Adet kitabını göndermeleri gerekmektedir.
Orhan Kemal Roman Armağanı Seçiciler Kurulu Nâzım K.Öğütçü, M.Nuri Gültekin, Erendiz Atasü, Ataol Behramoğlu, Çimen G.Erkol, Adnan Özyalçıner ve Tahir Şilkan’dan oluşmaktadır. 2018 yılı 47. Orhan Kemal Roman Armağanı’nı ‘Kul’ eseriyle Seray Şahiner kazanmıştır.” Odatv.com
Okuma Önerileri
1.Kıyılarına Vur Adamın/Necdet Özkaya/Yeniinsan Yayınevi
2.Kimliği Meçhul/ Necdet Özkaya/ Yeniinsan Yayınevi
3.Sözün Nakışı/Ahmet Özer/ Kıyı
4.Ağızda Dilleri Gördüm/ Ahmet Özer/İsim Yayınları
5.Düşlerine Tutundum/Ahmet Özer/ Panama